GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: SAĞLIK BAKANLIĞI VE BAĞLI KURULUŞLARININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:26
Tarih:09.12.2013

CHP GRUBU ADINA KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine sizi diş hekimlerinin sorunlarıyla sürekli meşgul ediyorum ama bu sorunlar yıllardır çözülemediği için bir daha bir daha Mecliste dile getirmek istiyorum çünkü meslektaşlarımızın çok önemli sıkıntıları var. Onları burada dile getirmezsem onlar adına buraya gelmiş olan bana sitem ettiklerini düşünüyorum.

Dün yine İstanbul Tabip Odasının çıkmakta olan Tam Gün Yasası'yla ilgili olarak yapmak istediği basın toplantısı maalesef her zamanki gibi hoyratça davranılarak Hükûmetinizce engellenmiştir. Her gün bir yenisini gördüğümüz bu antidemokratik uygulamaların ileri demokrasiyle ne ilgisi olduğunu çözememekteyim.

Öncelikle, ilgili kurum ve kuruluşların görüşü alınmaksızın, Komisyon çalışmaları esnasında kamunun ve özel sağlık sektörünün farklı bileşenlerinin menfaati için sunduğumuz tüm önergelerin reddedilmesi suretiyle birilerinden ve bir yerlerden sipariş edilen konuların birbirinden alakasız maddelerle dayatılmasını burada huzurlarınızda kınıyorum. Hükûmet zaten bazı izahı olmayan sağlık politikalarıyla hekimleri üzmekteyken diş hekimleri bundan fazlaca nasibini almaktadır. Tam beş yıldır muayenehanesi bulunan 17 binin üzerindeki diş hekimi kamudan hizmet alımı konusunda devletten haber beklemektedir. Son olarak Başbakan Yardımcımız Ali Babacan, tam bir yıl önce, bunun ağır bir yük getireceğini söyleyerek konuyu kapatmış ve "İlgili kuruluşlarımız tarafından üzerinde çalışılıyor." demekle yetinmiştir. Oysa, SGK yıllardır bu özel muayenehanelerden ve kliniklerden hizmet almak için söz vermekte, çalışma yapmakta fakat her bakan değişiminde bu süreç ötelenmektedir. Bu muayenehanelerde bulunan ekipmanlar işsizlik dolayısıyla atıl beklemektedir. Hizmet alınamaması nedeniyle birçok muayenehane kapanmakta, buralara hizmet veren diş hekimi, yardımcı personel ve diş teknisyenleri de zincirleme olarak işsiz kalmaktadırlar. Bu muayenehaneler, yurdun dört bir köşesinde en ücra alanlarda bulunmaktadırlar. Sağlık sektörünün tüm kalemlerinden kamu hizmeti alınmaktayken bugün sadece diş hekimliği hizmetleri bu kapsamın dışında tutulmaktadır. Sağlık Bakanlığının bütçesi görüşülürken de sormuştuk, verilen cevaba göre; ağız diş sağlığına toplam sağlık harcamaları içinde yüzde 4'lük bir oran ancak tahsis edilebilmiştir.

Değerli milletvekilleri, Hükûmet, performans sisteminden nasibini alan diş hekimlerinden akla ve bilime aykırı şekilde çalışmasını beklemektedir Hekimlikte yapılması gereken işlem sayısı bilimsel olarak bellidir. Yapılan tedavilerin de kalitesi tartışmalı hâle gelmektedir bu yöntemlerle. Hükûmetin ısrarlı politikaları yüzünden bugün muayenehanesinde çalışan diş hekimi işsiz, kamuda çalışan diş hekimleri köle durumundadır. 7 bin diş hekimiyle tüm Türkiye'nin ağız ve diş sorununu çözme olanağınız yoktur. Türkiye maalesef ağız ve diş sağlığı açısından, hem ABD'nin hem de Avrupa'nın çok gerisindedir. Aynı şekilde, diş hekimlerinin hakları da bu ülkelerin çok gerisindedir. Hükûmet yurdun birçok yerine ağız ve diş sağlığı merkezi açarak burada çalışan diş hekimlerine performans sistemi dayatmasıyla günde 30 ila 60 hasta yükleyerek bu sorunu sadece görünürde çözmeye çalışmaktadır. Oysa amaç, sorunu çözermiş gibi yapmak değil, koruyucu ve önleyici tedbirleri alarak uzun vadeli çözümler üretmektir. ADSM'lerde günde 14-18 olması gereken girişimsel işlemler 30 ila 60 sayısını bulmakta, bu da çalışan hekimler ve yardımcı personel üzerinde ciddi sağlık problemleri yaratmaktadır. Geçen sene de önermiştim: Adliyede performans sistemini uygularsanız birikmiş tüm dosyalar altı ay içinde eriyecektir. Bugünlerde olduğu gibi, bazı cin fikirlilerin polise de performans uygulamasını düşünmesi ise her hırsızlığı çözecektir ama dikkat etmek lazım, bu hırsızlıklar nerelere kadar gelecektir, onu da görmek lazım.

