GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2014 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TASARISI İLE 2012 YILI MERKEZİ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI NEDENİYLE
Yasama Yılı:4
Birleşim:32
Tarih:15.12.2013

AK PARTİ GRUBU ADINA VOLKAN BOZKIR (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Dışişleri Bakanlığımız bütçesi hakkında AK PARTİ Grubu adına konuşmak üzere söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Tabiatıyla, beş dakikalık bir konuşma süresi zarfında dış politikada bir ufuk turu yapmak mümkün değil. O nedenle, önemli gördüğüm bazı hususları dile getireceğim.

Son otuz yılda meydana gelen ve Sovyetler Birliği'nin çökmesi, 11 Eylül terör saldırısı, benzeri görülmemiş ekonomik kriz ve Arap Baharı gibi her biri deprem niteliğindeki gelişmelerle dünya politika sahnesinde paradigma değişmiştir. Amerika Birleşik Devletleri de Saddam Hüseyin, Kaddafi, Usame Bin Ladin gibi, Amerikan halkının tanıdığı yegâne isimlerin ortadan kalkmasıyla artık dışarıya asker gönderebilmek için kamuoyunu ikna etme imkânını kaybetmiştir. Avrupa Birliği ise ekonomik sıkıntılar nedeniyle zaten mefluç durumdadır.

Uluslararası platformda böyle bir tablo ortaya çıkarken AK PARTİ hükûmetlerinin siyasi istikrar, ekonomi ve demokrasi alanında kaydettiği başarılarla Türkiye'nin dünya politika sahnesinde oynadığı rol de değişmiştir. Yıllarca az sayıda konuya teksif olmuş, başka yerlerde alınan kararları uygulamak zorundaki güçsüz devletlere mahsus politika zorunlu olarak değişmiştir. Türkiye, uluslararası bir aktör hâline gelmiş ve bölgesel ve uluslararası sorunların çözümüne yönelik karar mekanizmalarının da içinde yer almaya başlamıştır. Dışişleri Bakanlığı Türkiye'nin bu yeni konumunda geniş bir uluslararası platformda rol oynamaya başlamıştır. Türkiye sadece bölgesinde ve geleneksel alanlarda değil, artık, Afrika'da, Latin Amerika'da, Uzak Doğu'da, Orta Asya'da ve daha birçok platformda etkin bir şekilde mevcuttur. 13 komşusu bulunan Türkiye, komşularıyla cumhuriyet tarihinin en iyi ilişkilerini yaşamaktadır. Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Moldova, Rusya, Ukrayna, Gürcistan, Azerbaycan, İran ve KKTC'yle ilişkilerimiz gerçekten üst düzeydedir. Nispi sorun yaşadığımız Irak'la da ilişkilerimiz olması gereken noktaya doğru ilerlemektedir. Hâlihazırda sorun yaşanan Suriye'de halkını katleden liderle ilişki kesilip halkın yanında yer alma doğru kararıyla geleceğe bir anlamda yatırım yapılmıştır. Suriye'de demokratik, hukuka ve insan haklarına saygılı bir yönetim başa geldiğinde Türkiye ve Suriye devletleri ve milletleri arasında da uzun yıllar sürecek sağlam bir dostluk mümkün hâle gelecektir. İki süper güç Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya Federasyonu'yla ilişkilerimiz örnek düzeydedir. Avrupa Birliği müzakere sürecinde yeni bir faslın açılmasıyla durgunluk giderilmiştir. Yarın imzalanacak olan ve üç buçuk yıl sonra vizenin tamamen kaldırılmasına imkân sağlayacak anlaşmayla da elli yıllık bu ilişki en önemli adımlarından birisine şahit olacaktır.

AK PARTİ hükûmetleri yönetiminde Türkiye böylesine önemli bir tablo sergilerken ana muhalefete baktığımızda üzüntü duyacağımız davranışlar gözlemlenmektedir. Pazartesi günü gensoru vesileyle Sayın Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanına, kendisine dış politika kılavuzları tarafından yaptırılan yanlışlıkları dile getirmiştim. Bunlara ilaveten bir de yurt dışına giden Cumhuriyet Halk Partisi heyetleriyle sorun var. Suriye'ye bir CHP heyeti gidiyor, 150 bin cana kıymış Esad'la sarmaş dolaş oluyor. Sonra bir başka CHP heyeti Mısır'a gidiyor, darbecilerle halvet oluyor. Yarın, Suriye'de ve Mısır'da demokrasiye, insan haklarına ve hukuka saygılı bir yönetim avdet ettiğinde Suriye ve Mısır halklarının yüzüne nasıl bakılacak bunu anlamak mümkün değil. Şurası kesindir ki, Cumhuriyet Halk Partisi ziyaretlerinin bu katil ziyareti ve darbe turizmi gezileri hiçbir zaman unutulmayacaktır. CHP Genel Başkan Yardımcısı basın toplantısı yapıyor, diyor ki: "Bizim birçok ülkede büyükelçimiz kalmadı." Ancak, bundan da dış politikayı kınama vesilesi çıkartıyor. Ancak, Genel Başkan Yardımcılığı görevini önce devredip sonra tekrar geri aldı. Sayın Korutürk'ün Tahran Büyükelçisiyken "istenmeyen adam" ilan edildiğini de unutuyor. CHP'nin hayranlıkla izlediği ve desteklediği 28 Şubat döneminin Türkiye-İran ilişkilerinde açtığı yaralar hâlâ hatırlanıyor.

Bütün bu tabloya rağmen Türkiye Cumhuriyeti'nin gerçekten yurt dışında parasına, Türk Hava Yollarına, pasaportuna gurur duyulan bir ülke hâline gelmiş olmaktan dolayı gurur duyulması gereken bir tablo var. Bundan ben ve bütün Türkiye gurur duyuyor. Cumhuriyet Halk Partisinin de bundan gurur duymasını bekliyoruz ve tavsiye ediyoruz.

Dışişleri Bakanlığımızın bütçesinin hayırlı olmasını temenni ediyorum ve yüce Meclise saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)