GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBUNUN, ISPARTA MİLLETVEKİLİ ALİ HAYDAR ÖNER VE 26 MİLLETVEKİLİ TARAFINDAN LÜBNAN'DA KAÇIRILAN PİLOTLARIMIZIN KAÇIRILMA VE ALIKONULMA NEDENLERİ İLE SERBEST KALMA SÜREÇLERİNDE YAŞANAN OLAYLARIN AÇIKLIĞA KAVUŞTURULMASI, ÜLKEMİZİN DIŞ POLİTİKASI VE SURİYE'YE YÖNELİK UYGULAMALARIN DİPLOMATİK AÇIDAN GELECEKTEKİ OLASI SONUÇLARININ ARAŞTIRILMASI AMACIYLA 25/10/2013 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 7 KASIM 2013 PERŞEMBE GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE ÖN GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:14
Tarih:07.11.2013

SİNAN OĞAN (Iğdır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir taraftan "Türkiye büyük ülke." diyeceksiniz, hakikaten de Türkiye büyük ülke, ama öte taraftan da 3-5 tane teröristin diz çöktürdüğü, 3-5 tane teröristin pazarlık masasına oturttuğu bir ülke konumunu gördüğünüzde de buradan laf atacaksınız.

Türkiye büyük bir ülkedir; sizin yanlış politikalarınıza rağmen Türkiye büyük bir ülkedir ve Orta Doğu bataklığına sokmanıza rağmen Türkiye'nin büyüklüğünün, sizden bağımsız olarak bütün dünya tarafından vurgulandığını ve bunun bizim milletimizin gücünden geldiğini de ifade etmem lazım.

Sayın Çalışkan, girmeyecektim bu konuya ama dünkü konuşmadan bahsetti, muhalefet partilerinin -isim vermedi gerçi ama- bazı tavırlarından bahsetti.

Bakınız, Sayın Çalışkan, biz Dışişleri Komisyonuyuz, burası da Meclis ve Meclisin Dışişleri Komisyonuna iki senedir gelmeyen bir Dışişleri Bakanımız var. Ulaştırma Bakanı geldi, Enerji Bakanı geldi ama Dışişleri Bakanı, iki senedir lütfedip Dışişleri Komisyonuna gelmiyorsa bunu savunacağınıza bari susun; bari susun, ayıbınız ortaya çıkmasın en azından. Eğer siz, iki seneden sonra lütfedip teşrif eden Dışişleri Bakanını burada savunuyorsanız, kusura bakmayın, o zaman bir millî mutabakattan, bir millî birlikten bahsetmek mümkün olmaz.

Siz eğer Meclisi saymıyorsanız, Bakanınız iki senedir tenezzül edip Dışişleri Komisyonuna gelmiyorsa ve geldiğinde de topu âdeta taca atarak iki senelik birikmiş olan dış politika konularını, her gün televizyondan söylediği şeyleri oradan tekrar ediyor ve muhalefetin sorularına bu vesileyle cevap vermekten kaçınıyorsa, kusura bakmayın, biz de eleştirme hakkımızı, biz de söz söyleme hakkımızı kullanacağız.

Değerli arkadaşlar, siz, bir defa teröristlerle pazarlık yapmaya başlarsanız bunun devamı gelir. Siz Oslo'da bu pazarlığı başlattınız; siz burada, Türkiye'de milletin kanını döken PKK'yla Oslo'da bu pazarlığa başladınız. Dolayısıyla da bunu herkes görüyor, diyor ki: "Bu iktidar madem Oslo'da pazarlığa başladı, teröristlerle bunlar pazarlık yapıyor, o zaman biz de kaçıralım Türk pilotlarını, nasılsa bunlar pazarlığa alışmışlar, bizimle de pazarlık yaparlar."

