GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2014 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TASARISI İLE 2012 YILI MERKEZİ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI NEDENİYLE
Yasama Yılı:4
Birleşim:34
Tarih:17.12.2013

MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Hazreti Mevlânâ, ölümü vuslat yani sevgiliye, Yüce Yaradan'a kavuşma anı, vefat gününü ise Şeb-i Arus yani düğün gecesi olarak tanımlamıştır. Hazreti Mevlânâ Şeb-i Arus'a 17 Aralıkta Konya'da ulaşmıştır. Konya'da Hazreti Mevlânâ'nın ölüm gününün hatırası olarak her yıl vuslat yıl dönümü anma etkinliği ve Şeb-i Arus merasimi düzenlenmektedir. Bugün de Konya'da Şeb-i Arus merasimi yapılmaktadır. Ancak, son yıllarda, farklı yerlerde ve farklı tarihlerde "Şeb-i Arus" diye adlandırılan birçok alternatif etkinlikler yapılmaktadır. Bunlardan İstanbul'da 13 Aralıkta 2'ncisi yapılan etkinlik, Kültür ve Turizm Bakanlığının katkılarıyla düzenlenmekte ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi sponsorlar arasında yer almaktadır.

Mevlânâ'yı anmak ve anlamak için her zaman ve her yerde program yapılmalıdır ancak Konya dışında alternatif Şeb-i Arus programları, vuslat törenleri düzenlenemez. Hazreti Mevlânâ'ya ve Mevlânâ diyarı Konya'ya saygı gösterilmelidir. Geçen hafta sonu İstanbul'da yapılan etkinliğe katılarak özel destek veren Sayın Başbakan, bugün Konya'ya acaba hangi yüzle gelmiştir? Sayın Başbakanın ve AKP zihniyetinin amacı nedir? Vuslat törenlerini, Şeb-i Arus merasimini İstanbul'a taşımak mıdır? Buna asla müsaade etmeyiz. Sayın Başbakan, Kültür ve Turizm Bakanı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve AKP zihniyeti şunu iyi bilsin ki, biz Konyalılar Şeb-i Arus'u size yedirtmeyiz. Şeb-i Arus programı, UNESCO Kültür Mirası Anlaşması'nda olduğu şekilde, devlet eliyle sadece Konya'da yapılmalıdır. Yedi yüz kırk yıldır Şeb-i Arus'un adresi Konya'dır. Yıllarca icra edilen vuslat yıl dönümü etkinlikleri Konya'da yapılmaktadır; tüm dünya bunu biliyor, AKP zihniyeti de böyle bilmelidir. Konyalılar Sayın Başbakana ve AKP zihniyetine bunu elbette öğretecektir.

Ayrıca, Şeb-i Arus merasimi maalesef siyasi gösterilere de sahne olabilmektedir. Şeb-i Arus siyasi ya da ticari gayeyle anılacak bir gün değildir.

Yine, manevi âleme yolculuğu anlatan sema da bugün düğün ve derneklerde hatta alkollü yerlerde bile çıkar amacıyla sergilenir hâle gelmiş, âdeta eğlence hâline dönüştürülmüştür. Şeb-i Arus ve semanın aslına uygun yapılmaması, siyasi ve ticari bir kazanç kapısı olarak görülmesi, her şeyden önce Hazreti Mevlânâ'nın ruhunu incitmektedir. AKP Hükûmeti bu konuda yapılan uyarılara duyarsız kalmamalı, gerekli önlemleri almalıdır.

Bu duygu ve düşüncelerle, büyük Türk ve İslam düşünürü Mevlânâ Celâleddin Rûmi'yi minnet, şükran ve rahmetle anıyorum. Onun insan, tabiat ve Allah sevgisinin ve yüksek fikirlerinin insanlığı ilelebet aydınlatmasını diliyorum.

Değerli milletvekilleri, AKP Hükûmeti şaşırmış vaziyettedir; ne dediğini, ne yaptığını bilmez bir durumdadır. Sayın Başbakan ve Millî Eğitim Bakanı 2014 yılında 10 bini şubatta olmak üzere 50 bin öğretmen atanacağını açıklamıştır. Hâlbuki, AKP Hükûmeti tarafından hazırlanan 2014 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı'nın şu an görüştüğümüz 4'üncü maddesinde 4 bini öğretim üyesi, 36 bini de diğer tüm memurlara ait olmak üzere en fazla 40 bin memur atanması öngörülmektedir. Şimdi, Sayın Başbakanın sözüne mi inanacağız yoksa bütçe kanununa mı inanacağız? Sayın Başbakanın dediği mi olacak, bu kanunun dediği mi olacak? Sayın Başbakan ve bakanların sözleri başka, hazırladıkları bütçe tasarısı başka şey diyor.

