GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:14
Tarih:07.11.2013

MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 490 sıra sayılı Tasarı'nın ikinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle, hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Bu tasarı tümüyle incelendiğinde, tüketici haklarıyla ilgili bazı konularda, hâlen yürürlükte bulunan kanunda yer alan hükümlerin gerisine gidildiğini görmek mümkündür. Tasarının ağırlıklı olarak bankaların ve firmaların istekleri doğrultusunda hazırlandığı anlaşılmaktadır. Bankaların vatandaştan aldığı 65 çeşit ücret ve komisyonun yasal hâle getirilmesi söz konusudur. Ayrıca, sözleşme yapma mecburiyeti gibi bazı yükümlülükler tüketicilere ek yükler getirecek niteliktedir. Tasarının bu hâliyle yasalaşması hâlinde, özellikle bankalara karşı tüketicilerin bazı hakları ellerinden alınacak, yargıya başvurmalarının önüne geçilecektir. Dolayısıyla, tüketicilerin soyulduğu, halkın sömürüldüğü, kanının emildiği, bunun engelleneceği ve gerekenin yapılacağı yönünde Sayın Başbakanın ve bakanların bugüne kadar yaptığı konuşmalar, söylediği sözler havada kalmıştır.

Esasen, bundan üç yıl önce bir konferansta konuşan Başbakan Yardımcısı Sayın Ali Babacan ve BDDK Başkanı, komisyon ve ücretlere yönelik şikâyetlerin arttığını söyleyerek "Bir havale için bu kadar yüksek ücret alınır mı? Vatandaş taksiye binip parayı kendisi götürse daha ucuza gelir." demiş ve bankaların vatandaştan yüksek komisyon almalarını önlemek için her türlü önlemi alacaklarını söylemiştir ancak AKP Hükûmeti hiçbir önlem almamış, BDDK'nın yapacağı düzenlemeyle bazı önlemler alınabilecekken yıllardır soygun seyredilmiştir. Şimdi de soyguna yasal altyapı oluşturulmaktadır.

Bundan bir yıl önce, Sayın Bakan, Gümrük ve Ticaret Bakanımız, bankaların 31 işlemden aldıkları ücretin, toplam gelirlerinin yüzde 14'üne ulaştığını, Avrupa standartlarında böyle bir şey olmadığını, oysa bizde kredi kartı ücreti, hesap işletim ücreti, işlemsizlik ücreti gibi Deli Dumrulvari geçsen de geçmesen de ücret alınan durumlar var." diyerek bunların mutlaka kaldırılacağını belirtmiştir. Görünen o ki bu sözler unutulmuş, AKP Hükûmeti, Deli Dumrul'un safında yer almıştır.

Mayıs ayında bir panelde konuşan Ekonomi Bakanı Sayın Zafer Çağlayan, "Bazı bankaların düşük faiz ile kredilerini revize etmek isteyenlerden yüzde 4 komisyon alması ahlaki değil." diyerek "Vampirler var, 'vampir' kelimesi az bile kalır bence bunları yapanlara." demiş, üç gün sonra da, "Kamuoyundan ve basından özür diliyorum, sizleri yanıltmışım. Öğrendim ki yüzde 10 komisyon isteyen ahlaktan, edepten yoksun bankalar bile varmış maalesef ülkemizde, bunun gereğini yapacağız" demiştir ama AKP Hükûmeti, "vampirlik" olarak nitelendirdikleri, "ahlaktan, edepten yoksun" dedikleri uygulamalara yasal kılıf getirmektedir.

Sayın Başbakan da özellikle haziran-temmuz aylarında, neredeyse her gün yaptığı konuşmalarda: "Sizin sayenizde 5 kat daha zengin olduk.' diyenler bizimle uğraşmaya başladı. Bu milletin alın terini onlara yedirtmeyeceğiz." diyerek faiz lobilerine çatmış, "Faiz dışı gelirlerle abat olan bir lobi var.", "Faiz dışı gelirle benim halkım sömürülüyor." şeklinde sözler söylemiştir.

Bankalar halkı sömürüyorsa bunun sorumlusu kim Allah aşkına? Sayın Başbakan bu sözleri "Laf olsun, torba dolsun." anlayışıyla mı söylemiştir? Aslında, Sayın Başbakan ve bakanlarının sözleri, on bir yıldır bu milletin alın terini faiz lobicilerine yedirdiklerinin açıkça itirafıdır.

AKP döneminde bankaların aldığı komisyon ve ücretler 5 kat, bankacılık hizmet gelirleri ise 6 kat artmıştır. Faiz dışı gelirlerle abat olan bankaların kârları bu dönemde tavan yapmıştır. Geçen yıl faiz gelirleri 109,9 milyar lira, faiz dışı gelirleri ise 27 milyar lira, dönem net kârları 23,5 milyar lira olan bankaların, bu yılın sekiz aylık dönemindeki faiz gelirleri 71,7 milyar lira, faiz dışı gelirleri de 22,5 milyar lira, dönem net kârları 17,9 milyar lirayı bulmuştur.

