| Konu: | TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE AZERBAYCAN CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA ARŞİV ALANINDA İŞBİRLİĞİ PROTOKOLÜNÜN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 23 |
| Tarih: | 28.11.2013 |
MHP GRUBU ADINA SİNAN OĞAN (Iğdır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Arşiv Alanında İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı üzerinde konuşuyoruz.
Değerli arkadaşlar, biraz önce üzülerek buradan gördüm ki, arşiv konusu Meclis kürsüsünden tiye alındı amiyane tabirle.
Değerli arkadaşlar, bugün Türkiye'de yaşadığımız birçok olayın gerisinde arşivlerimize sahip çıkmamamız yatıyor, arşivlerimizi iyi araştırmamamız yatıyor, tarihimizi iyi bilmememiz yatıyor ve tarihimizin çarpıtılması yatıyor. Eğer iki sene sonra Türkiye'nin karşısına sözde soykırımlar getirilecekse, bunun karşısında bizim elbette ki dost ve müttefiklerimizle arşiv anlaşması yapmamız lazım. Gönül isterdi ki bu konuşmayı AKP'den arkadaşlar gelsin, burada yapsın, tiye alınan arşivimizle dalga geçilen konuşmaların karşısında Hükûmet çıksın, burada cevap versin. Ama, Hükûmetin gündemi mezhepçilik, Hükûmetin gündemi ayrımcılık olduğu için arşiv konusunu savunmak yine Milliyetçi Hareket Partisine düştü.
Değerli arkadaşlar, eğer biz arşivimize sahip çıkarsak ve bunu da dost ve müttefik bir ülke olan Azerbaycan'la yaparsak, iki sene sonra karşımıza getirilen ve Türk tarihine âdeta bir kara leke olarak vurulmak istenen sözde soykırım iftirasının da önüne geçmiş oluruz. Hatırlayınız, geçtiğimiz sene Fransa'da bizim aleyhimize, memleketimizin aleyhine işlenen, Fransa Anayasası'nda atılan bir çamur vardı. Biz o çamurun karşısında kiminle beraber hareket ettik, kiminle beraber onun karşısına çıktık? Dost ve müttefik olan, kardeş olan Azerbaycan'la çıktık. Eğer, biz bugün aynı şeyi yaptığımız takdirde, arşiv alanında da, diğer alanlarda da iş birliğimizi geliştirdiğimiz takdirde, bizim Türk dünyası fikriyatımız hayata geçtiği takdirde sizin Arap coğrafyasında boğulmanız yerine... Arap coğrafyasında âdeta, misyon coğrafyamız olduğu hâlde, tek bir dost ülke bırakmadınız ama bütün gayretlerinize rağmen bunun karşısında Türk dünyası orada duruyor ve biz o Türk dünyasıyla beraber Türkiye'nin birçok sorununu çözebiliriz. Bizim orada kardeşlerimiz var ve o kardeşlerimizle de arşiv alanında da, diğer alanlarda da iş birliğini yapacağız, siz buna gönülsüz olsanız da -bazen- size rağmen Türkiye Türk dünyasıyla iş birliğini, ilişkilerini geliştirecektir. Niye size rağmen? Çünkü -daha önce bu kürsüde ifade ettim ve Sayın Dışişleri Bakanına da ifade ettim- bizim kardeşlerimiz Türkiye'ye giremezken, siz bizim kardeşlerimize vize uygulamasını devam ettirirken, maalesef, Türkiye'ye ne kadar hakaret eden, ne kadar terörü destekleyen, ne kadar Türkiye'yi uluslararası camiada zor durumda bırakmaya çalışan insan varsa hepsini burada ağırlıyorsunuz ama Dışişleri Bakanı şu soruma cevap veremiyor; Sayın Dışişleri Bakanı, buradan tekrar soruyorum size; en son bütçe görüşmesinde sordum ve siz ne dediniz biliyor musunuz? Sayın Dışişleri Bakanına sordum: "Sayın Dışişleri Bakanı, Rabia Kadir Türkiye'ye gelebilecek mi?" Birkaç defa üzerinden dolandı ama ısrarımıza rağmen cevap vermek zorunda kaldı: "İnşallah, bir gün gelebilir." dedi.