AKP Hükûmeti 2014 yılında memur alımlarını 2013 yılı atamalarının yarısı kadar yapmayı planlamaktadır. Görüşmekte olduğumuz bu maddeye bağlı (İ) cetveline göre, kamu idarelerine bir önceki yılda çeşitli nedenlerle ayrılan personelin yüzde 50'si oranında açıktan atama imkânı kaldırılmış ve atama sayısı sınırı 2014 yılı için sadece 40 bin olarak öngörülmüştür. 40 binle sınırlanan toplam atama sayısının da 4 bini öğretim üyesi, 36 bini diğer memurlarla ilgilidir. Sayın Başbakan ve Millî Eğitim Bakanı ise 50 bin öğretmen atanacağını söylüyor. Ne olacak şimdi? Böyle hesapsız ve kitapsız bir hükûmeti bugüne kadar hiç gördünüz mü? Böyle kendi kendiyle çelişen ve böyle kendiyle tutarsız açıklama yapan bir hükûmetle hiç karşılaştınız mı? Anayasa'mızın 162'nci maddesine göre, bütçe kanunu tasarılarının Genel Kurulda görüşülmesi esnasında gider artırıcı ve gelirleri azaltıcı önerge verilememektedir. Sayın Maliye Bakanına soruyorum: "Sayın Başbakan emrettikten sonra Anayasa ve kanunlar vız gelir, çiğner, geçeriz." mi diyorsunuz, yoksa "Biz her şeyi kılıfına uydurmayı iyi biliriz." mi diyeceksiniz? Ya da yıl içinde ek bütçe mi yapacaksınız? Bu atamaları nasıl yapacaksınız? Eğer sayı artacaksa, Milliyetçi Hareket Partisi olarak verdiğimiz ihtiyaç kadar öğretmen atanması teklifini niye reddettiniz?

Evet, kim ne derse desin şu anda ciddi bir öğretmen açığı vardır. Millî Eğitim Bakanı da 127 bin öğretmen açığı olduğunu açıklamıştır. Buna karşın atama bekleyen 300 binin üzerinde öğretmen adayı bulunmaktadır. Dolayısıyla, hem şubat ayında hem ağustos ayında, ihtiyaç kadar her branştan öğretmen atamaları mutlaka yapılmalıdır, ama Maliye Bakanı "Diğer birimlere hiç memur almasanız bile en fazla 36 bin öğretmen alınabilir, fazladan öğretmen alınırsa vergileri artırırım." diyor. Sayı 50 bine çıktığına göre vergi zamlarına hazır olun.

Sayın Maliye Bakanı, siz başka şey bilmez misiniz? Artırdığınız vergiler yetmedi mi? Bu vatandaşa ağır vergiler yüklemeyi, yaptığınız vergi zulmünü daha nereye kadar sürdüreceksiniz? Siz Türk milletinin canına okumakla mı görevlisiniz?

AKP Hükûmetinin eğitim anlayışı, eğitime bakışı çok sakat. Öğretmenleri az çalışıp fazla maaş almakla suçlayan, hakir gören bir zihniyetten bu ülkeye hayır gelir mi? Eğer ülkemizi yeniden ayağa kaldırmak, sözü dinlenen ve kudretli bir konuma getirmek istiyorsak, mutlaka eğitim ve öğretimin sorunlarını ve öğretmenlerimizin sıkıntılarını bitirmek durumundayız. Öğretmen sayısından tasarruf olmaz, bunun çok daha ağır faturası çıkar.

Değerli milletvekilleri, AKP Hükûmetinin bakanları atama sözü verip, sözlerinin üzerine de yatmaktadır. Ziraat mühendisleri, gıda mühendisleri, su ürünleri mühendisleri, veteriner hekimler ve teknikerler, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanının 5.567 adet atama yapılacağı sözünün yerine getirilmesini beklemektedir.

Sayın Tarım Bakanı, dün, burada -2014 yılı için 6 bin sözleşmeli pozisyon talebinde bulunuldu-, "Bütçe imkânları çerçevesinde, Maliye Bakanlığının vereceği kadro çerçevesinde de biz 2014 yılı içinde bu alımlarımızı sürdüreceğiz." dedi.

Sayın Maliye Bakanı, bu talebi karşılayacak mısınız? Yoksa "Bak, vergileri artırırız." mı diyeceksiniz. İhtiyaç olan personel alımları için vergileri artırmakla tehdit eden AKP Hükûmetinin kendisi ise israf içinde ve saltanat sürmektedir. AKP Hükûmeti, vatandaşa talkını vermekte kendi salkımı yutmaktadır. İsrafın en fazla görüldüğü alanlardan birisi kamuda taşıt kullanımıdır. Kamudaki taşıt israfı başka ülkelere bakılınca daha net bir şekilde görülmektedir. İngiltere'de 12 bin, Japonya'da 10 bin, Almanya'da 11 bin, Fransa'da 9 bin kamuya ait taşıt bulunmaktayken Türkiye'de bu rakam 90 binler düzeyindedir.

2013 yılında 7.492 taşıt alımı öngören AKP Hükûmeti, görüşmekte olduğumuz 4'üncü maddeye bağlı T Cetveli'nde kamuya 2014 yılında tam 6.298 araç alınmasını öngörmüştür. Bu sayıya kiralık araçlar dâhil değildir. Maliye Bakanının Komisyonda verdiği bilgilere göre, 15 Ekim 2013 tarihi itibarıyla, merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerince 12.151 araç hizmet alımı suretiyle kullanılmaktadır. 2012 yılında taşıt alımları için 683 milyon lira, taşıt kiralamaları için 617 milyon lira ve akaryakıt için 2,9 milyar lira harcama yapılmıştır. Bu uygulamalar ve rakamlar kamu harcamalarında tasarruf ve etkinlik iddialarını bertaraf etmektedir. O nedenle, öncelikle kamuda israf ekonomisi bertaraf edilmelidir.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)