Elbette ki pilotlarımızın sağ salim evlerine dönmesine çok sevindik. Milletçe sevincimiz o anlamda sonsuzdur. İktidarıyla, muhalefetiyle sevindik ama siz, bir üçlü pazarlığın içerisine bu ülkeyi soktuysanız, bununla da övünmeyin en azından. Bunu bir zafer edasıyla Türk milletine sunmaya kalkışmayın. Teröristle pazarlık yapmak bir zafer değildir. Teröriste 150 milyon dolar verildiği iddiaları var, bunun daha cevabını verememişsiniz. Teröristin kaçırmış olduğu pilotlarımız dik duruş göstermiş, en azından o pilotlarımız kadar dik duruş gösteriniz ve teröristlerle pazarlık yapmadığınızı, yapılmayacağını... Bundan sonraki olası kaçırma eylemlerinin en azından önüne geçiniz ama sizde o yok maalesef. Siz teröristlerle pazarlığı hep yaptığınız için, siz öyle bir kapıyı araladınız ki -Allah korusun- bundan sonra da her aklına esen, bundan sonra her başı sıkışan terörist bir Türk konsolosunu, bir Türk pilotunu, bir Türk iş adamını kaçırarak onun üzerinden Türkiye'yi maalesef bu pis tezgâhların, bu pis pazarlık oyunlarının içerisine sokacaktır. Siz bu tehlikeli yolu açtınız, bunun farkında değilsiniz arkadaşlar. Üçlü bir pazarlıktan bahsediliyor orada. Suriyeli muhaliflerin kaçırdığı, İranlı hacıların kaçırıldığı bir kirli işin içerisine Türk pilotları da kaçırılarak Türkiye maalesef ki burada malzeme yapıldı ve siz bunu bize bir başarıymış gibi anlatıyorsunuz. Yarın öbür gün, PKK başta olmak üzere, bölgede insan ciğeri yiyen teröristler benzer eylemlerine devam ettiğinde, bir dönem ASALA'nın yurt dışındaki Türk konsolosluklarına, Türk temsilciliklerine yapmış olduğu terörist eylemler hâlâ hafızalardayken siz şimdi öylesine bir yol açtınız ki bir süre sonra -Allah korusun- benzer bir sürecin Türkiye'nin başına, benzer bir çorabın Türkiye'nin başına ve benzer bir husumetin Türkiye'nin başına örülmesinin yolunu açtınız. Vakit geç olmadan bu konuda tedbirler alınız. Çünkü, uzun süredir dış politikayı takip eden, uzun süredir bu konularla iştigal eden bir arkadaşınız olarak diyorum ki maalesef çok tehlikeli bir yolun kapısını açtınız ve maalesef Türkiye'nin önümüzdeki süreçte dış temsilciliklerinin, Türkiye'nin dışarıda övündüğümüz... Hakikaten de övünüyoruz. Sayın Davutoğlu gösterdi haritalarla. Türkiye'nin büyükelçilik açmasından da övünüyoruz, konsolosluk açmasından da, konsoloslukların buraya gelmesinden de övünüyoruz ama Dışişleri Bakanına sorduğum bir sorunun cevabını burada sizinle daha önce paylaşmıştım, tekrar paylaşayım; ona ne yapacaksınız? O Büyük Ortadoğu Projesi'nin eş başkanısınız. Şimdi şimdi artık yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. On bir senelik iktidarınızda Arapça bilen kaç tane büyükelçimiz var, Rusça bilen kaç tane büyükelçimiz var, Ermenice bilen kaç tane büyükelçimiz var, bunları da bir söyleyin, bunlarla da gurur duyalım. Bugün Türkiye'deki büyükelçilerin neredeyse tamamına yakını Türkçe biliyor, Türk gazetelerini Türkçe okuyorlar. Bizim, oradaki personelimizin yüzde kaçı acaba yerli gazeteleri oranın diliyle okuyabiliyor? Okuyamıyor. Dolayısıyla, mesele bina yapmak, mesele orada büyükelçilik açmak değil, mesele onun içini doldurmaktır. Eğer oradaki konsolosluğumuz bir gece önce "Değerli vatandaşlarımız, burada herhangi bir olay yoktur. Siz burada herhangi bir sıkıntıyla karşı karşıya değilsiniz." diye bir açıklama sitesine koyup ertesi gün o ülkede darbe oluyorsa burada bir sorun var demektir. Sadece sayılarla övünmeyin, nitelikle de biraz övünün, biraz kaliteyle de övünün. Gelin, burada deyin ki: "Doğru, biz Büyük Ortadoğu Projesi'nin eş başkanıyız ama Orta Doğu'yu da avcumuzun içi gibi biliriz." deyin. Orada büyükelçilerimizin, büyükelçiliğimizin ilanının ertesi günü darbe oluyorsa bunun ayıbı, kusura bakmayın ama iktidarınızın üzerindedir.

