| Konu: | BDP GRUBUNUN, TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ GÜNDEMİNİN "GENEL GÖRÜŞME VE MECLİS ARAŞTIRMASI YAPILMASINA DAİR ÖNGÖRÜŞMELER" KISMINDA YER ALAN (10/436) ESAS NUMARALI, 28/12/2011 TARİHİNDE MEYDANA GELEN VE 35 YURTTAŞIMIZIN YAŞAMINI YİTİRDİĞİ ULUDERE/ROBOSKİ KATLİAMININ TÜM BOYUTLARIYLA ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN ÖN GÖRÜŞMESİNİN GENEL KURULUN 10 EKİM 2013 PERŞEMBE GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 6 |
| Tarih: | 10.10.2013 |
SIRRI SAKIK (Muş) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de grubum adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, önemli konular konuşulduğunda kimse yok burada ama savaş tezkereleri eğer gündemde ise buralar tıka basa doludur. Herkes savaş sever, herkes savaş için birbiriyle yarışır ama hiç kimse kendi çocuklarını savaşa göndermez. Savaşın bütün acımasızlığı masaya yatırılır, konuşulur, tartışılır ama hiç kimse dönüp Kürtlerle ilgili savaş politikasında farklı düşünmez.
Şimdi, bugün, biraz önce buradan bir tezkere geçti. Daha dakika bir gol bir, daha bir hafta on günlük bir süre içerisinde Parlamentodan iki tane savaş tezkeresi geçti; biri Suriye'yle ilgili, biri de güney Kürdistan'la ilgili. Şimdi, bu kadar savaş tezkerelerine onay veren bir Parlamento bu savaşın sonuçlarını, bu savaşta yaşanan vahşetlerin hiç mi hiç muhasebesini yapmaz? Bu savaş tezkeresi içindir ki onay verdiniz, o savaş uçakları Roboski'de 34 tane masum insanı paramparça etti. Altı yüz elli üç gündür bu insanlar, hâlâ hak, hukuk, adalet mücadelesi için aileler sokakta. Barış ve Demokrasi Partisi bunu her gün seslendirmektedir ama dünyanın dört bir tarafındaki savaşlar için gözyaşı akıtanlar kendi halkı için bir özrü bile lüksten sayıyor. Dönüp geçmişten dolayı özürler dileniyor ama bugün yapılan şeylerden dolayı, kimse Roboski'de olup bitenlerden dolayı özür dilemiyor. Allah da biliyor, devlet de biliyor, Başbakan da biliyor, siz de biliyorsunuz ki Roboski'de yolculuğa çıkan o Kürt çocuklarından, Kürt halkından devletin haberi vardı ve oradaki güvenlik güçleri, oradaki tugay haberdardı ve paydardı. Giderken siparişler verildi Roboskili ailelere "Gelirken bize sigara getirin, gelirken bize çay getirin, şu ihtiyaçlarımızı..." Ama, buralardan talimatlar verildi, 34 insan yaşamını yitirdi.
Şimdi, altı yüz elli üç gündür bununla ilgili tek küçük bir adım yok. Sorgulama süreci askerî yargıda devam ediyor. Dosyada gizlilik var ve bu ülkede, evet, yani Mısır'daki Esma için gözyaşı akıtanlar... Çok insanidir, insani buluyoruz ama Roboski'deki aileler için bu kadar da zalimane bir duruşu içimize sindiremiyoruz.
Siz savaş tezkereleri çıkarıyorsunuz. Peki, nedir görüştüğünüz, konuştuğunuz, tartıştığınız? Sekiz dokuz aydır bir barış müzakeresinden bahsetmiyor musunuz? Silahlar susmadı mı? Gerillanın bir kısmı bu topraklardan çekilmedi mi? Çekildi. Peki, barışın ruhu, bugün ne olması gerekirdi? İktidar partisinin gelip bu Parlamentodan "Size teşekkür ediyoruz, geçmiş dönemde bize şu kadar, 28 kez, 27 kez onay verdiniz ama bugün, barış görüşmelerinin devam ettiği bir süreçte biz tezkereyi geri çekiyoruz,.barış görüşmelerinin ruhuna uygun adım atıyoruz." demesi gerekirdi, muhalefet partilerinin de bunu desteklemesi gerekirdi. Ama ne yazık ki barış görüşmelerinden dem vuran iktidar partisi yine savaş çığırtkanlığı yapıyor.
Dönün bakın, Roboski orada duruyor. Sekiz aydır ölüm yok, kan yok, gözyaşı yok ve tabut yok ve gerilla savaş alanlarının büyük bir kısmını terk etti, silahlar sustu ve ölüm yok. Gelin, bu samimi hareketi, hep birlikte barışı örelim, barışı hayata geçirelim. Ama sizler bunu yapmıyorsunuz. Sorun Kürtler olunca üçüz parti, üçüz ruh hâliyle hareket ediyorsunuz. Yani biz iki partiyi anlıyoruz da iki arada bir derede kalan siz Cumhuriyet Halk Partisine ne oluyor Allah aşkına? Suriye tezkeresine karşı duracaksınız ama Kürtlere karşı savaş açılınca "Kürtleri vurun!" Bu anlayış doğru değil. Ya Roboski'de hazırladığınız rapor doğru değil veyahut Roboski'de döktüğünüz gözyaşı doğru değil veyahut da bugünkü politikanız doğru değil. Size bundan sonra bizim acılarımız üzerinden siyaset yapmayı men ederiz. Öyle çifte standart olmaz. Roboski'yle ilgili timsah gözyaşları akıtacaksınız ve çıkıp burada bugün ne yapacaksınız? Savaş tezkerelerine onay vereceksiniz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Onlara söyle.
