| Konu: | BDP GRUBUNUN, DİYARBAKIR MİLLETVEKİLİ ALTAN TAN VE ARKADAŞLARININ 29/6/1925 TARİHİNDE İDAM EDİLEN ŞEYH SAİT EFENDİ VE 46 ARKADAŞININ MEZAR YERLERİNİN AİLELERİNE TESLİM EDİLMEMESİNİN NEDENLERİNİN ARAŞTIRILMASI AMACIYLA 31/10/2013 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERMİŞ OLDUĞU MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 20 KASIM 2013 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 19 |
| Tarih: | 20.11.2013 |
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 29 Haziran 1925 günü Diyarbakır Dağkapı Meydanı'nda idam edilen Şeyh Sait Efendi ve 46 arkadaşı, Bediüzzaman Saidi Kürdi'nin, Seyit Rıza, Şemdinlili Seyit Abdülkadir ve oğlu Seyit Muhammet, Doktor Fuat ve Erbilli Şeyh Esat Efendi'nin mezar yerlerinin açıklanması talebiyle vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi selamlıyorum.
Seyit Rıza'dan başlamak istiyorum. 15 Kasım 1937 yılında Elâzığ'da kurulan askerî mahkeme tarafından yargılanıp idam edilen Seyit Rıza'nın o günün İçişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil'in yüzüne dönerek, yüzüne ifade ettiği sözleri o günden bugüne kalbimizde bir yarayı açtı ve o yara maalesef henüz kapanmamış. "Evlad-ı Kerbela'yık, bihatayık, ayıptır, zulümdür, cinayettir." Bu sözler tarihe nakşoldu, bu sözler tarihe geçti ve o günden bugüne telafisini bekliyoruz.
Biliyorsunuz, Seyit Rıza, idam edildiği zaman, mevcut yasalara göre, o dönemin yasalarına göre, yaşı büyük olduğu için idam edilmemesi gerekiyordu. Bir gün içerisinde kendisinin yaşı küçültülerek, kendisiyle birlikte idam sehpasına çıkarılan oğlu, yaşı küçük olduğu için yaşı büyültülerek idam sehpasına çıkarıldılar. Seyit Rıza idam sehpasında yine İhsan Sabri Çağlayangil'e "40 liram var, bir de saatim. Bunları oğluma verin." demiştir. Ancak oğlunun ondan önce, gözlerinin önünde idam edileceğinden habersizdir maalesef. Seyit Rıza bu acıyla idam sehpasını tekmeledi. İdam sehpasını tekmelemeden önce de bize mücadele rehberi olacak bir söz söyledi. O sözü de burada bir kez daha tekrarlamak istiyorum: "Biz sizin hilelerinizle baş edemedik, bu bize ders olsun; ancak biz de önünüzde diz çökmedik, bu da size dert olsun." Ne mutlu bize ki Seyit Rıza'nın bu sözünü unutmadık ve bugüne kadar bu zulmü Seyit Rıza'nın topraklarında Seyit Rıza'nın halkına reva görenlere bu derdi yaşatıyoruz, yaşatmaya da devam edeceğiz. Bugün, Seyit Rıza'nın mezar yerinin açıklanmasını istiyoruz, talep ediyoruz, Meclisin buna destek vermesini arzuluyoruz.
Bir diğer önemli tarihî şahsiyet Şeyh Sait, 29 Haziran 1925'te Diyarbakır'da idam edildi. Aynı gün karar verildi, aynı günün akşamı Büyük Millet Meclisi toplandı, mahkeme kararını onayladı ve 29 Haziran gecesi Şeyh Sait idam sehpasına çıkarıldı hem de 46 arkadaşıyla birlikte.
Bir iki cümle Şeyh Sait'ten de söz etmek isterim. Şeyh Sait, maalesef, Türkiye kamuoyuna gericiliğin sembolü, bölgede hilafet devleti kurmak isteyen bir şahsiyet olarak lanse edilir. Hatırlatmak isterim ki Şeyh Sait'in suç dosyasında Ermenilere ve diğer gayrimüslimlere karşı uygulanan kırıma karşı çıkmak da vardı, buna "hayır" dediği için onun suç dosyasına bu da konuldu, bu nedenle Şeyh Sait idam sehpasına çıkarıldı.
