GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: SÖZLEŞMELİ ERBAŞ VE ER KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI VE CUMHURİYET HALK PARTİSİ GRUP BAŞKANVEKİLİ YALOVA MİLLETVEKİLİ MUHARREM İNCE'NİN; TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ İÇ HİZMET KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN TEKLİFİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:139
Tarih:13.07.2013

OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkan, bu kanun tasarısının artık son görüşmesini yapıyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu kanun tasarısında itiraz ettiğimiz bir iki hususu bu vesileyle ifade etmek istiyorum. Her şeyden önce özellikle İç Hizmet Kanunu'nun 35'inci maddesi çerçevesinde darbeye kimi zaman kılıf olarak kullanılan bir hususta özellikle Milliyetçi Hareket Partisi olarak darbelerin hukuki meşruiyeti olamayacağını hep ifade ettik ve bu şekilde 35'inci maddeyi bir darbeye müstenit olarak kabul etmenin de darbeleri meşrulaştıracağını düşündük ama bütün bunlara rağmen cumhuriyeti korumak ve kollamak görevinin Türk milletine ait olduğunu ifade etmek suretiyle önergemizde de bunun bu şekilde değiştirilmesi gerektiğini ifade ettik. Nitekim, 1961 Anayasası'nı hazırlayanlar da aslında bu kanunu geçirdikleri zaman da bir bakıma korumak ve kollamakla ilgili böyle bir görevi yazarken de durumdan vazife çıkardıklarını müşahede ediyoruz. Ama, bu yapılırken maalesef tehdit sadece dış tehdide inhisar ettirilmiş ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin görev alanı daraltılmıştır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz tehditlerin bütün olduğuna inanıyoruz. Zaman zaman dış tehditler içeride tezahür eder, iç tehditler dışarıdan desteklenebilir. Dolayısıyla, bugün PKK terör örgütünü nasıl bir tehdit olarak algılayacağız? İç tehdit midir, dış tehdit midir? Bunun içi de vardır, dışı da vardır. Bu şekilde topyekûn bir mücadeleyi sağlamak istiyorsak dışarıda da, içeride de mücadele etmemiz  lazım. Kaldı ki bu şekilde tehdit bölünmesi Türk Silahlı Kuvvetlerinin vatan savunması konusundaki kavramı, istiklali korumak konusundaki görevini azaltmış olacaktır.

Diğer taraftan, Milliyetçi Hareket Partisi olarak? Uluslararası barışı sağlama görevi verilmektedir, soruyorum burada: Uluslararası barışı sağlama görevini kim verecek? Türkiye Büyük Millet Meclisinin zaten verdiği görevleri yapacağına ilişkin kanun değişikliği yaptık. Bu bakımdan, bu şekilde değiştirilmesi de ordumuzu millî ordu olmaktan çıkartmak suretiyle uluslararası güçlerin amaç ve hedefleri doğrultusunda hareket etme imkânı verebilecek ve kullanma imkânı verebilecek bir açıklık verilmektedir. O bakımdan, Milliyetçi Hareket Partisi olarak 35'inci maddede yapılan değişikliğin kimi zaman darbeye haklılık kazandırmak, gerekçe olarak kullanılma konusundaki bir değişikliği gerekçe olmamak üzere kabul etmekle birlikte bu şekilde bir yaklaşımı çok yanlış görüyoruz ve bununla ilgili önergelerimizi ileri sürdük, maalesef kabul edilmedi. Bu bir vahim hatadır. Türk Silahlı Kuvvetlerinin de görevini, bu kanun değişmeden önce dış tehditler olarak nitelendirmesini de yanlış buluyoruz. PKK terör örgütü içeride, dışarıdaki adam gelecek saldıracak. Peki, dışarıdaki adam içeride saldırdığı zaman ne yapacaksınız? "Bu benim görevim değil." diyeceksiniz. Olmaz, böyle bir yaklaşım tarzı tehdit ve tehlike bütünlüğünü zedeleyen ve yurt savunmasını zedeleyecek bir hükümdür.

Diğer taraftan, özellikle askerlik hizmetini tanımlarken "yurdu korumak için harp sanatını öğrenmek"ten "yurdu koruma"yı çıkartmak da son derece yanlış olmuştur. Anayasa'mızda "vatan hizmeti" tadat edilmiştir, yazılmıştır. Eğer siz vatan hizmetini sadece harp sanatı olarak nitelendirirseniz bu durumda vicdani ret olarak "Ben bunu yerine getirmek istemiyorum." diyenlerin önünü açmış oluyorsunuz. Türk vatanını savunma konusunda, çocuklarımızı askere gönderirken, biz gönderdiğimiz zaman harp sanatını öğrenmeye mi gönderiyoruz diyeceğiz? Hayır, "Vatan hizmetini yapmaya gönderiyoruz." diyoruz. O bakımdan, bu şekildeki bir yaklaşım, askerliği özellikle lejyoner askerlik yaklaşımıyla değerlendiren bir siyasal anlayışın getirdiği bir husustur. Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz harp sanatını öğrenmenin bir amaca müstenit olduğunu, bunun da açıkçası vatan savunması olduğunu düşünüyoruz.

Bu yönüyle bakıldığında değerli arkadaşlarım, bunun bu şekilde Türkiye Büyük Millet Meclisinde değiştirilmesi gerçekten doğru olmamıştır. Kalsaydı ne olurdu, ne mahzuru vardı? Bu soruları sorduk ama bizlere burada söz verildi, içeride Sayın Bakan söz verdi. "Tamam, bununla ilgili 35'inci maddedeki görevlere atıfta bulunacağız." dedi ama maalesef buna rağmen yerine getirilmedi. O zaman bu değişikliğin siyasi bir anlamı vardır ki bu siyasi anlamı da doğrudan doğruya vicdani redde basamak sağlayacaktır.

İşte, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, biz, bu kanunda iki temel ama esaslı olan bu değişikliklere karşı tutum sergiledik. Bizim amacımız ve hedefimiz, hep beraber, birlikte Türkiye'nin savunmasını gerçekten yapabilecek ve sadece askerlik hizmeti yapacak bir Türk Silahlı Kuvvetlerinin görevini tekemmülle yapmasını temin etmektir.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu kanunun hayırlı olmasını diliyorum. Hepinize hayırlı akşamlar diliyorum. (MHP sıralarından alkışlar)