GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP GRUBUNUN, ANKARA MİLLETVEKİLİ ZÜHAL TOPCU VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN DERSHANELERİN ORTAYA ÇIKMASINA SEBEP OLAN DURUMLARIN VE DERSHANELERİN KAPATILMASININ EĞİTİM SİSTEMİNDE NE GİBİ PROBLEMLERE NEDEN OLACAĞININ ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA 9/10/2013 TARİH VE 250 SAYI İLE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN GENEL KURULUN 13 KASIM 2013 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:16
Tarih:13.11.2013

TANJU ÖZCAN (Bolu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubu tarafından verilmiş araştırma önergesinin lehinde söz almış bulunuyorum.

Tabii, sayın milletvekilleri, son derece önemli bir konu ancak bu önemli konuda birçok önemli konuda olduğu gibi AKP sıralarını boş görmek bizi şaşırtmadı ama aynı zamanda üzdü.

AHMET AYDIN (Adıyaman) - CHP'ye bak, CHP sıraları boş.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Bu öneri, dershaneleri kapatma önerisi Sayın Başbakandan geldi, "Muhalefet belli ki buna itiraz ediyor, en azından bu sorun araştırılsın." diyor ancak neye itiraz ettiklerini bile merak etmeyen bir Hükûmet grubu ile karşı karşıyayız. Son derece üzüntü verici ama yaşadığımız deneyimler itibarıyla şaşırtıcı değil.

Sayın milletvekilleri, bu dershanelerin kapatılması konusunda öncelikle şunu bir konuşalım: Sayın Başbakan ne kadar samimi "Dershaneleri kapatacağım." derken? Bakın, dershanelerin kapatılması ilk kez 2005 yılında sizin bakanlığınıza bağlı bir müsteşar tarafından dile getirilmiş. 2008 yılında Sayın Başbakan bunu yeniden dillendirmiş, 2010 yılında yeniden dillendirmiş, yakın dönem öncesinde. Ancak müsteşar "Dershaneler kapanacak." derken, Sayın Başbakan yıllar önce "Dershaneler kapanacak." derken, sürekli bunu söylerken devriiktidarınızda tuhaf bir şey olmuş, kapatılacağı iddia edilen dershanelerin sayısında iktidarınız döneminde sadece yüzde 100 civarında bir artış olmuş. Şimdi, siz hem kapatmaktan bahsediyorsunuz hem de döneminizde dershane sayıları çok ciddi şekilde artıyor, öğrenci sayısında da buna paralel olarak yine çok çok büyük artış var. Bugün dershanelerdeki öğrenci sayısı neredeyse 1,5 milyonu bulmuş.

Sayın milletvekilleri, şu tespiti yapalım: Dershaneler bir sonuç Türkiye'de, Türk eğitim sisteminde. Gerçekten eğitim öğretim anlamında yetersizlikten ve mevcut sistemimizde sınav sisteminin esas hâle gelmesinden dolayı bugün bu dershanelerin sayısı bu derece artmış, bugün bu dershanelere Türkiye'de 1,5 milyona yakın öğrencinin gitme sebebi de bu. Şimdi, siz AKP olarak diyorsunuz ki: "Biz bu dershaneleri kaldıracağız." Peki, sınav esaslı eğitim sisteminden vazgeçmeden siz bu dershaneleri nasıl kaldıracaksınız? Dershaneleri kapatmak için okullar ve bölgeler arasındaki eğitim öğretim kalite farkını ortadan kaldırmadan siz bu dershaneleri nasıl kaldıracaksınız? Anadolu'da birçok okulda öğrencilerin temel dersleri boş geçerken siz bu dershaneleri nasıl kaldıracaksınız? ÖSYM'nin yaptığı sınavlara bakıyorsunuz, bu sınavların tamamının dershane müfredatına uygun olarak hazırlandığını görüyorsunuz. Şimdi, siz bu durumu ortadan kaldırmadan dershaneleri kaldırıp ÖSYM'nin sınavlarında öğrencilerin nasıl başarılı olmasını bekliyorsunuz? Devlet okullarında -az önce söyledim- matematik, fizik, kimya dersleri, birçok okulda boş geçiyor. Sorulara bakıyorsunuz, bu alanlardan geliyor ağırlıklı olarak. Devlet okullarında okutulan müzik, resim, beden eğitimi gibi derslerden öğrencilere herhangi bir soru dahi sorulmuyor. Şimdi, siz, bu anlamda, durum böyleyken, bu dershaneleri nasıl kaldıracaksınız?

