GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP GRUBUNUN, 3/7/2013 TARİH VE 15845 SAYI İLE OSMANİYE MİLLETVEKİLİ HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN, KÖY KORUCULARININ SORUNLARININ ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 14 OCAK 2014 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:46
Tarih:14.01.2014

LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin grup önerisi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi adına söz aldım. Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Son derece sorunlu bir konuyu tartışıyoruz. Son derece ortada bırakılmış bir konuyu ve ortada kalmış köy korucularını konuşuyoruz. Öylesine derin sorunlar var bu konunun içerisinde, çözümlenmesi, pek çok hukuki tartışmayı ve mevzuat değişikliğini de -hep beraber- gündeme getirmemiz gereken bir konu. Bir kere, değerli milletvekilleri, Anayasa'mızın 128'inci maddesi "Devletin, kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür." der.

Bildiğiniz gibi, güvenlik, bir devletin en temel asli görevlerinden bir tanesi. Anayasa'mızın 128'inci maddesinde tarif edilen ve devletin asli görevlerinin kamu görevlileri eliyle yürütülmesine amir olan bu hükmüne karşın, devletin güvenlik hizmetlerinin dışında, 1980'li yıllardan itibaren başka bir güvenlik birimi daha yaratılmıştır Anayasa'ya aykırı bir şekilde. O zamanki 442 sayılı Köy Kanunu'nda 1985 yılında yapılan bir değişikle, sınırları ve yetki alanı belirsiz bir geçici köy koruculuğu sistemi kurulmuş, köy korucuları buna dönüştürülmüş ve güvenlik alanında Emniyet ve Jandarma personeli gibi bir statüye sahip olmadıkları hâlde ve benzer eğitimden geçmedikleri hâlde, benzer yetkiler ve silahlarla donatılmış bir başka güvenlik birimi kurulmuştur, tartışmamız gereken budur. Yani, devletin kendi asli güvenlik görevlerini yürütmesi gerekirken, statüsü ve hukuki durumu hâlen şu saate kadar belirlenmemiş olan köy koruyuculuğu sistemini ne yapacağız? Tartışmamız gereken konu bu.

OKTAY VURAL (İzmir) - Hukuki bir görev yapıyorlar, yani "Hukuksuz." diyemezsiniz.

LEVENT GÖK (Devamla) - Değerli milletvekilleri, geçtiğimiz günlerde Şırnak'ta öldürülen bir köy korucusuyla birlikte, yaklaşık bir yıl içerisinde tam 10 tane köy korucusunun öldürüldüğünü biliyoruz. Köy korucuları, 1985 yılından beri geçici olarak kurulup -ayrıca, bir de gönüllü olarak tahsis edilen köy koruyucuları vardır- devletin yanında, güvenlik alanında kendi hayatlarını riske atmış bir gruptur. Bakın, elimde, 1996 tarihli Emniyet Genel Müdürlüğünün bir yazısıyla göreve davet edilen bir köy korucusunun yazısı bulunuyor. Bu yazıda aynen şöyle diyor: "Aylık net maaşınız 15 milyon TL." O zamanki fiyat itibarıyla... "Dış görevlerde size harcırah vereceğiz ve ölüm hâlinde aileniz devlet güvencesindedir." Ve onlara, ayrıca, bir de bir tebellüğ belgesiyle, PKK'yla karşılaştıkları zaman neler yapacakları anlatılıyor. "Siper kazacaksınız, orada çarpışacaksınız yani sonunda ölmeye hazır mısınız?" deniyor. Yani devlet, bir kamu erkinin dışında, yürüttüğü bir terörle mücadele çalışmaları, faaliyetleri sırasında görevlendirdiği kişilere ölüm talimatını veriyor, "Öleceksiniz." diyor. Şimdi, değerli arkadaşlar, yaşam hakkı en kutsal haklardan bir tanesidir. Hâl böyleyken, bugüne değin hukuki bir statüye kavuşturulmamış köy korucularının durumu ciddi bir problem olarak ortada durmaktadır.

Bir yandan "çözüm süreci" derken, silahların bırakılmasından söz ederken, bir yandan "Bunlara da silahları bıraktıracağız ama..." derken, bir yandan da şu anda can güvenliklerini koruyamayan bir köy korucuları var. Ne yapacağız bunlara? Yani, yaklaşık 70-80 bin kişilik bir köy korucusundan bahsediyoruz; ki, doğuda ve güneydoğuda yaşayan köy korucularımızın aile nüfuslarını gündeme getirdiğinizde, her birinin 8-10 çocuklu bir aileyi oluşturduğunu düşünürsek 1 milyon kişiyi ilgilendiren bir konuyu konuşuyoruz. Bunların yasal statüsü yok, güvencesi yok. Az önce konuşan AKP sözcüsü birtakım haklardan bahsetti ama herhâlde köy korucuları bizleri televizyondan izliyorlardır, yani bu haklara sahip olmadıklarını kendileri de biliyorlar.

