GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: ÜLKEMİZDE KÜRESEL ISINMANIN ÇEVRE VE İNSAN HAYATINA ETKİLERİNE İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:48
Tarih:16.01.2014

REŞAT DOĞRU (Tokat) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Küresel ısınmanın çevre ve insan sağlığına etkileri konusunda söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Türkiye'mizin her tarafında yoğun kuraklık ve yağış azlığı yaşanıyor. Ülkemiz, önümüzdeki yıllarda, küresel ısınmaya en fazla maruz kalacak ve etkilenecek ülkeler arasındadır. Kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya kalan ülkemizde bugünlerde yolsuzluk, rüşvet, kayırmacılık, haksız para kazanma konusu almış başını gidiyor. Bütün bunların üzerinde ciddi manada durması gereken Hükûmet de maalesef bunları bir kenara bırakırken ülkemiz için çok önemli olan küresel ısınma ve bunun çevreye ve insan hayatına etkilerini de maalesef unutuyor.

Sayın milletvekilleri, ülkemizde büyük bir kuraklık tehlikesi olup artacağı da görülmektedir. Bundan dolayı da bugünlerde vakit kaybetmeden bazı tedbirler alınmalıdır. Zaman geçirilmesi ülkemiz ve geleceğimiz için çok tehlikeli sonuçlar doğuracaktır. İklim değişiklikleri, çevreye, bütün canlı varlıklara, özellikle insanlarda kalp, solunum yolu, bulaşıcı, alerjik deri hastalıkları gibi birçok hastalıkları ortaya daha fazla çıkarabilir. Sıcaklık dalgaları ölüm oranlarını artırmaktadır. Özellikle solunum sistemi, kalp damar hastalıkları ve beyin hastalıklarına bağlı ölümlerde artışlarda etkili olabilir.

Sayın milletvekilleri, iklim değişikliği bazı bölgelerde kuraklık veya yağış artışlarına sebep olarak farklı durumlar oluşturuyor. Özellikle ülkemizde görülmeye başlanan sel felaketleri, hortum vesaire gibi doğal afetler bunun sonucudur. Sıcaklık artışı, ayrıca ekosistemdeki biyolojik çeşitliliği etkileyerek alerjik potansiyeli yüksek yeni bitkilerin ortaya çıkmasına sebep oluyor. Kuraklık sonucu kötü çevre koşulları üretimi etkileyerek insanları göçe zorlayabilir. Bunun sonucu büyük göçler olur, sosyal hareketler, sosyal patlamalar meydana çıkabilir. Ayrıca, sıcaklık artışı ve iklim değişikliği, havadaki ozon ve toz zerreciklerinin artışına yol açarak hava kirliliğini süratli bir şekilde artırabiliyor. Yağışlar azalınca çölleşme oluşmakta ve beraberinde de kum fırtınalarına sebep olabilmektedir.

Bütün bu iklim değişiklikleri olunca solunum sistemi hastalıkları açısından kronik nefes darlığı, astım hastalığı, alerjik nezle, zatürre ve viral solunum yolu hastalıkları görülme sıklığı süratli bir şekilde artmaktadır. Bu hastalıklara bağlı ölümler de beraberinde artıyor, hatta önümüzdeki zaman dilimlerinde korkuyoruz ki toplu ölümler bile olabilir. Yeryüzünde ortalama sıcaklığın 1-2 derece artışı, yeryüzündeki canlı türlerinin üçte 1'inin şartlarını değiştirerek ortadan kalkmalarına sebep olabilmektedir.

Bakınız, örneğin Porto Riko'da yapılan bir araştırmada, yağmur ormanlarında kurbağalardan geceleri koro hâlindeki bağırışlar artık maalesef kesilmiştir. Çünkü, koroya katkı veren kurbağa türleri tükenmiş, bölgede bulunan 17 türün 3'ü tamamen kaybolmuş, 7-8 tür ise sayıca azalmaya başlamıştır. Kurbağaların kaybedilmesinin felaketlere yol açabileceği uyarısı yapılmıştır. Çünkü, yok oluş kurbağalarla ortak besin zinciri içerisinde bulunan kuş ve böcek türlerini etkileyecek ve bu da yeni süreçlere sebep olacak, telafisi mümkün olmayan sonuçlar ortaya çıkarabilecektir. Bunların bazı örneklerini, örneğin, Karadeniz Bölgesi'nde, Kelkit Vadisi'nde, Kazova Ovası'nda görmekteyiz. Bütün bu olumsuz durumlar göz önüne alınınca iklimde görülen değişikliklerin azalması ve önlenmesi için mutlaka süratli bir şekilde acil önlemler alınmalıdır.

Bakınız, ülkemizin de taraf olduğu ve imzaladığı Kyoto Protokolü dâhil çevreyle ilgili kanunların uygulanması yakinen takip edilmelidir ve bu protokole mutlaka uyulmalı ve protokolün vermiş olduğu veyahut da göstermiş olduğu konular mutlaka yapılmalıdır. Denetim mekanizması çok dikkatli çalışmalı, tavizler verilmemelidir. Özellikle, ülkemizin içerisinde bulunduğu konumda en önemli sorun da burasıdır.

Bakınız, bazı işletmeler çeşitli noktalarda arıtma tesisleri kurmaktalar fakat arıtma tesisleri maalesef çalıştırılmadığı zaman birçok yerde -mesela, Yeşilırmak'ta, Kelkit Vadisi'nde biz bunları görüyoruz- kitle hâlinde balık ölümlerine rastlanmaktadır. Bu da denetimin tam olarak yapılmamış olduğundan ve o arıtma tesislerin çalıştırılmamış olmasındandır. Bundan dolayı da insan kaynaklı sera etkisi yapan gazlar kontrol altında tutulmalı, AR-GE çalışmalarına mutlaka çok farklı şekilde önem verilmelidir.

Sonuçta da hayatta en önemli varlığımız sağlıklı yaşam olduğuna göre yaşanabilir çevre duyarlılığının her kesimde olması gerekir diyor, Sayın Başkanım, söz verdiğiniz için size teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)