GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İSTANBUL MİLLETVEKİLİ ERDOĞAN TOPRAK'IN, (2/1318) ESAS NUMARALI CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ'NİN DOĞRUDAN GÜNDEME ALINMASINA İLİŞKİN ÖNERGESİ (4/126)
Yasama Yılı:4
Birleşim:15
Tarih:12.11.2013

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İstanbul Milletvekilimiz Sayın Erdoğan Toprak tarafından sunulan ve İç Tüzük'ün 37'nci maddesi uyarınca bugünkü birleşimde doğrudan gündeme alınmasını talep ettiğimiz 1318 sıra sayılı Kanun Teklifi üzerine kişisel söz almış bulunuyorum. Öncelikle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Sayın Toprak tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan bu kanun teklifi, içeriği itibarıyla Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 101, 102 ve 109'uncu maddelerinde değişiklik öngörmekte ve bu değişiklikler itibarıyla da ülkemizde içinden geçtiğimiz süreçte en çok tartışılan ve en çok mağduriyet yaratan tutuklama konusunda uygulamadaki olumsuzlukların giderilmesini amaçlamaktadır. Ancak, ne yazık ki ülkemizdeki soruşturma, kovuşturma ve yargılamalarda tutuklamanın bir tedbir olduğu unutulmaktadır, tutuklamanın bir istisnai uygulama olduğu unutulmaktadır, tutuklama kararları âdeta bir genel kurala ve bir peşin cezaya dönüşmektedir. Peşin cezaya dönüşen bu uygulamalar, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 5'inci maddesinde düzenlenen makul sürede serbest kalma hakkına, yine, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6'ncı maddesinde düzenlenen suçsuzluk karinesine ve yine, Ceza Muhakemeleri Kanunu'muzun 100'üncü maddesinde düzenlenmiş olan orantılılık ilkesine açıkça aykırı düşmektedir. Yani hem Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 5'inci maddesi hem 6'ncı maddesi hem de CMK'nın 100'üncü maddesiyle bu düzenlemeler hiçbir şekilde örtüşmemektedir, bağdaşmamaktadır.

Bu nedenle bu uygulamalar hem iç hukuk çevrelerince hem de uluslararası çevrelerde açık ve ağır eleştiri konusu olmaktadır. Az önce Değerli Milletvekilimiz Sayın Ali Rıza Öztürk'ün de ifade ettiği gibi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, uzun ve keyfî tutukluluklar konusunda ülkemize yönelik olarak verdiği beş yüzü aşkın mahkeme kararında ülkemize yönelik çok ağır yaptırım kararları almıştır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarına baktığımızda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, ülkemizdeki tutuklama uygulamaları konusunda çok önemli üç ana başlık hâlinde saptamalarda bulunmaktadır.

Bu saptamalardan birincisi: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine göre Türkiye'deki tutuklama kararları basmakalıp gerekçelerle verilmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin tutuklama konusundaki ikinci saptaması: Basmakalıp gerekçelerle verilen bu tutuklama kararları, münferit olmaktan çıkmış, Türkiye'de yaygın, sistematik bir hâle dönüşmüştür. Yine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin üçüncü saptaması: Ülkemizdeki bu uzun süreli ve keyfî tutukluluklar, açık bir insan hakkı ihlali oluşturan, peşin cezaya dönüşen bir duruma gelmiştir. Nitekim, bu nedenle bugün Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nezdinde insan hakları ihlalleri nedeniyle hakkında en çok müracaat edilen ülkelerin başında gelmektedir.

Değerli milletvekilleri, bütün bu açıklamalardan açıkça anlaşılacağı üzere, devletin aslında güvence altına alması gereken en temel hak ve özgürlüklerimizden kişi hürriyeti, bugün bizzat devlet eliyle, devletin yargı organları eliyle ortadan kaldırılmaktadır. Bunun en bariz örnekleri, sayın milletvekillerimizin de yargılandığı Ergenekon, Balyoz, Oda TV, Kafes gibi davalarda bütün çıplaklığıyla görülmüştür.

Bugün geldiğimiz noktada, az önce ifade ettiğimiz gibi, İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 5'inci ve 6'ncı maddelerinin Anayasamızın 19, 38 ve 90'ıncı maddelerinin açık hükümlerine ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ağır yaptırım kararlarına rağmen bugün ülkemizde, öğrenci, sendikacı, üniversite öğretim üyesi, kadın-erkek genç yaşta, asker-sivil, yüz binlerce yurttaşımız soyut iddialarla yani somut delillere dayanmayan soyut iddialarla, tanzim ve tahrif edilmiş dijital verilerle ve yine skandal oluşturan gizli tanık beyanlarıyla ve bu kararlara dayanılarak oluşturulan, bu delillere dayanılarak oluşturulan uzun süreli ve keyfî tutukluluklarla cezaevlerinde çürütülmektedir. Cezaevlerinde bu kadar aydın insanımız -tekrar üstüne basarak söylüyorum- âdeta çürütülmektedir.

Kuvvetler ayrılığı ilkesinin ve yargı bağımsızlığının ortadan kaldırıldığı, demokratik hukuk devleti ilkesinden sapılarak faşizan polis devletinin en ileri örneklerinin görüldüğü ülkemizde tutuklama müessesesi, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının ve siyasallaşan yargının elinde âdeta siyasal iktidara muhalif tüm kesimleri baskılama, susturma...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Devamla) - ...ve yok etme aracına dönüşmüştür. Biz bunun kabul edilemeyeceğini söylüyoruz.

Bu hukuk dışı uygulamaların kaldırılmasının Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevi olduğunu ifade ederek kanun teklifimizin gündeme alınması teklifimizi bir kez daha yineliyoruz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)