Hekimler aldıkları ücretin özlük haklarına yansımaması dolayısıyla emeklilikte büyük zorluklar çekmektedirler. Sayın Bakan otuz yıl sonra bunun düzeleceğini söylemişse de bu bize "Ya deve ölür ya deveci" fıkrasını hatırlatmaktadır.

Ağız diş sağlığı merkezlerinin ülke genelinde sayısı 140 civarındadır. Merkezlerin, mümkün olduğu kadar, hizmete ulaşmanın zor olduğu Anadolu'nun kentlerine gitmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu sistemin bir halkası olarak bir girişim de kasımın ilk haftasında Kütahya'da yaşanmış, kamuya ait Kütahya Ağız ve Diş Sağlığı Merkezinde diş hekimliği hizmetlerinin taşeron eliyle verilmesi için Sağlık Bakanlığı tarafından ihale açılmış, Türk Diş Hekimleri Birliği, odalar ve meslektaşlarımız ve sağlık meslek örgütleri tarafından tepkiyle karşılanan bu ihale şimdilik iptal edilmiş ama son on yılın uygulamalarına bakıldığında da bu girişimlerin son bulmayacağını rahatlıkla görmekteyiz ama meslektaşlarımız, her seferinde, bu taşeronlaşmaya sonuna kadar direnecektir.

Yine, son dönemde -bakanlarca yalanlansa da- ağız diş, göz ve bazı ilaçlarla ilgili ödemelerin kapsam dışına çıkarılacağı sıklıkla dile getirilmektedir. Bu hizmet ve ilaçlar tamamlayıcı sağlık sigortası kapsamına alınmaya çalışılmaktadır. Bu da sağlık sistemimizde onarılmaz yaralar açacaktır.

Değerli milletvekilleri, ağız ve diş sağlığının genel sağlığın ayrılmaz bir parçası olduğunu bütün dünya İstanbul Deklarasyonu'yla kabul etmiş, Dünya Sağlık Örgütü kalp ve damar hastalıkları, şeker hastalığı, kanser ve ağız diş hastalıklarını en yaygın ve en önemli bulaşıcı olmayan 4 hastalık olarak tanımlamıştır. İlaveten, yine ağız diş hastalıkları dünya genelinde en pahalı 4'üncü hastalık olarak konumlanmaktadır. Diş çürükleri çoğu yetişkini etkilemekte, okul çocuklarının yüzde 60 ila 90'ını etkileyerek her yıl milyonlarca okul gününün kaybedilmesine sebep olmaktadır. Diş çürükleri ve diş eti hastalıkları en önemli global ağız sağlığı sorunları arasında sayılmakta, ağız kanseri en sık görülen 8'inci kanser tipi olarak karşımıza çıkmaktadır.

Dolayısıyla, genel sağlık ile ağız ve diş sağlığı arasında yadsınamayacak derecede önemli bir bağ vardır. Türkiye'de genel sağlıkta ve diş hekimliğinde tedavi edici değil koruyucu ve önleyici sağlık hizmeti benimsenmelidir. Nitekim, büyüyen nüfus yeni yaklaşımlar gerektirmekte, bunun için toplum bilincinin artırılması hedeflenmelidir. İletişim çağında bunu yapmanın en önemli ve etkin yolu medya vasıtasıyla geniş kitlelerin bilgilendirilmesiyle olur. Sağlık Bakanlığının insan sağlığıyla ilgili kamu spotları hazırlayarak pek çok konuda bilinç oluşturulması çabaları önemlidir ancak bunun ağız ve diş sağlığı uygulamaları için de yapılması mutlaka gerekmektedir. Film veya dizilere kamu spotları yerleştirilmesi veya sanal reklamlar şeklinde bu bilinçlendirmenin yapılması tüm toplumun yararınadır.