Tasarıda, bankaların aldıkları bu ücret, komisyon ve masraflar yasal hâle getirilmektedir. Üstelik ilk taslakta bu ifadeler yokken sonradan eklenmiştir. 4'üncü maddedeki bu düzenlemenin tasarıdan çıkarılması yönündeki teklifimiz AKP Grubunca kabul edilmemiştir.

Onca laf ettiniz. Ne oldu, ne değişti? Bankaların aldığı ücret ve komisyonları şimdi yasal hâle getirip tüketicinin şikâyet hakkını da ortadan kaldırıyorsunuz. "AKP sayesinde 5 kat zengin olduk." diyen faiz lobicilerini bağrınıza basıyor, faiz dışı gelirlerle halkın sömürülmesinin yasal olarak yolunu açıyorsunuz.

Değerli milletvekilleri, bakınız, zorunlu trafik sigorta primleriyle ilgili de bir keşmekeşlik, keyfî uygulamalar ve kontrolsüzlük söz konusu. AKP Hükûmeti şoför esnafını sigorta şirketlerinin insafına terk etmiştir. Taksici, dolmuşçu, servisçi ve kamyoncu esnafa resmen zulüm yapıyor, çile çektiriyorsunuz. Değerli arkadaşlarım, hiç bir yılda enflasyonun 15 katı artış yapılır mı? Ama yapılmış. Trafik sigorta primlerinde yüzde 124 artış var. Bir de kazası varsa şoför esnafının ocağı söndürülüyor. Sigorta şirketleri şoför esnafından ödeyemeyeceği boyutta prim talep ediyor, bu yüzden aracını elinden çıkaranlar var. Sürekli trafikte olan ticari araçların kaza riski yüksek denilebilir, ancak bugünkü trafik şartlarında hususi araçlar için de aynı risk söz konusudur.

Şoför esnafının yükü zaten sürekli artıyor. Vergiler, harçlar, çeşit çeşit belge paraları, artan trafik cezaları, akaryakıta gelen zamlar şoför esnafının belini bükmüş olup, şimdi de anormal bir şekilde artırılan trafik sigorta primleri ile hayatından bezdirilmektedir.

Şoför esnafı hele ki emekliyse, bir de emekli maaşından darbe yemektedir. AKP Hükûmeti emekli maaşının yüzde 15'ine el koymaktadır. "Sosyal güvenlik destek primi" denilen bu kesintiyi zamanında yapmayan AKP Hükûmeti, emekli taksiciye, dolmuşçuya, servisçiye, kamyoncuya, tüm emekli esnafa, beş yıllık, on yıllık birikimli ve faiziyle birlikte borç çıkarmaktadır. Ekmek teknesini satsa borcunu karşılayamayanlar var. Emekli esnafımız isyan ediyor ama AKP Hükûmetinin umurunda bile değil.

AKP Hükûmeti uyguladığı yanlış politikaların faturasını vatandaşa çıkartmakta ve vatandaşın canını yakmaktadır. Sık sık yapılan vergi zamlarının etkisiyle bugün, telefon, elektrik, su ve doğal gaz faturaları vatandaşın bütçesinde önemli bir yer tutmaktadır. Vatandaştan, haraca bağlanmış gibi, bir sürü harç, pay, vergi, hatta verginin vergisi alınmaktadır. Ayrıca, firmalara abonelik parası, güvence bedeli, tesisat kontrol parası, sayaç parası, sayaç okuma parası, açma-kapama ücreti, kontör yükleme hizmet bedeli, kayıp kaçak bedeli gibi adlar altında yapılan ödemeler vatandaşı çileden çıkarmaktadır.

Buna rağmen, bu tasarıda, tüketicilerin korunması adına, tüketicilerden tüketmedikleri, kullanmadıkları herhangi bir mal veya hizmet için hiçbir ad altında ödeme talebinde bulunulamayacağına dair bir hükme yer verilmemektedir. Zaten, AKP Hükûmetinden tüketiciyi koruyacak, halkın soyulmasını ve sömürülmesini önleyecek bir düzenleme yapmasını beklemek nafile bir çabadır.

Halkı krediler ve kredi kartları üzerinden, elektrik, doğal gaz gibi abonelikler üzerinden soyan bankalar ve firmalarla dolaylı vergiler yoluyla soyan bu Hükûmet arasında hiçbir fark yoktur. AKP Hükûmetinin uygulamaları Deli Dumrul'u bile mumla aratmaktadır.

Yüksek vergilerle çiftçiye dünyanın en pahalı mazotunu ve gübresini satan, nakliyeciden binbir çeşit vergi, harç, belge parası alarak zulüm yapan, asgari ücreti ise bir türlü vergi dışı bırakmayan AKP Hükûmetidir. Dolaylı vergilerle dar ve sabit gelirli vatandaşlarımızın canına okuyan, çiftçinin, esnafın, KOBİ'lerin iflahını kesen AKP Hükûmetidir.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)