| Konu: | 506 SIRA SAYILI PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU RAPORU'NUN BİRİNCİ CİLDİNDE BDP GRUBU MİLLETVEKİLLERİNCE YAZILAN MUHALEFET ŞERHİNDE YER ALAN ANAYASA VE İÇ TÜZÜK'E AYKIRI BAZI İFADELERİN BAŞKANLIK TARAFINDAN ÇIKARILIP ÇIKARILMAYACAĞI VE BÜTÇE GÖRÜŞMELERİNİN GENEL KURUL TARAFINDAN BELİRLENEN TAKVİM VE PROGRAM DÂHİLİNDE GERÇEKLEŞTİRİLİP GERÇEKLEŞTİRİLMEYECEĞİ HAKKINDA |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 26 |
| Tarih: | 09.12.2013 |
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Anayasa'mızın 81'inci maddesini hepimiz iyi biliyoruz. Burada hepimiz milletvekili andı içtik. Bu andı tekrarlamak istiyorum: "Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasaya sadakatten ayrılmayacağıma; büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine andiçerim."
Değerli milletvekilleri, bütçe ile ilgili hazırlanan kitapların 1'inci cildinde, 595'inci sayfadan başlamak üzere müteakip sayfalarında, Anayasa'nın şu yemini ettiğimiz maddelerine aykırı hususlar yer almıştır. Bununla ilgili olarak, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak bu ayın 6'sında yani cuma günü, Meclis Başkanlığına bunları da ifade etmek suretiyle Anayasa'ya aykırı maddeler, hususlar, ifadeler ve terimler taşıyan 1'inci cildin geri iade edilerek, bu kelimelerin, Meclis zabıtları hâline gelmiş olan bu resmî yayın organından çıkarılması talebinde bulunduk.
Şimdi, burada, önemle hepinizden istirham ediyorum ki Anayasa'nın 126'ncı maddesine bakınız; başlangıçtaki değiştirilmez hükümleriyle 126'ncı maddesine ve 5442 sayılı İl İdaresi Yasası'nın hükümlerine tamamen aykırı ifadeler yer almıştır. Türkiye'de "Türkiye kürdistanı" diye bir bölge yoktur, "Kürdistan" diye bir bölge Türkiye'de yoktur.
AYLA AKAT ATA (Batman) - Vardır, vardır.
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) - Dolayısıyla, Anayasa'ya aykırı olan bu gibi konularda ayrımcılık yapıyorsunuz, ülkeyi bölmeye çalışıyorsunuz, sonra diyorsunuz ki: "Vardır." Şimdi, varsa resmî olarak herhangi bir şekilde yer almadığını görürsünüz.
PERVİN BULDAN (Iğdır) - O bölgenin ismi bu, nasıl değiştireceksiniz ya? O coğrafyanın ismini nasıl değiştireceksiniz?
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) - Dolayısıyla, bunların hiçbir tanesi yer almamaktadır. "Türkiye kürdistanı" diye bir tabir de tarihte de hiçbir zaman olmamıştır. Nitekim...
HÜSAMETTİN ZENDERLİOĞLU (Bitlis) - Tarihe bakabilirsin.
PERVİN BULDAN (Iğdır) - Bak o zaman. Deminden beri Hasip Bey'in anlattıkları neydi?
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) - Tarihi benden daha iyi bilecek değilsiniz.
PERVİN BULDAN (Iğdır) - Sizden daha iyi biliyoruz.
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) - Siz kendiniz ideolojik birtakım konuşmalar yapıyorsunuz. Atatürk'ü demin buna mal ettiniz. Atatürk'ün sözü Süleymaniye Erbil bölgesi içindir ve o bölgeyle ilgili, Meclis zabıtlarında 24 Nisana bakınız. 24 Nisanın İkinci Celsesinde vardır bunlar, ifade edilir.
PERVİN BULDAN (Iğdır) - "Kürdistan mebusları" diyor Atatürk; bu, Parlamento çatısı altında söylenen bir sözdür.
