GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ İÇTÜZÜĞÜNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR İÇTÜZÜK TEKLİFİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:16
Tarih:13.11.2013

MHP GRUBU ADINA S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Bugün, gerçekten boşu boşuna yıllarca Türkiye Büyük Millet Meclisini meşgul etmiş bir konunun inşallah çözüldüğü gün olarak tarihteki yerini alacaktır. Bundan da büyük bir memnuniyet duyduğumu ifade etmek istiyorum.

Bir İç Tüzük değişikliği yapılıyor. Bu İç Tüzük, hepinizin bildiği gibi arkadaşlar, Parlamentonun anayasası. Dolayısıyla, her şeyin; burada, Genel Kurulda, komisyonlarda, Türkiye Büyük Millet Meclisinde cereyan eden her şeyin İç Tüzük'e uygun olması gerekiyor. 1973 yılında yapılmış bir İç Tüzük'le bugünkü Meclisimizi çalıştırma gayreti içerisindeyiz. Ancak zaman zaman ihtiyaçlardan kaynaklanan birtakım değişiklikler olmuş, böyle olunca da iç tutarlılığını kaybetmiş bir İç Tüzük var karşımızda, âdeta yamalı bohça hâline dönmüş. Bu yüzden de İç Tüzük'ün değiştirilmesi hususu hemen hemen her dönemde bu Parlamentonun gündemine geliyor. Eğer iktidarsa bir parti, özellikle yasamanın yavaşlığından şikâyet ederek İç Tüzük değişikliğini gündeme getiriyor, muhalefetse de denetimin etkisiz olduğundan söz ediyor; hatta iktidar partisiyken farklı, muhalefete düştüğünde de farklı görüşler ifade edebiliyor.

23'üncü Dönemde Meclis Başkanı Sayın Köksal Toptan Beyefendi'nin bir çağrısı oldu, 4 konudaydı yanlış hatırlamıyorsam, uzlaşma komisyonları kurulması; bunlardan bir tanesi de İç Tüzük Uzlaşma Komisyonunun kurulması idi. Bu hususla bir komisyon oluşturuldu, her partiden bir milletvekili arkadaşımızın katıldığı ve altı ay kadar bu komisyon çalıştı, gerçekten İç Tüzük literatürü açısından devrim sayılabilecek bir taslak ortaya koydu; ancak bu taslak, anayasa değişiklikleri, efendim, aniden seçim ortamının bastırması dolayısıyla bir türlü gerçekleşemedi.

24'üncü Dönemde Meclis Başkanı Sayın Cemil Çiçek yeniden bir çağrıda bulundu. Bu sefer her partiden 2'şer milletvekili katıldı -ben her iki komisyonda da görev almış bir kardeşiniz olarak- maalesef, 24'üncü Dönemde de ortaya çıkan taslağın yasalaşması mümkün olmadı.

Tabii, bunun sebeplerine çok fazla girmek istemiyorum, ancak her iki komisyonda da görev almış bir kardeşiniz olarak, orada yaşanan bazı hususları da sizlerle paylaşmak istiyorum, kayıtlara geçirmek istiyorum ki bundan sonraki -ki hâlen grup başkan vekillerinin üyesi bulunduğu bir İç Tüzük Uzlaşma Komisyonu görevine devam ediyor- çalışmalarda da en azından bu hususlar dikkate alınsın.

Neden uzlaşılamadı? Özellikle ikinci dönemdeki İç Tüzük Uzlaşma Komisyonunun ortaya bir uzlaşma taslağı çıkaramamasının en büyük sebebi -son derece objektif olarak belirtiyorum- maalesef, ortalıkta oluşturulması gereken uzlaşma alanının küçüklüğü idi. Yani, aslında her parti birer adım geri çekilip ortadaki uzlaşma alanını büyütmesi gerekir iken özellikle -biraz sonra gerekçesini de belirteceğim bu görüşün- iktidar partisinin yeni öneriler sunmaması ve mevcut İç Tüzük'te ısrarcı olmasıyla birlikte bu yol kapandı. Bu çalışmaların sonucunda, şu hiç unutulmamalıdır ki, ortaya çıkacak İç Tüzük kesinlikle hiçbir partinin gönlündeki İç Tüzük olmayacak. Ancak üzerinde anlaşılabilen bir taslak ortaya çıkarılabilir bu komisyonlarda.

İki önemli problem var. Bu iki problemi kısaca şu şekilde özetleyebiliriz: Özellikle Genel Kurulda, komisyonlarda kaybedilen vakit dolayısıyla yasaların hızlı çıkarılamaması, verimli bir yasama sürecinin, etkin bir yasama sürecinin yaşanamaması, birinci mesele bu.

