GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ İÇTÜZÜĞÜNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR İÇTÜZÜK TEKLİFİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:16
Tarih:13.11.2013

BDP GRUBU ADINA PERVİN BULDAN (Iğdır) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi'nin 1'inci maddesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kadın olmak dünyanın her yerinde zordur ama bizim yaşadığımız coğrafyada daha zordur. Kadın konusunda kafalar karışıktır aslında hem cennet anaların ayakları altındadır hem kadının hayatını cehenneme çevirmek haktır. Tarih boyunca kadının etkisi altında en çok kalan erkekler de bu topraktandır, kadını etkisiz hâle getirmek isteyen erkekler de. Hep kadınlar üzerinde konuşulur, hükümler verilir, sınırlar çizilir, yasalar konulur, savaşlar açılır, kan akıtılır.

Kadın, en küçük toplumsal birim olan aileden, en geniş tanımıyla, ülke yönetimine kadar sürekli kurallar ve kanunlarla yönetilmek istenir. Önce baba karışır kızına asla oğluna karışamadığı konularda. Sonra ağabey ya da kardeş karışır giyindiğinden konuştuğuna ve arkadaşına kadar, okuyup okuyamayacağına, eteğinin boyuna, saçına, başını kapayıp kapamayacağına, evlenme yaşına. Sonra tıpkı toprak gibi, tapudaki isim el değiştirir gibi koca karar verir ömrünün kalanında kadının nasıl yaşayacağına.

"Ayaklarımın üzerinde dururum, özgür olurum." demek de kurtarmaz kadını. Koca koca adamlar dünyada başka mesele yokmuş gibi hep kadınları konuşurlar bu coğrafyada. Ülkeyi yönetenlerin üç sözünden ikisi kadın üzerinedir. Ne işsizlik ne açlık ne savaş ne trafik ne de yolsuzluk bu kadar meşgul etmez kimseyi, varsa yoksa kadınları kalıba dökme çabası.

Kaç çocuk doğuracağından kılık kıyafetine, soyadını kullanma kurallarından çalışma iznine erkekler için tek bir örneği bulunmayan onlarca kural, kanun vardır kadınlar üzerinde. Kadının saçının teli, yakasının açıklığı, eteğinin boyu savaştan da, aç çocuklardan da önemlidir bu memlekette. Kadınlar bir başka kadının elbisesini çekiştirirse bu dedikodu olur ama bunu politikacılar yaptığında vazife olur. Bu yüzden bu ülkede iktidarlar ve ona bağlı olarak kadınların kılık kıyafet yasakları değişir ama memleket sorunları olduğu gibi kalır. Kadının da bir insan, erkekle eşit hak ve özgürlüklere sahip, kendi inisiyatifini elinde tutabilecek bir birey olduğunu anlamak ne kadar zaman alacak bu topraklarda bilinmez.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; egemen erkekler ve kadına bakışları iktidardan iktidara farklılık gösterse de, iktidara gelenin kendi anlayışında kadınlar yaratmak isteme zihniyeti değişmiyor ne yazık ki. Kadın üzerinden politika yaratma geleneğinde kılık kıyafet yönetmelikleri değişiyor ama kılık kıyafete karışma geleneği değişmiyor.

Tam demokratikleşmeden, kadınlara uygulanan başörtü yasaklarının ortadan kalkmasından konuştuğumuz bugünlerde yasak kavramının kalkmadığı, sadece şekil değiştirdiği bir tokat gibi yüzümüze çarptı. Kadınlar için demokratikleşmenin her kesimden kadına uygulanan yasakların kaldırılması olduğunu sanıp yanılmışız meğer. Sadece bir dönemki yasaklar kaldırılıp yerine yenileri eklenecekmiş, bunu anladık.

Erkek egemenin sıradan bir sözü ile bir kadının işinden olabildiğine şahit olduk. Pantolonun darlığı tahrik indirimine neden oldu bu memlekette. İşte tam da bu sebepten demokrasinin "d"sinden bile söz etmek mümkün olmuyor. Kendi kurallarını yürürlüğe sokmanın sarhoşluğunda olan yeni egemen erkekler zafer çığlıkları atarken, kaybeden her daim ve her dönem kadınlar oluyor.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizin de bildiğiniz gibi, dünya parlamentolarında parlamento üyelerinin kıyafetlerini düzenleyen iç tüzük düzenlemeleri bulunmamaktadır. Elbette düzgün, temiz vesaire giyinilmesine yönelik düzenlemeler mevcuttur fakat etek, pantolon, ceket vesaire giyilecek diye kesin maddeler yoktur. Dünyanın sadece iki üç ülkesinde, Fransa, Estonya, İtalya'da bu yönlü düzenleme olmasına rağmen yine de erkek ve kadın üyelerin tam olarak ne giymesi gerektiği yazılmadığı gibi, bunlar da zaman içerisinde fiilî olarak işlemez hâle gelmiştir.

