GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: SAĞLIK BAKANLIĞI VE BAĞLI KURULUŞLARININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:26
Tarih:09.12.2013

SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU (Giresun) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; değerli arkadaşımız Balbay'a "Özgürlüğe hoş geldin." diyerek konuşmama başlamak istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, sağlık politikalarının temel sorunu: Sağlığa halk yararı açısından mı bakacağız, yoksa sağlık üzerinden sermayeye yeni bir kapı açmanın ya da özel sektöre sermaye aktarımının yeni bir yolu olarak mı değerlendireceğiz? Bugün sağlıkta ikili uygulamayla yani bir taraftan kamu hastaneler birliği, diğer taraftan özel hastaneler birliğiyle yürütülen sağlık uygulamalarını kamu-özel ortaklığı formülü ile süreç içerisinde tamamen özel sektöre mi bırakacağız? İktidarın "Sağlıkta reform" diyerek ticarileştirme, piyasalaştırma, özelleştirme hedeflerinin bedelini vatandaş ödeyerek hastaneler ticaretin en iyi yapıldığı mekânlar hâline mi getirilecek? Buradan paran kadar sağlık hizmeti alabileceğin bir sağlık düzenine mi geçilmek hedefleniyor? Bu anlamda, bir taraftan Sağlık Bakanlığı görevini yürüten, diğer taraftan Özel Hastaneler Birliği mensubu olan Sayın Bakanın, sağlık sermayesine ve onun menfaatlerine uygun politikalar çelişkisi içinde olması kaçınılmazdır. Hayatın her alanında olduğu gibi sağlıkta da, iktidar partisi, Meclisten geçen tüm düzenlemelerde hastayı, tüketiciyi, halkı hesaba katmadan, sayısal çoğunluğunun gücüyle sermaye lehine kararlar çıkarıyor. Yani "Paran kadar yaşa, paran kadar eğitim al, paran kadar sağlık hizmeti al." anlayışı ile sosyal devlet olma sorumluluğunu terk ediyor.

Sadece bir hekimin tam gün bir hastanede çalışmasının sağlık sisteminin başarılı olmasını sağlayamadığını yaşayarak görmekteyiz. Halkımıza en iyi sağlık hizmetini sunabilmenin ön koşullarından biri de maddi ve manevi olarak şiddetten uzak çalışma ortamının sağlanmasıdır. Başta hekimler olmak üzere, tüm sağlık çalışanlarının daha verimli sağlık hizmeti sunabilmesi için çalışma koşullarının, ekonomik ve özlük haklarının iyileştirilmesi gerekmektedir.

Görüşmekte olduğumuz bu yasada, adaletsizlik ve hukuksuzluk yanında, Anayasa'ya da aykırılık söz konusudur. Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği kanun maddeleri, Mahkemenin bu yöndeki kararları hiçe sayılarak yeniden düzenlenmektedir. Hem anayasal hem de uluslararası anlaşmalarda imzamız olan sözleşmelere uyulmayarak, kişi hak ve özgürlükleri ihlal edilmektedir. Hastalara ait tıbbi kayıtlar, Sosyal Güvenlik Kurumu ve Sağlık Bakanlığı veri tabanlarında toplanmaktadır. Bu verilerin toplanmasında kişinin ve muayenenin özellikleri, hastanede olan her şeyin detaylı olarak bildirilmesi istenmektedir. Bu verilerin satılması, başka kurumlarla paylaşılması söz konusu olabilecektir. Her türlü verinin resmî ve özel sağlık hizmeti ayrımı yapılmadan toplanması, hekimin buna memur edilmesi, bir de üzerine ücret ödemesi istenmesinin sağlık hizmetlerine darbe vurması ise kaçınılmazdır. Hastaların sisteme ve hekime güvenmemelerine, sağlık hizmetlerine başvurmamalarına, hasta ve hekimin resmiyeti olmayan kayıt dışı yollardan çözüm aramalarına neden olacaktır.

Sağlık çalışanlarının performansa dayalı sağlık sisteminden dolayı, daha iyi hizmet, verim ve çalışan memnuniyetinin gerçekleşmediğini de yine yaşayarak görmüş bulunmaktayız. Özel hastaneler ve kamu hastanelerinde hasta-doktor ilişkileri yanında, sağlık çalışanları arasındaki ilişkiler de bozulmuştur. Doktorun hastaya ayıracağı sürenin kısıtlanması performans sistemiyle teşvik edilmektedir. Sağlığın tamamen sermayeye bırakılması, beraberinde etik kuralların ne kadar uygulanabilirliği konusunda endişeleri de artırmaktadır. Tam Gün Yasası'yla tıp eğitimi ve geleceği siyasete ve ticarete kurban edilmektedir.

Anlatmaya çalıştığımız nedenlerden dolayı, bu tasarının, başta halkımız olmak üzere, hastaya, hekime, sağlık çalışanlarına, tıp eğitimi veren ve uygulayan eğitim kurumlarımıza ve mensuplarına getireceği yarar olmadığı, tek yanlı olarak sermayeye hizmet edeceği anlayışına "hayır" diyoruz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)