| Konu: | AFET RİSKİ ALTINDAKİ ALANLARIN DÖNÜŞTÜRÜLMESİ HAKKINDA KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 106 |
| Tarih: | 15.05.2012 |
MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi ve tutuklu tüm milletvekillerini saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar) 18'inci maddeyle ilgili verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Afete karşı önlem gerekçesiyle düzenlenen bu kanun tasarısı Türkiye'nin ve kentlerin tamamını riskli ilan etme olanağı sağlıyor. Bu da TOKİ ve Başbakanlığa tek imar otoritesi olma olanağını yaratıyor. Yapı güvenliği için vazgeçilmez olan birçok denetimden muaf olan TOKİ'ye ülkenin tapusunu vermek akıl işi değildir. Uygulamaları Kamu İhale Kanunu'nun dışına çıkarıyorsunuz. Bu nedenle yeni şaibelere olanak sağlıyorsunuz. Hatırlatmak isterim; her nedense, Hükûmetinizde bir alışkanlık hâline geldi akçeli işleri Kamu İhale Kanunu'nun dışına çıkarmak gibi.
Bu tasarı, TOKİ'ye dilediği yapıya el koyma olanağı veriyor. Riskli alanlarla beraber, aynı yapıların Maliye Bakanlığı aracılığıyla TOKİ'ye devri sağlanıyor. Dolayısıyla şu kaygıyı beraber paylaşıyoruz: Sözde afet riski bulunan alanlarda ve yapılarda TOKİ ve TOKİ'nin ortaklarına yeni rantsal alanlar kazandırılmış oluyor. Yılların deneyimiyle oluşturulan imar, çevre ve kültür yasaları devre dışı bırakılıyor.
Kanunun amacıyla hiçbir ilgisi bulunmayan Ankara'nın özel bir alanını yapılaşmaya açmayı hedefleyen bu düzenlemenin olmasını nasıl açıklıyorsunuz? Yoksa 1980'de kanunlaşan Atatürk Kültür Merkezi alanının oluşturulması sizleri rahatsız mı ediyor?
2302 sayılı Kanun'un Atatürk'ün doğum yılının yüzüncü yılında sağlamak amacı, Atatürkçü anlayıştan ve davranıştan hareketle millî birlik, beraberlik ve bütünlük duygusunu ve düşüncesini geliştirmek, bağımsızlık hareketlerindeki öncülüğünü, dünya görüşünü, insanlık anlayışını ve barışçıllığını yaymak ve yaşatmak için kanunla ayrılmış bu alanda Kültür Merkezi, Cumhuriyet Müzesi, opera binası ve Kurtuluş Savaşı Müzesinin olması sizleri neden rahatsız ediyor? Amacınız nedir?
İktidarınıza bu konuda güven duymak istiyorum, ancak şu ana kadar söylediklerinizle uygulamalarınız arasında buna olanak vermiyorsunuz. Her söyleminizde şöyle bir şey hissettiriyorsunuz: "Halk bize yüzde 50 oy verdi; dolayısıyla istediğimizi yaparız." Bu anlayış külliyen yanlıştır. Hiçbir demokraside de yoktur. Türkiye Büyük Millet Meclisinde, komisyonlarda muhalefet milletvekilleri olumlu hiçbir katkı sunmuyorlar mı, hiçbir doğru öneri getirmiyorlar mı ki tüm önergeleri ve önerileri reddediyorsunuz. Bu, doğru bir yaklaşım değil değerli milletvekilleri. Bu, otoriter bir yaklaşımdır. Bu, faşistçe bir yaklaşımdır. Bir taraftan "Gelin, Türkiye'de yeni bir sivil anayasa yapalım." diyeceksiniz, ortak mutabakatla anayasadan bahsedeceksiniz, diğer taraftan muhalefetin hiçbir önerisini dinlemeyeceksiniz, hatta önerileri olanları da susturacaksınız. İç Tüzük görüşmelerinde ve Eğitim Komisyonunda olanları hatırlatmak istiyorum size.
Kaldı ki bu konuda zaten sakıncalısınız. Toplanan deprem vergileri ne oldu, nereye harcadınız? Hesap verdiniz mi? Vermediniz. 1999'da Kocaeli depreminde hasar gören binalarda hâlâ insanların yaşadığını Sayın Bakan kendisi itiraf ediyor. On yıldır iktidardasınız. On yıldır, Kocaeli'de hasarlı binalara bir şey yapabildiniz mi? Peki, neden bu hırs, neden çabuk bu noktalara getirmek? Van depreminde yaşananlar ortadayken size nasıl güvenelim. Bu güveni, değerli milletvekilleri, değiştirmek sizin elinizde. Mecliste, yitirdiğiniz bu güveni oluşturmak sizin elinizde. Gelin, bu vurdumduymaz, bu umursamaz, ben bilirim havasından vazgeçin. Hoşgörü anlayışını Türkiye Büyük Millet Meclisinde beraber etkin kılalım.
Bu nedenle, tekrar, tutuklu milletvekilleri konusunu hatırlatarak hepinize ve yüce Meclise saygılar sunarım.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kaplan.