GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2014 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TASARISI İLE 2012 YILI MERKEZİ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI NEDENİYLE
Yasama Yılı:4
Birleşim:31
Tarih:14.12.2013

MHP GRUBU ADINA MUHARREM VARLI (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Devlet Su işleri Genel Müdürlüğü, Su Enstitüsü ve Meteoroloji Genel Müdürlüğü bütçeleri üzerinde söz aldım. Tabii, Sayıştay raporlarının olmadığı bir bütçeyi görüşüyoruz. Bunun da ne kadar doğru olduğunu hem milletimizin hem de sizlerin vicdanına bırakarak hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, birkaç gün önce, Ankara'nın bütün caddelerinde, bütün otobanlarda, bütün televizyonlarda, efendim "113 dev eser." Yahu, bu 113 dev eser neymiş diye bir bakayım dedim, baktım, inceledim şöyle. Bir tanesi orman kulübesi. Ne kadar büyük bir eser, değil mi! Bir tanesi, Adana'da su kanalının etrafında çocuklar girmesin, düşmesin diye döşenen demir korumalıklar. Bir tanesi, bir ev yapılmış, o. Yahu, Allah'tan korkun!

ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) - Tuvaletleri de söyle!

MUHARREM VARLI (Devamla) - Şimdi, insan bu kadar...

BÜLENT BELEN (Tekirdağ) - Çekemiyorsunuz siz!

ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) - Çakmak doldurma tesisi!

MUHARREM VARLI (Devamla) - Bakın, bu ülkede taş üstüne taş koyan, bu ülkeye hizmet için elinden geleni yapana saygı duyarız, Allah razı olsun deriz, hizmete hiçbir zaman için karşı gelmeyiz ama hizmeti yaparken biraz mütevazı olun ya! Müslüman mütevazı olur, Müslüman bu kadar şımarık hareket etmez, bu kadar kendisinden nefret ettirecek, kendisine bu sözleri söyletecek durumda reklamla, şatafatla iş yapmaz yani yaptığınız işi bile o kadar şatafatlı, o kadar reklamla anlatıyorsunuz ki karşıdaki insanı âdeta tahrik ediyorsunuz, "Çıkın buraya, bize bunları söyleyin." diye âdeta tahrik ediyorsunuz.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Millet takdir ediyor, siz etmeseniz de önemli değil.

MUHARREM VARLI (Devamla) - Yani, şimdi, yapılan 113 eserin toplamı 3,5 milyar dolar; 3,5 milyar dolar.

Bakın, 1975 yılında bitmiş Keban Barajı'nın toplam maliyeti 7 milyar dolar. Yahu, siz Keban'ı hayal bile edemediniz be! Keban'ı, Atatürk Barajı'nı hayal bile edemediniz! Onların hidroelektrik üretimini, onların tarımsal sulamasını hayal bile edemediniz. Hâlâ geçmiş dönemleri eleştiriyorsunuz, geçmiş dönemlerle ilgili hiçbir şey yapılmamış kabul ediyorsunuz.

HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) - Dereleri kurutuyorlar.

MUHARREM VARLI (Devamla) - Sayın Başbakanın ısrarla eleştirdiği Sayın Süleyman Demirel'in yapmış olduğu barajlarla hâlâ Çukurova sulanıyor, Seyhan Barajı ile Aslantaş Barajı Çukurova'yı suluyor hâlâ. Sizin yapmış olduğunuz, bizim Kozan ilçesinin üstünde küçücük bir gölet var. Bugüne kadar hiç kimse ondan baraj diye bahsetmedi. O, ufacık bir gölettir, sulama göletidir, herkes onu gölet olarak bilir. Sizin yaptıklarınızın hepsi o göletten daha büyük değil ama sanki bir Keban yapmış gibi, bir Atatürk Barajı yapmış gibi, bir GAP projesini düşünmüş, projeyi gerçekleştirmiş gibi çıkıyorsunuz şatafatla, reklamlarla...

ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) - Davullarla...

MUHARREM VARLI (Devamla) - ...davullarla, zurnalarla... Yani bu kadar olmaz ya, Müslüman biraz mütevazı olur ya! Eğer ben Müslüman'sam biraz mütevazı olurum ya! Yapmayın bunu ya!

Yani, şimdi, burada dikkate alınacak bir tek eser var, Maraş'taki baraj. Burada "Baraj" diyebileceğimiz bir tek o var. Onu da siz planlamamışsınız, siz projesini yapmamışsınız, geçmiş yıllarda projelendirilmiş, efendim, uygulamaya konulmuş, sizin döneminizde de bitmiş, açmışsınız, ondan sonra da "36 tane baraj yaptık." diyorsunuz. Ya, küçücük küçücük göletler...