Devlet okullarında ve hatta özel okullarda doğru dürüst yabancı dil eğitimi veremezken yabancı dil öğretimine dönük olarak kurulmuş dershaneleri siz nasıl kaldıracaksınız?

Dershaneleri peki kapattınız, şu garantiyi topluma verebiliyor musunuz: Evet, tüm okullarda matematik, fizik, kimya, tarih, edebiyat gibi temel derslerin bundan sonra boş geçmeyeceğini, bu çocuklara bu dersler ile ilgili anlaşılabilir bir eğitim verebileceğinizi taahhüt edebiliyor musunuz? En azından, topluma şu taahhütte bulunabiliyor musunuz: "ÖSYM'nin sınav sistemini kaldıracağım." veya en azından "ÖSYM'nin sınav sistemini okul müfredatına uygun hâle getireceğim." diyebiliyor musunuz? E diyemiyorsunuz bunları.

Dershaneler kapatılınca Ağrı'nın Doğubeyazıt ilçesindeki bir genç ile batıda bir ilde Anadolu veya fen lisesi mezunu bir gencin eşit şartlarda yarışabileceğinin garantisini verebiliyor musunuz?

Bakın sayın milletvekilleri, bugün, 300 bine yakın atanamayan öğretmen var. Dershanelerde 55 bin civarında öğretmen çalışıyor. Bu öğretmenlere, dershaneler kapatıldığı takdirde iş bulma garantisi veriyor musunuz, istihdam garantisi veriyor musunuz? Veremiyorsunuz. Yine, bu dershanelerde, öğretmenlerle birlikte 200 bine yakın çalışan var. Şimdi, siz "Bu dershaneleri kapatacağız." diyorsunuz. Peki, bu 200 bine yakın çalışana iş bulma garantisi veriyor musunuz, sözü veriyor musunuz? Aileleriyle birlikte 800 bin insan yapıyor bunlar, bunlara bu garantiyi vermiyorsunuz. 300 bine yakın atanamayan öğretmen var, bir de üstüne üstlük dershaneler kapatılınca 55 bin öğretmen açığı daha doğmasına sebebiyet vereceksiniz. Bu soruları kendi kendinize sordunuz mu?

Her şeye rağmen, diyelim, Sayın Başbakan yaptı bir emrivaki, dershaneleri kapattı. Peki, ne olacak? Özel dershanecilik merdiven altına kayacak, kayıt dışı ve denetimsiz iş yerleri hâline gelecek. İsterseniz bunu bir açalım, ne demek istiyorum.

Sayın milletvekilleri, bugün dershaneler bildiğiniz gibi Millî Eğitim Bakanlığı tarafından ciddi anlamda denetime tabi tutuluyor, özellikle ciddiye alınırsa. Yarın "gençlik merkezi" adı altında, "sınav merkezi" adı altında, "etüt merkezi" adı altında, çok değişik isimler altında bunlar, belediyelerden alınacak iş yeri açma ve çalıştırma ruhsatları çerçevesinde birer iş yeri gibi faaliyetini sürdürebilecekler. Bunun sonucunda ne olacak? Bugün en azından denetleme imkânına sahip olduğumuz dershaneler yarın tamamen denetimsiz kalacak, müfredatlarını denetleyemeyeceksiniz, çalışma koşullarını denetleyemeyeceksiniz. Böyle bir durumla karşı karşıya kalacağız.

