| Konu: | BDP GRUBUNUN, BDP GRUP BAŞKAN VEKİLİ BİNGÖL MİLLETVEKİLİ İDRİS BALUKEN TARAFINDAN TÜRKİYE'DE TAŞERON İŞÇİLERİN SORUNLARININ ARAŞTIRILMASI AMACIYLA 10/5/2013 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERMİŞ OLDUĞU MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 22 OCAK 2014 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 50 |
| Tarih: | 22.01.2014 |
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) - Çok teşekkür ederim Sevgili Başkanım.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Sana daha ne yapayım ya.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) - Siz mi bu katkıyı verdiniz? Çok teşekkür ediyorum Sayın Grup Başkan Vekilim.
Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Barış ve Demokrasi Partisinin verdiği taşeronlaşmanın araştırılmasına ilişkin önergenin lehinde konuşmak üzere kürsüdeyim. Hepinizi selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, aslında, Türkiye'nin en önemli temel yarası bu kürsüden konuşuluyor bugün. Milyonları ilgilendiren, yani görünürde 1,5 milyon kişi gibi olan taşeron, aslında, aileleriyle bakıldığı zaman tam 6 milyon kişiyi ilgilendiren bir temel sorunu konuşuyoruz. Nedir bu temel sorun diye bakıldığı zaman... Bakın, 1 Mayıslar niye doğmuştur Amerika'da? Sekiz saatlik iş gücünü elde etmek için. Yani kölelik düzenine karşı, kölelik çalışma sistemine karşı, sekiz saatlik çalışma elde edilsin diye, on iki, on üç, on dört saat çalışan işçiler sekiz saatlik çalışmayı elde etsinler diye mücadele ettiler, bedeller ödediler, idamlar oldu, ölenler oldu ve onun sonucunda sekiz saatlik çalışma hakkı elde edildi. 1 Mayıs İşçi Bayramı da böyle doğdu.
Şimdi, bugün bakıldığından tam tersine bir dönüş var ülkemizde ve yaygınlaşan. Dünyada da tabii, küreselleşmenin getirdiği bir yeni sistem, neoliberal politikalar yeniden sistemi altüst ediyor ve çalışma koşullarını yine kölelik koşullarına dönüştürüyor. Buraya bakıldığı zaman, bugün ülkemizde, çalışanların yüzde 47'si -bu benim rakamım değil, bakanlığın rakamı- asgari ücretle çalışıyor. Yani çoğu taşeronda çalışan işçilerimiz ve asgari ücretle çalışıyorlar. Asgari ücret Türkiye'de ne kadar? 840 TL. Açlık sınırı ne kadar? 1.085 TL. Bunun yerine 840 lira alıyorlar ama bu 840 lirayı sekiz saat karşılığında almıyorlar. Neyin karşılığında alıyorlar? On saat, on bir saat, on iki saat çalışıyorlar Sayın Bakan. On iki saat çalışan, on üç saat çalışan insanlar taşeronda bu parayı alıyorlar. Bu, işte, tam da Türkiye'deki sömürü düzeninin nereye geldiğinin önemli bir göstergesi.
Şimdi, şöyle bir bakış var: "Ne yapalım ya, biz, işte, hizmetleri daha kolay erişilir hâle getirmek için işi taşeronlara yaptırıyoruz." Daha başlangıçta, taşeronun doğmasının nedeni neydi, taşeronlaşmanın doğma nedeni? "İşte, park bahçelerde, yemekhanelerde, hizmetlerde taşeron işçisinin dışında maliyetler çok yüksek, bu maliyetlerle biz bu hizmetleri satın alırken bu pahalı maliyete dayanamıyoruz." denildi. Şimdi, gerçek öyle mi? Hayır. Şimdi üretimin bütün alanında bir taşeron hükûmeti zaten bu Hükûmet, taşeron uygulamalarıyla ün salmış bir hükûmet, bir iktidar var ve taşeronu yaygınlaştırıyor. Yani, "Her yer Taksim, her yer direniş." diyenler, şimdi "Her yer taşerondur. İktidarın bütün uygulamaları taşerondur." diyor.
Çok basit çözümü var, hani ben bu kürsüye çıktığım zaman, "Efendim ne yapalım, maliyetler... Neyle böyle bol bol keseden konuşuyorsunuz muhalefet olarak, hangi kaynaktan?" diye soracak olursanız cevabını da vereceğim. O, aradaki tefecilere, aradaki o zengin ettiğiniz o taşeron firmalara verdiğiniz kaynağı işçilerin cebine koyduğunuz zaman bu sorun çözülür. Yani, o kutulara saklanan paralar yerine, bu paraları işçiye dağıttığınızda bu sorun çözülür arkadaşlar. Yeni bir kaynaktan bahsetmiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) - 28 Şubatta...
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) - Sen bu işleri hiç bilmezsin. Otur oturduğun yere.
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) - Tabii, tabii...
