GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: POSTA HİZMETLERİ KANUNU TASARISI (1/751) (S. SAYISI: 452
Yasama Yılı:3
Birleşim:99
Tarih:02.05.2013

MHP GRUBU ADINA D. ALİ TORLAK (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Posta Hizmetleri Kanun Tasarısı'nın birinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi adına söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, 173'üncü kuruluş yılını 2012 Ekim ayında kutlayan PTT, yaklaşık 38 bin çalışanı, 4 binden fazla iş yeri ve 200'ün üzerinde işlem çeşidiyle hizmet veren bir kamu iktisadi kuruluşudur.

PTT tüm bu işlemlerini mevcut KİT statüsünü koruyarak gerçekleştirmektedir. 1994 yılında iki ayrı genel müdürlük olarak yeniden yapılandırılan PTT, Türk TELEKOM'un yüzde 55 hissesini yirmi bir yıllığına özelleştirmiştir.

Bize göre Hükûmetin posta sektörüyle ilgili çalışmaları ise Türk TELEKOM'un satışıyla başlamıştır. Daha sonraki süreçte Avrupa Birliği direktifleri ve sektördeki özel kuruluşların talepleri değerlendirilerek farklı adlar ile çeşitli kanun tasarıları hazırlanmış olsa da bunların hiçbiri yasalaşamamıştır ancak görüşmekte olduğumuz bu tasarıyla Hükûmetin kamu kurumlarına yönelik politikalarından PTT'nin de etkileneceği açıkça görülmektedir. Bunun altyapısının da son on yıllık süreçte oluşturulduğu bilinmektedir çünkü PTT'nin daha önceleri kurum kaynakları ve personeli tarafından verilen hizmetlerin önemli bir kısmı uzun süredir hizmet satın alma yöntemiyle görülmektedir. Posta tekeli dışında kalan gönderilerin ayırımı, dağıtımı, taşınması, güvenlik, temizlik, kargo kabul, koli kabul ve dağıtımıyla, diğer hizmetlerinde kullanılan kurum araçlarının yerine filo kiralanarak hizmet satın alınması yöntemiyle bu kapsamda gerçekleştirilen kurum hizmetlerinden bazılarıdır.

Hükûmetin şimdiki temel hedefiyse, PTT'yi, piyasa koşullarına ve rekabete açılması sağlanarak, Türk Ticaret Kanunu'na bağlı piyasa ekonomisine göre yeniden yapılandırılmış bir anonim şirkete dönüştürmektir. Bu tasarıyla şartların oluşturulması sağlanarak PTT'nin özelleştirilmesi asıl hedef olacaktır. Özelleştirme İdaresi Başkanlığının açıklamaları da bu yöndedir. 2010 yılı Ekim ayında İstanbul'da gerçekleştirilen Ulaştırma Şurası'nda PTT yönetimi tarafından sunulan raporlarda ise bu hedefler açıkça belirtilmektedir.

Değerli milletvekilleri, PTT'nin KİT statüsünden çıkarılarak anonim şirkete dönüştürülmesi en çok çalışanları etkileyecektir çünkü, iş güvencesi, sendikal haklar, çalışma saatlerinin belirlenmesi, işe alınma, işten çıkarılma, emeklilik, mali ve sosyal haklar gibi pek çok konuda yönetim kurulu, bu tasarıyla, mevcut yasal düzenlemelerden bağımsız olağanüstü yetkilerle donatılmaktadır. Bunun da çalışanlara ciddi bir güvencesizlik yaratacağı ve hak kaybına yol açacağı açıktır.

Dünya Posta Birliği üyesi 192 ülkenin posta idarelerine bakıldığında, yaklaşık yüzde 98'inin kamu kuruluşu ve kamu şirketi statüsünde olduğu görülmektedir. Tamamı özelleşen Malezya, Malta, Singapur, Hollanda ile kısmen özelleşen Almanya, Avusturya, Belçika, İngiltere, İtalya ve Yunanistan dışında özelleşmiş posta idaresi bulunmamaktadır. Özelleşmiş posta idarelerinden Arjantin posta idaresi ise yeniden kamulaştırılmıştır.

Bu tespitler, dünyada posta idarelerinin kamu kuruluşu olma özelliğinin yaygın olduğunu göstermektedir. Ayrıca, özelleştirmenin kötü sonuçlar doğuracağına ilişkin olarak da Arjantin örneğini karşımıza çıkarmaktadır.

