| Konu: | SAĞLIK BAKANLIĞI VE BAĞLI KURULUŞLARININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 42 |
| Tarih: | 02.01.2014 |
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, yürütmenin yürümemesi için söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, uyguladığınız politikalarla, çıkarttığınız yasalarla toplumun dengesini bozdunuz, toplumun sağlığını bozdunuz. Biz "Temiz toplum, temiz siyaset." dedik; siz toplumu travmatik, siyaseti patolojik hâle getirdiniz. Toplumda yargıya güven yok, polise güven yok. Burada halkın sağlığını konuşacağınıza hekim emeğinin sömürüsünü konuşuyorsunuz. Burada yolsuzlukları ve soydukları yoksulları konuşacağınıza hayalî komploları konuşuyorsunuz. Burada insanca yaşamı konuşacağınıza dolaylı vergilerle emekçilerden aldığınız, kutulara koyduğunuz paraları konuşuyorsunuz. Burada yurtta sulh, cihanda sulh konuşacağınıza tır dolusu silahları konuşuyorsunuz. Burada çocuklara adalet aramamız gerekirken yetim hakkı yiyenlere ağlıyorsunuz. Burada Roboski'de vuranları ortaya çıkaracağınıza soyguncuları aklamaya çalışıyorsunuz. Burada özgürlükleri genişletmeyi konuşacağınıza insanların evlerine karışıyorsunuz, Manisa'da Başbakana kutuyu gösteren bir kadını gözaltına alıp sorguluyorsunuz. İnsanlar Gezi'de yitirdikleri oğullarına ağlarken sizler bityeniği aradınız. Sizler, vicdan yerine parayı, hukuk yerine fetvayı, sevgi yerine nefreti, inanç yerine metayı koydunuz. Daha fazla kâr için emek hırsızı, daha fazla mal için doğa katili, daha fazla iktidar için yalancı oldunuz, daha ne olacaksınız?
Bir ülkede asgari ücret ne kadar düşük tutuluyorsa, o ülkede demokrasiden o kadar çok uzaklaşılıyor demektir. Bir ülkede dolaylı vergiler ne kadar yüksek tutuluyorsa, yolsuzluklar, adaletsizlikler, ayrımcılık o kadar büyük demektir. Daha ele geçmeden eriyen artışa "zam" denilebilir mi? Asgari ücrete verilen zamma baktığınızda, asgari bir vicdanın kalmadığını görüyoruz. Kısacası, 17 Aralık yolsuzluğunun bedeli ve ekonomik sonuçları yine emekçiye çıktı.
Başbakan sürekli bir komplodan ve dış güçlerden bahsediyor. Evet, bir komplo var, uluslararası güçler de var ama bu, uluslararası sermayenin hükûmetle Türkiye halkına ve emekçilere yönelik bir komplosudur. Hükûmet neredeyse yolsuzluğu unuttu, yolsuzluk araştırmasını bıraktı ve yolsuzluğu kimin nasıl ortaya çıkardığıyla uğraşmakta. Siz "Yolsuzluklarla mücadele ediyoruz." derken, yolsuzluğun ortaya çıkmaması için mücadele ediyormuşsunuz. Gelişmeleri "siyasete darbe" olarak tanımlamak, yolsuzluk yapan ve rüşvet alanları suçsuz göstermektir. Karşı karşıya olduğumuz şey, büyük bir rüşvet bataklığıdır. Burada hâlâ başı dik tutmaya çalışanlar, bataklığa en fazla batmış olanlardır. Birileri hâlâ "Cambaza bak." diyor, gördünüz mü ne cambazlıklar dönüyormuş meğer bu ülkede! Bu ülkede yolsuzluk iklimi düzeni, olmayan demokrasimiz, yok olan hukukumuz, kalmayan adaletimizdendir. Sizler iktidar içinde iktidar olma kavgası verirken halk bunlara sessiz kalacak sanmayın.
Değerli arkadaşlarım, son olarak da Sayın Bakana şunu söylüyorum: Saatlerce arkadaşlarımız burada değerlendirmeler yaptılar. Hepsi de, sağlık alanıyla ilgili bu ülkede neler olduğunu tek tek arkadaşlarım anlattılar. Hâlen gemiyle sağlık hizmetlerinin verileceği söyleniyor. Sayın Bakan, bu, bugünkü Radikal gazetesi. Bu, Üsküdar'daki devlet hastanesi, Üsküdar'daki.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) - Beraber gidelim, bakalım.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) - Oranın ne hâlde olduğunu, nasıl bir bakım yapıldığını oranın başhekimi anlatıyor, ben değil. Onun için, gelin, İstanbul'daki o virane olmuş hastaneleri çözün, Türkiye'deki gerçekten sürünmekte olan hastaların sorununu çözün, ondan sonra diğer işlere bakın diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)