GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AK PARTİ GRUBUNUN, GENEL KURULUN ÇALIŞMA SAATLERİNİN YENİDEN DÜZENLENMESİNE; 8 VE 22 EKİM 2013 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMLERİNDE BİR SAAT SÖZLÜ SORULARIN GÖRÜŞÜLMESİNİ MÜTEAKİP DİĞER DENETİM KONULARININ GÖRÜŞÜLMEYEREK GÜNDEMİN "KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER" KISMINDA YER ALAN İŞLERİN GÖRÜŞÜLMESİNE; 9, 23 VE 30 EKİM 2013 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMLERİNDE SÖZLÜ SORULARIN GÖRÜŞÜLMEMESİNE İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:2
Tarih:02.10.2013

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; ben de bu yeni yasama döneminin başında çalışma yılımızın hayırlara vesile olması temennisiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, yeni göreve başlayan başta MHP grup başkan vekilleri Sayın Yusuf Halaçoğlu ve Oktay Vural olmak üzere Meclis Başkan Vekilimiz Ayşe Nur Bahçekapılı'yı hem tebrik ediyorum hem de başarılar diliyorum.

Değerli arkadaşlar, grup önerimizle ilgili Meclisin çalışma düzeni ve saatlerinde ekim ayı için öngördüğümüz yeni düzenlemelerden arkadaşım bahsetti. Ben, özellikle biraz önce gündeme getirilen demokratikleşme paketiyle ilgili konu hakkında görüşlerimi ve kanaatlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Değerli arkadaşlar, bu düzenlemeleri "kırıntı" ya da "içi boş düzenlemeler" olarak tanımlamak ya da ifade etmek gerçekten büyük haksızlık. Sayın Başbakanımızın ve hepimizin ifade ettiği gibi son düzenleme, bağımsız, başlı başına bir düzenleme değil, 2002'den itibaren hayata geçirilmeye başlanan, bu konudaki ve gerçekten bugün itibarıyla on yıl öncesine göre Türkiye'yi çok ileri, demokratik ülkeler seviyesine yaklaştıran silsilenin önemli bir parçasıdır.

Evet, bu düzenlemeler, bu seri, bu zincir olağanüstü hâlin kaldırılmasıyla başladı, devlet güvenlik mahkemelerinin, özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasıyla devam etti ve arada sayısız, onlarca ileri demokratik adım olarak nitelendirebileceğimiz, nitelendirilen düzenlemeler hayata geçirildi. En son düzenleme bunların bir parçasıdır, bunların bir sonucudur.

Öncelikle, şaşırdığımı da ifade etmek istiyorum çünkü Cumhuriyet Halk Partisine mensup arkadaşlarımız, Sayın Başbakanımızın açıkladığı en son düzenlemelerin kendilerinden -tırnak içerisinde söylüyorum- çalındığını ifade ettiler. Kamuoyuna da yansıdı bu. Yanlış bilmiyorsam, yanlış hatırlamıyorsam Sayın Genel Başkan tarafından, Sayın Kılıçdaroğlu tarafından böyle bir ifade kullanıldı yani bu düzenlemelerin Cumhuriyet Halk Partisi tarafından daha önce önerildiğini ve kendilerinden kopya edildiğini, çalındığını ifade etti ama biraz önceki konuşmadan çok farklı bir sonuç ortaya çıktı. Yani Sayın Kılıçdaroğlu "Bu getirilen düzenlemeler önemlidir ama bizden çalınmıştır, bizden kopya edilmiştir." dedi ama biraz önceki çok değerli konuşmacı çok farklı şeyler söyledi, içeriğini "kırıntı" ya da ona benzer kelimelerle tanımlamaya çalıştı. Buradaki çelişkiyi öncelikle sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bakın değerli arkadaşlar, tutuklu milletvekilleriyle ilgili çok konuşuldu, çok değerlendirildi, çok tartışıldı, bunun Hükûmetimizle, grubumuzla uzaktan yakından hiçbir alakası, ilgisi olmadığını müteaddit kereler sizlerle paylaştık. Bu, yargının gözetiminde, denetiminde, yargının talimatı ve kararıyla yürüyen bir işlemdir. Hatta yargının bu konuda bugüne kadar verdiği kararların bizim de hoşumuza gitmediği en yetkili ağızdan defalarca yine kamuoyuyla paylaşıldı ve ifade edildi. Buradan yola çıkarak ve Anayasa'mıza göre de hiçbir şekilde dahlimizin olmasının mümkün olmadığı bir konu üzerinden grubumuzun ve Hükûmetimizin suçlanması gerçekten çok yanlış, çok doğru değil, hiç doğru değil daha doğrusu. Yani, elbette yargının kararlarını eleştirebilirsiniz, beğenmeyebilirsiniz ama böyle bir sistemde yargı kararlarından yola çıkarak Hükûmetimizi suçlamanın büyük bir haksızlık olduğunu ifade etmek istiyorum.