Peki, Sayın Dışişleri Bakanı, kusura bakmayın ama siz bu Türkiye Cumhuriyeti'nin Dışişleri Bakanı mısınız, bostan korkuluğu musunuz? Kim verecek bu vizeyi? Siz vereceksiniz.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Böyle üslup olur mu ya?
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Sayın Başkanım...
SİNAN OĞAN (Devamla) - Siz vereceksiniz ama veremiyorsunuz.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Temiz dil kullansana.
SİNAN OĞAN (Devamla) - Dışişleri Bakanı olarak siz, Türk ve Müslüman olan Rabia Kadir'e vize veremiyorsunuz ve onun cevabını da veremiyorsunuz, "İnşallah, bir gün o da gelebilir." diyorsunuz. O zaman o koltuğu terk edin; eğer bu iş inşallah, maşallahla olacaksa siz o koltuğu terk edin Sayın Dışişleri Bakanı.
Tabii, arşivimizi bilmeyenler bilmezler, tarihimizi bilmeyenler bilmezler. Biraz önceki bir hatip, Bakana, "Sizin memleketinize bizi de götürün." dedi. Kendi memleketi mi, Sayın Bakanın memleketi mi, onu bilemiyorum ama bildiğimiz bir gerçek var: Erivan, bundan sadece ve sadece yüz sene önce yaklaşık 600 bin Türk'ün yaşadığı, yüzlerce camiden ezan sesinin duyulduğu bir Türk memleketiydi. Bugün Erivan'da mezar taşlarımız bile kalmamış, Müslüman mezar taşları bile Ermenistan'da tahrip edilmiş durumdadır. Bundan haberiniz var mı? Bundan haberiniz yok. Peki, sizin neden haberiniz var? Sizin Akdamar'a kilise çanı takmaktan haberiniz var; sizin Ermeni'ye, sizin Rum'a, sizin ne kadar burada Türkiye'den toprak talebi olan varsa ona kamu arazilerini peşkeş çekmekten haberiniz var.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Hadi oradan be!
RECEP ÖZEL (Isparta) - Hadi bir tane söylesene! Öyle yuvarlak lafla olmaz bu işler!
SİNAN OĞAN (Devamla) - Peki...
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Hadi oradan be!
SİNAN OĞAN (Devamla) - Ağzından çıkanı kulağın duysun! "Hadi oradan" sana yakışır! Ağzından çıkanı kulağın duysun! Beni de başkasıyla karıştırma!
RECEP ÖZEL (Isparta) - Yuvarlak laflarla olmaz o!
SİNAN OĞAN (Devamla) - Ağzından çıkanı kulağın duysun!
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Ağzımdan çıkanı kulağım duyuyor!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Yalandan kabadayılık yapmaya alışıksın sen, yalandan kabadayısın!
SİNAN OĞAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, siz gelin burada bu kürsüden söyleyin, Akdamar'a çanı taktınız mı takmadınız mı, gelin bu kürsüden söyleyin, gelin bu kürsüden söyleyin. Dağlık Karabağ'da, işgal edilen Dağlık Karabağ'da bizim olan cami ahıra çevrilmiş. Bundan haberiniz var mı, bununla ilgili bir girişiminiz var mı? Yok. Ermenistan'da tek bir camiyi onartabildiniz mi? Yok. Ne yapıyorsunuz?
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - TİKA'nın çalışmalarından haberin yok.
SİNAN OĞAN (Devamla) - Ancak işiniz gücünüz Ermeni'ye kilise çanı takmak, Rum'a kilise açmak, Türk'ün olan vakıf mallarını ona buna peşkeş çekmek.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Türk'ün değil, vakıf malı sahibine iade ediliyor, sahibine.
SİNAN OĞAN (Devamla) - Vakıf, hangi Türk vakıf arazisini Türkiye sınırları dışında alabildiniz?
RECEP ÖZEL (Isparta) - Vakıf, sahibine iade ediliyor, sahibine!
