GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2014 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TASARISI İLE 2012 YILI MERKEZİ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI NEDENİYLE
Yasama Yılı:4
Birleşim:33
Tarih:16.12.2013

CHP GRUBU ADINA CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hükûmet geçen yıl yaptığı harcamaları denetleyen Sayıştay raporlarını Meclise getirmeden yeni bütçeyi Meclise getiriyor. Hangi yüzle? Önce geçen yılın hesabını vermeniz gerekmez mi? 2012 yılı Sayıştay raporları Meclise getirilmedi. Sayıştayın denetim görüşü, "Belgeler bize sunulmadığı için görüş bildiremiyoruz." oldu.

VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) - Getirildi, getirildi, odanıza uğramadınız herhâlde.

CANDAN YÜCEER (Devamla) - 2014 yılı bütçesi 10 Aralık günü Genel Kurula geldi. Yaklaşık on bir günlük bir görüşmenin sonrasında iktidar partisinin yeterli parmak çoğunluğuyla kabul edilecek ve daha sonrasında Cumhurbaşkanı tarafından onaylanıp yürürlüğe girecek.

Peki, bu durum bu bütçeyi meşru kılar mı? "Ak" demekle aklanılmadığı gibi, bu bütçeyi de parmak çoğunluğuyla aklayamazsınız. Sayıştay raporları buraya gelmeden bu bütçe gayrimeşru bütçedir, bu bütçe helal bütçe değildir. (CHP sıralarından alkışlar)

AHMET AYDIN (Adıyaman) - Sayıştay raporları gelmiş, gelmiş, Sayıştay raporları burada.

VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) - Odanızda, odanızda; sizin odanıza da gönderildi, hepsi odanızda var.

CANDAN YÜCEER (Devamla) - Hesap vermeyen, denetlenemeyen bir bütçe meşru olamaz.

VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) - Sana göre olamaz.

CANDAN YÜCEER (Devamla) - Şeffaf, her yapılanın, her kuruşun hesabını verebilen, insanların huzur ve refahını artırmayı hedefleyen, vergide adaleti sağlayan, gelir dağılımındaki eşitsizliği götürebilen, giderebilen, bazılarının değil, herkesin haklarını koruyan bir bütçe meşrudur, halkın bütçesidir ve helaldir.

VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) - Gelen bütçeyi okusaydınız görürdünüz.

CANDAN YÜCEER (Devamla) - Bütçeden önce ben Sayın Fatma Şahin'e bir iki kelam etmek isterim. 26 kişiden oluşan kabinenin içinde tek kadın olarak kaybolsa da, Bakanlığının adından "kadın" kelimesi çıkarılsa da kadın-erkek eşitliğine inanan bütün milletvekilleri, Sayın Bakanının kadın sorunlarının çözümüne katkı sunmak istediğine samimiyetle inanarak onu bu erkek egemen kabinenin içinde ayrı bir yere koydu. Millî mücadelede bir kadının söylediği gibi, "Kim demiş bir kadın küçük şeydir, belki bir kadın en büyük şeydir." sözünde olduğu gibi, 24 erkek bakana, Başbakana, partisindeki ve toplumdaki erkek egemen zihniyete rağmen, eşitlik ve özgürlük temelinde verilecek olan hak mücadelesinde sesi olmayan kadınların sesi, gücü olmayan kadınların gücü olarak tüm mağdur kadınları kucaklayarak bu mücadeleyi verebileceğini umdum. Gönül umduğundan küsermiş ama maalesef, biz gördük ki kadınlar yerine, eşitliğe inanmayan, kadınların kaç çocuk doğuracağına, kürtajına, sezaryenine karışan, Kadıköy vapurundan inen kadınlara tahammül eden, çocukların aynı okulda okumasından, aynı sıralarda yan yana oturmasından rahatsızlık duyan bir zihniyetin sözcülüğünü yaptı. (CHP sıralarından alkışlar) Maalesef, mağdur kadınları bile "benden, senden" diye ayırt etti. Kadınları siyasete ve kendi içindeki, parti içindeki erkek egemen zihniyete kurban ettiniz. İşte, bu zihniyetin kadına yönelik yaklaşımları ve gizli ajandası, zaman zaman, iktidar ve onun sözcüleri tarafından âdeta itiraf niteliğinde ifade ediliyor ve siz de maalesef, bunları açıklama çabası içindesiniz. Neymiş efendim, öyle demek istenmemiş, böyle denilmek istenmiş. Aslında, ne denilmek istenildiğini, ne denildiğini biz de biliyoruz, siz de biliyorsunuz.

