GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AK PARTİ GRUBUNUN, BASTIRILARAK DAĞITILAN (11/30) ESAS NUMARALI GENSORU ÖNERGESİ'NİN GENEL KURULUN 9 ARALIK 2013 PAZARTESİ GÜNKÜ GÜNDEMİN "ÖZEL GÜNDEMDE YER ALACAK İŞLER" KISMINA ALINMASINA VE GÜNDEME ALINIP ALINMAYACAĞI HUSUSUNDAKİ GÖRÜŞMELERİN AYNI GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA VE 480 VE 480'E 1'İNCİ EK SIRA SAYILI KANUN TASARISI'NIN GÖRÜŞMELERİNİN TAMAMLANMASINA KADAR ÇALIŞMALARA DEVAM EDİLMESİNE İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:26
Tarih:09.12.2013

MUHARREM İNCE (Yalova) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin en önemli görevi, en önemli işi bütçe yapmaktır. Bütçe yapmaktan daha önemli bir işimiz yok. Anayasa'nın 87'nci maddesi de milletvekillerine özel olarak bir görev yüklüyor burada, özel bir görev. Peki, bütçe hakkını ortadan kaldırıyorsunuz siz, bu nasıl oluyor?

Bakın, 60'ta bu ülkede darbe oldu, 80'de bu ülkede darbe oldu. 60'ta ve 80'de Meclis feshedildi. Askerler, cunta Meclisi feshetti; fakat, Meclis adına görev yapan bir kurum var, Sayıştay -yani Sayıştay bizim adımıza görev yapıyor, denetim görevini bizim adımıza yapıyor- askerler Meclisi feshetmesine rağmen Sayıştayı feshetmediler. Siz bugün Sayıştayı feshediyorsunuz. Yani, askerlerden, o darbecilerden, o cuntacılardan daha ileri gitmiş durumdasınız değerli milletvekilleri.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Rahmet okuyorlar, rahmet.

MUHARREM İNCE (Devamla) - Yani, Sayıştay, askerî cuntanın hesap ve işlemlerini denetlemeye devam etmiştir. Sayıştay bile askerî cuntanın harcamalarını denetlemiştir, onları rapor etmiştir, Büyük Millet Meclisine göndermiştir.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Demek AKP cuntadan beter.

MUHARREM İNCE (Devamla) - Bütçeyi doğru düzgün yapabilmek için, kör kuruşun hesabını sorabilmek için, yetimin hakkını savunabilmek için, esnafın ödediği verginin ne olduğunu bilebilmek için; emeklinin, işçinin, çiftçinin, iş adamının verdiği verginin sonucunun ne olduğunu görmek için... Çocuğuna mama alamayıp asgari ücretinden vergi kesilen insanların parası nereye gidiyor, bunu sormak bizim hakkımız. Bunu sormak yalnızca muhalefet milletvekillerinin görevi değil, bu sizin de sorumluluğunuz alanında. Siz, yürütmenin yardımcısı değilsiniz, bakanların askeri değilsiniz, bakanların emir eri değilsiniz, bakanların aklayıcısı değilsiniz; siz, yasamanın bir üyesisiniz, o kör kuruşun hesabını vereceksiniz.

Şimdi, biz bu vergilerin hesabını soruyoruz. Sorumuz 2 tane. Bir: Topladığın vergileri nereye harcadın? İki: Bu harcamayı yaparken usulüne uygun harcadın mı? "Harcama yetkisi ver bana." diyor Başbakan, "Harcama yetkisi ver ama beni denetleme, bana hesap sorma." diyor.

Değerli arkadaşlarım, Sayıştay bakın ne demiş, diyor ki: "İlgili kurum bilgi ve belge vermediği için denetleme yapılamamıştır." Böyle bir şey olabilir mi? Babasının çiftliği mi burası Hükûmetin? Türkiye Cumhuriyeti birilerinin babasının malı mı, babasının çiftliği mi? Başbakanlık bilgi, belge vermiyor. Avrupa Birliği Bakanlığı bilgi, belge vermiyor. Emniyet Genel Müdürlüğü bilgi, belge vermiyor. Biz merak ediyoruz ya, diyoruz ki: "Bu biber gazını kaç paraya aldınız, ne kadara aldınız, nereden aldınız?" Bu milletin vergilerini harcıyorsunuz beyler, vergilerini; babanızın parasını harcamıyorsunuz. Bakın, usulüne uygun harcadıysanız, eğer milletten topladığınız bu vergileri usulüne uygun, yasalara uygun, Anayasa'ya uygun harcadıysanız sorun yok zaten. Neden o zaman kaçıyorsunuz, neden korkuyorsunuz?

Bakın, billboardları kiralayıp oralarda bir ilan yapıştırmak istiyoruz, ne diyoruz orada: "Ben vergimi veriyorsam, Başbakan da vatandaşa hesap verecek." Eğer bu ülkede simitçi vergi veriyorsa, öğretmen vergi veriyorsa, emekli vergi veriyorsa, iş adamı vergi veriyorsa, holding patronu vergi veriyorsa, herkes vergi veriyorsa ve bu vergileri de Hükûmet olarak, iktidar olarak siz harcıyorsanız millet vergi veriyorsa siz de hesap vereceksiniz beyler, hesap.

