| Konu: | CHP GRUBUNUN, 9/1/2014 TARİHİNDE MANİSA MİLLETVEKİLİ HASAN ÖREN VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN, MECLİS TV YAYINLARININ KESİLMESİNİN HALKIN MECLİSİ DENETLEMESİNİN NASIL ENGELLEDİĞİNİN VE TBMM GENEL KURUL ÇALIŞMALARININ CANLI YAYINLANMASININ KAMUOYU ÜZERİNDEKİ ETKİLERİNİN VE YAYINLARIN KESİLMESİ İLE YAPILAN TASARRUF MİKTARININ TESPİTİ İLE KESİNTİSİZ CANLI YAYIN YAPILMASI İÇİN YASAL DÜZENLEME YÖNTEMLERİNİN BELİRLENMESİ AMACIYLA TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 14 OCAK 2014 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 46 |
| Tarih: | 14.01.2014 |
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, TBMM TV'nin yayınlarıyla ilgili olarak CHP grup önerisinin lehinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, az önce değerli hatip de, her zamanki, bakanların, Başbakanın verdiği soru önergesi cevaplarını kısaca tekrarladı. Herhâlde TRT Genel Müdürü standart bir şey hazırlamış, her soruya ve her konuşmaya onları veriyor. Dikkatle takip ettim. Çünkü, daha önceki soru önergesi cevaplarında da, yapılan konuşmalarda da aynısını tekrar ediyoruz.
Şimdi, 1995 protokolünden bahsediyor. Sayın Bakan da, Sayın Genel Müdür konuştuğunda da, Başbakan Yardımcısı da aynı şeyi söylüyor. "1995'te protokol yapılmış, biz de ona göre yapıyoruz. Onun için de protokole uydurduk." Peki, ben soruyorum: 2002 yılından 2011 yılına kadar TBMM TV'nin yayınlarını hangi mevzuata göre yaptınız? Yani bu sınırlama gelinceye kadar TBMM TV'nin yayınlarını hangi mevzuata göre yaptınız? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığıyla TRT Genel Müdürlüğü o zaman o protokole uymadı mı? Bu soruyu sormamız lazım. Peki, ne oldu da birden bunlar değişti? 1995'te protokol, güzel. Biz, burada olan arkadaşlarımız var, 2008 yılında TRT Kanunu çıkarken bunları konuştuk, defalarca burada soru önergesi konuştuk, gensoru konuştuk. Bunların hepsini sizler de biliyorsunuz. Bunun siyasi bir sonucu olduğunu, siyasi bir karar olduğunu hepimiz biliyoruz. Yani, kalkıp da "Kardeşim, biz sizi konuşturmuyoruz." deyin, çok fazla tartışmaya da gerek yok. "19.00'dan sonra siz de konuşmayın bu iş bitsin." demek lazım.
Bakın, şimdi, 2011 yılında, seçimin hemen ertesinde bu geliyor. Sayın Başbakan da söylüyor "Arkadaşlarımıza söyledik." ve bu konuda çalışmaları yaptılar, sesimiz kesildi. Hakikaten de buraya bakıyorsunuz, 21'inci maddede bunları söylüyor: "TBMM faaliyetlerinin hangi ölçüde yansıtılacağı hususu TBMM Başkanlığı ile Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğünce hazırlanacak protokolle belirlenir." Peki, onun üstüne neden hazırlamadınız protokolü yeniden? Eski protokole göre niye devam ettiniz? O protokolün içerisinde bunları niye belirlemediniz? Yok. Neden? Zaten o anda bir sorun yoktu. Ne zaman sorun oldu? Sayın Başbakan baktı, "Niye bunları bu kadar konuşturuyorsunuz? Keselim bunu." dedi. Çünkü verilen cevaplara bakıyorsunuz, diyor ki Sayın Erdoğan: "Bunlar bu anlaşmayı bilmiş olsalardı -deminki protokolden bahsediyorum- bizim niyetimizi görürlerdi. Biz geldiğimizde esneme olsun dedik, baktık ki tamamen şov manzarası arz ediyor." Kendi düşüncesi ama neden kapattırdığını söylüyor. "Halkımızın da şikâyetini nazara alarak gerek TRT'ye gerekse TBMM'ye Grup Başkan Vekilliği olarak biz de ilettik." Duydunuz mu arkadaşlar? "Gerek TBMM'ye gerek TRT'ye Grup Başkan Vekilliği olarak biz de ilettik." diyen Sayın Başbakan, "Bizim iktidarımızdan önceki protokol uygulamaya konulmuştur." El insaf! Sizin iktidarınız döneminde kanun çıkardık, sizin iktidarınız döneminde, Mayıs 2008'de TBMM Başkanlığı yönetmelik çıkarılması kararı aldı, yönetmelik çıktı bununla ilgili.