Bugün, özel dershaneler ciddi bir katma değer yaratıyor ülkemizde. Başta vergi ve SGK primleri olmak üzere birçok gelirden Türkiye Cumhuriyeti devleti mahrum kalacak. Bu geliri nereden tolere edeceğinizi hiç düşündünüz mü?

Hatırlayın, aslında 17 Nisan 2013'te "yasa dışı eğitim kurumları" ibaresi mevzuattan çıkartıldı ve yasa dışı eğitim kurumları bu şekilde yasal hâle getirilmiş oldu. Şimdi, bazıları -basında bu uzun süredir tartışılıyor- "AKP ve Sayın Başbakan -bu dershanelerin kapatılmasını- cemaat olarak adlandırılan gruba karşı bir operasyon yapıyor." diye adlandırıyorlar.

Arkadaşlar, 17 Nisan 2013'te yapılan yasal düzenlemeden sonra, kastınız eğer cemaatle hesaplaşmaksa, bugüne kadar yol arkadaşlığı yaptığınız cemaatle hesaplaşmaksa şunu bilin: "Yasa dışı eğitim kurumları" ibaresi mevzuattan çıkartıldıktan sonra dershanelerin kapatılması, bu cemaatin daha da güçlenmesine sebebiyet verecektir. Bu dershaneler kapatıldıktan sonra cemaatler, yerel yönetimlerden aldıkları iş yeri açma ruhsatlarıyla bu tür kurumları daha kolay ve yaygın bir şekilde açabilecekler, kimsenin de bunları denetleme imkânı kalmayacak. Ben şuradan açıkça ifade etmek istiyorum: Şayet Sayın Başbakanın kastı cemaatle hesaplaşmaksa lütfen Türkiye'de milyonlarca çocuğumuzu ilgilendiren eğitim üzerinden bu hesaplaşmayı yapmayın, gücünüz yetiyorsa gidin, başka alanlarda, cemaatle hesaplaşın ne hesaplaşacaksanız.

Sayın milletvekilleri, sürem doluyor. Önemli bir konu var. Dün 12 Kasım 1999'da Bolu ve Düzce'de meydana gelen depremin yıl dönümüydü. Ben depremde hayatını kaybeden 758 vatandaşımıza tekrar Allah'tan rahmet diliyorum.

Bir de size şu çağrıyı yapmak istiyorum: Bakın, depremin üzerinden on dört yıl geçti. Bu depremi yaşamış olan Bolu ve Düzce'de hâlâ depremle ilgili çok büyük sıkıntıların yaşanıp yaşanmadığını bizim oturup konuşmamız lazım, araştırmamız lazım. Bakın, bu deprem sonucunda Düzce'deki konutların yaklaşık yüzde 80'i, Bolu'daki konutların da yüzde 48'i hasar gördü ve bu hasarlı binaların bir kısmı onarıldı, bir kısmı onarılmadı; daha ne kadarı onarıldı, ne kadarı onarılmadı; onarılan binaların durumu nasıldır, değildir, bunu dahi bilemiyoruz. Boğaziçi Üniversitesi geçtiğimiz günlerde, yıllarda Bolu'da bir araştırma yaptı belediyeyle ortak olarak. Bu araştırmanın sonuçlarını 2007 yılında verdi ve dedi ki: "Bolu'da 500 konut şu anda riskli bina kapsamındadır." Bolu Belediyesi tarafından bu konu dahi kat mülkiyetine sahip olanlardan ve orada oturan vatandaşlardan saklandı. Allah korusun, on saniye sonra Türkiye'nin herhangi bir yerinde deprem olmayacağının garantisini kimse veremez. Ve Hükûmetiniz tarafından, bu depremin üzerinden yıllar geçmesine rağmen hâlâ bu depremin yarattığı sorunların çözümü konusunda herhangi bir adım atılmadı. Milyonlarca insanın ölümüne sebebiyet verebilirsiniz.

Bu konuda ben sizleri daha dikkatli olmaya davet ediyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)