Peki, billboardlarda "Ben vergimi veriyorsam, Başbakan hesap verecek." diye afişlerimiz... Billboardları kiraya veren firma ne diyor biliyor musunuz? "Başbakanı aşırı eleştirdiği için bunları yayınlayamayız." diyor. Televizyonlar kapalı, gazeteler kapalı, billboardlar kapalı, sosyal medya takipte, sonra da "diktatör" deyince kızıyorsunuz. Böyle bir uygulamaya, böyle bir Başbakana "diktatör" denmez de ne denir? Türkiye'deki ileri faşizmin adı, diktatörlüğün adı işte budur değerli milletvekilleri.

Sayın Başbakan, cumhuriyet tarihinin gelmiş geçmiş en büyük örtülü ödenek harcayan Başbakanıdır. Cumhuriyet tarihi boyunca Recep Tayyip Erdoğan'ın harcadığı örtülü ödenek miktarı bir rekordur. Şimdi, Başbakanın istediği şudur: "Ben, örtülü ödenekte bir rekor kırdım. Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülecek olan Türkiye Cumhuriyeti'nin bütçesini de örtülü ödenek gibi kullanırım." diyor. Yani örtülü ödenekle Türkiye'nin bütçesini aynı görüyorsunuz. Bunun sonucu kötü olur, gün gelir hesap döner, çok fena bedel ödersiniz bu konuda, siz de bedel ödersiniz. Bu milletin parasının hesabını soruyoruz biz, sizin babanızın parasını sormuyoruz. Bunları bilmenizi istiyorum.

Şimdi, vatandaşı yanıltmaya çalışıyorsunuz. Ne diyorsunuz vatandaşa? "Cumhuriyet Halk Partisi bütçeyi engelliyor." Yalanı bırakın, hesabı verin. Neymiş? Bütçede önerge olurmuş mu? Bakın size önerge: 24/12/1997, Genel Başkan Yardımcınız -o zaman milletvekili- Ekrem Erdem bir önerge vermiş. Demek ki bütçede önerge oluyormuş. O zaman muhalefet milletvekili...

RECEP ÖZEL (Isparta) - 1 tane, 1 önerge, 800 tane değil o!

MUHARREM İNCE (Devamla) - O zaman muhalefet milletvekili...

RECEP ÖZEL (Isparta) - Tıkamak için önerge değil o.

MUHARREM İNCE (Devamla) - Onları da anlatacağım, acele etme.

RECEP ÖZEL (Isparta) - Tıkamak için önerge değil o.

MUHARREM İNCE (Devamla) - Acele etme... Acele etme...

Bakın, bir başka konu: Bütçede yoklama olurmuş mu?

RECEP ÖZEL (Isparta) - Olur...

MUHARREM İNCE (Devamla) - CHP yoklama isterse, engelleme yapıyormuş...

RECEP ÖZEL (Isparta) - Olur mu canım, yoklama olur, buna "olmaz" diyen yok!

MUHARREM İNCE (Devamla) - 10/12/2001 Pazartesi: "Başkan - Evet, yoklama talebinde bulunan arkadaşlarımızın isimlerini okuyacağım:

Bülent Arınç? Burada.

Hüseyin Çelik? Burada.

Mehmet Ali Şahin? Burada.

Sadık Yakut? Burada.

Faruk Çelik? Burada..."

Bak, bak, tutanaklara bak, diyor ki... Bakın, bütçede yoklama istemişler. İnşallah, Sadık Yakut o gün yönetir Meclisi de, ben de bu belgeyi kendisine etrafını çerçeveletip gönderirim. Muhalefetteyken önerge vereceksiniz, yoklama isteyeceksiniz, sonra CHP yoklama isteyecek, önerge verecek diye, önerge sayısını 7'yle sınırlandırmaya çalışacaksınız. 8, 9, daha fazla önergelerin olduğu bütçe görüşmelerinin tutanaklarını size ambalajlayıp hediye olarak göndeririz.

RECEP ÖZEL (Isparta) - Gönder, ambalajsız da kabul ederiz.

MUHARREM İNCE (Devamla) - Geçmişte, işte diyoruz ya sürekli çifte standart hâlindesiniz, yaptığınız iş bu. Yargıyı ele geçireceksin, teftiş kurullarını kapayacaksın, bürokratları değiştireceksin, Sayıştay raporlarını Meclisten gizleyeceksin, Sayıştaya bilgi, belge göndermeyeceksin, bunun adına da "demokrasi" diyeceksin? "Yolsuzluk yapmadım." diyen bir Başbakan, Meclis denetiminden kaçmaz.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Adam yapmadım demiyor ki!

MUHARREM İNCE (Devamla) - "Ben bu milletin vergilerini doğru düzgün harcadım, usulüne uygun harcadım." diyorsan Sayıştaya bilgilerini, belgelerini gönderirsin, o Sayıştay raporları buraya gelir, Büyük Millet Meclisi üyeleri de bunlara bakarlar.

Değerli milletvekilleri, bavulun üzerinden sevinçten uçuyordunuz, şimdi bavula küsüyorsunuz. Bir zamanlar çocuklar gibi... Biz çocukken bavulların üzerinde kayardık karda. Siz de bavulun üzerinden lehinizde çıkınca sevinçten uçuyordunuz, şimdi küsüyorsunuz. Bu paralar mahrem değildir, bu paralar devletin mahremi değildir, milletin vergisidir. Biz milletin kör kuruşunun hesabını soruyoruz. Geçmişte, muhalefetteyken söylediklerinizin tersini bugün iktidardayken yapıyorsunuz. Bugün güçlü konumda olabilirsiniz ama yarın sizler mutlaka bu milletin parasının hesabını vereceksiniz diyorum. Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)