| Konu: | ÜLKEMİZİN ULUSAL GÜVENLİĞİNİ YENİ TEHLİKELERE MARUZ BIRAKAN, SİYASİ VE EKONOMİK ÇIKARLARINA ZARAR VEREN, DÜNYADAKİ KONUMUNU GİDEREK AŞAĞI ÇEKEN HATALI DIŞ POLİTİKA İCRA ETTİĞİ İDDİASIYLA DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU HAKKINDA GENSORU AÇILMASINA İLİŞKİN ÖNERGESİ NEDENİYLE |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 26 |
| Tarih: | 09.12.2013 |
MUHARREM İNCE (Yalova) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
AKP'den, öncelikle şunu öğrenmek istiyorum: Bu gensoruları neden pazartesi ve cuma günlerine koyuyorsunuz? Yani, bakanlara mı güvenemiyorsunuz, milletin gözünün önünde bakanları savunmaktan aciz durumda mısınız, yoksa milletten neyi gizliyorsunuz? Önce bunu bir sorgulamamız gerekir.
Sayın Dışişleri Bakanı, Esad'a "diktatör" diyor, daha pek çok kişiye de bu kavramı kullanıyor. Peki, Meclise hesap vermeyen birisi sizce diktatör değil midir Sayın Bakan?
24'üncü Dönemde, size, muhalefet milletvekilleri 698 soru önergesi vermişler. Bu 698 soru önergesinin 32'si henüz işlemde. Siz 666 önergenin 78'ini yanıtlamışsınız yani yüzde 12'sini, 386'sını süresi içinde yanıtlamamışsınız, 145'ine ise hiç cevap vermemişsiniz. Bu 145'in -hiç cevap vermediğiniz önergelerin- 2'si bana ait. Şimdi, bunlardan birisi VIP yolcularıyla ilgili.
Bir gün Ankara'da havaalanındayım. Bir karış sakallı, kazaklı, botlu, kıyafetleri farklı yani bir militan görüntüsünde onlarca insan havaalanlarından geçip gidiyor. Ya, "Bunlar kim?" dedim, merak ettim. Yani, bir VIP'ten... Bunlar kim? Suriye uyruklu mu, başka ülkeler uyruklu mu, Suriye'de savaşmaya giden insanlar mı? VIP'ten kimlerin yararlanacağı havaalanlarında asılı. Bunlar kim? Soru önergesi verdim, on aydır buna cevap vermiyorsunuz Sayın Bakan.
Yine, bir açıklamanızda "Kerkük'e yetmiş beş yıl aradan sonra giden ilk Dışişleri Bakanıyım." dediniz. Ben de sordum bu doğru mudur diye. Verdiğiniz cevapta "Uzun süredir ilk giden." dediniz. Ben de bu uzun sürenin ne kadar olduğunu sordum ama buna cevap veremiyorsunuz. Biz diyoruz ki Cumhuriyet Halk Partisi olarak: Sayın Davutoğlu'nun uyguladığı dış politika, Türkiye'nin ulusal çıkarlarına ters, ulusal güvenliğimizi ve sınır güvenliğimizi tehdit eden bir politikadır bu; yaşadıklarımız da bunu gösteriyor. Yani, tatilden, Bodrum tatilinden, Boğaz gezisinden, dostum Esad'tan, imzaladığınız 49 uluslararası anlaşmadan, terörle mücadele iş birliğinden, biz bu suyla ilgili anlaşmada "Yanlış yapıyorsunuz." dememize rağmen -Türkiye Büyük Millet Meclisi tutanakları buradadır- o imzaladığınız anlaşmalardan, bunlardan niye çark ettiniz? Kimin talimatıyla çark ettiniz?
Bakın, tarih 19 Ağustos 2013, Başbakan Türkmenistan'a giderken yolculuk öncesinde bir açıklama yapıyor, Arapların iç işlerine karışma uyarısı yapanlara "Suriye için neden yardım istediniz? Onlar da Arap değil miydi?" diyor. Ben de bunu soru önergesi yaptım, "Suriye için sizden yardım isteyen ülkeler hangileridir?" dedim. "Kim bunlar? Yardımın içeriği nedir, miktarı nedir? Sizin yaptığınız yardımların Türkiye'ye maliyeti nedir?" diye sorduk 19 Ağustos 2013'te. 21 Kasımda Sayın Davutoğlu cevap veriyor, "üçüncü tarafların talep ve arzuları doğrultusunda değil." diyor yani "Biz bunları üçüncü tarafların talep ve arzuları doğrultusunda yapmadık." diyor. E, o zaman hanginiz doğru söylüyorsunuz? Birinizden biriniz yanlış konuşuyor, yalan konuşuyor demek istemiyorum ama ya Başbakan doğruları söylemiyor ya da siz doğruları söylemiyorsunuz. Ben sorularımı Türkçe soruyorum, sizden de Türkçe cevaplar istiyorum Sayın Bakan.
Bir başka soru: Başbakan "Suriyeli muhaliflere lojistik destek verdik." diyor. Ne zaman diyor bunu? 2013'ün Mayısında. Peki, Suriyeli muhaliflere verdiğiniz bu lojistik desteğin maliyeti nedir, içeriği nedir, örtülü ödenek kullanıldı mı? Yanıt yok.
27/6/2012. "Özgür Suriye Ordusuna silah ve lojistik destek verdiniz mi?" diye sormuşum, yine Sayın Bakan, buna cevap veremiyorsunuz. İşte, diktatörlük budur. Meclise hesap vermeyenler diktatördür.
