| Konu: | AK PARTİ GRUBUNUN, GENEL KURULUN ÇALIŞMA SAATLERİ İLE GÜNDEMDEKİ SIRALAMANIN YENİDEN DÜZENLENMESİNE; GENEL KURULUN, 7, 14, 21, 28 OCAK 2014 İLE 4 VE 11 ŞUBAT 2014 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİM-LERİNDE BİR SAAT SÖZLÜ SORULARIN GÖRÜŞÜLMESİNİ MÜTEAKİP DİĞER DENETİM KONULARININ GÖRÜŞÜLMEYEREK GÜNDEMİN "KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER" KISMINDA YER ALAN İŞLERİN GÖRÜŞÜLMESİNE; 8, 15, 22, 29 OCAK 2014 İLE 5 VE 12 ŞUBAT 2014 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMLERİNDE SÖZLÜ SORULARIN GÖRÜŞÜLMEMESİNE; 521 SIRA SAYILI KANUN TASARISI'NIN İÇ TÜZÜK'ÜN 91'İNCİ MADDESİNE GÖRE TEMEL KANUN OLARAK BÖLÜMLER HÂLİNDE GÖRÜŞÜLMESİNE İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 42 |
| Tarih: | 02.01.2014 |
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle, tüm değerli milletvekillerimizin, ekranları başında bizleri izleyen değerli halkımızın yeni yılını kutluyorum. Yeni yılın barışa, kardeşliğe ve huzura vesile olmasını arzu ediyorum.
Bu duygularla grup önerisi üzerine grubumuz adına görüşlerimizi sizlerle paylaşacağız.
Değerli milletvekilleri, öncelikle, bu grup önerisinin Meclisin bir ayını bir bütün olarak planlama önerisi olduğunu göz önünde bulundurarak şunları ifade edebiliriz: Bu grup önerisi kapsamında elbette ki Hükûmet, Meclisin çalışma takvimini belirleme konusunda istediği programı Meclisin önüne getirme hakkına sahiptir, biz de bu hakka saygı gösteririz ancak çalışmaların angarya düzeyinde ve gelişigüzel gündemler şeklinde belirlenmesi son derece yanlış ve sıkıntılıdır. Dolayısıyla, bu çalışma programının eksikli olduğunu ifade ederim. Her ne kadar bu çerçevede lehte söz almış olsam dahi İç Tüzük gereği böyle olduğunu ifade etmek durumundayım ama bu çalışma programının lehinde olmadığımızı ifade etmek isterim.
2014 yılı açısından, Meclis, her zamanki gibi, öncelikle tutuklu milletvekillerinden, tutsak milletvekillerinden yoksun bir yıla daha girmiş oluyor. Geride bıraktığımız üç yıl içerisinde, maalesef, Meclis, kendi milletvekillerinin Meclis çatısı altında yasama çalışmalarını sağlayabilecek bir ön açıcılığa sahip olamadı; böyle bir imkânı, böyle bir hakkı kimi milletvekillerinden sakındı, bunu bilinçli bir siyasi tercih olarak bugüne kadar getirdi. Ancak, özellikle 2013 yılının son günlerinde gündeme gelen ve bizim "çifte hukuk uygulaması" olarak tarif ettiğimiz o hukuki uygulamanın, çifte hukuki uygulamanın 2014'e de sirayet ettiğini maalesef görmüş bulunuyoruz. Cezaevinde bulunan tutuklu milletvekillerinin serbest bırakılması ve Meclis çalışmalarına Meclis çatısı altında devam etmeleri gerektiğini bir kez daha vurgulamak isterim. Umut ediyorum ki zaman kaybetmeden Meclis bu eksikliğini görüp bu eksikliğini bertaraf edecek bir düzenleme yapar ve şu anda cezaevlerinde tutuklu olan milletvekilleri de önümüzdeki günler itibarıyla Meclis çalışmalarına Meclis çatısı altında devam etme imkânı bulmuş olurlar ve böylelikle Meclis de bugüne kadar sürdürdüğü bir ayıptan kurtulmuş olur.
İkinci önemli bir nokta, tutuklu çocukların ve yargılanan çocukların durumudur. Yine geçtiğimiz dönemler itibarıyla sık sık gündeme getirdiğimiz bir konudur. Tutuklu çocuk durumu, siyasi tutuklu muamelesi gören çocuklar dünyanın başka hiçbir yerinde yoktur ancak Türkiye'de de maalesef böyle bir ayıp vardır ve cezaevlerinde hâlâ tutuklu çocuklar vardır, tutuklu siyasi çocuklar vardır ve Meclis bu soruna da geçtiğimiz dönemler itibarıyla gözlerini yumdu.
