| Konu: | BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 50 |
| Tarih: | 22.01.2014 |
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; keşke Sayın Adalet Bakanı da burada olsaydı, bugün söylediğimi bir de yüzüne söylemek isterdim ama herhâlde kendisine iletmişlerdir.
Bu kanun başladığından beri hiç hâkimi, hukuku konuşmadık farkındaysanız, hırsızlık konuştuk, yolsuzluk konuştuk, rüşvet konuştuk. Bunu, gerçekten -Sayın Mahir Ünal'ın ifade ettiği gibi- ifade ederken tüm gruba da seslenmiyorum -birkaç defa daha söyledim ama Mahir Ünal Bey üzülmesin diye bir daha söylüyorum- aralarında samimiyetle, ihlas içerisinde buraya hizmet etmek için gelen arkadaşlarımızı tabii ki tenzih ediyorum, ama maalesef, bu grup o hırsızların ceremesini de çekiyor, bunda da ben suçlu değilim. Gelip MHP'den aday olsalardı, gidip AKP'den aday olun ben demedim, oldular, şimdi ceremesini çekiyorlar, benim bir suçum yok bunda.
Ben işin bir başka boyutuna geçeceğim. Bu savcılar devamlı yer değiştiriyor ya, en son Adana'da yakalanan 7 tane tırı yakalama emri veren savcı da değişti.
Bakın, ben ülkelerin komşularına, soydaşlarına yardım etmek için örtülü birtakım düzenekleri olduğunu bilen adamım, geçmişte de bu faaliyetlerin içinde bizzat yer almış adamlardan birisiyim, ama bir şey söyleyeceğim: Bu faaliyetler, 7 tane ne olduğu belli olmayan tırla yapılmaz, başına da MİT mensupları konulmaz.
Hatırlar mısınız, Irak'ta Kızılayın araçları yakalandı, içinde de 3 tane MİT mensubu yakalandı, hatta o arkadaşları sonra infaz ettiler, öldürdüler. Onlar Kızılay vasıtasıyla yardım ediyorlardı. Bu, demek değildir ki hiçbir ülke komşusuna veya soydaşlarının veya dindaşlarının bulunduğu bir ülkeye yardım etmez. Bunun yolları var, bunun yolu bu değil.
Üstelik Suriye gibi bir meselede çok yanlış bir iş yaptınız. Suriye'de şu anda iç savaşa karışan 97 tane grup var değil mi? IŞİD var, El Kaide var, ÖSO var, var da var. Siz şimdi bunlardan herhangi birisine yardım ettiğinizde bir diğerinin kalkıp bunun hesabını size bu ülkede sormayacağını nasıl garanti edersiniz? Böyle bir bataklığa, Suriye bataklığına nasıl batıyorsunuz, bu ülkeyi de batırıyorsunuz? Biz bunun hesabını veremeyiz arkadaşlar. Yarın öbür gün bu gruplar bu terör faaliyetlerini Türkiye'ye getirecekler. Türkiye bunun bedelini, hesabını ödeyecek. Böyle saçma sapan, çocuk gibi, ilkokul müsameresi gibi ülke yönetilmez, yardım da böyle yapılmaz.
Sizin MİT'in başına getirdiğiniz muhtereme haber verin, geçmişte bu işin nasıl yapıldığını iyice bir öğrensin. Böyle olmaz, rezil olursunuz, ülkeyi de Lahey'de yargılatırsınız savaş suçlusu diye. Böyle bir tehlike de var üstelik. Böyle bir maceraya atlamanın anlamsız olduğunu düşünüyorum. Türkiye bu meseleyle beraber hırsızların yüzünden... Bakın, bunun sebebi bunu gündemde tutanlar değildir, bu hırsızlığı yapanlardır.
Türkiye çok ciddi bir ekonomik krizle karşı karşıya. 2013 yılında Türkiye'nin çevrilmesi gereken dış borç miktarı 172 milyar dolar. Yani, 2014 yılında Türkiye 172 milyar dolar parayı bir daha geri çevirmek zorunda. 55 milyar dolar da dış ticaret açığı var, alın size 230 milyara yakın bir para. Bu da ayda 19 milyar dolar demektir. Böyle, Türkiye'ye, her gün hırsızın, her gün soysuzun, her gün rüşvetçinin, her gün soygunun konuşulduğu bir ülkeye bu sıcak para da gelmez, gelmesini de beklemeyin. Türkiye, böyle bir felaketle karşı karşıya.
Ben şimdi soruyorum bu soygunu, bu hırsızlığı yapanlara: 7 kasada ne kadar para bulunur arkadaş ya? Doldur, doldur kasaları, 100 milyon dolar doldur. Öbürü, ayakkabı kutusunda 4,5 milyon dolar, bir Bakan 52 milyon dolar diyorlar. Bunların hiçbirisi Türkiye'ye reva görülen bu kötülük kadar büyük bir rakam değil. Türkiye'ye yaptıkları esas kötülük, Türkiye'yi karşı karşıya bıraktığı bu ekonomik kriz ve dış dünyadaki rezil durum. İtibarsızlaştık. Sayın Başbakan Avrupa Birliği toplantısına, Brüksel'e gittiğinde zannediyor musunuz ki o söylenenler yarın önüne konulmayacak? Avrupa Birliğinin şöyle bir taktiği var: Önce size ifşa ettiriyor, ikrar ettiriyor, sonra bu ikrar ettirdiklerini gelip sizin hesabınıza soruyor.
Ben sözümü ne zaman bitireceğimi bilirim. Çoluğunu çocuğunu tanıdığım adamla da hiç kötü olmadım, kötü olmak istemiyorum. Bundan hesabı olanlar anlamıştır herhâlde.
Hayırlı günler diliyorum.
Sağ olun. (MHP sıralarından alkışlar)