GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2014 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TASARISI İLE 2012 YILI MERKEZİ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI NEDENİYLE
Yasama Yılı:4
Birleşim:27
Tarih:10.12.2013

MUSTAFA BALBAY (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay.

Sayın milletvekilleri, gazeteciliğim sürecinde, özgürlükte "En kötü meclis bile kapalı bir meclisten iyidir." diyen bir gazeteci olarak hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın milletvekilleri, ben konuşmamı bütçe üzerine yapacağım, bütçe açığı ile ilgili görüşlerimi paylaşacağım. Bu açıklardan birincisi, özgürlük açığıdır. Şu anda, bugün bu Meclisteki özgürlük açığının sadece 1'i giderilmiştir, bu özgürlük açığının 6'sı henüz bu Meclisin kapalı damarları gibi gündemde durmaktadır. Bütün dileğim, o milletvekillerinin de bugün benim yaptığım gibi yeminlerini etmeleri ve Meclisin çatısı altında görevlerini yerine getirmeleridir.

İkincisi, hukuk açığıdır. Sayın milletvekilleri, bugün sizinle samimiyetle paylaşmak isterim ki Türkiye'deki hukuk güvenliği sorunu can güvenliğinden bile ciddi bir sorun olarak gündemde durmaktadır. Bu hukuk açığının nelere mal olabileceğini bugün iktidar partisinden muhalefet partilerine kadar bütün partiler yaşamaktadır.

Yine, bu bağlamda, çok ciddi bir önemli açık, sayın milletvekilleri, Türkiye'deki yargılamalardaki adalet açığıdır. Adalet açığı öyle boyutlara ulaşmıştır ki bugün cezaevlerinde adalet bekleyen binlerce insan "Acaba Türkiye'de iç hukuk yolları tümüyle tükendi mi?" sorusunu sormaktadır. Bu bağlamda, Anayasa Mahkemesinin aldığı son kararın Türkiye'deki adalet açığının giderilmesinde önemli bir başlangıç olmasını diliyorum.

MUSTAFA AKIŞ (Konya) - Hangi anayasa değişikliğiyle oldu?

BAŞKAN - Lütfen arkadaşlar, lütfen...

MUSTAFA BALBAY (Devamla) - Sayın milletvekilleri, bugün Türkiye'deki önemli bir açık da iç barış açığıdır. Sayın milletvekilleri, hapishanede dört ay değil, dört yıl sekiz ay yatmış bir kişi olarak "İç barışa varım." diyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Ancak, bugün tartışılmakta olan barış açılımının barıştan uzaklaşmak olduğunu görüyorum.

PERVİN BULDAN (Iğdır) - Partin destek vermiyor ne yazık ki!

MUSTAFA BALBAY (Devamla) - Çünkü, sayın milletvekilleri, "açılım" sözcüğüne sözlüğü açıp bakarsanız "açılım"ın aynı zamanda "uzaklaşmak" olduğunu göreceksiniz. Denize doğru açılmak, karadan uzaklaşmaktır.

İSMAİL AYDIN (Bursa) - Size göre kan olur, kan!

BAŞKAN - Lütfen arkadaşlar, lütfen...

MUSTAFA BALBAY (Devamla) - Gökyüzüne doğru açılmak, yine, yeryüzünden uzaklaşmaktır. Bu bağlamda ben, Türkiye'deki iç barış açığının gerçekten bütün partilerin bu bağlamda bir araya gelerek ortak gerçekleştirebilecekleri ciddi bir konu olduğunu görüyorum.

Sayın milletvekilleri, ben özgürlükte 80 ülke dolaştım ve bu 80 ülkenin pek çoğunda iç barış sorunları çok ciddiydi. İç barış öyle bir şeydir ki eğer bunun tümüyle iç savaşa dönmesine engel olamazsanız can kaybınız yüz binler olur. Biz bugün tümüyle, tüm kayıplarımızı saydığımızda 40 bin kaybımıza yanıyoruz.

Sayın milletvekilleri, Saraybosna'da sadece dört yıllık iç savaşta 250 bin insan öldü. Ruanda'da sadece üç yıllık iç savaşta 800 bin insan öldü. Hemen dibimizdeki Irak'ta sürmekte olan iç savaşta kayıpların sayısı tam bilinmiyor, milyondan söz ediliyor Birleşmiş Milletler kayıtlarına göre. Bu yüzden, iç barış şu andaki hâliyle bile korunması gereken bir değer olarak durmaktadır.

Sayın Başbakan burada demir ağlardan söz etti. Maalesef, bu bağlamda, ülkemizde, evet, demir ağlar kurulmuştur ama daha çok demir parmaklıklar kurulmuştur. (CHP sıralarından alkışlar) Şu anda Türkiye'de mevcut kurulmuş olan demir parmaklıkların da yetersiz kaldığını Sayın Adalet Bakanı söylemekte ve bunu gidermek için yapılacakları sıralamaktadır.