Yine, bir başka uç tarafta ise, Sayın Başbakanımız tarafından açıklanan ve gerçekten önemli bir adım olduğu dünyanın ilgili örgütleri ve kuruluşları tarafından kabul edilen bu düzenlemelerin, işte, terör örgütünün yönlendirmesiyle ya da onların baskısıyla, doğrudan ya da dolaylı baskısıyla alındığı şeklinde de birtakım görüşler, iddialar ortaya atıldı.

Değerli arkadaşlar, en son pakette yer alan hususların tamamı 2002 yılından itibaren partimizin programında, seçim beyannamelerimizde, 2002, 2007 ve 2011 seçim beyannamelerimizde ve en son büyük kongrede açıklanan ve kamuoyuna taahhüt olarak, söz olarak, yerine getirilmesi için söz olarak verilen hususlardan ibarettir. Yani bu düzenlemeler ilk defa kamuoyuyla paylaşılmış değildir. Bunların tohumu 2002 yılında atılmıştır ve o zamandan beri değişik vesilelerle ve zamanlarda kamuoyuyla paylaşılmıştır. Dolayısıyla, henüz, son bir yılda kamuoyunun tanımladığı biçimiyle "çözüm süreci" henüz daha ortada yok iken bu konuda, bu düzenlemede yer alan hususlar AK PARTİ'nin değişik tarihlerdeki organizasyonlarında ve açıklamalarında kamuoyuyla paylaşılmış ve kamuoyuna mal edilmiş hususlardır, mal olmuş hususlardır, yeni değildir, onların hayata geçirilmelerinden ibarettir. Dolayısıyla, böyle bir suçlamanın kesinlikle aslı astarı, tabanı yoktur. Böyle bir tespitin ya da iddianın altı, içi boştur. Yani, "Şunlar tarafından belirlenmiştir, şunların etkisiyle aldınız, işte, İmralı'dır ya da Kuzey Irak'tır." her neyse... Çünkü neden? Yeni değildir çünkü, daha önce milletimize verdiğimiz sözün gereğini yerine getiriyoruz. Bu da son derece doğaldır. Hiç kimse de bizi millete verdiğimiz bir sözü yerine getirdiğimiz için suçlayamaz, suçlamamalı değerli arkadaşlar.

Getirilen düzenlemelerden önemli bir düzenleme de seçim barajı, seçim barajıyla ilgili düzenleme.

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) - Barajı yükseltiyorsunuz.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bunlardan iki tanesi: Seçim barajının düşürülmesi, bununla birlikte daraltılmış ya da dar bölge sisteminin getirilmesi.