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) - Önce bil, ondan sonra boşu boşuna burada bana laf atma.
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa ) - Ben biliyorum seni.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) - Diyorum ki bir daha, bir de altını çizerek söylüyorum: Burada taşerondan, normal bir kadroya alındığı zaman işçiler, o birkaç tane müteahhit, zengin ettiğiniz müteahhit yerine bu paraları değerli arkadaşlar, gerçekten bu işçilere dağıtsanız alım gücünü düzeltirsiniz; seviyesini, çalışma koşullarını belirli bir seviyeye getirirsiniz. Alım gücü iyi olan bir işçi sanayiye katkı verir, üretime katkı verir, Türkiye'nin zenginleşmesine daha katkı verir. Birilerini zengin etmek yerine o işçilerin tamamına, o kutulara koyduğunuz parayı gelin diğerlerine dağıtın; istediğimiz budur, talebimiz budur, bunun anlaşılmasını istiyorum.
İkinci önemli konu: Değerli arkadaşlar, bakın şu anda taşeron işçileri Cerrahpaşa Hastanesinde direniş yapıyorlar, onları buradan selamlıyorum. Taşeron işçileri niye direniş yapıyorlar? İşten atıldıkları için. Bir başka taşeron uygulamasına Cerrahpaşa ihalesi verilmiş, oradaki ilgili birimler, rektörlerle konuşuluyor, oranın birimleriyle konuşuluyor, o işçilerin çaresizliğine, o işsizliğe bile çare üretilemiyor. Bu işçiler on ay, on bir ay çalışıyorlar, iş akitleri feshediliyor, kıdem tazminatı hakkından mahrum bırakılıyorlar. Yazık günah değil mi? Bu emeği sömürmek, hâlen bu emeğin sömürülmesine seyirci kalmak size yakışıyorsa devam edin; yakışmıyorsa "Bir an önce bu taşeron uygulamasını kaldırın." diyoruz.
Üçüncü önemli konu: Bir sürü statüde çalışanlar var, 4/C'liler var, 4/B'liler var, var oğlu var, bir sürü sözleşmeli, uygulamada olan sistemle işçi çalıştırılıyor, bu Mecliste de çalıştırılıyor. Bununla ilgili Meclise yasa teklifini sunduk, gelin, biraz, diğer hayalî işlerle uğraşmak yerine Türkiye'nin gerçek gündemine bir dönün, şu işsizliğin, yoksulluğun gerçekten bu ülkenin mağdurlarının sorununun çözümüne gelin bir katkı verin, bunu yapalım, yoksa yapay gündemle Türkiye'yi yeterince meşgul ettiniz. Artık Türkiye'nin gerçek gündemi bu ülkenin işsizleri, yoksulları, bu ülkenin gerçek mağdurlarıdır, gelin, onlara sahip çıkın.
Dördüncü önemli konu: Değerli arkadaşlar, emeklilikte yaşa takılanların sorunudur. Bu, buradaki bütün muhalefet partilerinin, iktidar partisinin sorunudur. Bakın, emeklilikte yaşa takılan arkadaşlar gelmişler 50-55 yaşına, emeklilik hakkını doldurmuşlar, prim gün sayısını tamamlamışlar, sırf yaşı bekliyorlar, yaşı beklerken de şu anda onların çoğunun çalışma imkânı yok, onlar sağlık hizmetlerinden yararlanamıyor. "Ya, bu sorunu çözelim." diyoruz, bu Meclisin önüne getiriyoruz, oylarınızla bunların hepsi yokmuşçasına bir parmaklarınızı kaldırıyorsunuz bir parti grubu aşkına ve uğruna, bu esas sorunun çözümüne zerre kadar katkı vermiyorsunuz.
Emeklilerin sorunu var, işte, burada sizin, Meclisin seçtiği ombudsman dedi ki... Biz bu kürsüde konuştuk muhalefet partileri olarak, "Bu yaptığınız yasa emeklilerin yasası değil." dedik, anlattık; "Bu, intibak değil." dedik, anlattık ama siz bize inanmadınız. Şimdi sizin seçtiğiniz ombudsmana inanacak mısınız bilmiyorum ama diyor ki: "Bu yasa intibak değildir." Dolayısıyla, bu süreçlere seyirci kalmamak...
Şimdi, yeniden bir uygulama daha yapıyorsunuz yandaş sendikaları korumak adına ÇAYKUR'da. ÇAYKUR, şu anda yeni üretim birimleri yerine şu andaki soğuk çay üretimini bir taşeron firmaya verdi ve oradan sağlayacağı yeni istihdamlarla oradaki yetki sürecini kendisine ait yandaş sendikaya çevirmek için her şeyi yapıyor.
Sonuç itibarıyla şunu söylüyorum: Artık emekçiler sizden ciddi anlamda bir sonuç bekliyor. Artık ellerinizi işçilerin aleyhine değil, lehine kaldırın diyorum.
Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)