Sayın Bakan şiddetle mücadele konusunda dünyanın en güçlü yasalarından birini bizim hayata geçirdiğimizi ve İstanbul Sözleşmesi'ni çekincesiz, ilk imzalayan ülkelerden biri olduğumuzu her fırsatta ifade ediyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında, dışında, kadınlara yönelik düzenlemelerin altında imzanız olduğu gerçektir ancak asıl gerçek, kadın-erkek eşitliğine inanmayan bu zihniyetin iktidar olmasıdır ve kadınların birey olarak yok sayılmasıdır. Bırakın kadının kendisini, kadının adının bile her yerden silinmeye çalışılmasıdır. Kadını toplumun eşit bir bireyi olarak değil, aileyi oluşturan "puzzle"ın bir parçası olarak gören AKP Hükûmeti, devlet içindeki mevcut mekanizmaları güçlendirmek yerine, devlet içindeki var olan kadın birimlerini tek tek temizleme çabasına girmiştir. İşte, Toplumsal Yapı ve Kadın İstatistikleri Şubesi AKP iktidarı döneminde kapatılmıştır. Kırsal Kalkınmada Kadın Daire Başkanlığının yerinde yeller esmektedir. 2011 yılında, Kadın ve Aile Bakanlığı kapatılıp Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına dönüştürülmüştür. 2009 yılında, tüm partilerin ortak mutabakatıyla oluşturulan Kadın Erkek Eşitliği Komisyonu, Başbakanlıkta "fırsat eşitliği" kelimesi eklenerek gelmiş, bugün de aile ve sosyal politikalar komisyonuna dönüştürülmeye çalışılmaktadır.

Gördüğünüz gibi, kadınlara karşı sorunları çözmek için yasalar yeterli olmuyor, uygulanılması da gerekiyor. Dolayısıyla, kadının kimliğini, eşitliğini bu toplumun bilincine yerleştirmediğimiz sürece, istediğimiz kadar yasalar yapalım, istediğimiz kadar önlemler alalım, bu konuda bir arpa boyu yol alamayacağımızı -istatistikleri, rakamları ben bir kenara bırakıyorum- biz bizatihi yaşayarak görüyoruz. Kadın konusunda çalışmaların eksik kalmasının en büyük sebebi samimiyetsiz politikalar ve kadın-erkek eşitliğini biz gerçekten sağlamak istiyorsak, bu konuda güçlü bir politik iradeye ihtiyacımız var ama maalesef, ne bu irade ne bu samimiyet AKP Hükûmetinde yok.

Değerli milletvekilleri, demokratik, sosyal bir devletin amacı, bireylerin yasalar önünde olduğu kadar siyasal, toplumsal, ekonomik alanda da eşit ve özgür olmalarını sağlamaktır. Dolayısıyla, bütçeler sadece rakamlardan oluşmaz, aslında ekonomik, siyasal ve yönetsel belgelerdir, her bir kalem bir siyasi belgedir iktidarın politika hedeflerini gösteren. Bu nedenle, ekonomi ve politika açısından bütçeleri değerlendirmek lazım. Biz, 2014 yılı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının bütçesini, 17 milyarlık bütçeyi değerlendiremiyoruz, sadece niyet okuyoruz ve bu niyet üzerinden değerlendirmeye çalışıyoruz çünkü Sayıştay raporunda dört satır var. Dört satırda da şunu yazıyor, onun bir cümlesinde: "2012 yılına ilişkin mali rapor ve tablolar hakkında görüş bildiremiyorum çünkü denetime sunulan bir tablo, bir belge, bir rapor yok." deniliyor. Dolayısıyla, biz niyet okuyoruz aslında bugün, şurada. Bu dört satırlık denetim bunu söylüyor.

VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) - Bugüne kadar var mı bilanço?

CANDAN YÜCEER (Devamla) - Bu bütçede de kadın istihdamının artırılmasına, kadın-erkek eşitsizliğinin giderilmesine yönelik bir girişim yok. Kadının sosyal ve ekonomik anlamda güçlenmesine dair bir adım yok. Devlet içinde kadının olduğu, "kadın" sözcüğünün olduğu tek birim olan Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü de işlevsiz hâle getirilmiş. Bakın, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğüne bütçeden ayrılan kalem 9 milyon lira, kadın konuk evleri, ilk kabul birimleri ve ŞÖNİM'lere ayrılan para şimdiden 123 milyon lira. Bu ne anlama gelir biliyor musunuz? Bu şu anlama geliyor: Çok trafik kazası olan bozuk bir yolda, biz, yolları tamir etmektense, araba tamirhanesi açmayı tercih ediyoruz.

VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) - Bakanlık bilançosu yüzde 15 arttı.

CANDAN YÜCEER (Devamla) - Çünkü amacımız yolları tamir etmek değil, çünkü amacımız kadın-erkek eşitliğini sağlamak da değil.

Bakın, ben, aslında yetişmedi ama buradan şunu söylemek istiyorum: Burada, Sayın İsmail Korkmaz'ın -Allah rahmet eylesin- annesinden bir mesaj vardı, diyor ki: "Yavrumun acımasızca, öldüresiye dövüldüğünü, nasıl katledildiğini herkes izledi. Sayın Fatma Şahin izlerken hiç mi içi sızlamadı, hiç duygulanmadı mı ki bir kez olsun 'Böyle olsun istemezdik.' demedi, başsağlığı dilemedi. Ama benim yavruma dünyanın her yerinden rahmet okundu. Ben Sayın Fatma Şahin'e, Sayın Bakan Fatma Şahin'e hakkımı helal etmiyorum." dedi. Evet, biz de, ben de, kadın Bakan olarak Fatma Şahin'e hakkımı helal etmiyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) - Hakkın varsa etme!

CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - Herkesin bir hakkı vardır, herkesin bir helalliği vardır, sen karar veremezsin!