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) - Şimdi, dolayısıyla, burada siz, Türkiye Cumhuriyeti'nde olmayan birtakım ifade ve kelimeleri resmî olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinin yayınının içerisine sokamazsınız; bu, anayasal suçtur, aynı zamanda hukuka aykırı bir davranıştır. Dolayısıyla, bu kelimelerin buradan çıkarılması talebinde bulunduk. Bugün, usul tartışması şeklinde cereyan eden bu görüşmelerde, burada, bu kelimeler ki bugün terörden mahkûm olmuş ve ömür boyu ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm olmuş bir kişiye "ulu önder", "önder Apo" şeklinde ifadeler yer alamaz. Bütün bunlar hukukun vermiş olduğu kararlara aykırı kararlardır, nitekim bunların kabulü bizim tarafımızdan asla mümkün değildir. Dolayısıyla, bu kelimelerin bu kitaptan çıkarılmasını, çıkarılmadığı takdirde bu kitabın yeniden basılmasını, bunların, bu ifadelerin yer almamasını, şu ana kadar dağıtılmış olan kitapların toplatılmasını özellikle Meclisten istirham ediyorum. Zira, eğer bu kelimeleri bir oldubittiye getirerek Türkiye Büyük Millet Meclisi gibi Türkiye'nin en üst kurulunda yer alan bir kitaba sokmaya çalışırsanız, herhâlde burada bir art niyeti göz ardı edemezsiniz.
Şimdi, tabii ki bu arada şunları özellikle belirtmek isterim: Her milletvekilinin, herkesin konuşmalarına çok dikkat etmesi gerekir. Burada bağırıp çağırmakla bir yere varmamız mümkün değil. Burada, hepimizin belli bir eğitim seviyesine sahip olduğumuzu düşünüyorum ve burada herkesin birbiriyle rahat şekilde konuşup anlaşabileceklerini de düşünüyorum. Şimdi, konuşmalarımıza dikkat etmemiz lazım diyorum, şunun için: Zira, bir insanın ağzından çıkan kelimeler artık kendisine ait değildir, o artık topluma mal olmuştur ve o toplum onu kendi anlayışı çerçevesinde değerlendirir. Dolayısıyla, mesela, Sayın Galip Ensarioğlu "Diyarbakır bölgesinde, burada Kürtler yaşıyorsa o zaman burası Kürdistan'dır..." Böyle bir hakkı yoktur kimsenin. Yani, bir bölgeye bilmem kim yaşıyor diye bir hak veremezsiniz çünkü bakın, Türkiye Cumhuriyeti bir imparatorluk bakiyesidir, imparatorluk içerisinde Türklerin dışında değişik yerlerden, coğrafyalardan Türkiye'ye gelmiş pek çok unsur bulunmaktadır. Yani, Türkiye'de sadece Türkler yoktur ama herkesin, bunların söylediği gibi, birtakım kişilerin söylediği gibi burada Kürtlerin de tahakkümü olmaması gerekir. Burada Arnavutlar da vardır, Boşnaklar da vardır, Gürcüler de vardır vesaire. Dolayısıyla, olmaması zaten mümkün değil çünkü -dediğim gibi- Osmanlı coğrafyasından -kaybedildikten sonra- Anadolu topraklarına gelen birçok insan, buradaki yönetimi, bu ülkeyi, Türkiye'yi benimsedikleri için bu topraklara gelmişlerdir ve bu topraklara geldikleri için siz onları...
AYLA AKAT ATA (Batman) - Biz bu topraklara gelen halklardan değiliz. Bu topraklar bizim ana yurdumuz, kürdistan bizim ana yurdumuz.
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) - ...ayrı birer etnik grup olarak göremezsiniz. Kürtlerin yaşadığı bölgeye gelince, hiçbir zaman Kürtlerin yaşadığı bölge de bugünkü güneydoğu veya doğu değildir. Hiçbir zaman bunları tarih kayıtlarında göremezsiniz. Şimdi...
AYLA AKAT ATA (Batman) - Nasıl göremezsiniz? Ortaokulda, Yavuz Selim'in Kürdistan'a yaptığı seferden bahsediyor tarih kitabı.
