| Konu: | 2014 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TASARISI İLE 2012 YILI MERKEZİ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI NEDENİYLE |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 36 |
| Tarih: | 19.12.2013 |
BDP GRUBU ADINA EROL DORA (Mardin) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2012 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı'nın 7'nci maddesi üzerine Barış ve Demokrasi Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Konuşmamda, barış süreci ve bütçe içerisinde son derece sorunlu bir alan teşkil eden koruculuk sistemine değineceğim. 1985 yılında Köy Kanunu'nun 74'üncü maddesinde yapılan değişiklikle yürürlüğe konulan köy koruculuğu sistemi, sivillerin devlet tarafından silahlandırılması suretiyle PKK'ye karşı yürütülen mücadelenin bir ayağı olarak sisteme dâhil edilmiştir.
Dünyada da köy koruculuğu sistemine benzer paramiliter birliklere rastlamak mümkündür. Örneğin, Peru'da "köylü devriyeleri", Kolombiya'da "birleşik müdafaa kuvvetleri", Çeçenistan'da "Kadirov'un takipçileri" bunlar arasında belirtilebilir.
Türkiye'deki köy koruculuğu uygulamasının kökenlerini yöntem itibarıyla, Hamidiye Alaylarına kadar götürebilmek mümkündür. Bilindiği üzere; Hamidiye Alayları, 1891 yılında II. Abdülhamit tarafından Kürt aşiret milislerinden oluşturularak Osmanlı Devleti yönetimindeki Ermenilerin tasfiyesini sağlamak amacıyla kurulmuştur.
Değerli milletvekilleri, geçici köy korucularına ilişkin verilere erişim oldukça sorunludur. Hükûmetler tarafından Geçici Köy Korucuları Yönetmeliği gizli tutulmuştur. Sadece yönetmeliğe değil, geçici köy korucularının gerçek sayılarına ilişkin verilere ulaşmak da oldukça sorunludur. Gazetelere yansıyan, kitaplarda yer alan, milletvekillerinin sorularına verilen cevaplar üzerinden rakamlara ulaşılabilmektedir. Geçici ve gönüllü köy koruculuğuna dair elde edilebilen verilere göre, 1985-2009 yılları arasında yaklaşık 123 bin köy korucusu görev yapmıştır. Köy korucuları sayısı 1995'te 62 bine, 2000 yılına doğru 90 bine yükseltilmiştir. İçişleri Bakanlığının verilerine göre, 2009 Mart ayı itibarıyla 48 bini kadrolu, 23 bini gönüllü, toplam 71 bin köy korucusu bulunmaktadır.
Son verilere göre ise 46.495'i geçici köy korucusu, 19.343'ü gönüllü köy korucusu olmak üzere toplam 65.838 korucu görev yapmaktadır.
Değerli milletvekilleri, koruculuk sistemi, bir bakıma devlet gücünü arkasına alma, devletin silahını bulundurma ve kullanma ayrıcalığından kaynaklı güç sahibi olma anlamına gelmektedir. Öncelikle, 90'lı yıllarda korucuların silahlarını aşiretler arası iç hesaplaşma ve kendi nüfuzlarını arttırmak, ayrıca baskı ve tehdit amaçlı kullanması sonucu, bölgede şiddet daha da çok yaygınlaşmış, söz konusu yaygınlaşan şiddet ise devlet tarafından "güvenlik gerekçesi" adı altında meşrulaştırılmıştır.
1995 yılında Meclis Faili Meçhul Siyasi Cinayetleri Araştırma Komisyonunun hazırladığı raporda, köy korucularının birçok cinayete karışmış olduğu açıkça belirtilmiştir.
Ayrıca raporda, birçok köy korucusunun silah kaçakçılığına bulaştığı ve PKK üyesi oldukları iddiasıyla çok sayıda insanı öldürdüğü şeklinde bilgilere de yer verilmiştir.
1986 ile 1996 arasındaki on yıllık sürede 23.222 geçici köy korucusunun görevine, işledikleri çeşitli suçlar nedeniyle son verilmiştir.
Değerli milletvekilleri, birçok köy korucusu köy yakmadan adam öldürmeye, tecavüzden hırsızlığa, gasptan uyuşturucu ve silah kaçakçılığına kadar bir dizi suça karışmıştır. Bu suçlar yalnızca sivil halka yönelik olmakla kalmamış, korucular kimi zaman kendi aralarında çıkan anlaşmazlıklar sonucu da kendilerine devletçe tahsis edilen silahları kullanmaktan geri durmamışlardır.
2009 yılında 44 yurttaşımızın hayatını kaybettiği Mardin Bilge köyü katliamı başta olmak üzere, korucuların bulaştığı onlarca katliam bulunmaktadır. Ve bu katliamlar sonucunda maalesef yüzlerce insanımız hayatını kaybetmiştir.
İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi tarafından yayınlanan 1990-2009 yıllarını kapsayan Köy Korucuları Tarafından Gerçekleştirilen İnsan Hakları İhlallerine İlişkin Özel Rapor'da da köy korucularının 38 köy yakma, 14 köy boşaltma, 12 taciz ve tecavüz, 22 insan kaçırma, 294 silahlı saldırı, 176 kişiyi silahlı saldırılar sonucu yaralama, 132 kişiyi silahlı saldırılar sonucu öldürme, 2 kayıp olayı, 50 infaz, 70 gasp, 454 işkence ve kötü muamele, 9 intihara sebebiyet verme, 17 ormanlık alanı yakma suçlarını işledikleri belirtilmektedir. Ancak, İnsan Hakları Derneği bu verilerin yapılan başvurulardan ve kamuoyuna yansıyan haberlerden oluştuğunu ifade ederek, verilerin yetersizliği ve dönemin koşullarının ağırlığı nedeniyle pek çok vakanın raporlaştırılamadığını, dolayısıyla bu raporda yer alan rakamların köy korucularının karıştıkları suçların tamamını yansıtmadığını bildirmiştir.
İçişleri Bakanlığı tarafından 2006 yılında yapılan bir açıklamaya göre de terör suçlarıyla ilgili 2.384, mala karşı işlenen suçlarla ilgili 934, şahsa karşı suçlarla ilgili 1.233, kaçakçılık suçlarıyla ilgili 420 olmak üzere, toplam 5 bin civarında geçici köy korucusu suç işledi; buna karşılık sadece 853 köy korucusu tutuklandı. Ayrıca, İnsan Hakları Derneğinin güncel raporlarına göre, sadece son dört yılda korucular toplam 91 kişiyi öldürmüşlerdir.
Değerli milletvekilleri, köy koruculuğu sisteminin varlığı, hem yerinden edilme sürecinin önemli bir nedeni hem de geri dönüşler önündeki engellerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Köylerde ve civar köylerde bulunan köy korucularının varlığı, köylere geri dönüş hâlinde, zorla yerinden edilen kişilerin köy korucuları tarafından tehdit edilmeleri olasılığını artırmaktadır. Bu nedenle de köy koruculuğu sistemi geri dönüşler önündeki en önemli engellerdendir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; barış sürecinin sağlıklı ilerleyebilmesi açısından köy korucusu alımları derhâl durdurulmalı ve koruculuk sistemi bir an önce tasfiye edilmelidir. Ayrıca, köy korucularının işlediği suçlar araştırılmalı ve gerekli hukuki işlemler yürütülmelidir. Korucular tarafından hakları gasbedilen kişilerin maddi ve manevi zararları karşılanmalıdır. Benzer şekilde, korucuların köy yakmaları başta olmak üzere, gasp, taciz, tecavüz gibi suçları işlemesine olanak sağlayan ya da göz yuman kolluk kuvvetlerinin de gerekli soruşturma ve yargılama sürecine tabi tutulması kaçınılmazdır. Suçluların tespit edilmesi ve gerekli hukuki yaptırımların uygulanması toplumsal barışa katkı sunacak, köylerine dönmek isteyen insanların kaygılarını giderecek bir adım olacaktır. Yaşanan çatışmalı dönemde meydana gelen zorunlu göç sonrasında köylerini terk eden insanların evlerine ve arazilerine çoğunlukla korucular el koymuşlardır. El konulan mülklerin bir an önce tespit edilip hak sahiplerine iade edilmesi sağlanmalıdır.
Yaklaşık on aydır sürdürülen demokratik barış ve çözüm sürecinin yol açtığı çatışmasızlık durumu birçok olumlu gelişmenin önünü açar niteliktedir. Elbette bu çatışmasızlık hâlinin en önemli kazanımı, büyük emeklerle yetiştirdiğimiz gençlerimizin ölmüyor olmasıdır. Bu sürecin ilerlemesi ve kalıcı barışa evrilebilmesi konusunda siyasetin alması gereken daha çok yol vardır. Netice itibarıyla, koruculuk gibi paramiliter sistemlerin bir hukuk devletinde zaten yeri yok iken özellikle barış ve çözüm sürecinin önemli gereklerinden biri olarak derhâl kaldırılmalıdır. Koruculuk sisteminin kaldırılması bölge halkının da sürece güvenini artıracak önemli bir adım olacaktır.
Benim de bu son konuşmam olduğundan dolayı, tekrar Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum, iyi günler diliyorum. Sağ olun, var olun. (BDP sıralarından alkışlar)