GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:72
Tarih:29.02.2012

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerine söz almış bulunuyorum.

Zamanlama açısından oldukça anlamlı ve önemli bir yasa tasarısını görüşüyoruz. Zamanlama açısından neden anlamlı? Bildiğiniz gibi, 2009 yılı küresel krizinin hâlen dünyada etkileri devam ediyor. Yine, dünyada ekonomi, finans ve diğer alanlarda belirsizlikler de devam ediyor. Tüketici ve yatırımcı açısından ise beklentiler tüm dünyada hâlen olumsuz bir düzeyde. Yine, dünyada sosyal güvenlik ve emeklilik açısından baktığımızda hemen hemen tüm ülkelerin sosyal güvenliğe ve emekli aylıklarına yönelik olarak çok ciddi tedbirler aldıklarını ve bütçelerine olan yükü önemli ölçüde azalttıklarını görüyoruz.

Sadece size birkaç ülkeden örnek vermek istiyorum: Örneğin Almanya'da aile ve kira yardımı dâhil olmak üzere sosyal güvenlik ve işsizlik ödemeleri azaltılmıştır. İtalya'da aile vergi yardımlarının ve yüksek gelirli emekli maaşlarının kesilmesi yoluna gidilmiştir. İrlanda'da yine sosyal yardımlarda önemli bir kesinti söz konusu olmuştur. Yunanistan'a baktığımızda, Yunanistan'da çok ciddi tedbirlerin alındığını görüyoruz. Nedir bunlar? Özellikle bin avronun üzerinde emekli maaşı olanların emekli maaşlarının aşağı yukarı yüzde 40 oranında kesilmesi dahi bu kapsamda düşünülebilir. Buna ilave olarak emekli maaşlarının kesilmesi, emeklilik yaşlarının artırılması vesaire bunları anlatabiliriz. Portekiz'de sosyal harcamaların önemli ölçüde düşürüldüğünü görüyoruz. Avusturya'da, Çek Cumhuriyeti'nde, Estonya'da, Letonya'da, Hollanda'da, Litvanya'da -ben bunları teker teker sıralamak istemiyorum- Macaristan'da, Polonya'da emeklilik yaşlarını artıran ve sosyal güvenlik ve emekliliğe yönelik çok ciddi tedbirler alınan hususların olduğunu hepimiz biliyoruz.

Böyle bir ortamda, kamuoyunda "intibak" olarak bilinen ve ciddi bir mali yükü olan bir tasarıyı bugün görüşüyoruz. Bu açıdan anlamlı bir gün, zamanlama oldukça anlamlı diye düşünüyorum. Tüm dünyanın bütçelerini kestiği, kıstığı, sosyal güvenlik harcamalarını önemli ölçüde azalttığı bir dönemde, biz, bütçemize yük getirecek olan intibak yasasını, 2,7 milyar TL civarında yük getirecek olan intibak yasasını  bugün burada görüşüyoruz.

Elbette çok değişik görüşler ifade edildi burada. Nedir bu görüşler? Aşağı yukarı 8-10 milyar liradan başlayan 40-50 milyar TL'ye kadar çıkan bir bütçe yükü öngören teklifler bunlar. Önümüzde orta vadeli bir program var, yıllık bütçemiz var. Hükûmetin mutlaka ve mutlaka Orta Vadeli Program'a uyması gerekiyor, bütçe disiplinine uyması gerekiyor.

Bakınız değerli arkadaşlar, 2003-2011 döneminde yani dokuz yıllık dönemde, sadece bir yıl hariç, sekiz yıl bütçe hedefleri tutturulmuştur. 2009 yılı hariç yani dünyada küresel krizin oluştuğu o yıl hariç sekiz yıl bütçe hedefi tutturulmuş, bilakis, harcamalar hedeflenenin çok daha altında gerçekleşmiştir.

1994-2002 yılına baktığımızda -yine dokuz yıllık periyot- bu dokuz yıllık dönemde tam altı yıl bütçe hedefi tutturulamamış ve hedeflenenin tam 2 katı bütçeye bir yük gelmiştir değerli arkadaşlar.

Onun için, bizlerin önümüzü görmemiz orta ve uzun vadeli bir bakış açısı içerisinde bu tür planlarımızı ve programlarımızı yapmamız gerekiyor. Günübirlik politikalarla, tüm emeklileri kapsayan ama yarın, bir yıl sonra, iki yıl sonra emeklilerimizin ne tür bir durumla karşı karşıya kalacağını bilemeyeceğimiz bir durumla karşılaşmamız demek, Türkiye'deki güven ve istikrarın son bulması demektir. Onun için, her attığımız adımı mutlaka ve mutlaka bütçe disiplini içerisinde yapmak zorundayız değerli arkadaşlar.