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) - Göremezsiniz, göstermek için bana Kürtçe yazılmış bir kitap göstermeniz gerekir veya Anadolu'da Kürtlere ait bir mimari yapı göstermeniz gerekir. Var mıdır? Yoktur. Herkes bunu biliyor, bütün dünya biliyor.
Şimdi, var olmayan bir şeye "Biz illaki burada varız." dediğiniz takdirde, bunu herkes nasıl anlayacaktır? Sizin bu konuda desteksiz olarak konuştuğunuzu düşünecektir. Dolayısıyla, "Var." demeniz hiçbir şeyi değiştirmez. Orada Artukoğulları vardır, Zengîler vardır, Eyyubîler vardır, Selçuklular vardır, Osmanlılar vardır, Akkoyunlular vardır, hatta, daha öncesine giderseniz Hazar İmparatorluğu'na kadar gidersiniz. Dolayısıyla, o tarihlerde olmayan bir şeyi siz bugün "Var." diye ortaya çıkarsanız olmaz.
Ha, bugün Türkiye'de Kürtler var mıdır? Vardır kardeşim. Ha, Kürdistan diye bir bölge var mıdır? Türkiye dışında, bugünkü Irak'ın Süleymaniye ve Erbil bölgesinde bir Kürdistan vardır, haritalarıyla, her şeyiyle bu gerçektir "Yok." demiyoruz, "Kürtler yok." demiyoruz, "Kürtçe konuşulan değişik lehçeler yok." demiyoruz ama bakın, burada bir şeyi yanlış anlamayın: Siz, burada, eğer "biz Kürtler, biz Kürtler" derseniz öteki de "biz Türkler, biz Türkler" demeye başlarız. O zaman, ortaya çıkacak sonuç herhâlde hiç de hoş olmayacak bir sonuçtur.
Dolayısıyla, burada, bu ülkede eğer birlik beraberliği savunuyorsanız o zaman "Biz Kürtler, biz Kürt gençleri, biz bilmem neler..." demeyin veyahut da böyle birtakım belgelere, oldubittiye getirerek birtakım kelimeleri sokmaya çalışmayın veya yaptığınız bir toplantıda hem "Bu ülkenin bayrağına saygılıyız." diyeceksiniz hem de bayrağı alaşağı edeceksiniz, indireceksiniz. Böyle bir anlayışı hiç kimse kabul edemez.
Şimdi, bunun aksini iddia edemezsiniz. Siz birçok toplantıda -sadece bunda değil- daha önceki toplantılarda da aynı şekilde, bayrağa karşı aynı şeyi yaptınız. Yani hem siz bayrağa saygısızlık yapıyorsunuz hem siz "Kürt'üz." diyerek aslında karşınızdaki, birlikte olmayı düşündüğünüz Türklere saygısızlık yapıyorsunuz veya ülkedeki başka insanlara saygısızlık yapıyorsunuz. Her şeyden önce bunu aklınıza iyice yerleştirmeniz gerekir.
Ben burada özellikle şunu belirtmek istiyorum: Bu gibi belgeler yayınlanırken başlangıçta komisyonların başkanlarının... Ki bu şerh Komisyon Başkanlığına verildiğinde, önce Komisyon Başkanının bunu inceleyip, buna aslında gerekli ikazı yapıp kitaba sokmaması gerekirdi.
İkincisi: Komisyondan gelen bu belgenin muhakkak Meclis Başkanlığı tarafından kontrol edilip yerine konmaması gerekirdi veyahut da ikaz edilmesi gerekirdi ama bunların hiçbir tanesi yapılmayıp bugünkü hâle gelmesinin sebebi de bu dikkatsizlikten başka bir şey değildir. Herkesin bu dikkatsiz davranışlardan bundan böyle sarfınazar etmesi gerekir. Biraz önce söylediğim gibi, eğer Anayasa gibi bir hukuka tabi isek, hukuk devleti isek, hukuka hepimiz saygılı isek bu konularda dikkatli olmamız gerekir. Anayasa'ya ve yasalara, bizim çıkardığımız Anayasa ve yasalara yani bu Meclisin çıkardığı yasalara bizim öncelikle uymamız gerekir ki toplum bizi öncü olarak görsün bu konuda.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)