GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BDP GRUP BAŞKAN VEKİLİ BİNGÖL MİLLETVEKİLİ İDRİS BALUKEN TARAFINDAN 1990'LI YILLARDA DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGELERİNDE YAŞANAN KATLİAM VE KÖY YAKMA OLAYLARININ ORTAYA ÇIKARILMASI, GEÇMİŞLE YÜZLEŞME VE HAKİKATLERİN AÇIĞA ÇIKARILMASI AMACIYLA 12/11/2013 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN GENEL KURULUN 13 KASIM 2013 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:16
Tarih:13.11.2013

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Çok teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Keşke Kur'an-ı Kerim burada kalsaydı ben de gösterseydim. O resimlerin yanına eklenecek başka resimler de var tabii.

SIRRI SAKIK (Muş) - Var, doğrudur.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Belki, bütün resimler bir araya getirildiğinde, bütün o resimlerin konuşulması üzerinden bu topraklara ilişkin ortak bir adaleti gerçekleştirebiliriz. Bu, çok önemli.

Değerli arkadaşlar, İnsan Haklarının altında şiddete ilişkin bir komisyon oluşturduk, Anadolu'yu dolaştık, şimdi Çözüm Komisyonu olarak çalışmaları sürdürüyoruz. Gittiğimiz yerlerde, insanlar bize otuz yıllık süre içerisinde yaşananlara ilişkin kendi tanıklıklarını, gördüklerini, geleceği barış ve çözüm için nasıl biçimlendirmek gerektiğini anlatıyorlar, aynı zamanda acılarını anlatıyorlar. Bu acılar, bu topraklarda ne olupbittiğini anlamak bakımından insanların tanıklığına muhtaç. Elbette gazeteler de yazıyor, bazen televizyonlarda küçük bir enstantane de gösteriliyor ama gerçeğin onlardan ibaret olmadığını bilelim.

Yaşlı bir kadın gelmişti daha birkaç gün önce Komisyona. 3 tane çocuğunu dağda kaybetmiş. Oğlu faili meçhul olmuş -BDP Grubunun verdiği önerge çerçevesinde- kaybolmuş. Oğlundan geriye sadece bir mendil kalmış. Kadın dedi ki: "Benim torunlarım, 3 torunum, babalarından kalan tek hatıra olan bu mendile bakarak ağlıyorlar." Çok önemli. Bunu anlayamayacak insan var mı, buradaki duyarlılığı, buradaki insaniliği? Elbette, insani olan her şeyi anlayabildiğimiz ölçüde insan oluruz ve...

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Ali İsmail Korkmaz'ı da anlamanızı bekliyoruz, Ethem Sarısülük'ü, Mehmet Ayvalıtaş'ı da anlamanızı bekliyoruz. Onları öldürenlerin destan yazmadığı bir ülke istiyoruz biz.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - ...herkesi kucaklayacak bir adalet duygusuna ulaşırız.

Aynı kadına sordum, dedim ki: "Evin kapısı çalındığında, gelmeyen çocuklarından hangisinin geldiğini düşünüyorsun?" Yüzüne mahzun bir gülümseme çöktü, en küçüğünü söyledi. Bir annenin duyarlılığından bahsediyorum. Ben de dedim ki: "Bu ülkede, kapıları çalındığında gelmeyen çocuklarını bekleyen çok anne var." Türkiye'nin her tarafında, bu anneler, kapılar her çaldığında, daha mezarlıktan yeni gelmiş bile olsa, mezarda, orada başında dua okuduğu çocuğunun geldiğini düşünüyor. Anne yüreği, ümit eder.

Yirmi dört yıl önce şehit olan bir askerin -tek bir evlat, yirmi dört yıl önce, ismi Kemal- annesi anlatıyor: "Evladım, her hafta gidiyoruz. Bizim hayatımız aslında mezarlıkta geçiyor ama yine de umut, ne zaman kapı çalınsa 'Acaba Kemal'im mi?' diyorum, kapıya doğru yöneliyorum, sonra birden duruyorum, biliyorum ki Kemal yıllar önce hayatını kaybetti."