SIRRI SAKIK (Devamla) - Onlara söylüyorum.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Onlarla birliktesiniz, kucak kucağa. Bize değil, onlara söyle.
SIRRI SAKIK (Devamla) - Onlara söylüyorum.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Onlara söyle. Beraber, kucak kucağasınız. Bize değil.
SIRRI SAKIK (Devamla) - Onlar dün de savaşçıydı, bugün de savaşçıdırlar.
Ve buna siz burada karar vereceksiniz, Suriye'deki tezkereye. Evet, doğru bir karar ama demokraside çifte standart olmaz. Ve evet, Levent Bey orada, Roboski'de olup bitenleri gördü ve bu tezkerede bazı arkadaşlar arka sıralarda kalarak "Efendim, içimize sindirmiyoruz." AKP'de de bazı Kürt milletvekilleri içine sindirmiyor ama çıkıp söyleyeceksiniz arkadaşlar.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Çıkmadığı için oraya geçtiler Kürt arkadaşlarınız.
SIRRI SAKIK (Devamla) - Bunun gizliliği ve saklılığı olmaz. Çıkıp diyeceksiniz, biz savaşa karşıyız, tezkere barışın ruhuna terstir.
Yüz yıllık mücadeleden müzakereye dönüşen bir süreci yaşıyorsa Türkiye; Türkiye yüz yıldır Kürtlerle mücadele etmiş, ölümden, kandan, gözyaşından başka Kürtlere bir şey vermemişse ve dönüp bir özür dilemişse ve dönüp eğer mücadeleden müzakereye dönüşmüşse müzakerenin ruhuna uygun hareket etmelidir. Savaş tezkeresi çıkararak olmaz. Siz, gerillanın boşalttığı alanlara askerî konumları daha güçlendirecek, oraya askerî sevkiyatlar yapamazsınız. Siz, barışın ruhuna uygun adımlar atmalısınız. Siz, yeni karakolların inşasına onay vermemelisiniz. Siz, köy korucularının yeni kadro tahsisine onay vermemelisiniz. Yani eğer barışta gerçekten bir proje varsa barışta gizli saklı bir şey olmaz. Yani A, B projesi olmaz. Tek bir proje olur, o da A projesidir. Onu da Kürt Özgürlük Hareketi açık ve net olarak ortaya koyuyor: "Bakın, ben buradayım, sekiz, dokuz aylık süre içerisinde tetiklerden elimi çektim, silah yok, ölüm yok, kan yok, gözyaşı yok ve savaş alanlarından ben gerilla birliklerini geri çektim." diyor ve "Buyurun barışalım." diyor.
Şimdi, Türkiye böyle bir iklimdeyken, bunun ruhuna uygun adımların atılması gerekirken, siz, bugün dönüp tekrar savaşa onay veriyorsunuz.
Ve hele bazı siyasi partiler, nedir bu düşmanlığınız Mesut Barzani'ye, nedir bu saygısızlığınız? Bütün hakaretleri size binle geri göndeririz. Mesut Barzani federal bölgenin, Kürdistan'ın Başkanıdır. Arkadaşlarımız söyledi, Celal Talabani de bir Kürt cumhurbaşkanıdır ve Irak'ın Cumhurbaşkanıdır. Haddinizi bileceksiniz! Öyle tepeden, dönüp Kürtlerin bu değerlerine haksızlık etmeyin, çeteleri desteklemeyin.
Bakın, dün Suriye Rojava'da PYD Lideri Salih Müslim'in oğlu o çeteciler tarafından katledildi. Ünlü bir düşünürün dediği gibi "Savaşta babalar çocuklarını defnediyor ama barışta çocuklar babalarını defnediyor." Biz böyle acılı bir toprakta yaşıyoruz. Bugün Salih Müslim oğlunu defnetti. Ben Şervan Müslim'in ve Rojava Kürdistan'ında yaşamını yitiren bütün o Kürt kahramanların önünde saygıyla eğiliyorum. Onların acısı biz Kürtlerin ve Türkiye demokrasi güçlerinin acısıdır.
Rojava'da bir devrim vardır. Nasıl ki Küba'da devrim için burada tutuşanlar eğer biraz vicdanlılarsa, biraz sol, sosyalist kültürden geliyorlarsa Rojava'daki devrimi de selamlamalıdırlar, çetecileri değil. Zalimleri destekleyen anlayışlarla bu iş olmaz. Onlar kendi topraklarında özgürlük mücadelesi verirken dünyanın dört bir tarafında ne idiği belli olmayan cihatçılar tarafından ve buradan sağlanan lojistik destekle orada saldırıya maruz kalıyor Kürtler. Eğer vicdan varsa bu mazlumların yanında saf tutmalıyız.
Bakın, hep söylüyorum, kimi günahlar var üstü örtülür, kimi günahlar var affedilir ama kimi günahlar vardır ki kabir defterine yazılır. Bugün siz üç siyasi partinin bu günahı, bu tezkereye "evet" demeniz sizin kabir defterinize yazılmıştır. Mazlum halklar ben inanıyorum ki öbür dünyada sizin yakanıza yapışacaktır.
Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)