Bir diğer önemli etken neydi? Erzurum Kongresi'nde, Sivas Kongresi'nde Atatürk'ün ve beraberindekilerin Kürt halkına verdiği sözlerin tutulmaması üzerine Şeyh Sait'in başlattığı isyandı, ayaklanmaydı.
ORHAN DÜZGÜN (Tokat) - Hangi sözmüş?
ADİL ZOZANİ (Devamla) - 1921'de verilen sözlerin tutulmaması üzerine, 1924 tekçi Anayasası'nın, faşist Anayasası'nın dayatması sonucu Şeyh Sait ayaklanmaya yeltendi.
İdama götürdünüz ancak onun anısı Kürt halkının bağrında yaşıyor. Ant olsun ki onun heykelini Diyarbakır'da bir meydana dikeceğiz, bu bizim boynumuzun borcudur. Şeyh Sait'in heykelinin Diyarbakır'da dikilmesi bizim boynumuzun borcudur ve bunu yapacağız.
Bir diğer önemli şahsiyet, Bediüzzaman Saidi Kürdi.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Nursi mi, Kürdi mi? Burası "Nursi" diyor da.
ADİL ZOZANİ (Devamla) - Başına ne geldiğini çok iyi biliyorsunuz. Bediüzzaman Saidi Kürdi ömrü boyunca Anadolu ve Mezopotamya'da yaşayan halkların kardeşliği için mücadele etti, Kürt halkının dili ve tarihi için mücadele etti. Maalesef, eserleri tahrif edildi, Kürt halkına karşı kullanılan bir araç durumuna getirilmek istendi. Ancak, tarihin bu sayfası da kapanıyor.
Halilürrahman'da defnedildi 23 Mart 1960'ta ancak 27 Mayıs darbecileri 12 Temmuz 1960'ta mezarını yıktılar, cenazesini bilinmeyen bir yere götürdüler. O bilinmeyen yeri ben şimdi açıklamak istiyorum. İddia odur ki Bediüzzaman Saidi Kürdi'nin mezarı Isparta'nın Barla ilçesindedir, Isparta'nın Barla ilçesindeki bir mezarlıktadır. Bir iddia da Saidi Kürdi'nin mezarının Isparta şehir merkezinde, şehir mezarlığında "Huvel Baki" ismiyle bir yere defnedildiğidir. "Huvel Baki", doğum tarihi ve vefat tarihi belli olmayan bir meçhul mezar olarak Isparta Şehir Mezarlığı'nda duruyor, bunun da açıklanmasını istiyoruz. Bu tarihî şahsiyetlerin mezarlarının yerini açıklayıp kendi halkına iade edilmesini talep ediyoruz. Kürt halkından alınanların, Kürt halkından gasbedilenlerin iade edilmesi safhasına gelmişiz. Bunun önünde artık çok fazla direnmeye gerek yok.
Son dönemlerde sıkça ifade edilen demokratik çözüm ve barış süreciyle birlikte iyiden iyiye gündemleşen ve kendini dayatan çözüm umutları, Kürt halkına karşı işlenmiş, bu insanlıkla bağdaşmayan uygulamalar nedeniyle devlet, Kürt halkından özür dilerse ancak o zaman toplumsal helalleşme ve barış süreci taçlanmış olacaktır. Biz buna inanıyoruz, cezaevleri ancak böyle boşalacaktır. Bu toplumsal helalleşmeyi ve barışı sağladığımız zaman toplumsal helalleşme söz konusu olacaktır. Bunu vakit geçirmeden yapmak durumundayız. İfade etmek isterim ki bu noktada her geçen gün Türkiye'nin aleyhinedir, zaman Türkiye'nin aleyhine işliyor ve biz açıkça teklif ediyoruz. Bu toplumsal barışı helalleşme yoluyla çözelim diyoruz, gerçekleştirelim diyoruz. Kürt halkından alınanları Kürt halkına iade edin, Kürt halkının gasbedilen haklarını, gasbedilen şahsiyetlerini Kürt halkına iade edin. Bugün buna bir vesile olsun.
Vermiş olduğumuz önergeye olumlu oy kullanacağınızı umut ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)