Yaşlı bir çift geldi komisyona, İzmir'de 5 katlı bir apartman dairesinin en üst katında oturuyorlar. Apartmanda asansör yok ve her gün, o apartmanın 5'inci katına binbir güçlükle inip çıkıyorlar. Onların da tek evlatları, genç bir teğmen şehit olmuş. Yakınları demişler ki. "Sizi buradan çıkaralım, daha düzayak bir eve taşıyalım." "Hayır, biz burada öleceğiz çünkü çocuğumuzun nefesi hâlen burada." demişler.

Bunları niye anlatıyorum? Acıları yarıştırmak için değil, bu ülkede otuz yıllık süre içerisinde ne olduğunu görebilmek için anlatıyorum. Faili meçhuller bu genel hikâyenin bir parçası, bütün parçalarını göreceksin. Adalet talep ediyorsan, bütünüyle bir adalet talep edeceksin. Adalet iki tarafı keskin bir kılıçtır; sadece karşıdakini kesmeyeceksin, kendini keseceksin. Bu topraklarda bir çatışma yaşandıysa, bu bahsettiğim acılar yaşandıysa, bu acılardan çıkışın yolu, her defasında -çok politik bir dille, kim olursa olsun- sadece kendi acılarından ve kendi hakkaniyet, adalet duygundan bahsetmek olamaz. Geçmişte bu yanlışlık yapıldı. Otuz yıl biz bu dramı niçin yaşamaya devam ettik? Çünkü herkes kendi adaletini istedi. Ben 80 öncesini de yaşadım. Burada var 80 öncesinde o dönemlere şahit olanlar. Herkes, kendi adaletini istediği ve devleti bu adaleti gerçekleştirmek için yeterli görmemesi sebebiyle "ihkakı hakk" denilen o meşrulaştırıcı unsura sığındığı için, şiddet sarmalı Türkiye'yi bir tufan gibi 12 Eylüle götürdü.

Arkadaşlar, aklın bir sınırı var ama akılsızlığın yok. Sınırlı olan aklımız bu işleri nasıl çözümleyecek? Başkalarının acısına bakacaksın. Susan Sontag diye bir denemeci vardır, der ki: "Başkalarının acısına bakmak insaniliktir, ancak başka insanların acılarını, dertlerini, genel insani bağlamda bütün bu hikâyeleri görebildiğin ölçüde insan olur ve adaleti bunun üzerine kurabilirsin." Şimdi, biz bunu yapmaya çalışıyoruz. Çözüm süreci dediğimiz nedir? Çözüm süreci dediğimiz, bugün, bu ülkede iki farklı kamuoyuna bölünmüş, duyarlılıkları, hikâyesi, anlatıları, acıları, kendi içine gömülmüş insanları bir araya getirmek, bu duvarları yıkmak, toplumun ortak vicdanını kurmak için, çözüm süreci bunun için. Sırrı bey...

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Sizin bir araya getirmek istediğiniz proje milleti ayrıştırıyor. Hocam, sen farkında değilsin memlekette olanın, bitenin.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Affedersin...

BAŞKAN - Sayın Türkoğlu, lütfen müdahale etmeyin.

RECEP ÖZEL (Isparta) - Asıl sizin anlayışınız bu hâle getirdi.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Veya da ihanetin ortağı, öyle görüyorum ben.

BAŞKAN - Lütfen, sayın milletvekilleri...

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - İki tarafı da eşit kefeye koyuyorsun ya, bütün geçmişini inkâr ediyorsun Hocam!

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Ya ne geçmişi!