SİNAN OĞAN (Devamla) - Hangisini alabildiniz?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Bulgaristan'da, Yunanistan'da duruyor.
SİNAN OĞAN (Devamla) - Mısır'dan mı alabildiniz, Suriye'den mi alabildiniz, Erivan'dan mı alabildiniz, hangisini aldınız? Yoksa, Yunanistan'dan mı aldınız?
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Senin yurt dışından haberin yok!
SİNAN OĞAN (Devamla) - Dış ilişkiler karşılıklılık esasına göre yapılır. Gelin, burada deyin ki "Biz onlara kilise çanı taktık, karşılığında şu camiyi onardık."
RECEP ÖZEL (Isparta) - Vallaha 5 defa "kilise çanı" dedin ha!
SİNAN OĞAN (Devamla) - Gelin burada söyleyin ben de sizden özür dileyeceğim, yoksa Türk milletinden çıkın siz özür dileyin.
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Millet takdir ediyor.
SİNAN OĞAN (Devamla) - Yok tabii, bunları yapacak cesaret de yok sizde.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Allah Allah, hep yuvarlak laf.
SİNAN OĞAN (Devamla) - Bunları yapacak bırakınız cesareti, istek de yok. Niye yok? Çünkü, sizin gittiğiniz yol o yol değil.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Allah Allah!
SİNAN OĞAN (Devamla) - Sizin cami onarmak gibi bir işiniz yok.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Hayret bir şey ya!
SİNAN OĞAN (Devamla) - Siz ancak kilise onarırsınız.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Diyene bak ya!
SİNAN OĞAN (Devamla) - Tabii, değerli arkadaşlar...
Sayın Başkan, niye müdahale etmiyorsunuz? Niye müdahale etmiyorsunuz, bağırıp duruyor, niye etmiyorsunuz? İşinizi hatırlatmak bana düşmemelidir.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) - AKP grup başkan vekili yönetiyor Meclisi!
BAŞKAN - Siz lütfen konuşmanıza devam edin. Benim nerede müdahale edip etmeyeceğimi ben biliyorum, siz konuşmanıza devam edin.
SİNAN OĞAN (Devamla) - Müdahale etmelisiniz oraya, etmiyorsunuz Sayın Başkan.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) - Grup başkan vekili gibi davranamazsınız.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Meclis Başkanı gibi yöneteceksiniz, grup başkan vekili gibi değil.
SİNAN OĞAN (Devamla) - Aynen öyle!
BAŞKAN - Siz de masanın üstüne vurmayın!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Ben vururum. Gereğini yapın madem öyle.
BAŞKAN - Hiçbir şey yapamazsınız.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Vuramaz efendim, vuramaz, devletin malı bu.
SİNAN OĞAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, Azerbaycan ile gündemimizde birkaç tane anlaşma metni var, bunların hepsi de inşallah buradan geçecek. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak Türk dünyasıyla yapılan her anlaşmanın arkasındayız. Türkiye'yle Türk dünyasını birbirine daha da yakınlaştıracak her çalışmanın Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz yanındayız, arkasındayız ama burada sizi uyarmak görevini millet bize verdiği için biz de sizi uyarmak durumundayız. Azerbaycan'ın çabasıyla Türkiye-Azerbaycan ilişkileri bugün yürüyor, bundan haberiniz var mı? Eğer İtalya bugün Azerbaycan'ın bir numaralı ticaret ortağı, Endonezya iki numaralı ticaret ortağı, Rusya üç numaralı ticaret ortağıysa Azerbaycan'ın, sizin bunun hesabını yapmanız lazım, ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısının bunun hesabını yapması lazım.
Sizin önceliğiniz Türk dünyası olsaydı değerli arkadaşlar, biz Azerbaycan'ın dış ticaretinde ilk üçte yer almıyor olmazdık, bir numaralı ticaret ortağı olurduk ama siz Barzanilerle kucaklaşıyorsunuz, ama siz düş işleri bakanınızla bir düş politikasındasınız.
"Sıfır sorun" diye yola çıktınız, maalesef memlekette komşu bırakmadınız diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)