| Konu: | SEÇİMLERİN TEMEL HÜKÜMLERİ VE SEÇMEN KÜTÜKLERİ HAKKINDA KANUN İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 104 |
| Tarih: | 09.05.2012 |
MUHARREM İNCE (Yalova) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Kürsüye çıkmak gibi bir niyetim yoktu ama Sayın Bozdağ'ın, tutuklu milletvekilleri için "Bile bile listeye kondular, seçilseler bile buraya gelemeyeceklerdi." demesini çok yadırgadım. Bir kere, tutuklu milletvekilleri sorunu AKP'nin bir MYK sorunu değildir, bir demokrasi sorunudur. 2002'de Sayın Başbakan, Sayın Erdoğan listeye konmuştu, 1'inci sıradaydı ama Yüksek Seçim Kurulu veto etmişti onu, daha sonra yerine "Kemal Abi"sini koymuştu. Oysa buradaki durum farklıdır, bugün tutuklu olan milletvekillerini YSK veto etmedi, YSK o listeleri onayladı, halkın karşısına çıktılar, bir de -orada- seçildiler.
Şimdi, bakınız, burada, Sayın Bozdağ, Yozgat'ta AKP 170 bin oy aldı yani 3 milletvekili çıkardı AKP, siz 56.600 oyla milletvekili oldunuz. CHP, İzmir 2'nci bölgede 469 bin oy aldı ve 7 milletvekili çıkardı, Mustafa Balbay'ın aldığı oy 67 bindir. Yani siz 56.600 oyla Başbakan Yardımcısısınız, Mustafa Balbay 67 bin oyla Silivri'de tutuklu milletvekili. Zonguldak'ta Cumhuriyet Halk Partisi 146 bin oy aldı, 2 milletvekili çıkardı, Mehmet Haberal'ın aldığı oy 73 bindir. Eğer demokrasiyse, millî iradeyse, seçmense, oysa Haberal da, Balbay da sizden daha fazla oy aldılar. Demokrasiye şu kadarcık bir inancınız varsa? Seçilen milletvekillerini alınan oyla orantıladığınızda 56.600 oyla Başbakan Yardımcısı, 73 bin oyla tutuklu milletvekili oluyorsunuz.
Şimdi gelelim diğer konuya, bu elektronik ortamda oy kullanılmasına. Sayın Bozdağ, siz de ben de bu Parlamentonun deneyimli milletvekillerinden birisiyiz, on yıldır buradayız. Şimdi, on yıl önce, Sayın Bülent Arınç'ın döneminden bu yana, şimdi size sayacağım:
1) Garaja, Meclis otoparkına girişteki elektronik sistemler,
2) Lokantalara girişte otomatik, elektronik sistemler kurulmuştu. Hatırlarsınız değil mi? Bunların hiç birisi çalışmadı yani ne garaja girişler ne lokantalara girişler. Şu anda bütün milletvekillerinin odalarında bir telefon var, büyük umutlarla, büyük teknolojik gösterilerle odalarımıza telefon kondu. Ne işe yarıyor? Bizi dinlemek için koyduysanız onu bilmem ama o telefonların da orada hiçbir işe yaramadığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Yani, bu ülke, çocuklarına doğru düzgün süt bile dağıtamamış bir ülke, böyle bir Hükûmet. Siz, bana bu on yıllık Parlamentoda, AKP'nin yönettiği bu Parlamentoda teknolojik anlamda doğru düzgün yaptığınız bir tane işi gösterebilir misiniz? Yani o lokantaların kapılarına aylarca, törenlerle, Meclis Başkanlarının törenlerle açtıkları? Kart dağıttılar. Üç gün, beş gün, bir ay, iki ay, üç ay, beş ay, altı ay? Altı ay sonra oradaki o elektronik sistemler söküldü, garajlara girişlerde söküldü, telefonlar öyle atıl duruyor. Yani, Büyük Millet Meclisi, Türkiye'nin kalbi, Türkiye'nin beyni. Buradaki, bir küçücük, 3-5 bin kişiye hizmet edecek bir yerdeki o elektronik donanımı bile doğru düzgün kuramayan bir iktidar, 155 ülkede 2,5 milyon seçmenle ilgili elektronik donanımlı bir sistem kuracak. Bu bana hiç inandırıcı gelmiyor. İnandırıcı değilsiniz çünkü ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Geçmiş icraatlarınıza baktığımız zaman bunları beceremeyeceğinizi çok net bir şekilde görüyorum.
Demokrasiyi tanımlarken de, demokrasiye olan inancınızı ortaya koyarken de hani hep şöyle diyorsunuz ya bize: "Aldığınız oy kadar konuşun. Biz sizden fazla oy aldık, bizim çok fazla milletvekilimiz var." Sayın Bozdağ, siz de aldığınız oy kadar konuşun. Siz 56 bin oyla Başbakan Yardımcısı olmuşsunuz, 73 bin oyla tutuklu milletvekiline o iktidarın verdiği güçle bu kürsülere gelip hakaret ediyorsunuz, onları incitiyorsunuz, demokrasiyi incitiyorsunuz, millî iradeyi incitiyorsunuz ve tutuklu demokrasiyi, eksik millî iradeyi, eksik demokrasiyi savunuyorsunuz. Bunu yadırgadığımı belirtiyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın İnce.