Sayın milletvekilleri, ben -görüşüme katılırsınız, katılmazsınız, bütün dileğim, sadece can kulağıyla dinlemenizdir- hiçbir hükûmetin bu ülkeye kötülük yapmak isteyeceğine inanmıyorum. Ama hükûmetler önümüzdeki seçimleri önümüzdeki nesillerin önüne koyarlarsa çok büyük hatalar yapabileceklerini geçmişte yaşadığım gazetecilik örneklerinden de gördüm.

Bu bağlamda, sayın milletvekilleri, Türkiye'de şu anda sadece iç barış açığı değil, dış barış açığı olduğunu da görüyorum. Şu anda, son yirmi yıla baktığımızda, sayın milletvekilleri, Sayın Başbakanın Moskova'da da söylediği "Bizi AB'den, bu yükten kurtarın..." ŞİÖ'ye selam veren konuşmasında dikkat çektiği gibi, sayın milletvekilleri, son yirmi yıldır batımızdaki ülkeler bize selam vere vere Avrupa Birliğine girdi, doğumuzdaki ülkeler bize selam vere vere Şanhgay İşbirliği Örgütüne girdi, biz de birbirimize girdik. "Şu anda tabloda bunu nasıl tamir edebiliriz ya da nasıl daha düzgün bir yola girmesini sağlayabiliriz?" sorusuna yanıt arıyoruz ve ne yazık ki çok sağlıklı aramıyoruz.

Sayın milletvekilleri, deyim yerindeyse ben de Yunus medresesinden mezun oldum. Yunus'un o güzel sözüne gönderme yapmak gerekirse, iktidara söylemek isterim ki bir insanı incittiyse bu yaptığın icraat değil. Bugün Türkiye'de ne yazık ki toplumsal kutuplaşmanın, insanların yaşadıkları acıların önemli bir bölümünde, özellikle iktidar kanadının -kamuoyu araştırmalarında sık sık gündeme getirildiği gibi- Türkiye'yi en çok geren bir konuda bile -iktidarın çevresindeki araştırma şirketlerinin- "Bu partimize yaradı, oyumuzu 3 arttırdı, oyumuzu 4 artırdı." diye baktığını demir parmaklıkların arkasından üzülerek izledim.

Yine, sayın milletvekilleri, şu anda, Türkiye'nin içinde bulunduğu süreçte önemli bir açığın da mademki biraz önce eğitimden söz edildi ama ondan önce ayrıca vurgulamak istediğim... Ben komşularımızla ilişkilere de çok önem veren bir insanım. Örneğin, yıllar önce, GAP gezisine gittiğimde o GAP'ın Suriye kanadına giden bütün kanalların kesilmiş olduğunu üzülerek görmüş, "Keşke bu bereketi paylaşabilsek barış gelse." diye düşünmüştüm. Ama maalesef orayla bile yaşadığımız bu sorun...

Ben Sayın Davutoğlu'nun televizyon konuşmalarını izlerken "Acaba baştaki 'D' harfi düştü mü?" diye de zaman zaman sormadan edemedim sayın milletvekilleri. Yaşadığımız tablo ortada, ki ne avutulacak bir dış barış konusu var ne de çevremizdeki ülkelerle ilişkilere baktığımızda iyiye giden bir tablo var.

Ben biraz önce, "Yunus medresesinden mezun oldum." derken sizlerle paylaşmak istediğim bir başka şey de eğitim açığı.

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) - Yunus değil, Yusuf.

MUSTAFA BALBAY (Devamla) - Şu anda Türkiye'de özellikle 300 bin öğretmen atama beklerken eğitimin bambaşka bir alanda tartışılmış olmasına da ayrıca üzülüyorum.

Yine, öğretmenleri, sanki sorunlarının çözümü kimi işlemlerdeymiş gibi, onların da atanacağını söyleyip bu açığı gidermemenin de eğitim için apayrı bir sorun olduğunu düşünüyorum.

Sayın milletvekilleri, ben, sizlerin huzurunda, yaşamımın bundan sonraki dilimini, her kim olursa olsun, hukuk ve hak arayan herkesle birlikte olamaya adayacağımı sizlerle paylaşmak istiyorum. Şu anda, Türkiye'de, bu Meclisin çatısı altındaki herkesin, bu ülkeye karşı hukuk, adalet sorumluluğu var. Bunun giderilmesi için de özellikle cezaevindeki kişilere seslenmek isterim ki onların Meclisteki haklarını aramasında önemli bir ayak da ben olmak istiyorum. Sizleri bu konuda daha vicdanlı olmaya, vicdanınızın da sesini dinlemeye davet ediyorum.

Sayın milletvekilleri, şu anda Türkiye'nin içinden geçtiği süreçte ben bu Meclisin pek çok sorunu çözebileceğine yürekten inandığımı vurguluyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)