Peki, ne oldu? Bu çok basit bir şekilde, değerli arkadaşlar, siyasi bir karardır. Çok komik gerekçeler oldu. Bakın, burada, Sayın Genel Müdür komisyonumuza geldi, TRT 6'nın kanunu çıkarken sorduk "Neden bunları bize daha fazla imkân tanıyarak yapmıyorsunuz?" diye. Dedi ki: "Bizim karasal frekansımız sınırlı." E, ne oldu da TRT 6'ya frekans buldunuz, nereden buldunuz? Demek ki siyaseten lazım olunca, belli bir pazarlık yapılınca bunlar bulunabiliyor. Başka gerekçe nedir? Yazıyor Sayın Genel Müdür, gönderiyor sorulan sorulara, "Efendim, spor yayınları da buradan yapılıyor." diyor. Sanki önceki dönemde spor yayını yoktu, sanki 2011'e kadar TRT 3 spor yayını vermiyordu. Sanki o anlaşmalar yoktu, 2011 Haziranına geldi, seçimden sonra çıktı bunlar sanki.
Bakın, tekraren söylüyorum: Bu kanunlar görüşülürken söyledik, şimdi, "Önemli olanları veriyoruz biz. Kararımız var, bakıyoruz, esneme yapabiliyoruz." diyor. Burada Meclis kapanırken Onuncu Kalkınma Planı'nı görüştük mü? Görüştük. Size onu Kalkınma Bakanlığının bütçesinde de sormuştum hatırlarsanız: Kalkınma planı önemli mi, değil mi? Yani, el insaf! Beş yıllık kalkınma planını çıkarıyoruz biz. Özellikle de millet duymasın diye pazartesi gününe koydunuz arkadaşlar. Şimdi, bunun habercilikle ne alakası var? Bunun protokolle ne alakası var? Hangi kanunun, hangi yönetmeliğin hangi maddesine göre bunu yapıyorsunuz?
Bakın, şimdi "Utanıyor musunuz ekonomik göstergelerden, sosyal göstergelerden? Planın içeriğinden mi utanıyorsunuz?" dedik. Çünkü, bakın, bütçe programını burada on bir, on iki gün konuşuyor muyuz? Konuşuyoruz. Cumartesi, pazar aralıksız konuşuyor muyuz? Konuşuyoruz. Peki, bütçe ne? Bütçe, beş yıllık planın, üç yıllık Orta Vadeli Program'ın bir yıllık uygulaması. Demek ki önemliymiş. Peki, bunun beş yılını kapsayan planı nasıl görüştük? Alelacele pazartesi günü araya soktuk. Hamdolsun, vatandaşımızın hiçbirinin ne plandan ne göstergelerden ne önümüzdeki beş yıldaki hedeflerden, sorunlardan haberi olmadı. Onun için, bakın, kimse kimseyi kandırmasın.