BAŞKAN - Sayın Bostancı, buyurun.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Yani ben böyle, plastik, ucuz, demagojiye dayanan sözleri aynen reddediyorum. Ben burada insanlıktan bahsediyorum. (AK PARTİ ve BDP sıralarından alkışlar) İnsan olduğunuz ölçüde memleketi seversiniz, milliyetçi olursunuz, bu toprakları kucaklarsınız. Herkesi kucaklamayan bir milliyetçilik olmaz, herkesi kucaklamayan bir insanlık olmaz. Bu vatanın birliğini nasıl sağlayacağız? (AK PARTİ sıralarından alkışlar, MHP sıralarından gürültüler)

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Onun için mi teröristlerle kucaklaşıyorsun?

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - Katilleri kucaklamak mı milliyetçilik?

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Teröristleri kucaklarken, o anlattığın insanların hatırasına hürmetsizlik etme! Yazık!

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Kurtuluş Savaşı verdiğimiz Yunanlıları da kucaklayacak mısın?

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen...

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Elbette, bu ülkede yaşayan her insanı kucaklayan ve ortak bir adalet duygusunda buluşturan bir yaklaşım bu ülkenin birliğini ve dirliğini sağlar. (CHP sıralarından gürültüler)

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Oraya şehit anasını anlatmaya çıkmışsın, hürmetsizlik yapıyorsun!

BAŞKAN - Sayın Korkmaz...

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Şehit anasına hürmetsizlik yapıyorsun!

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Elbette konuşacaklar, siz de konuşacaksınız, herkes konuşuyor. Meydanlarda konuşuyorsunuz, millet de dinliyor, dinliyor ve kararını veriyor.

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - Millet tokadı vuracak size, hiç merak etmeyin!

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Herkese, "millet" diyoruz ya, hani hep kendisini referans verdiğimiz, adaletin kaynağı olarak gördüğümüz o millet, işte bu tabloyu çıkartıyor, bu tabloyu.(AK PARTİ sıralarından alkışlar)

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Birileri vatan için öldü, öbürü vatana ihanet ettiği için. Aynı kefeye koyuyorsun! En büyük adaletsizlik budur!

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Ve diyor ki: "Ey bu tablo, bu Meclis bu ülkenin birliğini sağlasın." Biz de milletin bize verdiği görevi yapıyoruz.

Değerli arkadaşlarım, çözüm süreci inşallah yolunda gidecek.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Yazık, yazık! En büyük adaletsizliği siz yapıyorsunuz!

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sokağa çıkamayacaksınız, sokağa! Kaçacaksınız milletten!

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - İnşallah, bu ülkenin bütün acılarını sona erdirecek bir hakkaniyet ve adalet durumunu sağlayacağız. Bu ancak sınırları yıkmakla olur.

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) - Devleti çözdünüz, devleti! Sizin çözdüğünüz devlet, çözdüğünüz o.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Bu ancak başkalarının acılarına açık olmakla olur.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Millete silah çekenle, milleti koruyanı aynı kefeye koyuyorsun ya, en büyük adaletsizlik budur, millete en büyük hürmetsizlik budur! Yazık, yazık!

BAŞKAN - Sayın Milletvekili, lütfen... Sayın Korkmaz, lütfen...

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Ben isterdim ki Sırrı Bey buraya geldiğinde, o gösterdiği resimlerin yanına başka resimleri de koysun. Ben, bütün o resimleri gördüm. Ben burada, hem Sırrı Bey'in resimlerini göstermek isterdim hem de başka resimleri göstermek isterdim.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Bence gerçek yüzünü gösterdin, hepsi o kadar! Bir tek gösterdiğin gerçek yüzün oldu, başka bir şey gösteremedin.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Türkiye'nin gerçekliği bütün bu resimler, bütün bu resimler, bütün bu acılar. Bunları görmeyen göz kördür. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Gerçek yüzünü gördük, o kadar, başka da bir şey yok!

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Değerli arkadaşlar, çözüm sürecinin arkasında en çok olan insanlar yaralı insanlar, evlatlarını kaybetmiş insanlar. Hikâyesi uzakta olanlar sadece bu işin dedikodusunu yapıyorlar. Onlar çözüm istiyor, biz de inşallah yapacağız.

Saygılarımla. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)