Ve ben Anadolu Köy Korucuları Konfederasyonu Başkanı Sayın Ziya Sözen'in bana ilettiği bir notu sizlerle paylaşayım yani sorunları en iyi bilen bir derneğin başkanından başlayalım işe; diyor ki: "Kanunda sigortasız işçi çalıştırmak suç olduğu hâlde, silahla, hassas, ciddi bir meselede çalışan köy korucuları sigortalı değildir." Değerli arkadaşlarım, sigortasız çalıştırmak devletin ne zamandan beri bir alanı oldu? Köy korucuları böyle çalışıyor, özellikle gönüllü köy korucuları. "Bu durum eşitlik ilkesine aykırıdır:" diyor ve "Az maaşla çok kalabalık ailelerimizi geçindiriyoruz." diyor. "Biz çözümden yanayız, şu anda iktidarın sürdürdüğü çözümden yanayız ama toplumsal barış sağlanmadan biz ne olacağız?" diyor. Toplumsal barış sağlanmadan, köy korucuları şu anda geri planda, onların görevleri, sorumluluklarının tartışılmadığı bir ortamda bunları konuşuyoruz.

Burada yapılması gereken şudur değerli arkadaşlarım: Köy koruculuğu sistemi... Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Türkiye'deki barış ortamının tesis edilmesinden itibaren, devletin asli görevinin devletin kamu memurları eliyle yürütülmesi gerektiği bilinciyle, şu anda görev yapan geçici köy korucularının da 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamı içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz ve bu şekilde onların da özlük haklarının yasal bir statüye kavuşacağını ümit ediyoruz. Bu şekliyle, köy korucularının her türlü haklarının bir statüye kavuşturulması en uygun çözümdür. Yani işçi midir, nedir, sigortası var mıdır, maaşı ne kadardır ya da güvencesi nedir? Bu kişiler -evet, devletin askerî birimleri belki kendilerini bir güvencede hissedebilirler ama- köyde yalnız yaşıyorlar değerli arkadaşlarım, köyde bunların güvenlik sorunları var. Toplumsal barış sağlanmadan da köy korucularımızı mutlaka yasal, hukuki, yaşamsal bir güvenceye kavuşturmak durumundayız, onları elimizin tersiyle itemeyiz. Onların hepsi bu devlet adına canlarını feda ettiler. Devletin onlara bir borcu var. O borcu ödemek için bence bütün partiler köy korucuları hakkında bir komisyon kurmalı ve bu komisyonda gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasını tartışmalıyız.

Biz, köy korucularının toplumsal barış sağlandıktan ve onların da silahlara ihtiyacı kalmadığı ve can güvenliklerinin sağlandığı andan itibaren kaldırılmaları gerektiğini düşünüyoruz. Bu konuda İstanbul Milletvekilimiz Sayın Sezgin Tanrıkulu'nun birinci imza sahibi olarak verdiği bir kanun teklifimiz çok önemli ve pratiktir.

Burada, düzenlemeleri sizlerle paylaşmak istiyorum. Elbette bunlar geliştirilebilir, çözüm yolları değerlendirilebilir, detaylandırılabilir.

Burada, biz köy korucularının bir devlet sistemi içerisinde -toplumsal barış sağlandıktan sonra- güvenceli bir şekilde işe alınmalarını öngörüyoruz. Ve ayrıca, üç yüz altmış gün için, çalıştıkları her üç yüz altmış gün için yüz seksen gün fiilî hizmet tazminatı öneriyoruz. Yine, emeklilik yaşlarını da 55'ten 45'e çeken kanun teklifimizi biz Meclis Başkanlığına sunmuş durumdayız. Bu yeterli olabilir, olmayabilir ama tartışılması gereken önemli bir konudur. Bu konuda biz köy korucularını mağdur etmeden ama devletin de asli görevinin kendi güvenlik kuvvetleriyle yürütülmesi gerektiğinin bilinciyle bir sistemi mutlaka kurmak durumundayız.

Çok ciddi özlük hakları var. Jandarma komutanı "Bugün operasyona gideceksiniz." dediği zaman gidiyorlar ve ailelerine haber vermeden gidiyorlar kaç gün sonra döndükleri belli değil.

Değerli arkadaşlarım, gittikleri konu tehlikeli bir konu, yaşamsal önemi olan bir konu. Binlerce köy korucusunun öldüğü bir ortamı konuşuyoruz.

Şimdi, devlet bir yandan, kendisinin yarattığı ve kullandığı bir sistemde insanları mağdur etmeden, onların yaşamsal güvencelerini sağlayarak ve haklarını vererek, onların da cumhuriyetin eşit birer yurttaşı oldukları hakkını teslim ederek ve can güvenliklerini sağlayarak bu sorunu çözmelidir. Biz bu noktadayız, umuyor ve diliyorum ki, bu konuda yapacağımız görüşmelerde çok daha makul sonuçlara hep beraber ulaşabiliriz.

Bu nedenle söz aldım, MHP'nin önerisini desteklediğimizi ifade ediyor; hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Sağ olun. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)