Bu vesileyle tekraren söylüyorum: Bu gerekçeler hiçbirimize inandırıcı gelmiyor biliyorsunuz. Sayın Meclis Başkanlığına da söyledim. Uğraşmayın, gelin Meclisin yayınlarını aynen maç yayınları gibi ihaleye çıkarın diyorum. Alan televizyon bulunur. TRT'ye muhtaç değiliz, bu protokole de muhtaç değiliz. Teşkilat Kanunu'nda yaptığımız değişikliğin aynısını bir maddeyle yapalım; Meclis Başkanlığı gelsin ihale açsın. Nasıl ki spor yayınları için ihaleler geliyor, anlaşmalar yapılıyor, verelim onlar yayınlasın, böylece uğraşmayalım kim yayınladı kim yayınlamadı diye. Zaten TRT'ye baktığımız zaman iktidarın borazanı hâline gelmiş yani muhalefet zaten yok sayılıyor. Haber programlarına bakıyoruz, tartışma programlarına bakıyoruz, canlı yayın sürelerine bakıyoruz, haberlerdeki yayın sürelerine bakıyoruz, neresinden tutarsanız tutun, ne kadar dolambaçlı cevap verseniz de burada, gelen soru önergelerine verilen cevaplara, sayın bakanların açıklamalarına baktığımız zaman çok bariz bir şekilde bir yanlı yayın yaptığı görülüyor.
Onun için benim önerim, gelin arkadaşlar... Bakın burada örnekler vermiş. Efendim diyor ki: "Filanca ülkede yayın var, şurada yok." O ülkelerde özgür basın var. Gittiğiniz zaman, Amerika'da da bir sürü kanal var ama bastığınız zaman senatonun toplantılarını -sürekli olarak- yayınlayan bir tanesini görüyorsunuz. Ama o ülkelerde özgür basın var, burada tek parti basını var. Onda da eğer itiraz ederseniz hemen kapatma cezaları, vergi cezaları, diğer şirketlerine yönelik dolaylı birtakım tehditler, şantajlar devreye giriyor.
Dolayısıyla, değerli arkadaşlar, burada kalkınma planı görüşmelerinin bile eğer biz bu protokole göre görüşülmesini engellersek, partilerin grup toplantılarını yaptığımız değişiklikle yayınlamaktan TRT'yi men edersek, yapılan sözleşmelere, protokole bunu koymaz isek bunda art niyet değil artık aleni olarak muhalefetin sesinin kısıldığını çok net bir şekilde görebiliriz. Neden?
Burada bir şeye değinmeden geçemeyeceğim. Bütçe görüşmeleri sırasında Sayın Arınç söyledi yani o adaletsizliği kendisi dahi itiraf etmek zorunda kaldı. Adalet ve Kalkınma Partisinin aday tanıtım toplantılarının tamamını canlı yayında veriyor. Yani haberini yapın tamam, insaf da yani Sayın Başbakan bir de diyor ki: "Mecliste şov yapılıyor da onun için kapadık." Peki, bu şovu kim yapıyor? Sayın Arınç espri yapıyor. Bir yere gitmiş toplantıya, bakmış TRT temsilcisi yok. Gülmüş arkadaşlara, dönmüş demiş ki: "Ya, bizim Millî Gazete de hep geç gelirdi, TRT de Millî Gazete'ye benzedi." Artık gömlek çıkarınca geriye doğru herhâlde çakmak farz oldu. Aynen bu İnternet sayfalarından aldığımız haber. Daha önce ben kendisine söylediğim için burada espri olsun diye söylüyorum. Hani sürekli olarak görevli vakanüvis gibi peşinden gezecek, onun görüntülerini çekecek, basın müşaviri gibi yayınlayacak. Aynı şey, bu yandaş yayın her zaman geçerli arkadaşlar, kusura bakmayın. Hiç olmazsa en azından şurada kanunlarla ilgili, yasamayla ilgili yapılan çalışmaları muhalefetin görüşünü de kamuoyuna yansıtacak şekilde düzenleyelim. Onu yapmıyorsanız, dediğim gibi, gelin Meclis TV yayın hakkını özel bir televizyona ihaleyle devretsin, şeffaf bir şekilde bu yayınları yapsın. O zaman konuştuğumda size demiştim ki: "Artık bu iyice yandaş televizyon hâline geldi, TRT artık AKRT hâline geldi." Şimdi isim değişikliği yaparak diyorum: "Tayyip Recep televizyonu hâline gelmiş." Artık kusura bakmasın, ismini takdim tehir yaptık ama başka türlü olmuyor. Tamamıyla bize yer yok zaten, onun için artık oradan sadece Tayyip Bey'in resimlerini, programlarını izleyeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET GÜNAL (Devamla) - İnşallah, bu sözlerimizi dikkate alır, ihaleye Başkanlık çıkar diye düşünüyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)