10 Mart 2010 tarihinde devletin kanalı TRT canlı yayına geçiyor, polis, mühimmat kamyonunun peşine takılıyor, polis sevkiyata ilişkin resmî belgeye bile ikna olmuyor. Gazete başlıkları: "Bu bombalar kimin?", "Böyle bomba sevkiyatı olmaz.", "TSK'nın kamyonuna operasyon."
8 Kasım 2013: Adana'da bomba yüklü bir araç yakalanıyor. Gazeteler manşetten görmüyor, TRT canlı yayından vermiyor. Bu olay bile Türk Silahlı Kuvvetleri ve Suriye politikanızın özetidir.
Reyhanlı'da 53 vatandaşımız ölüyor, siz ölenlerin mezhepleriyle uğraşıyorsunuz. Oysa size sorumuz şu: "Önceden istihbarat aldınız mı, almadınız mı?" Siz bu olayı bile bir gariban askerin üzerine yıkmaya çalışıyorsunuz, aylardır o garibanı yargılıyorsunuz.
"Esad gidecek." diyordunuz, aylarla, haftalarla bunu açıklıyordunuz. Üç saatte Şam'a gitme senaryoları çiziyordunuz. Şam 500 kilometre; otobanda 130'la gitsen, 3 saatte 390 kilometre. Bu kadarcık bir matematiği bilmeyen milletvekilleriniz bu açıklamayı yaptı.
Emevi Camisi'nde cuma namazı kılacaktınız.
METİN KÜLÜNK (İstanbul) - Bir gün kılacağız, hiç endişelenme. Sen de geleceksin, beraber kılacağız inşallah.
MUHARREM İNCE (Devamla) - Yemen'e gönderdiğiniz suikast silahları Türkiye menşeli Glock marka silahlar. Kıbrıs Rum kesimine palavradan savaş ilanı dediniz, göndere göndere kırkyıllık Piri Reis'i gönderdiniz. Somali'de kabileler üzerinden, gruplar üzerinden yürüttüğünüz politikanın sonucu ortada. Mısır'da İhvan üzerinden dış politikada Türkiye'nin geldiği durum da ortada.
Dış politikayı konuşurken Esma'ya ağlıyorsunuz ama Türkiye'de gözünü kaybeden, kafa travması geçiren gençlere, hapislerde çürüyen insanlara ağlamıyorsunuz. Bu çifte standardınız yurt dışında da anlaşıldı. Türkiye bir yalnızlığa doğru gidiyor. Onun içindir ki sıfır sorun politikanızdan değerli yalnızlık politikasına terfi ettiniz. Kendi ülkesinin Meclisinde terör konuşulurken, 20'li yaşlardaki çocukların şehit edilmesi konuşulurken 90 yaşında vefat eden Suudi Kralının taziyesine giden Başbakan artık dışarıda inandırıcı değildir.
Amerikan askerleri postalla Irak'ta camiye girerken siz "Dolmabahçe'de camide bira içtiler." yalanına sığınırsanız ve aradan 27 cuma, yedi ay, iki mevsim geçmesine rağmen hâlâ camide bira içildiğini açıklayamazsanız ehlisünnet sakalınızdan vazgeçip Amerikan tıraşına razı olmuşsunuz demektir, askerin başındaki çuvala razısınız demektir, beyzbol sopası sizi hizaya getirmiş demektir, deliğe süpürülme ertelendi demektir.
Herkesle kavgalı hâle geldik. Yemen ile Mısır'ı da buna dâhil ettiniz. Bunu nasıl başardığınızı doğrusu merak ediyorum. Acaba cumhuriyet tarihinde kaç kez istenmeyen adam ilan edildik? Kıbrıs Barış Harekâtı ve Libya'yı yan yana koyduğumuzda, bu ülkede yaşı 45'in üzerinde olanlar ne düşünürler, hangi vefa duygusuyla bakarlar Libya'ya? Ama siz Libya'nın liderini devirmek için bavul dolusu paralar gönderdiniz. Aldığınız insan hakları ödülünü ise hâlâ boynunuzda taşıyorsunuz. Bu vefasız, ilkesiz, tutarsız politikanız Türkiye'ye zarar vermektedir.
Bir Filistin politikamız vardı, iktidarlara bağlı olmayan, hükûmetlerle değişmeyen bir Filistin politikamız vardı; onları da parçaladınız. Bunun içindir ki mayıstan beri Gazze'ye gidemiyorsunuz. Size vizeyi kim vermiyor Sayın Bakan; İsrail mi vermiyor, Amerika Birleşik Devletleri mi vermiyor? Kabilelerle, gruplarla, partilerle dış politika doğru değildir. Devletten devlete ilişkiyi yok ettiniz. "Oyun kurucuyuz." dediniz, oyuncak oldunuz. "Stratejik derinlik" dediniz, stratejik çukurda boğuldunuz. "Kardeşim Esad"tan, "Kanlım Esed"e terfi ettiniz.
Letonya'da AVM çatısı çöktü, başbakan istifa etti. Japonya'da 135 dolarlık bir saat yüzünden bakan istifa etti. Almanya'da bir bakan, yakınının fabrikası var, malları çok kaliteli diye referans olduğu için istifa etti. Danimarka'da Dış Yardım Bakanı lüks uçak bileti için istifa etti. Almanya Cumhurbaşkanı bir gazeteye "Bu haberi yayınlamayın." diye mail attığı için istifa etti. Siz, Türkiye'yi bu kadar yalnızlaştıran, dış politikada Türkiye'nin çıkarlarını koruyamayan, Türkiye'yi batağa sürükleyen bir Bakansınız. Türkiye'nin selameti için, partinizin selameti için, sizin selametiniz için en doğrusu istifa etmenizdir Sayın Davutoğlu diyorum, Meclisimize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)