Bugün, ne yazık ki, genel tıp ve diş hekimliği eğitimi arasında büyüyen bir kopukluk bulunmaktadır. Diş hekimleri için son gelişmeleri ve teknolojiyi içeren müfredattan yararlanabilecekleri, ideal ağız sağlığı hizmetleri sağlayabilecekleri ve geniş düşünerek genel sağlığa yönelik önlemler alabilmelerini sağlayacak bir eğitim sistemi oluşturmak şart olmuştur. Fakültelerde edinilen bilgi ve becerilerin unutulmamasını, diş hekimliği alanındaki gelişmelerin izlenmesini ve topluma daha nitelikli diş hekimliği hizmeti verilmesini sağlamak amacıyla 1998 tarihinde Türk Diş Hekimleri Birliği Merkez Yönetim Kurulu kararıyla Sürekli Diş Hekimliği Yönergesi yürürlüğe girmiş ve Sürekli Diş Hekimliği Programı başlamıştır. Bu programın başladığı günden itibaren on dört yıl içerisinde 17 bin diş hekimi bilimsel etkinliğe katılmıştır. Bunlar çok önemli başarılı çalışmalardır. Bu programın beş yıllık bir geçiş süresiyle birlikte 2019 yılı itibarıyla Bakanlık tarafından zorunlu hâle getirilmesine yönelik Diş Hekimleri Birliğinin talebi vardır. Yani, birçok gelişmiş ülkede, Almanya'da, İtalya'da ve Fransa'da zorunlu olan lisans eğitimi sonrasındaki zorunlu sürekli diş hekimliği eğitiminin ülkemizde zorunlu olması, geçiş süresi olarak kabul edilecek beş yılın da teşvik edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Öğrenmenin ve gelişimin sonu yoktur. Bu sebeple, sürekli diş hekimliği eğitiminin mecburi olması, diş hekimleri ve halk sağlığı açısından şarttır.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, yeri gelmişken, sıklıkla tarafımıza iletilen bir talebi daha gündeme getirmek istiyorum. Diş hekimliği fakültesi stajyer öğrencilerine ücret ödenmemesinin eksiklik olduğunu daha önceki konuşmalarımızda da dile getirmiş, konuyla ilgili kanun teklifi vermiştik. Bir kez daha altını çizmek isterim ki, bu zorlu şartlarda kendi cebinden para harcayarak, 4'üncü ve 5'inci sınıfta hasta bakarak devlete önemli ekonomik katkıda bulunan, her türlü sağlık riskiyle karşı karşıya olan diş hekimliği fakültesi öğrencileri büyük bir haksızlıkla karşı karşıyadır. İntern hekimlere bugün ödenen aylık ücretin, stajyer diş hekimlerine de ödenmesi ve sosyal güvenlik haklarından faydalandırılmaları gerekmektedir.

Bir başka sorunumuz da, muayenehanelerin Diş Hekimleri Odasından ve il sağlık müdürlüğünden aldığı ruhsatın yanı sıra, bir de belediyelerden ruhsat alması büyük sıkıntılara yol açmaktadır. Aynı durumda olan avukatlar, mali müşavirler ve noterlerin istisna olması eşitlik ilkesine uygun görülmemektedir. Diş hekimi muayenehanelerinin de belediyeden ruhsat almaları bir an önce istisna kapsamına alınmalıdır.

Bunun yanı sıra, sağlıkta veri paylaşımı her bakımdan büyük sıkıntı yaratmaktadır. Bu, kesinlikle, Anayasa'nın 20'nci maddesine aykırıdır. Üniversitelerimiz halka açılma bahanesiyle artık sadece basit, sıradan, birinci basamak hizmetlerini yapmaktadır. Hâlbuki, üniversitelerimiz ileri teknikle, sağlıkta daha çözülemeyecek, karmaşık sorunları çözmek üzere yaratılmıştır. Bu konuda da mutlaka üniversitelerin gerekli konuma getirilmesini talep etmekteyiz.

Hepinize saygılar sunmaktayım, teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)