| Konu: | AK PARTİ GRUBUNUN, GENEL KURULUN ÇALIŞMA GÜN VE SAATLERİNİN YENİDEN DÜZENLENMESİNE; GENEL KURULUN 21 OCAK 2014 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SÖZLÜ SORULARIN GÖRÜŞÜLMEMESİNE; 523 SIRA SAYILI KANUN TEKLİFİ'NİN İÇ TÜZÜK'ÜN 91'İNCİ MADDESİNE GÖRE TEMEL KANUN OLARAK BÖLÜMLER HÂLİNDE GÖRÜŞÜLMESİNE İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 49 |
| Tarih: | 21.01.2014 |
MUHARREM İNCE (Yalova) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İşlem sıranız şöyle oldu: Önce Adli Kolluk Yönetmeliği'ni değiştirdiniz, Danıştay iptal etti, itiraz ettiniz, itirazınız da reddoldu. Savcıları değiştirdiniz, haklarında soruşturma açtınız. 2 bin polisin yerini değiştirdiniz. MASAK Başkanını değiştirdiniz. BDDK'da bürokratları görevden aldınız. HSYK'da daireleri değiştirdiniz. Az önce de HSYK kararıyla 97 savcının yerini değiştirdiniz, hâkimler de var. Büyükelçilere talimat verdiniz, Türkiye Cumhuriyeti devletinin politikalarını değil, AKP'nin haklarını savunmalarını istediniz, savcıları tehdit ettiniz.
Şimdi, ben size bir soru sormak istiyorum: Herhâlde sizin hepiniz ihale takipçisi değilsiniz, herhâlde siz hepiniz iş takibi yapmıyorsunuz; herhâlde eşine, şirketine, kayınçosuna, kayınpederine, eniştesine, bacanağına, yengesine, ailesinin kurduğu vakfa hepiniz çıkar sağlamıyorsunuz. Bu mümkün değil. Peki, böyle ise, hepiniz, siz bunun bir parçası değilseniz neden buna "Dur." demiyorsunuz? Bu telaş niye? Nedir bu telaşınız yani? Tedirginsiniz. Korkuyorsunuz. Onu değiştireyim, bunu değiştireyim, oraya el atayım, Anayasa'yı değiştireyim, yasaları değiştireyim; hâkimleri, savcıları değiştireyim; MASAK'ı, BDDK'yı değiştireyim.
Bakın, değerli arkadaşlarım, hiç mi insaf yok, hiç mi vicdan yok, hiç mi hukuk bilgisi yok? Elimizde, bugün Sayın Genel Başkanımızın okuduğu tutanak var. Eğer elinizde yoksa ben size vereyim. Yani bir tutanak tutmuş savcı, diyor ki: "Beni müsteşar aradı. 'Bunu kapa.'" Saatini veriyor. "Önce 19.38'de aradı, şu numaralı telefondan aradı. Sonra 22.31'de aynı şekilde müsteşar beni tekrar aradı, tehdit etti." diyor. "Bana hitaben 'Bu saatte git, cumhuriyet savcısını değiştir, tüm kararları iptal et ve bu soruşturmayı durdur. Bunu yapmazsan sonuçlarına katlanırsın.'" diyor. Burası derebeylik mi, faşist bir...
TURGUT DİBEK (Kırklareli) - Gelecek mi buraya? Merak ediyorum.
MUHARREM İNCE (Devamla) - O müsteşar buraya gelecek mi, göreceğiz. Ona anlatacağız bunu.
Arkadaşlar, bunları görmüyor musunuz? Sayın milletvekilleri, bundan utanmıyor musunuz ya? Benim partimden birisi böyle yapacak, benim partimin iktidar olduğu dönemde bir müsteşar böyle yapacak, o partiye o hesabı sormazsam namerdim ben. Anamızdan milletvekili doğmadık ya! Anamızdan milletvekili doğmadık, çeker gideriz ya! Bir daha listeye ister koyarlar, ister koymazlar. Bir daha milletvekili olacağız diye bunlara ezilmeye, boynunu bükmeye, bunlar için ortak olmaya değer mi?
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Çek git o zaman!
MUHARREM İNCE (Devamla) - Zaten yüzde 65'iniz değişecek. Ben üç dönemdir buradayım, her dönem baktığımda milletvekillerinin yüzde 65'i sen itiraz etsen de değişecek, etmesen de değişecek. Bari itiraz et, dik dur da tarih sayfalarına adını alsınlar. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Biz inandığımız yasayı geçiriyoruz.
MUHARREM İNCE (Devamla) - Anayasa'ya aykırılığı tartışmasız, çok açık. Siz de biliyorsunuz bunun Anayasa'ya aykırı olduğunu. İç Tüzük 38'i okuyun. Komisyon, bunun, bu teklifin Anayasa'ya uygun olup olmadığını tetkik eder, inceler, araştırır. Komisyon Başkanı bir konuşmada diyor ki: "Bu bir siyasal denetimdir. Yargısal denetim değildir." 38'inci madde varsa, bu kanunun buraya, bu Genel Kurula gelmemesi gerekir. Her tarafı dizayn etmeye çalışıyorsunuz ama yazık ediyorsunuz, kendinize de yazık ediyorsunuz, Türkiye'ye de yazık ediyorsunuz.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Bizim adımıza üzülmeyin.
MUHARREM İNCE (Devamla) - Kurtulmanın yolu bu değil.
Bakın, size altı ay önce başınıza bunlar gelecek dediğimizde, inanmıyordunuz. Şurada 17 Aralıktan beri bir telaş içerisindesiniz. Bu daha başlangıç, bunda bir şey yok, daha neler göreceksiniz bak. Bu Genel Kurul nelere şahit olacak, onu hep birlikte göreceğiz.