Türkiye'de kamu kurum ve kuruluşlarında memurların, görevlilerin, üyelerin kıyafetleri konusunda düzenleme 1980 darbesi sonrası çıkarılmıştır. Daha önce bu yönlü bir düzenleme bulunmadığı gibi, cumhuriyetin ilk Meclisinde herkes kültürüne, kimliğine, inancına göre, mahallî ve yöresel kıyafetleriyle Meclise girmiştir. Kadın vekiller Meclis Genel Kuruluna başörtüleriyle gelmeden önce AKP Hükûmeti bu konuda bir araştırma yapmış ve araştırma yaptığı 20 ülke ve Avrupa Parlamentosu üyelerinin kıyafetlerine yönelik iç tüzük düzenlemelerinin bulunmadığını görmüştür. Başbakan Yardımcısı Sayın Beşir Atalay da bunu dile getirmiştir.

Dünya parlamentolarına baktığımızda, parlamento üyeleri kendi gelenek ve göreneklerine uygun, rengârenk ve değişik biçimlerdeki yöresel, ulusal kıyafetlerini giyebilmektedir. Bu çeşitli kıyafet biçimleri renkliliğin ötesinde, aslında toplumdaki farklı milletlerin, kültürlerin, kimliklerin, inançların, aidiyetlerin yani farklı kesimlerin Parlamentoda temsil edildiğinin göstergesidir yani bir demokrasi göstergesidir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi, tüm dünya parlamentolarında olduğu gibi, özgür düşüncelerin dile getirildiği, farklı kimlik, inanç ve kültürlerin temsil edildiği demokratik bir kurumdur. Dolayısıyla bu kurumda kıyafet düzenlemesi yapmak, üyelerin nasıl giyinebileceğini belirlemek, özgürlükleri ve temsiliyetleri başından itibaren sınırlamak demektir. Örneğin, modern toplumda erkeğin statü göstergesi olarak kullanılan kravat, Anadolu kültürümüzü, Anadolu köylümüzü nasıl temsil edebilir?

Yine, yıllardır AKP'ye oy veren binlerce başörtülü kadın seçmen olmasına rağmen, on bir yıllık iktidarı boyunca kendilerinin Mecliste temsil edildiğini gösteren bir tek başörtülü kadın milletvekili olmaması bu konuda bir samimiyetsizlik yaratmıştır. Başörtülü vekillerin Meclis Genel Kuruluna gelmesi bu açıdan son derece olumlu bir gelişmedir fakat sadece Mecliste değil, kadınların tüm kamu kurumlarında başörtüleri ile serbestçe çalışabilmelerini sağlayabilecek misiniz, asıl önemlisi budur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bizler Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nde kıyafet düzenlemesiyle ilgili değişikliğe gidilmesini değil, bu İç Tüzük düzenlemesinin tamamen kaldırılmasını talep ediyoruz. Eğer tamamen kaldırılmayacaksa da "...İdari Teşkilatı memurları ve diğer kamu personelinden erkekler, ceket ile pantolon giyer ve kravat takar, kadınlar ise; ceket ve etek veya ceket ve pantolon giyer." ibaresi yerine "...İdari Teşkilatı memurları ve diğer kamu personelinden erkekler ve kadınlar kendi kültürlerini, inançlarını, kimliklerini temsil eden, başta yöresel ve ulusal kıyafet olmak üzere, her türlü giyim serbestisine sahiptir." ibaresi konulmalıdır. Ancak bu şekilde Meclis modern Batı'da şekillenen kültürü değil; Anadolu, Trakya ve Mezopotamya'ya ait kültürü yansıtabilir ve toplumun çok farklı kesimlerini temsil ettiğini gösterebilir.

Biz Barış ve Demokrasi Partisi olarak bu tür antidemokrasi yasaların toptan kaldırılması gerektiğini, kadın milletvekillerinin istediği gibi kıyafetler giyebilmesini, bunun bir daha tartışma konusu dahi yapılmaması gerektiğini düşünüyor, bu konuda desteklerinizi bekliyor, teşekkürlerimizi sunuyoruz. (BDP sıralarından alkışlar)