GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BDP GRUBUNUN, BDP GRUP BAŞKAN VEKİLİ BİNGÖL MİLLETVEKİLİ İDRİS BALUKEN TARAFINDAN TÜRKİYE'DE TAŞERON İŞÇİLERİN SORUNLARININ ARAŞTIRILMASI AMACIYLA 10/5/2013 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERMİŞ OLDUĞU MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 22 OCAK 2014 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:50
Tarih:22.01.2014

MUHARREM VARLI (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; BDP grup önerisinin İç Tüzük gereği aleyhinde söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum. Ama lehte bir konuşma yapacağım çünkü böyle bir konuda aleyhte konuşmak herhâlde insanlık anlayışımıza yakışmaz diye düşünüyorum.

Şimdi, bu taşeron işçilerin problemleri yıllardan beridir devam ediyor. Bu konuyla alakalı, Hükûmet birçok defa söz verdi. Her defasında sayın bakanlar çıktılar, açıklama yaptılar, dediler ki: "Taşeron işçilerin problemlerini halledeceğiz, işte bunları kadroya geçireceğiz, bunlar hak ettiklerini alacaklar." Ama şu ana kadar hiçbir gelişme, hiçbir düzenleme olmadı. En son bu torba yasada bir beklenti vardı, taşeron işçilerin bir beklentisi vardı, bildiğim kadarıyla bu torba yasada da taşeron işçilerini ilgilendiren, taşeron işçilerini rahatlatacak, onların geleceğini huzur içerisinde yaşamasını sağlayacak bir şeyler yok. Dolayısıyla, Hükûmet, bugüne kadar vermiş olduğu sözlerin hiçbirisini yerine getirmedi ama her seçim döneminde böyle bir gündem oluşturup işte "Taşeron işçilerin hakkını vereceğiz." diyerek o insanların, o güzel duygularından faydalanıp oylarını almaya çalışıp onları ne yazık ki hep yanılttılar, onların taleplerini hiçbir zaman karşılamadılar.

Değerli arkadaşlarım, bu taşeron işçilerinin kıdem tazminatı hakları yok. Bunlar emekli olacakları zaman ne alacaklar, neye göre hak sahibi olacaklar, bunları dahi bilmiyorlar birçoğu. Bunların iş garantileri de yok, taşeron firma bugün A firması işçi çalıştırıyor, bir problem çıktığı zaman hemen bir başkasına fason bir şirket kurdurup o şirketin üzerinden yeniden işi devam ettiriyor, taşeron işçi, dolayısıyla o şirkette çalışmak zorunda kalıyor. Dolayısıyla taşeron işçinin ne yazık ki bir iş garantisi de yok, istediği zaman işveren, istediği şekilde kapının önüne koyabiliyor ve bu insanlar aç sefil, biçare evlerine ekmek götürmek için gayret gösterirken, ter akıtırken kapının önünde buluyorlar kendilerini.

Ya, hepimiz insanız, hepimiz iyi yaşamak isteriz, hepimiz çocuklarımız eğitimini daha iyi alsınlar, onların ihtiyaçlarını daha iyi karşılayalım diye gayret gösteririz. Bütün ömrümüz, hayatımız bunun üzerine kurulmuştur ama baktığınız zaman, bu insanlara en ağır işler yaptırılıyor, en ağır çalışma şartlarında, şekillerinde çalıştırılıyor ama aldıkları ücrete baktığınız zaman asgari ücret değerinin de birçok zaman altında çalıştırılıyor. Bu, kapı altı dediğimiz, merdiven altı dediğimiz yerlerde çalıştırılan tekstil işçilerinin birçoğu da taşeron işçisi ne yazık ki. Fabrikaların değişik kademelerinde çalıştırılan işçilerin birçoğu da taşeron işçisi, belediye bünyesinde en ağır işleri yapanlar, bakanlıkların en ağır işlerini yapanlar ne yazık ki hepsi taşeron işçileri. En ağır şekilde çalıştırılırlar ama çalıştıklarının karşılığını da ne yazık ki alamazlar. Dolayısıyla, taşeron işçilerin haklarının bir an önce verilmesi lazım. Bunları bir an önce kanunlaştırarak onları rahatlatmamız lazım.