Ben Ürdün'e gitmiştim. Ürdün'de su problemi var. O, "Gor Çukuru" denilen yerde kışın bile sebze üretiyorlar, o sebzeyi üretebilmek için de böyle küçücük küçücük göletler yapıyorlar, kıştan yağmur sularını biriktiriyorlar, sizin yaptıklarınız ondan farksız bir şey değil ki. Çıkmışsınız, baraj diye millete anlatıyorsunuz.

Ya tamam, hizmet yapıyorsunuz, Allah razı olsun; emek veriyorsunuz, Allah razı olsun ama biraz mütevazı olun, biraz mütevazı olun. Bu kadar şımarıklığın, bu kadar şatafatın, bu kadar reklamın hiçbir anlamı yok. İnsanları bu kadar tahrik etmenin de bir anlamı yok.

Şimdi, tabii, burada bunları söylerken, benim lafım siyasetçilere, bundan bürokratlar filan alınganlık göstermesinler, onlar siyasetçilerin tavırlarına göre iş yaparlar. Bazı bürokratlar alınganlık gösteriyorlar, bizim bürokratlarla bir meselemiz yok, bizim işimiz siyasetçilerle.

Şimdi, gelelim, bu, sizin döneminizde açılan taş ocaklarına. Bakın, ben kendi bölgemden biliyorum, geçmiş dönemde, yirmi beş yıl önce dikilmiş ağaçların -daha yeni böyle gölgesine oturulacak, piknik yapılacak duruma gelmiş ağaçların- birçoğunu yok ederek taş ocağı açıyorsunuz. Ve orada 9 tane köyün 1'inci derecede cazibeli içme suyunu sağlayan bir alana taş ocağı ruhsatı veriyorsunuz. Ya, Allah'tan korkar insan ya! Hem "Ağaçlandırma yapalım, bu ülkenin garantisi, bu ülkenin nefesi, bu ülkenin oksijeni ağaçlandırma ve ormandan geçer." diyorsunuz, ondan sonra da yetişkin ormanları katlediyorsunuz.

İşte, Dokuztekne köyü, Dutlupınar köyü, Hamidiye köyü, Hamdilli köyü, Yassıca köyü, İmran köyü, Azizli köyü, bunların hepsi bu verdiğiniz taş ocaklarından etkileniyor. Hepsinin şu anda içme suyuyla alakalı problemi var. Hepsinin evleri her gün sallanıyor. Yine, yıllar önce DSİ'nin yapmış olduğu kanaletlerin tamamının kot farkı ortaya çıkıyor, kotları düşüyor, dolayısıyla patlamalar oluyor, çiftçinin en çok suya ihtiyacı olduğu dönemde kanaletler patlıyor, çiftçi tarlasını sulayamıyor, çiftçiyi perişan ediyorsunuz, çiftçiyi sıkıntıya koyuyorsunuz.

Değerli arkadaşlarım, bakın, bunlar bizim hakikatlerimiz, bunları görmemiz lazım.

Şimdi, sulama birlikleriyle ilgili yasa çıkarttınız, her şey yarım yamalak. Sulama birliklerinde personelle alakalı problemleri çözemediniz. Türkiye'de birçok kurumda çalışan sözleşmeli personeli kadroya geçirdiniz, ama sulama birliklerinin sözleşmeli personelini ikinci sınıf vatandaşmış gibi dışarıda bıraktınız. Yazık günah değil mi? Bunların hakkı yok muydu kadroya geçmeye? Ama yapmadınız.

Yine, DSİ'nin o büyük sulama kanallarına sanayi atıkları akıtılıyor veya rögarlar akıtılıyor. Dolayısıyla, o rögarların aktığı kanaletlerin hepsinde yosunlanma oluyor, yosunlanma olduğu için de sık sık sulama birlikleri kanaletlerin suyunu kesip yosunlama ilacıyla mücadele yapmak zorunda kalıyorlar, yine bundan da çiftçilerimiz mağdur oluyor, perişan oluyor. En hassas dönemde, mısırın püskül çıkarttığı dönemde, pamuğun çiçeğe bindiği dönemde bir bakıyorsunuz su yok, tarlayı sulayacaksınız, tarlanın başına gitmişsiniz, su kesilmiş. Ya, böyle bir şey olur mu! Yapmayın bunları arkadaşlar!

Şimdi, drenaj kanallarıyla ilgili... Her konuşmamda burada size söyledim Sayın Bakan. Hep "Yapacağız." dediniz, çıktınız buraya, hiçbir şey yok şu ana kadar.

ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) - On bir yıl geçti, on bir yıl!

MUHARREM VARLI (Devamla) - Bakın, Çukurova'nın o verimli, mümbit toprakları, arazileri çoraklaşıyor. Allah'tan korkun ya! Yanlış sulama, yanlış gübreleme neticesinde çoraklaşıyor, ama yer altı drenajı olsa, o drenajla o çoraklı sular çekilip üst drenaja akıtılmış olsa o toprakların hiçbirinde çoraklaşma olmayacak ama siz yer altı drenajları dediğimiz zaman önemsemiyorsunuz herhâlde veya bilmediğiniz için önemsemiyorsunuz. Bilseniz, bunu yaşasanız, benim gibi çiftçi olsanız, bilseniz anlarsınız bunları ama anlamadığınız için, bilmediğiniz için önemsemiyorsunuz bunları.

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Kuyu suyuna da para getirdiler bunlar.

MUHARREM VARLI (Devamla) - Evet, yani o da bir tehdit unsuru olarak duruyor şu anda önümüzde, İç Anadolu Bölgesi'nin birçok yerinde uygulanıyor, Çukurova bölgesinde de bir tehdit unsuru olarak duruyor önümüzde. Bakalım ne zaman onu uygulamaya koyacaksınız, Allah bilir, göreceğiz.

Şimdi, bu Yedigöze Barajı... Bakın, Sayın Bakan -işte, az önce de söyledik- şatafatlı, debdebeli, bir Müslümana yakışmayacak tavırlar içerisinde açılışlar yapıyor. Yahu on bir yıldan beridir her defasında çıktığımda burada söylüyorum: Bu Yedigöze Barajı 750 bin dönüm araziyi sulayacak. Kozan, İmamoğlu, Sarıçam, Yüreğir ve Ceyhan ilçelerini, Adana'nın en önemli topraklarını, arazilerini sulayacak bir baraj. Enerjiyle alakalı kısmını bitirdiniz. Peki, sulamayla alakalı kısmını niye bitirmiyorsunuz Sayın Bakan? Ve her defasında sizin o bölgede siyaset yapan milletvekili adaylarınız veya belediye başkanı adaylarınız "İki yıla kadar bu suyunuz gelecek." Kıvrıklı köyüne giderler, Tatlıkuyu köyüne giderler, Isırganlı köyüne giderler, derler ki: "İki yıla kadar sizin suyunuz gelecek, bu iş bitti." On bir yıl geçti hâlâ o iki yıl bitmedi. Siz zamanı mı durduruyorsunuz ben anlayamıyorum. On bir yıl geçti hâlâ Yedigöze Barajı bitmedi. Yani, 750 bin dönüm arazi, 77 bin aileyi ilgilendiren bir arazi. Ama çıkıyorsunuz, ufacık bir gölet yapıyorsunuz, "Baraj yaptık." diye, ondan sonra milletin karşısında, insanları böyle kandırmaya devam ediyorsunuz.

Yine, 2/B arazileriyle alakalı... İşte, orman arazilerinin bir kısmı -az önce değerli arkadaşım söyledi- duruyor, hâlâ yönetmelik uygulanmıyor, mart ayı son. Yakında hazine arazilerinin satışı başlayacak. Buradan defalarca söyledim, yine söylüyorum: Bakın, eğer bu hazine arazilerinin satış miktarında oranın bölgeyi tanıyan insanlarından komisyon kurup makul bir fiyat oluşturmazsanız bu tarlaları çiftçi alamaz, bu tarlaları faiz lobileri alır, bu tarlaları insanların sırtından geçinenler alır. Çiftçi 50 dönüm tarlayı işleyerek çoluğunun çocuğunun rızkını çıkartıyor, eğitim masraflarını karşılıyor ama siz eğer bunu bile çiftçiye çok görürseniz, vallahi billahi, Allah esirgesin, bu işin sonunda kan çıkar. Bunu çok dikkate alın Sayın Bakan. Çiftçi kendi tarlasını bir başkasının almasına asla müsaade etmez. Bunu özellikle belirtiyorum. Lütfen, bu konuda, o bölgede yaşayan, o bölgeyi bilen, o bölgenin tarımını bilen, o bölgenin çiftçisinin problemlerini bilen insanlardan komisyon kurdurarak bu arazilerin satışını temin edelim. Yoksa, bu arazilerin hiçbirini çiftçi satın alamaz ve dolayısıyla da orada hır çıkar ve Allah esirgesin, insanların ölümüne sebebiyet vermiş olursunuz.

Bu bütçenin, her şeye rağmen, hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)