GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BDP GRUBUNUN, TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ GÜNDEMİNİN "GENEL GÖRÜŞME VE MECLİS ARAŞTIRMASI YAPILMASINA DAİR ÖNGÖRÜŞMELER" KISMINDA YER ALAN, SEÇİM VE PARTİLER REJİMİNİN YOL AÇTIĞI SORUNLARIN TÜM BOYUTLARIYLA ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN (10/104) GÖRÜŞMELERİNİN GENEL KURULUN 23 OCAK 2014 PERŞEMBE GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:51
Tarih:23.01.2014

TANJU ÖZCAN (Bolu) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; BDP grup önerisinin lehinde söz aldım, düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Tabii, arkadaşlar, benim seçilip geliş yöntemim size çok yabancı yöntem. Az önce Sayın İnce anlattı, ben çıktım, bütün üyelerin önünde sandığa gittim, aday oldum ve seçilerek geldim.

RECEP ÖZEL (Isparta) - Tebrik ettik daha önce zaten.

MUHARREM İNCE (Yalova) - Recep de yağcılık yaparak geldi.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Beni Tayyip Bey'in sizi seçtiği gibi seçen de olmadı. O anlamda bu konuda konuşmaya hakkı en fazla olan milletvekillerinden biri olarak görüyorum.

Arkadaşlar, bakın, bugün Türkiye'de yaşadığımız sıkıntıların altındaki en önemli sebeplerden ikisi Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu.

Arkadaşlar, bakın, Seçim Kanunu'ndan bahsedelim. "Yüzde 10 barajı yüzünden temsilde adalet sağlanamıyor." dedik. Bu ihtimal her zaman var. 2002 yılında bu milletin yüzde 47'si Parlamentoda temsil edilemedi. Siz yüzde 34 oy aldınız. Neredeyse aldığınız oyun 2 katı temsil oranına sahip oldunuz; Anayasa'yı tek başına değiştirecek kadar, tek başına değiştirmeye yetecek kadar sayıyla geldiniz. Arkadaşlar, milletten almadığınız bu yetkiyi sanki ananızın ak sütü gibi, helalmiş gibi de sonuna kadar kullanmaya kalktınız.

RECEP ÖZEL (Isparta) - Sisteme göre helal değil mi?

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Benim içime sinmedi. Yüzde 34 oy alacaksın, yüzde 68 temsil oranın olacak. Bu, kabul edilemez. İşte Türkiye'deki sorunların temelinde birinci bu var.

İkincisi, Siyasi Partiler Kanunu. Arkadaşlar, mevcut Siyasi Partiler Kanunu'ndaki bu antidemokratik hükümler ne doğurdu biliyor musunuz Türkiye'de? Şeffaf olmayan devlet doğurdu. Hesap vermeyen Hükûmet doğurdu. Bağımsız yargısı kalmayan Türkiye doğurdu. Özgür basına millet hasret kaldı. Milletin değil, tamamı liderin vekillerinden oluşan iktidar partisi doğdu burada. Tamamı arkadaşlar, tamamınız Başbakan tarafından tek tek seçildiniz. Bunun nesi demokratik? Soran mı var seçmene?

Arkadaşlar, mevcut Siyasi Partiler Kanunu -şu gerçeği görelim- güçlü liderler ve zayıf siyasi partiler sonucunu doğurdu, bunu hepimiz yaşıyoruz ve yine bu sistem liderinin gölgesinden bile korkan sizin gibi milletvekili grubunu doğurdu.

MEHMET METİNER (Adıyaman) - Hadi oradan!

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Bu Siyasi Partiler Kanunu sadece bunları da doğurmadı; yandaş basın doğurdu, yalaka iş adamları doğurdu, sapsarı da sendikalar doğurdu.

AHMET AYDIN (Adıyaman) - Herkesi töhmet altında bırakıyorsun.