Bunlar, başlarına gelebilecek kazada nereye, nasıl şikâyet edecekleriyle alakalı hukuki problemler de yaşıyor. Bu hukuki problemlerin de giderilmesi lazım. Yani bu insanlar da netice itibarıyla çalışıyorlar, çalıştıkları yerde iş kazası geçirebiliyorlar, iş kazası geçirdikleri zaman haklarını nasıl savunacaklarını da bilmiyorlar. Bununla ilgili de bir hukuki düzenleme yapmamız lazım. Yani bunlar köle değil, bunlar netice itibarıyla bu ülkenin insanları ve çalışarak üretim yapıyorlar, üretime katkıda bulunuyorlar. Dolayısıyla, üretime katkıda bulunan insanları da korumamız lazım, gözetmemiz lazım.

Bu sözleşmeli personellerle alakalı bir değişiklik yaptınız, onların birçoğunu kadroya geçirdiniz ama sulama birliklerinde çalışan sözleşmeli personelleri sanki bu ülkenin evladı değilmiş gibi, sanki onlar uzaydan gelmiş gibi bu yasanın içerisine koymadınız. Dolayısıyla, onlar şu anda mağdur bir şekilde; bir an önce, sizin geçmiş dönemde yapmış olduğunuz, diğer sözleşmeli personellere vermiş olduğunuz hakların aynısından faydalanmak istiyorlar. Çünkü onların da hakkı, onlar da sözleşmeli personel ama onları ne yazık ki ikinci sınıf vatandaş yerine koydunuz ve sözleşmeli personel statüsünde değerlendirmeyip kadroya almadınız, dolayısıyla mağdur ettiniz. Bu mağduriyetin de bir an önce giderilmesi lazım. Bu insanlar sizden bunu bekliyor. Hükûmetseniz eğer her insanın mağduriyetini gidermek, her insanın sorumluluğunu üzerinize almak zorundasınız.

Değerli arkadaşlarım, bir yanda bir eli balda, bir eli yağda, bir yanda kasaları paralarla doldurmuş, kasalar paraları almamış, ayakkabı kutularında çil çil dolarları saklayanlar, bir tarafta her istediğine hükmedebilen, hâkimleri, savcıları bir gecede değiştiren, polis teşkilatının yarısına yakınını bir gecede tayin yoluyla değiştiren bir anlayış, bir tarafta da kölelik zihniyetiyle üretmeye çalışan, evinin ekmeğini çıkartmaya çalışan, asgari ücretle geçinmeye çalışan insanlar. Yani, bu Allah'tan reva mıdır? Bu, inanan insanların kabul edebileceği bir şey midir? Bu, vicdanlara sığabilecek bir şey midir? Çil çil dolarları ayakkabı kutularında saklarken hiç mi aklınıza evine ekmek götüremeyen insanlar gelmedi? Hiç mi onların bu çocukları nasıl okuyor, kıyafetlerini nasıl alıyorlar, nasıl okul ihtiyaçlarını giderebiliyorlar, harçlıklarını temin edebiliyorlar diye düşünmediniz? Dolayısıyla, bu ülkede çifte standart vardır. Bir tarafta kasaların dahi almayacağı kadar çok para birikmiş, ayakkabı kutularında saklanıyor, öbür tarafta da "Ay başını nasıl çıkartırım, ben çorbamı nasıl kaynatırım, evimde çoluğumun çocuğumun rızkını nasıl temin ederim?"in kaygısıyla yaşayan; her gün "Acaba işimden olacak mıyım, acaba beni yarın müteahhit firma kapı önünde bırakacak mı, acaba bir kabahatim oldu mu, kusurum oldu mu?" düşüncesiyle yaşayan insanlar var. Allah'tan korkan insan, vicdan sahibi insan bunların hepsini düşünmeli ve ona göre hesabını yapmalıdır. Siz eğer bir bakanın oğlu yargılanmasın diye savcıları, hâkimleri her gün tayin yaparken, polis teşkilatını darmaduman ederken taşeron işçilerin hakkını ve hukukunu gözetmezseniz Allah sizden bunun hesabını sorar; bırakın kulunu, önce Cenab-ı Allah sizden bunun hesabını sorar. Onun için, taşeron işçilerin haklarını, hukuklarını bir an evvel verip o insanları standartlarını yükseltecek, geçim seviyelerini yükseltecek bir duruma taşımalıyız diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)