GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İSTANBUL MİLLETVEKİLİ ERDOĞAN TOPRAK'IN, (2/67) ESAS NUMARALI TÜRK CEZA KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ'NİN DOĞRUDAN GÜNDEME ALINMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:7
Tarih:22.10.2013

CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin en önemli sorunlarından biri olan çocuk cinsel istismarı ve çocuk gelin, damatların önlenebilmesi için, cezaların caydırıcı olabilmesi için verdiğimiz kanun teklifi üzerine şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi ve ekranları başında bizleri izleyen yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.

"Yağmuru kim döküyor? / Ünzile kaç koyun ediyor? / Dayaktan uslanalı hiçbir şey sormuyor." Aslında bundan yirmi yıl önce yazılan bu şarkı sözü bugün de içinde bulunduğumuz durumu net bir şekilde ortaya koyuyor. "Yirmi yılda ne değişti?" diye soracak olursak kendimize, aslında değişen sadece Ünzile'nin adı. Ünzile defalarca karşımıza Ayşe olarak, Fatma olarak, Hatice olarak çıktı ve onlardan sadece birisi Batman Çayı'nda cesedi bulunan, dört aylık hamile olduğu anlaşılan 15 yaşındaki Hatice. Kısacık ömründe Hatice'nin ne nüfus kaydı ne bir fotoğrafı var ama bizlerin dinlerken bile kanını donduran bir dram var. Ailesi onu 13 yaşında zorla para karşılığında bir adamla evlendiriyor, iki yıl dayanabiliyor Hatice. Daha sonra kaçıp baba ocağına sığınıyor, maalesef burada da kuzenlerinin tecavüzüne uğruyor. Dört ay sonra hamile olduğu anlaşılıyor ve aile meclisi Hatice'nin boğularak öldürülmesine ve Batman Çayı'na kurban edilmesine karar veriyor. Ailesi tarafından korunması, kollanması gereken, çocuk yaşında zorla, para karşılığında satılan, tecavüz edilen ve sonrasında Batman Çayı'na kurban edilen Hatice'nin cenazesi günlerce morgda kaldı, hatırlarsanız, kimse sahip çıkmadı ve kefensiz bir şekilde gömüldü.

Değerli milletvekilleri, bunun adı nasıl töre olur? Böyle töre mi olur? Şimdi, bu ve benzer olayları doğru saptamak lazım. Bir kere bunun adı töre değil, bunun adı gelenek değil, bunun adı namus değil, bunun adı kader hiç değil; bunun adı cinsel istismardır, bunun adı şiddettir, bunun adı cinayettir, bunun adı katliamdır, vahşettir, bunun adı insanına, kadınına, çocuğuna verdiğin değerdir, bunun adı sözde "namus" adı altında bir cana kıymanın kılıfıdır. Çocuklarımızı, kadınlarımızı koruyamayan, onlara sağlıklı, güvenli, huzurlu bir ortam sağlayamayan hükûmetler ve bu şiddete, bu cinayete, bu vahşete, istismara göz yuman, görmezden gelen herkes en az bu suçu işleyenler kadar suçludur. Bu ülkede kızlarımızın, kadınlarımızın kaderi ölüm, tecavüz, şiddet olmamalıdır ve kadınlarımızı, çocuklarımızı korumak devletin birinci derece sorumluluğudur.

Hâlâ ülkemizde bir iki inek karşılığı çocuklar evlendiriliyor. Yoksulluk, eğitimsizlik, aile içi şiddetten kaçma ya da bir boğaz eksilsin diye küçücük yaşta kızlarımız evlendiriliyor. Dünyada çocuk gelinlerde 2'nci sırada Türkiye. Her 3 evlilikten 1'i çocuk gelin. Sığınmaevlerindeki kadınların üçte 1'i çocuk gelinler. 181 çocuk gelinimiz var ve bu, aysbergin sadece görünen kısmı. Okuma yazma bilmeyen 10 kişiden 8'i kadın.

Başkanım, lütfen susturabilir miyiz Genel Kurulu.

BAŞKAN - Siz devam ediniz, buyurunuz. Onlar dinliyorlardır.

CANDAN YÜCEER (Devamla) - Değerli milletvekilleri, genç kızların yüzde 41,5'u ne okuyor ne de çalışıyor. 18 yaşın altındaki küçük kızlarını evlendirmek için dava açan aile sayısı yüzde 94,2 artmış. Böyle bir ülkede aile içi şiddeti, erken evliliği, istismarı önleyebilir miyiz?

Başbakan diyor ki: "Çok nüfuslu Türkiye." "En az 3." dedi, şimdi o da yetmez "5" diyor, bunun bir güç ve kazanç olduğunu söylüyor. Doğru söylüyor ama oysaki güç, nitelikli, eğitimli, ekonomik gücü olan, eşit bireyler yetiştirerek olur.

Doğurganlık ve eğitim arasında güçlü bir ilişki var. Eğitim düzeyi arttıkça, refah düzeyi arttıkça doğurganlık azalıyor. Bakın, beş yılda yapılan Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması verilerine göre 3 çocuğa kadar, 4 çocuğa kadar, 2 çocuklu bir kadının çalışma hayatına katılımı yüzde 30, 4 çocuğun üzerinde yüzde 8. Sayın Fatma Şahin de diyor ki: "Biz istihdamı artıracağız." Hem en az 3, 5 çocuk önereceksin hem de istihdamı artıracaksın gerçekler ortadayken.

Değerli milletvekilleri, bizim teklifimizde olduğu gibi yaptırımı ağır olan yasaların uygulanması çok önemli. Ancak bundan daha önemli olan, kararların, kararlı bir şekilde yapılan uygulamaların uygulamaya sokulması. Sorunun çözümü, eşitlik politikalarının insan hakları gibi hayata geçirilmesidir. Kültür, gelenek, inanç ve töre kisvesi altında sürdürülen şiddetin, istismarın, çocuk evliliklerinin bir insanlık suçu, bir insan hakkı ihlali olduğunu kabul edip çözüm için eğitim, ekonomi, sosyal ve kültürel alanda ortak bir sonuç alıcı çaba ve bu ilkel davranışlara karşı ortak bir direnç gösterilmelidir. Bu ayıbın, bu utancın üstesinden ancak kadın-erkek, topyekûn, hep birlikte gelebiliriz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)