Şimdi, Türkiye'deki resme baktığımızda, 2011 yılında aşağı yukarı yüzde 8'in üzerinde bir büyüme söz konusu. Güven ve istikrar hâlen devam ediyor. İş gücüne katılım oranında 5 puanlık bir artış söz konusu oldu. Bu, son derece anlamlı çünkü tüm gelişmiş ülkelerde beklentilerin olumsuz seyretmesi nedeniyle iş gücüne katılım oranlarında ciddi düşüşler söz konusu değerli arkadaşlar. Ama Türkiye'de, iş gücüne katılım oranında aşağı yukarı 5 puanlık bir artış söz konusu ve buna rağmen işsizlikte hâlen bir düşüş söz konusu. O nedenle, bu mevcut güven ve istikrarı koruyan bir yapının mutlaka sürdürülmesi gerekir diye düşünüyorum.

Bütçenin kompozisyonuna baktığımızda da -bu da çok önemli- bütçenin kompozisyonunda da ciddi bir değişimin son sekiz, on yılda söz konusu olduğunu görüyoruz. Nedir bu değişim; bütçenin kompozisyonundaki değişim? Aşağı yukarı 2002 yılında yüzde 10-11 seviyesinde olan sağlık ve sosyal harcamalarımız, özellikle sosyal harcamalarımız 2011 yılı itibarıyla yüzde 24'e yükselmiştir. Bunun anlamı şudur: Bütçenin dörtte 1'i sağlık ve sosyal harcamalara gidiyor demektir. Bu, son derece önemli bir gelişme. Neden önemli bir gelişme? Tüm dünyada sosyal harcamaların kısıldığı bir dönemde Türkiye'de sosyal harcamaların artması, sosyal adaletin tesisi açısından son derece önemli.

İkinci önemli husus; personel harcamaları. 2002 yılında bütçemizin içerisindeki personel harcamasının oranı yüzde 18 değerli arkadaşlar. Bu oran yüzde 27,7'ye yükseldi 2011 yılı itibarıyla. Bunun anlamı şu: Aşağı yukarı bütçemizin dörtte 1'ini sosyal ve sağlık harcamalarına ayırıyoruz, üçte 1'ini ise personel harcamalarına ayırıyoruz. Bugün hiçbir kesimde, emeklilerimiz dâhil, devlet memurlarımız dâhil hiçbir kesimin reel olarak ücretlerinde bir kayıp söz konusu değildir. SSK işçilerimizde, SSK işçi emeklilerimizde aşağı yukarı yüzde 50'ye yakın -enflasyondan arındırıldıktan sonra- reel bir ücret artışı olduğunu görüyoruz, BAĞ-KUR'lularda bu oran çok daha yüksek. Yüzde 100'ün üzerinde, yüzde 107'lik bir reel artış söz konusu, BAĞ-KUR emeklileri için söylüyorum.

Yine diğer taraftan, emeklilere ödenen aylıklara baktığımızda, 2002 yılında 16 milyar TL'lik bir emekli aylığı ödemesinin söz konusu olduğunu görüyoruz, 16 milyar TL, 2012 yılı için öngörülen rakam 105 milyar TL; aşağı yukarı 6,5 katlık bir artış söz konusu. Yani bugün emeklilerimiz hiçbir şekilde enflasyona ezilmemiştir, enflasyonun altında kalmamıştır, reel olarak ücretlerinde ciddi bir artış söz konusu olmuştur.

O nedenle, ben şunu tekrar etmek istiyorum: Atacağımız her adımı geleceğimize bakarak, geleceğimizi düşünerek, gelecekteki ekonomimizi düşünerek atmalıyız ve ben şunu söylüyorum: Elbette, emeklilerimizin tamamını kapsayan, 2008 sonrası, 2000-2008 arasını da kapsayan bir intibak yasası çıkarılabilirdi ama bunun yükü vatandaşımıza gelecekti. Bir yıl sonra, iki yıl sonra vatandaşlarımız bugünkü aldığı parayı belki alamayacak bir duruma geleceklerdi. O nedenle, biz diyoruz ki: "Mutlaka ve mutlaka bütçe disiplinine riayet edelim, bugüne kadar oldukça başarılı bir bütçe performansı sergilenmiştir, bundan sonra da bu başarılı bütçe performansı sergilenmeye devam etsin.

Elbette, bunu yaparken de, tüm dünyada sosyal güvenliğe, emekliliğe yönelik ciddi tedbirler alınırken Türkiye'de yine mali yük getiren, ama haksızlığı da önemli ölçüde ortadan kaldıran bir düzenlemeyi yapalım. Buna hepimiz varız, ama hepimiz, hep birlikte geleceğimizi düşünmek zorundayız.

Hepinize saygılar sunuyorum, sağ olun, var olun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Elvan.