Çoğunluk diktatörlüğü tam da bu işte. Yani Başkan usul tartışması açıyor, Anayasa'ya uygun olmayan, İç Tüzük'e uygun olmayan iş ve işlemleri çoğunluk kararıyla burada geçiriyor. İşte diktatörlük tam da bu. Bir badem bıyıklarınız eksik.
Bu kanun teklifi sadece Adalet Komisyonuna sevk edilmedi, Plan Bütçeye de sevk edildi, Anayasa Komisyonuna da sevk edildi. İç Tüzük'ün 26'ncı maddesinin son fıkrasında, muhalefet komisyonu toplantıya çağırdı. Komisyon raporu yazıldıktan ve basıldıktan sonra komisyon toplandı.
Sayın Başkan, bu bir eylemli İç Tüzük ihlalidir. Yasa komisyonda görüşülüyor, karşı oy yazısı için on altı saat süre veriyorsunuz muhalefete. Olacak iş mi bu? Dalga mı geçiyorsunuz Genel Kurulla siz? "Çete var." diyorsunuz, "Paralel devlet var." diyorsunuz, "Örgüt var." Diyorsunuz. E siz beraber değil miydiniz? O zaman sizin yargılanmanız lazım. Çeteye, örgüte yardım ve yataklık suçundan yargılanmanız lazım sizin. (CHP sıralarından alkışlar)
Bu, Recep Tayyip Erdoğan'a bir padişahlık yetkisidir, hukuk devletini yok eden, örtülü faşizmi açık faşizm hâline getiren bir yasadır bu. Referandumda karşı çıkmıştık, bugün de karşı çıkıyoruz biz. Siz o günlerde savunuyordunuz bunları. "Çete var." diyorsun, "Örgüt var." diyorsun. Şikâyet ettin mi, var mı bir şikâyetin? Yok. Şikâyetin falan yok. Peki, "Çete var." diyorsun. "Geçmişte ne istediler de vermedik." demediniz mi? E çeteyse, örgütse, "O zaman ne istedilerse verdik." diyorsun. Niye verdin çeteye, örgüte bunları? Adama sormazlar mı bunu?
On bir yıldır "Çeteleri çökerttik." diyorsunuz. Meğer millete yalan söylüyormuşsunuz. Çetelerle iç içeymişsiniz, kucak kucağaymışsınız. Ucu size dokununca bunlar aklınıza geldi.
Hâkimlik sınavında kamerayı kaldırırken aklınız neredeydi? Polis sınavlarında sorular çalınırken aklınız neredeydi? İstanbul'daki savcıyı Tekirdağ'a gönderdiğiniz zaman çete yok oluyor mu? Örgütten istifa mı ediyor? Örgütün kanalları Tekirdağ'a uzanmıyor mu?
Ama sizin bugünlere geleceğiniz baştan belliymiş. 97'de Başbakan İstanbul Belediye Başkanıyken teftiş kurulu üyelerine kızar ve iktisat müfettişlerine bir defaya mahsus olmak üzere müfettişlik verir. TÜBİTAK başkan ve üyelerini bir defaya mahsus olmak üzere Başbakan atar. TİB Başkanını Başbakan atar. Şimdi de tümünü görevden alıyorsunuz bunların.
MİT Müsteşarını korumak için özel kanun çıkarıyorsunuz, tırları önceden biliyorsunuz siz demek ki. Yani siz MİT Müsteşarını korumak için gece yarısı acil kanun çıkarırken aslında önlem de almışsınız. "İleride tırlarla bir şeyler göndereceğiz, bu tırları aratmayalım." diye meğer siz önleminizi o gün almışsınız. Başbakan diyor ki: "MİT Kanunu'nu bilmiyorsun." Bence Başbakan okuduğunu anlamıyor. Yargılama izni başka bir şey, savcının delilleri bulması başka bir şey. Başbakan verir yargılama iznini ama savcı burada delil buluyor, delil. Başbakan çıkardığı kanunu bile bilmiyor. Biz sizi uyardık, bu kantar bir gün sizi de tartar dedik. Ne zaman ki kantar sizi tartmaya başladı, aklınız başınıza geldi. Başbakana yayın durdurma yetkisi, padişahların yurt dışı elçisi gibi Başbakana elçi atama, paralel Dışişleri oluşturma yetkisi. Ya, sizin adaletiniz batsın. Çanakkale'de 13 yaşındaki çocuk "Hükûmet istifa." diye yazdığı için onu mahkemeye veriyorsunuz kamu malına zarar vermekten. Utanmıyor musunuz? 13 yaşındaki çocuk kamu malına zarar vermekten yargılanıyor, bakanların çocukları milyon dolarları havuduyla götürüyor. (CHP sıralarından alkışlar)
Sizden olmayan, sizi, Başbakanı yargılayanlar mezhepçi, darbeci, çeteci, Ergenekoncu, paralel devletçi; Başbakanı aklayanlar baş tacı. Sizin derdiniz, Enver Salihoğlu, Fahri Kasırga, Hüseyin Karakullukçu, İsmail Rüştü Cirit gibi geçmişte Başbakanı sorgulayan, denetleyen, davasına bakan, Başbakanla ilgili karar verip daha sonra nerelere geldiğini hep birlikte gördüğümüz kişiler yaratmak. "Benim valim, benim müsteşarım, benim Genelkurmay Başkanım, benim genel müdürüm, benim milletvekilim." Başbakanın son yapmak istediği şey: "Benim hâkimim, benim savcım."dır.
Millet bunu görüyor, siz bu 30 Martta başınıza neler geleceğini hep birlikte göreceksiniz.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)