Önümüzdeki yılın ana gündem maddelerinden bir tanesi olmasını arzu ettiğimiz diğer bir önemli nokta, cezaevlerindeki hasta tutsakların durumudur. Bakın, isim vererek telaffuz ediyorum. Şu anda İstanbul Metris Cezaevinde bulunan 20 civarında hasta tutuklu Adli Tıbbın raporunu beklemekte. Ayrıca, Metris Cezaevine gidemeyip Türkiye'nin değişik kentlerinde cezaevlerinde bulunan hasta tutukluların durumu içler acısıdır. İnsani bir görev olan, bu insanlara sahip çıkıp dışarıda tedavilerini mümkün kılacak yasal düzenleme maalesef bu Mecliste yapılmadı. Diyarbakır D Tipi Cezaevinde yatmakta olan Halil Güneş'in durumu bütün hasta tutuklular açısından örnek teşkil ettiği için buradan tekrar dillendirmek istiyorum, ifade etmek istiyorum. Kendi başına ihtiyaçlarını dahi karşılayamayacak durumda olan ve artık kan kusma noktasına gelmiş ağır kanser hastası Halil Güneş'in dosyası Adli Tıptadır ve maalesef bugüne kadar Adli Tıp ne Halil Güneş'le ilgili ne de diğer hasta tutsaklarla ilgili hiçbir adım atmamıştır. Bu konu da Meclisin öncelikli görevlerindendir ve "buna ilişkin" yeni yılda, 2014 yılı yasama çalışmaları içerisinde bu soruna el atıp çözmesini arzu ediyoruz.
Doğa tahribatı 2014 yılının ana gündem başlıklarından bir tanesiydi. Maalesef, doğa tahribatına ilişkin olarak buradan yapılmış bütün uyarılar, bu kürsüden yapılmış bütün uyarılar dikkate alınmadı ve doğa tahribatı, yapılmakta olan... Özellikle "çantacılar" olarak telaffuz edilen kimi HES'cilere doğa peşkeş çekiliyor. Doğa tahribatının önüne geçmek için bugüne kadar bir şey yapılmadı, bundan sonra mutlaka ve mutlaka Meclisin bu konuda da, bu sorunu gündemine alıp sorunun çözümü için adım atmasını bekliyoruz.
Emekçilerin sorunu yine ana gündem maddelerinden bir tanesidir ve gündeme alınması gereken bir sorundur. Bakınız, daha dün asgari ücret belirlemesi yapıldı. Son dönemlerde, özellikle Sayın Başbakanın tercih ettiği örnekleme üzerinden, ben de, asgari ücretliye reva görülen ücretin neye tekabül ettiğini istatistiklerle sizinle paylaşmak istiyorum, simit hesabı üzerinden sizinle paylaşmak istiyorum. 846 TL olan asgari ücretle 5 kişilik bir asgari ücretli... Ki bunların sayısı Türkiye'de gayriresmî olanları saymıyorum resmî rakamlarla 5 milyon 300 bin insanı ilgilendiren bir belirlemedir bu asgari ücret belirlemesi. Günde kişi başına -yani 5 kişilik bir ailede- sadece 5,5 simit düşüyor. Yani asgari ücretliye reva görülen bu parayla 1 kişi ancak günde sadece 5 tane simit alabiliyor. Ayranı, çayı zaten unutsun gitsin; sadece simit alsa bununla bile baş edemeyecek durumdadır, alamayacak duruma gelmiştir. Dolayısıyla, bu konunun gündeme gelmesi ve acilen emekçilerin sorunlarının giderilmesi konusu Meclisin öncelikli görevleri arasında yer almalıdır.
Son dönemlerde siyaset ve yolsuzluk konuları iç içe geçti ve çokça tartışılıyor. Açık ve net bir öneri getiriyoruz: Kim ki kirliliğe bulaşmışsa hesabını vermek durumundadır. Öyle görünüyor ki kirliliğe bulaşanlar artık gizlenemeyecek duruma da geldi. Bizim, dört parti grubunun birer temsilcisinin geçen sene tam dokuz ay üzerinde çalışarak hazırlamış olduğu siyasi etik yasa tasarısı Meclis Başkanlığında duruyor. Bizim grubumuz dışında, diğer grupların hiçbiri "Bunu öncelikli olarak gündeme alalım ve bu sorunu kökten çözelim." demedi. Özellikle iktidar partisi grup başkan vekilleri bu tasarının Meclis gündemine gelip yasalaşması konusunda takoz koydular. Siz siyasetin kirlilikten, vesayetten arınmasını arzu ediyorsanız, çalışması yapılmıştır ve dört parti grubunun birer temsilcisinin altında imzası bulunan tasarıyı, siyasi etik komisyonu tasarısını Meclis gündemine getirirsiniz. Böylelikle Meclisi her türlü vesayetten kurtarma şansına sahip oluruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ADİL ZOZANİ (Devamla) - Yeni yasama döneminde bu konunun gündeme alınmasını ve kabul edilmesini arzu ediyoruz. Bunu yapmadığınız sürece biz daha çokça yolsuzlukları konuşmuş oluruz, çokça vesayet konuşmuş oluruz ama havanda da su dövmüş oluruz.
Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)