Değerli arkadaşlar, eğer seçim barajı düşürülürken, bu daraltılmış bölge ya da dar bölge önerilmemiş olsaydı, bu, bir eksiklik olurdu, gerçekten eksiklik olurdu. Neden? Şunun için, bakın: Hep yıllardan beri, her zaman şunu eleştirmiyor muyuz: Yani şu andaki sistemde milletvekilleriyle milletvekillerini seçen ve iradeyi ortaya koyan vatandaşlarımız arasında olması gereken o iş birliği ve sıcaklığın, yakınlığın olmadığı bu seçim sisteminin bir yan etkisi olarak hep söylenmiyor mu? Söyleniyor. Yani düşünün İstanbul'da üç seçim bölgesi var ve İstanbullu vatandaşımız ne milletvekillerini tanıyor ne de İstanbul milletvekilleri tam olarak kendisini yetkilendiren, Ankara'ya gönderen, yetki veren o insanları tanıyabiliyor. Bunu bir tespit olarak söylüyorum yani o milletvekillerini ya da vatandaşımızı suçlamak amacıyla söylemiyorum, vakıa bu, realite bu, gerçekten öyle, özellikle büyük illerde bu bağ kopuyor. Küçük illerde kısmen bu sağlanabiliyor yani daha yakın, seçmenle, vatandaşlarımızla bu yakın iş birliği kurulabiliyor, hayata geçirilebiliyor. Yıllardan beri bu haklı eleştirinin belli ölçülerde ya da büyük oranda hafifletilmesi, ortadan kaldırılması sonucunu doğuracak olan daraltılmış ya da dar bölge seçim sisteminin eleştirilmesini gerçekten, tırnak içerisinde söylüyorum, demokratik kurallar mantığı içerisinde anlamakta zorlanıyorum. Son derece demokratiktir, demokrasinin özüne, ruhuna son derece uygundur. Vatandaşımızın kendisini seçen, yetkilendirip hizmet etmek amacıyla Ankara'ya gönderdiği milletvekiliyle daha yakın olmasını sağlayacak olan bir sistemin neresi yanlıştır değerli arkadaşlar? Nasıl eleştirebiliriz böyle bir şeyi? Gelin, hep birlikte...

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) - 1 milletvekili çıkarmak için yüzde kaç oy lazım Sayın Canikli? Barajdan bahsediyorsunuz...

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Yani vatandaşımızdan niye korkuyoruz?

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) - Bölge barajı getiriyorsunuz.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Vatandaşımızla daha yakın iş birliği içerisine girmek noktasında niye bu kadar tereddüt gösteriyorsunuz ki? Rahat olun yani...

KAMER GENÇ (Tunceli) - Baraj sayesinde iktidardasınız!

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Sonuç itibarıyla, bu yetkiyi bize veren milletimiz. Bizi buraya gönderen milletimiz.

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) - Kandırmayın milleti ya Şanlıurfa'ya bakalım, temsilde adalet olacak mı?

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Yani o insanlarla her noktada daha yakın fikir alışverişinde bulunabilme imkânı sağlayacak bu seçim sisteminin önerilmesini neden yadırgıyoruz değerli arkadaşlar? Bundan korkmayalım, bundan ürkmeyelim.

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) - Kandırıyorsunuz milleti, kandırıyorsunuz, bölge barajı getiriyorsunuz.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Yani genel anlamda bundan vatandaşımız memnunluk duyar, vatandaşımızın iradesi daha yoğun ve kesin bir şekilde buraya yansır. Demokrasinin özü bu değil mi? Bunu savunmamız gerekmez mi? En başta bizim milletvekilleri olarak, bu iradenin en iyi şekilde tecelli etmesi görevini yüklenen bizler olarak bunu savunmamız gerekmez mi değerli arkadaşlar? Gerçekten yani sadece bu paketi eleştirmek için, eleştirmiş olmak için en temel demokratik değerleri göz ardı etmek, onları, âdeta, çiğnemek doğru değil değerli arkadaşlar. Eleştirebilirsiniz, ona bir şey demiyoruz ama bunu yaparken kabul edilebilir, makul ve demokratik kurallar içerisinde kalmak kaydıyla bu eleştirilerin yapılmasının daha doğru, daha uygun olacağını düşünüyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTI sıralarından alkışlar)