İkinci mesele de; muhalefet partilerinin kendisine siyasal anlamda İç Tüzük'ün vermiş olduğu denetim görevinin bir şekilde yerine getirilemiyor olması. Tabii, her iki problemin de çoğulcu, katılımcı, Genel Kurul ve komisyon çalışmaları içerisinde gerçekleştirilmesi icap ediyor. Bu meseleler aşağı yukarı bütün İç Tüzük çalışmalarının ana fikrini oluşturuyor. 24'üncü dönemde çalışan komisyon gerçekten çok büyük bir madde sayısında uzlaştı ancak son 20-22 madde kalmış idi ki bir anda bu İç Tüzük Komisyonunun Meclis Başkanlığı tarafından lağvedilmesiyle ilgili bir kampanya yürütülmeye başlandı. Bugün aynı hususu Anayasa Uzlaşma Komisyonunda da görüyorum. Yani bu masadan kalkmanın herhangi bir partiye vereceği zararı bildiği için, özellikle iktidar partisinin bu komisyonların lağvettirilmesi, kaldırılmasıyla ilgili Meclis Başkanlığına bir baskı oluşturduğunu görüyoruz. Değerli arkadaşlar, nitekim, 24'üncü Dönem İç Tüzük Uzlaşma Komisyonu da bu gerekçeyle lağvedildi. Biz o zaman Sayın Cemil Çiçek Beyefendi'ye, özellikle o dönemde yayımlanan gazete kupürünü de gösterdik, bunun yanlış olacağını söyledik. Sayın Başbakan o günlerde "Anayasa Uzlaşma Komisyonunda üzerinde uzlaşılan 48 madde var, buraya verilen emek heba olmasın." diyor idi, hâlbuki İç Tüzük Uzlaşma Komisyonunda İç Tüzük'ün yüzde 90'ında uzlaşılmıştı. Sadece, maalesef, iktidar partisi bu komisyondan gönlündeki iç tüzüğü alamadığı için bu komisyonun lağvettirilmesi gibi bir strateji uygulamaya başladı. Bu görüşlerimin o dönemin gazetelerine bakıldığında da şu şekilde vücut bulduğunu, yer aldığını göreceksiniz: Meclis Başkanına hitaben "Yık masayı, kap Başkanlığı" gibi gerçekten siyasi nezakete de uymayan başlıklar atıldı. Ama, görünen o ki bu gazetelerde yer alan senaryolar, özellikle komisyonun lağvedilmesiyle birlikte gerçekleşti. Bugün de Anayasa Uzlaşma Komisyonunun ortadan kaldırılmasıyla ilgili, iktidar partisince bir kampanya yürütüldüğüne, sözcülerinin zaman zaman "Artık bitti, bundan sonra hiçbir şekilde uzlaşma, anlaşma olmaz." diye bir kampanya yürüttüğüne şahit oluyoruz.

Tabii, Sayın Cemil Çiçek'in, bu komisyonu lağvetmesinden bir vicdan azabı duymuş olmalı ki, bu çalışmaların grup başkan vekilleri düzeyinde yeniden başlatılmasıyla ilgili bir çağrısı oldu. İnşallah, uzlaşılamayan bu 22 madde üzerinde de bir uzlaşma sağlanır. Gerçekten, artık yamalı bohça hâline gelmiş İç Tüzük çağdaş bir iç tüzük hâline getirilir.

Bugün, bayan milletvekillerinin, kadın milletvekillerinin giyimiyle ilgili bir konuyu konuşuyoruz yani aslında, gerçekten samimiyetle söylüyorum, bu hususun erkekler tarafından müzakere edilmesini de doğru bulmuyorum. Ancak, sadece, bu özgürlüğün ne kadar gecikmiş olduğunu, bugüne kadar bu işin aslında siyasi malzeme konusu olmaktan çıkarılıp insani bir mesele olarak çoktan çözülmesi gerektiğini vurgulamak üzere buradayım. Bugün pantolon meselesi çözüldü. İnşallah, yarın başka meseleler çözülecek. O 22 maddeye baktığınız zaman, müzakerelerine, gerçekten muhalefet partilerinin bu hususlarla ilgili birçok önerisi olduğunu ama iktidar partisinin sadece durumu muhafaza etmek gibi bir önerisiyle karşı karşıya kaldığımızı göreceğiz.

Kaybolan bir zaman var ortada. İnşallah, bu, İç Tüzük'le ilgili kaybedilmiş son zaman olur, bundan sonra çok hızlı bir biçimde gerçekleşir çağdaş bir İç Tüzük, hepimiz de daha çağdaş uygulamalar yaparız diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)