Şimdi, bu bilgiler ışığında şunu sormak gerekiyor: Bu kanun tasarısıyla yeniden yapılandırılan PTT AŞ ileride tamamen özelleştirilecek midir veya bölge bölge, tamamen taşeron şirketlere mi devredilecektir ya da imtiyaz hakkı devri yöntemine mi gidilecektir? Kamuoyunda geçtiğimiz günlerde yoğun olarak tartışılan bu sorulara Hükûmet, "Hayır, PTT özelleştirilmeyecek. Kurumun verimliliğini arttırmak için sadece anonim şirket hâlini alıyor." gibi, buna benzer beyanatlar vermiştir ve biz bunları biliyoruz. Kamusal bir şirket olarak kalacaksa buna diyecek hiçbir sözümüz yoktur ancak PTT'nin kendi raporunda, devlet sermayeli özel şirket için geçen şu tanım, bu kanun tasarısının nihai sonucunun böyle olmayacağıyla ilgili şüphelerimizi arttırmakta, PTT'nin geleceğiyle ilgili bizlere bazı işaretler vermektedir; tanım aynen şöyle: "Devlet bu tür yapı ve modellerde, kurumun ve posta teşkilatının finansman kaynaklarına yönelmesine izin verir ve destek olur." Ki bu yaklaşım özelleştirmeye doğru giden bir yola girildiğinin öncül göstergesidir. Bu tanımdan ne anlaşılması gerektiğini yüce heyetinizin takdirlerine sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, posta sektörü teknolojik gelişmelerden doğal olarak önemli ölçüde etkilenmektedir. Bunun sonucunda da teknolojinin gelişmesine paralel olarak yaygınlaşan İnternet çağında, posta işlerinin düşeceği yönünde kasıtlı veya yanlış bir kanı oluşturulmaktadır. Ancak bu görüşün aksine, gelişen teknolojinin posta hizmetlerini çeşitlendirmekte ve yaygınlaştırmasını sağlamakta olduğunu da hepimiz biliyoruz çünkü posta sektörüyle ilgili yapılan bilimsel değerlendirmelerde, İnternet ile ortaya çıkan e-ticaret uygulamasının lojistik hizmetler kapsamında, posta işlemlerini önemli bir noktaya taşıyacağı beklenmektedir. Böyle bir durum ise PTT'nin önümüzdeki yıllarda kârlılığında daha çok artış beklenmesi gerektiğini ortaya çıkarmaktadır.

Diğer taraftan, PTT'nin tekel haklarının kaldırılması gerektiğinden bahsedilmektedir ancak PTT'nin tekel hakkı fiiliyatta sadece pul basımındadır. Acentelerin teminatı oranında yaptığı para havalesi yanında, tebligat, kurye ve kargo gibi hizmetlerde özel sektör PTT'yle paralel hizmet vermektedir. Buna rağmen PTT, kargo alanında Türkiye'de faaliyet gösteren özel kargo şirketlerinin toplam şube sayısından daha fazla şubeye sahiptir. Bunun dışında, hiçbir kargo şirketi köylere kadar hizmet götürmemektedir, hiçbir banka ise emeklilere maaşını evinde teslim etmemektedir yani özel sektör kârlı görmediği alanlara girmiyor. Dolayısıyla, PTT'nin piyasa şartlarına uyarak özelleştirme sürecine girmesi, bu tür hizmetlerin vatandaş tarafından daha pahalıya alınacağı anlamına gelecektir. Bu durum ise devlet ile vatandaş arasındaki bağı sarsıcı bir etki yaratacaktır çünkü vatandaş düşük maliyetli ve kaliteli hizmet alma beklentisiyle vergilerini kamuya vermektedir yani kamu hizmeti bir nevi emanettir.

Değerli milletvekilleri, PTT'nin istihdam yapısına baktığımızda, çalışanların büyük çoğunluğunu 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye tabi sözleşmeli personel oluşturmaktadır. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na göre istihdam edilenler üst düzeydeki yönetici konumundaki personel olup kadrolu işçi statüsünde çalışanların sayısı ise yok denecek kadar azdır. PTT'de 2002 yılında hizmet satın alma yöntemiyle taşeron firmalar tarafından çalıştırılan firma elemanı sayısı 2 bin iken, şu an 10 bini geçmiştir; bu tasarı ile de bunun daha yaygın hâle geleceği açıktır. Dolayısıyla, PTT AŞ yönetimine mevcut kanunlarda olmayan geniş yetkiler verilerek, personel alımı, işten çıkarma, tayin, terfi, ücretler ve çalışma koşullarının belirlenmesi gibi, kamu personel rejiminin dikkate alınmadığı ucu açık bir sürece girilmektedir. Bu yetkiyle, çalışanların mevcut kazanımlarının bile dikkate alınmama ihtimali yüksektir.

Bu kadar geniş yetkinin, çalışma yaşamındaki mevcut sorunların daha da artmasına yol açacağı muhakkaktır. Hâlbuki bir kamu kuruluşunda istihdam edilen personelin ne şekilde işe alınacağı, çalışma koşulları, sosyal hakları ve ücretleri yasalarla düzenlenmiştir. İş güvencesi, sendikal haklar, emeklilik, mali ve sosyal haklar gibi pek çok konuda yönetim kurulu mevcut yasal düzenlemelerden bağımsız, olağanüstü yetkilerle donatılmaktadır. Bu düzenlemelerin diğer kamu kurumlarına örnek oluşturacağı açıktır.

Sonuç olarak, bu tasarıyla, çalışanların özlük hakları ile ilgili birçok belirsizliklerin ve adaletsizliklerin bulunması kurum içerisinde çalışma barışının yok edilerek kurum, kurum çalışanı ve vatandaşlarımızın büyük mağduriyetler yaşamasına neden olacağı, yüz yetmiş üç yıllık köklü bir kurum olan PTT'nin kurumsal yapısının altüst edilerek özelleştirmenin önünün açılmasına zemin hazırlanacağı açıktır.

Her şeye rağmen, bu kanun tasarısının büyük Türk milletine ve çalışanlarına hayırlı olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)