Dış politika millî bir meseledir. Dış politikanın millîliği Dışişleri Bakanının tavrıyla da doğru orantılıdır. Eğer dış politikamızın millî bir politika olmasını, muhalefetin de bu anlamda desteğini talep ediyorsanız Dışişleri Bakanı, kusura bakmayın, iki sene sonra Dışişleri Komisyonuna gelmeyecekti, gerekiyorsa her hafta gelecekti, bizimle paylaşacaktı. Biz de doğru bildiğimiz konuda size her türlü desteği verecektik.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Bakanın yemeğine niye gelmedin? Yemek davetine gelmedin. Sizi davet etti, davete icabet etmedin!

SİNAN OĞAN (Devamla) - Kusura bakmayın. Dışişleri Bakanını biz, okey oynamaya, yemek yemeğe değil, Mecliste konuları görüşmeye davet ediyoruz.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Herkes geldi, CHP de geldi. Orada toplantı yapıldı, dört saat konuşma yapıldı, sorular soruldu. Niye gelmedin?

BAŞKAN - Sayın Osman Bak... Sayın Osman Aşkın Bak, lütfen...

SİNAN OĞAN (Devamla) - Dışişleri Bakanıyla siz gidin okey oynayın, yemek yiyin. Biz yemek daveti beklemiyoruz, Dışişleri Bakanını yemeğe davet etmiyoruz. Biz Dışişleri Bakanını Türkiye'nin dış politikasını tartışmaya davet ediyoruz.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Niye gelmedin cevabını ver!

OKTAY VURAL (İzmir) - Gelecek tabii, gelecek!

SİNAN OĞAN (Devamla) - Dolayısıyla, değerli arkadaşlar...

OKTAY VURAL (İzmir) - Lütfen mi geliyor, gelecek tabii!

SİNAN OĞAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, iki senede, bir Dışişleri Bakanı...

OKTAY VURAL (İzmir) - Milletin memuru...

SİNAN OĞAN (Devamla) - İki senede, bir Dışişleri Bakanı, Dışişleri Komisyonuna gelmiyorsa bu ayıp size yeter.

OKTAY VURAL (İzmir) - Fransa çağırıyor tıpış tıpış geliyorsunuz.

SİNAN OĞAN (Devamla) - Bunu, yok "Yemeğe niye gelmediniz?", yok "Okey oynamaya niye gelmediniz?" diye gibi sulandırmayın.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Hadi canım, gelmediniz! Komisyon üyesi olarak gelmeliydin! 23 kişi geldi, sen gelmedin!

SİNAN OĞAN (Devamla) - Dışişleri Bakanı, Dışişleri Komisyonuna gelmek zorundadır.

OKTAY VURAL (İzmir) - Meclise de gelecek!

SİNAN OĞAN (Devamla) - Gelmek zorundadır ve gelip oraya, bilgi vermek zorundadır. Burası milletin Meclisidir. Burası milletin Meclisidir. Burayı başka şeylerle karıştırmayın.

Eğer iddianız dış politikamızın millî olması, sizin dış politikadaki "doğru" dediğiniz şeylere destek vermemizse, o zaman -biz bilmediğimiz şeye destek vermeyiz- geleceksiniz, anlatacaksınız. Doğru bildiğimiz her konuda destek veririz ama yanlış şeylere de karşı çıkacağız.

OKTAY VURAL (İzmir) - Doğru iş yapsınlar, destek verelim!

SİNAN OĞAN (Devamla) - Neredeyse komşumuz kalmadı. Niye komşumuz kalmadı, bunun cevabını bu Meclise vermek zorundasınız. Bir "sıfır sorun" attınız ortaya, konuşacak komşumuz kalmadı ortaklıkta.

Değerli arkadaşlar, dış politika kitaplardan öğrenilmez. Dışişleri Komisyonu Başkanımız buradadır, kendileri iyi bilirler, dış politika hayallerle yapılacak iş değil. Dış işleri koridorlarının tecrübesine kulak vermek zorundadır Dışişleri Bakanı, çok değerli diplomatlarımız vardır, onlara kulak vermek zorundadır. Dışişleri Bakanlığını düş işleri bakanlığına çevirmeye...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SİNAN OĞAN (Devamla) - ...iktidarınızın hakkı yoktur diyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)