| Konu: | BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ'IN 506 SIRA SAYILI BÜTÇE KANUNU TASARISI İLE 507 SIRA SAYILI KESİN HESAP KANUNU TASARISI'NIN BİRİNCİ TUR GÖRÜŞMELERİNDE HÜKÛMET ADINA YAPTIĞI KONUŞMASINDAKİ BAZI İFADELERİNE İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 28 |
| Tarih: | 11.12.2013 |
MUHARREM İNCE (Yalova) - Sayın Başkan, Sayın Bakan az önce Sayıştay Başkanının Genel Kurulda konuşma hakkı olmadığını, Genel Kurulda konuşma hakkı olmayan insanın incitilmemesi gerektiğini söyledi.
İç Tüzük 62, ikinci fıkrayı okuyorum: "Sayıştay Başkanı veya yetkilendireceği daire başkanı ya da üye, gerektiğinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde açıklama yapabilir." Bunu ben biliyorsam Sayın Arınç'ın bilmemesi mümkün değil. Benden daha tecrübeli ve Meclis Başkanlığı yapmış bir kişi, bal gibi de bunu biliyor. Bunu bilmesine rağmen -her zaman yaptığı iş bu- Genel Kurula çıkınca o sıcak siyasetin ruhuna sarılıp "Önemli olan burada ne söylersen söyle, buradan atılan lafları, onları zaten vatandaş duymuyor, kürsüdeki hatibin sözünü duyuyor, ben burada söyleyeceklerimi söyleyeyim, ezeyim, aşağılayayım, iftira atayım, bunların hepsini yapayım..." Vatandaş da bunu dinleyince zannediyor ki "Vah, vah, vah, vah zavallı Sayıştay Başkanı, hiç de konuşma hakkı yokmuş, nasıl da ona hakaret etmişler..." Şimdi, birincisi bu, yanlış bilgi verdi Meclise ve halkımıza.
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Niye dinliyoruz Sayın Başkan, niye dinliyoruz?
MUHARREM İNCE (Yalova) - İkincisi: Ben şunu beklerdim Sayın Arınç'tan, onu beklerdim: Ya, bu, olacak iş değil, yapılamaz. Adil Zozani'ye "sevgili kardeşim", Sırrı Sakık'a "değerli kardeşim" diye hitap etmesine gözlerim çok yaşardı, doğru da buldum, doğru da buldum.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Niye, nasıl hitap etsin?
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Seni sevmiyor olabilir ya, sevmiyor olabilir.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Bana da keşke bunu diyebilseydi. Ben onu demesini isterdim, isterdim.
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Sevmiyor seni ya, sevmiyor seni.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Aşkımız karşılıklı, ben de onu sevmiyorum.
Ama şunu söyleyeyim: Bir hukukçu olarak... (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Geçmişte de bana böyle bir konuşma yaptı. O dava şu anda düştü, böyle bir dava yok, sanık bile değilim. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BÜLENT TURAN (İstanbul)- Sayın Başkan, kaç dakika dinleyeceğiz?
MUHARREM İNCE (Yalova) - Bir avukat olarak ve bir Müslüman olduğunu söyleyen ve Müslüman olduğuna şahadet edeceğim birisi olarak geçmişte de bana böyle bir iftira atmıştı. Bugün şunu isterdim: Birisi "Kafanı kırarım lan" deyince", iki üç kere "lan" deyince ağzımdan bir kaba söz çıkmış.
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Neymiş o, neymiş?
MUHARREM İNCE (Yalova) - Diğeri ise, en galiz küfrü etmiş. Bunlar, kıyaslanacak, karşılaştırılacak şeyler değil.
Ben isterdim ki, yirmi - yirmi beş yıl milletvekilliği yapmış birisi olarak, Başbakan Yardımcısı olarak, yaşça büyük birisi olarak "Ayıp etmişler, özür dilerim Muharrem İnce'den, CHP Grubundan" demesini beklerdim. (AK PARTİ sıralarından "Niye dileyecek?" sesleri, gürültüler)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın İnce.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Bunu yapmasını isterdim...