| Konu: | SAĞLIK BAKANLIĞI VE BAĞLI KURULUŞLARININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 25 |
| Tarih: | 04.12.2013 |
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben, buraya, kürsüye çıkacağımı söyleyerek birkaç hekim arkadaşımı aradım, "Ne söylememi istersiniz? Tam Gün Yasası geldi, herkes bununla ilgili söyleyecek bir şeyler buldu, siz ne dersiniz?" dedim.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - "Allah müstahakını versin!" demişlerdir.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Bir tek şey söylediler, "Doktorlara bu kadar zulüm yapmasınlar. Bir gün mutlaka hepsinin işi doktorlara düşer, hatta zulüm yaptıkları doktora düşer." dediler. "Ne demek istiyorsunuz?" dedim. "Biliyorsunuz, bir yasa çıkardılar, üniversitelerden hocalar ayrıldılar. Bu yasayı çıkaranlar bu ayrılan hocalara muhtaç oldular, sonunda kendi çıkarttıkları kanunu deldiler ve bu hocadan faydalandılar." dediler.
Doktorlara herkes ulaşabilsin. Herkes Başbakan, herkes bakan, herkes milletvekili değil, mahalledeki Ayşe Hanım Teyze de dilediği zaman dilediği doktora ulaşsın.
Bakın, ben üniversitede öğretim üyesi olan arkadaşlarıma bakıyorum, önemli bir kısmı bu yasadan dolayı üniversiteden ayrıldılar. Yeni yetişen genç öğrenci arkadaşların öğretmen bulabileceği şekilde üniversitede profesör, doçent, yardımcı doçent kalmadı. Yani özellikle cerrahi eğitime tabi tutulacak olan, uzmanlık alanında cerrahiyi seçmiş olan öğrenciler, kendilerine ameliyat gösterecek hekim bulmakta, hoca bulmakta zorlanmaya başladılar.
Sayın Bakan, bir konu da acillerde hekim kalmadı. Yani bir gecede bütün pratisyen hekimleri aile hekimi yaptınız, bir zamanlar acilde çalışa çalışa uzmanlaşmış olan hekimler, artık sizin tayin ettiğiniz semtlerde aile hekimliği yapıyorlar. Dolayısıyla acillere gidiyoruz, mecburen... Ben her hafta sonu bir hastanede acile gidiyorum, hekimlerle beraber nöbet tutuyorum, bekliyorum, vatandaşların dertlerine bakıyorum. Bir kızcağızımız cildiyeci, birisi gözcü, birisi de anestezi uzmanı. 3 tane hekim Fatih Devlet Hastanesinde görevli.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Her hafta nasıl gidiyorsun, her hafta nasıl oluyor?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Sen avukatsın, her konuda konuşuyorsun bir halt bilmediğin hâlde. Ben konuşuyorum... Bir halt bilmediğin hâlde üstelik!
Anestezi uzmanı geldi, dedi ki "Ben on iki yıldır anestezi uzmanıyım, hep milleti bayılttım, buraya bayılan hasta geliyor, ben ayıltmayı zor bilirim." Cildiyeci diyor ki: "Ben öksüren hastayı nasıl muayene yapabilirim? Bunun farmakolojik bilgilerinden yoksunum, hangi ilaç çıktı bilmiyorum, yeni ilaçları takip etmiyorum. Ona nasıl faydam olabilir?" Gözcü aynı şekilde.
Bakın, Tam Gün Yasası vesair gibi kanunları bir kenara bırakın, bana göre -Türkiye'nin ihtiyacı olan- şu anda acil tıp uzmanlık alanında ciddi boşluklar var. Yani, hastanelerin acillerinde hekimler o işin gereğini yapacak şekilde hekimler değil.
Bir olaya rastladım Sayın Bakanım, ben bu konuyu size sormak istiyorum. Akşam saat dokuz, bir hastaneye gittim, sedyede bir kız çocuğu, 13-14 yaşlarında, trafik kazasından gelmiş. "Neyi var bunun?" dedim. "Tahmin ediyoruz, iç kanama var." dedi. "Müdahale etmeyecek misiniz?" dedim. "Edemeyiz." "Sebep?" "Yasalara göre bunun çocuk cerrahi uzmanı tarafından ameliyat edilmesi lazım." "Ee?" "Biz de şimdi çocuk cerrahi uzmanı bekliyoruz." "Nereden gelecek?" O akşam çocuk cerrahı olan uzman Karamürsel'de. Bakın, Karamürsel'le Darıca arası 130 kilometre. Yani bu yasada böyle bir boşluk varsa, bilmiyorum, acil cerrahide illa o çocuğun ölmesini beklemek yerine, orada bulunan bir genel cerrahın müdahale etmesi veyahut da bu acil tıp uzmanlarının orada görevlendirilerek bu çocuklara müdahale edilmesi daha doğru olmaz mı, onu sormak istiyorum size.
Bir de, Kocaeli'de üniversitemiz "Umuttepe" diye bir yerde. Umuttepe, ismi üstünde, bir tepede, şehrin çok dışında. Yani Kocaeli gibi, ilçeleri arasında çok büyük mesafeleri olan bir yerde üniversitenin hastanesinde yatan bir hastaya hasta sahibinin ulaşması çok zor. Gebze, Darıca, Dilovası ve Körfez ilçelerimiz de sanayinin çok yoğun olduğu bölgeler. Burada onkoloji vakalarına sıkça rastlanıyor yani kanser hastaları çok fazla. Bu hastaların orada tedavi edilmesi için ya üniversitenin bir hastanesine veyahut da ciddi anlamda bir onkoloji hastanesine ihtiyacımız var. O bölgede kanser hastaları çok yoğun ve yoğun bir şekilde çocuk ölümlerine rastlıyoruz. Bunu bana istatistiklerle inkâr edebilirsiniz, başka şeylerle inkâr edebilirsiniz ama ben taziyeye gittiğim her 3 evden 2'sinin kanserden öldüğünü görüyorum o bölgede. Bu konuda, bölgeye yatırım yapılması gereğini size hatırlatıyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum. Sağ olun, var olun. (MHP sıralarından alkışlar)