| Konu: | TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE AZERBAYCAN CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA ARAMA VE KURTARMA HİZMETLERİNİN KOORDİNASYONUNA DAİR ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞU HAKKINDA |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 17 |
| Tarih: | 14.11.2013 |
MHP GRUBU ADINA ALİ HALAMAN (Adana) - Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, sıra sayısı 493 olan, 4734 sayılı Kanun'un yani Kamu İhale Kanunu'nun 22'nci maddesinin (i) bendinin değişimi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygı, sevgiyle selamlarım.
Kanun'un öz geçmişi şu: Kamu İhale Kanunu cumhuriyet döneminde yani 1925'te çıkartılmış, 1934'te değişikliğe uğramış, 1983'te yürürlükte, devam ediyor. 1983'ten 2002'ye kadar bütün kamu kurumlarının ihtiyaçlarını karşılamadığı için 57'nci Hükûmet döneminde bu 4734 sayılı Kanun -yani Bankacılık Düzenleme Denetleme Kurumu gibi, Tütün Kurumu gibi, dolayısıyla, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu gibi Avrupa Birliğine uyum, uluslararası standartlara uygun olması adına- 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu hazırlanarak yürürlüğe giriyor, Resmî Gazete'de yayınlanıyor. Yani, kanunun öz geçmişi bu. Kuruluş amacı: Kamu adına kamu kaynağı kullanan kamu kuruluşlarının alımını, satımını, işlerini takip etmek, alınma, satılma şartlarını belirtmek, istisna olanları ortaya koymak gibi görevleri olmuş.
On senedir bu kanun, denetleme faaliyetinde bulunan Kamu İhale Kanunu son zamanlarda güncelleme adına sürekli değiştirilip, pasivize edilip kamu adına iktidara yön veren bir kurum hâline geliyor. Alışverişleri, akçalı işleri Kamu İhale Kanunu'nun dışına çıkartmakla ilgili sürekli değişim yapılıyor. Şimdi de 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nun 22'nci maddesinin (i) bendinin değişmesi için Meclisin içerisinde 12 tane milletvekili bir kanun teklifi hazırlıyor. Kanun teklifinin hazırlanmasının sebebi -yani bunlar Komisyon üyesi de değil- şöyle: "Önümüzde seçimler var -bu seçimlere beş altı ay kaldı- mahalli seçimler, genel seçim, Cumhurbaşkanlığı seçimi. Bunlar için kullanılacak oy pusulaları, evraklar, malzemeler var. Bu malzemeleri, oy pusulalarını bu Kamu İhale Kanunu'nun şartlarına göre açık ihale usulü ile almak, vermek, dolayısıyla Meclisimize, iktidarımıza sıkıntı getiriyor. Bunu, bu sıkıntıyı ortadan kaldırabilmemiz için bizim 'doğrudan alım' dedikleri bir teklifi getirmemiz lazım." denerek "doğrudan temin yolu" dedikleri kanunu aceleyle Meclise getiriyorlar. Yani Meclisten önce Komisyona geldi. Ben Komisyonda söylenmesi gerekenleri söylemekle beraber, muhalefet şerhimizi de koyma imkânımız olmadı, çok telaşlanıldı.
Şimdi, daha önce, 2011 yılında oy pusulasıyla ilgili yine bir ihale yapılmış. Yani basına düştüğü için ben basında gördüm. Aynı şirkete açık usul ihale yapıyorlar, şikâyet edenler oluyor. Şikâyetin sonucunda aynı firma 13 kat aşağı... Yani adama bakıyorum, fiyatını vermiş, "11 milyon 990 bin liraya ben bu işleri yaparım." demiş. Sonra birkaç tanesi şikâyet etmiş. "Ya, herhâlde yanlışlık yaptık." demişler, aynı adama, aynı firmaya 990 bin liraya vermişler. Ya, el insaf yani yazık, günah. Akabinde şöyle söylüyor yetkililer, bakanlar, alan firma: İşte "Demokrasi kazandı, devlet kazandı, işte devletin ihalesi böyle olur." deniyor. Ya, şimdi, ayıp denilen bir şey var arkadaş.
Şimdi, devlet kazandı diyerek kapatılmış o işten yola çıkarak kamu harcamalarını denetimsiz hâle getirmek; sürekli, epeydir bunlar oluyor. Şimdi, devletin vesayetinde, devletin korumasında, kollanmasından dolayı zenginleşen bir sürü firma var çevremizde, yakın tarihimizde; bir sürü yine devletin korumasında, vesayetinde gelişen, büyüyen siyasiler var, yine bürokratlar var; bunları görüyoruz. Yani, bir insanın fotokopi makinesi olsa, "Ben, bu kadar çok parayı makineyle basıyorum." dese bu kadar zenginleşme olmaz ama son on yıllık dönem içerisinde yüzde 5'lik, yüzde 2'lik bir grup ortaya çıktı. O kadar çok para kazanma... Nasıl para kazanıyorlar, ben bir türlü anlam da veremiyorum.
Kamu İhale Kanunu'nda bu kadar çok değişiklik yapmak yerine, daha dürüstçe, Kamu İhale Kurumunu ortadan kaldırmak, onun için yeniden bir kanun hazırlamak daha doğru olmaz mı işin gerçeği ya? Daha dürüstçe, daha samimi, sahici "Bu kamu kurum, kuruluşunu kim kurduysa yanlış kurmuş, buna gerek yok, biz zaten bunu şöyle veririz, böyle veririz, ikili yaparız." demek bence daha dürüstçe olur.
Seçimlere bir sürü zaman var derken, sanki olağanüstü bir iş varmış gibi, bu Kamu İhale Kanunu'nu değiştirip, açıklık, şeffaflık ilkesini ortadan kaldırıp, açık artırmayı, eksiltmeyi kabul etmeyip doğrudan temin yolunu seçmeniz yaptığınız hizmeti, satın almayı şaibe altında bırakmaz mı? Halkın parasını pulunu, sorumluluğunu bu kadar cüretkâr kullanmanız doğru mu? İhaleyi tek kişilik yapma yerine birden fazla tüzel kişilikle yapmanız daha denetimli, daha kontrollü olmaz mı? "İhaleye girenler zaman zaman birbirlerini kontrol ederler, açık usul ihale bize vakit kaybettiriyor, işi uzatıyor, biz pratik siyasetçileriz, pragmatik bürokratlarız, biz işi bilene veririz, bunu tercih ederiz." demek vicdanlarınızı kamu adına rahatsız etmez mi?
Yapılan kanun değişikliği, oy pusulasını, kullanılacak zarfları, malzemeleri ve evrakları yurt içinde, yurt dışında istediği kimselere yaptırma, yerleştirme iması, havası veriyor. Bu imalar, insanlarımızı ve toplumumuzu şüpheye sevk ediyor. Zaten on yıllık AKP iktidarının -ben on yılını demiyorum- son dönemlerde, özellikle iki dönem, referandum da dâhil, Türkiye'nin muhtelif yerlerine gittiğimde, siyasi muhabbetler olduğunda, seçimlerde bir yanlışlığın olduğunu, oy pusulalarında bir hilenin olabileceğini söyleyen insanların olduğunu ben şahsen de gördüm, dinledim de. Dolayısıyla, bazen "Geçmiş dönemde 'parmak boyası' dediklerini ortadan kaldırmanın bu hilelerin görmezlikten gelinmesi için mi yapıldı?" diyen insanlarla karşılaştım.
Şimdi, toplumda "Sayım işlemlerinin yazılım ortamında hemen bittiği, dolayısıyla insanın oy vermedim demesine rağmen Hükûmetin oy aldığı" lafının, sözünün, dedikodusunun çok olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Şimdi, bu dönem yaşanırken beraber, bu kanunla ilgili oy pusulasını, kâğıtlarını, evraklarını basıp dağıtma işini yurt içinde ve yurt dışında kişiye özel vermek iktidarı bu kadar şüphe olurken rahatsız etmiyor mu arkadaş ya? Şimdi, bu kadar pişkin olmak... Ya, bazen, Anadolu'da bir laf vardır, "cahilin cesuru." derler. Ya, bu sıkıntılı bir iş, hakikaten sıkıntılı. Ya, vicdan, merhamet... "Ben sana verdim, haydi yap." Ya bakkal dükkânı mı yönetiyorsunuz?
Son olarak ben şunu söyleyeceğim, bunun için söylenecek laf çok olur, lafa çok gerek de yok: 2003 yılında yürürlüğe giren 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu, mevcut kanun bugüne kadar 25 kez bu iktidar tarafından değiştirilmiş; içi boşaltılmış, kurum işlevsiz, işlemeyen kurum hâline gelmiş; her maddesine istisnalar eklenerek kamu alım satım işleri kamu adına görev yapan kişilerin inisiyatifine verilmiş; ne Avrupa Birliğinin standardı var ne uluslararası standart var ne de Kamu İhale Kanunu standardı kalmamış. Dolayısıyla, kanunu işler hâle getiren Kamu İhale Kurumu kusurlu bir kurum hâline gelmiş. İşlevi olmayan, Hükûmetin, iktidarın kurumu hâline gelmiş olan bu kurumun bundan sonra memlekete bir faydası olmaz. Memlekete faydası olmayacağı için, bu kurumun mevcut iktidar tarafından... Nasıl 12 milletvekili arkadaş komisyon üyesi olmamasına rağmen 1 maddenin değişimiyle ilgili kanun teklifi veriyorsa, bu kurumun kapanması için, bunu kendine görev kabul etsin, kapanması için teklif versin; yine ivedilikle, acil Komisyona gelirse biz de "İyi yaptınız." der, el kaldırırız.
Ben böyle söylemekle beraber bunun çok hayırlı olmayacağını düşündüğüm için bu kanunu menfi buluyoruz ama her şeye rağmen büyük Türk milletine Yüce Allah'tan iyi olmasını temenni ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)