MEHMET METİNER (Adıyaman) - Sizin gibi saygısızlar...

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Arkadaşlar, bizim hukuk fakültelerinde bize derlerdi ki demokrasilerin vazgeçilmez unsuru siyasi partiler. Demokrasilerin vazgeçilmez unsurunun siyasi partiler olmadığını ben Türkiye'de yaşayan bir vatandaş olarak görüyorum. Vazgeçilmez unsur Türkiye'de liderler olmuş bu Siyasi Partiler Kanunu'yla. Bu gerçeği görün arkadaşlar. İşte, ama kötü olan şu: İşte, siz o vahim gerçeğin ürünü olarak buradasınız.

BÜLENT TURAN (İstanbul) - Tanju Bey...

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Yine mevcut sistem yani bu Siyasi Partiler Kanunu yalakalıkta bir çığır açtı arkadaşlar. Bakın, bu yasa sayesinde "Biatse biat, itaatse, itaat." diyen milletvekillerimiz oldu mu bu Parlamentoda?

MEHMET METİNER (Adıyaman) - Sonuna kadar.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - "Sonuna kadar." değil mi, helal olsun.

Bak seni görünce aklıma ne geldi. Geçen hafta Bolu'da antropologlar bir araştırma yapmış. "Metinerus" diye bir türden bahsettiler bana.

MEHMET METİNER (Adıyaman) - Saygısızlık yapma...

TANJU ÖZCAN (Devamla) - "Bu türün özelliği nedir?" dedim, "Bu tür, türünün en yalakasıydı." dediler ve arkasından dediler ki: "Bu türün nesli tükendi."

MEHMET METİNER (Adıyaman) - Ben hayatım boyunca yalakalık yapmadım.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Ben o bilim adamlarına söylüyorum: O türün nesli tükendiyse bugün karşılaştığımız gerçek neyin nesi?

MEHMET METİNER (Adıyaman) - Siz sadakat nedir bilmezsiniz.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - "Allah'ın bütün vasıflarını üzerine toplamış bir liderimiz var." diyen milletvekili de bu Siyasi Partiler Kanunu'nun ürünüdür arkadaşlar.

Devam ediyorum, yine yeni bulunan bir sazan türüne Başbakanın ismini verecek yalaka bilim adamları da bu Siyasi Partiler Kanunu'nun ürünüdür.

BÜLENT TURAN (İstanbul) - Yalan, yalan, yalan.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Böyle bir şey olabilir mi?

RECEP ÖZEL (Isparta) - Öyle bir şey yok ki.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Arkadaşlar, Rize Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesinde -haberlere bakın- yeni bulunan 3 tür sazanın bir tanesinin adı "Recepus." Nasıl oluyor bu? Artık, var ya yalakalıkta bilim adamları bile sınır tanımıyor. İşte, bunlar da Siyasi Partiler Kanunu'nun ürünü.

Arkadaşlar, bu sistem ve bu Siyasi Partiler Kanunu bakan çocuklarının danışmanlık şirketi sahibi olmasını sağladı Türkiye'de. Kaç bakan çocuğunun danışmanlık şirketi var bu ülkede? Bakan çocuklarına o iş adamları, kelli felli iş adamları, meziyetlerinden dolayı mı gidip danışıyorlar yoksa babalarının siyasi gücünden dolayı mı gidip danışıyorlar? Ben bunun cevabını bekliyorum sizden. Biliyorsunuz aslında.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Bilmiyoruz, söylesene kim?

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Bu yasa, bu Siyasi Partiler Kanunu var ya içi dolar dolu ayakkabı kutularını doğurdu.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Kim? Söyle...

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Para sayma makinelerini doğurdu. Savcıların ve polislerin bu ülkede Hükûmete yakın iş adamlarıyla, Hükûmete yakın insanların çocuklarıyla ilgili soruşturmaları yapamaması sonucunu doğurdu.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - O danışman olanları söyler misin?

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Arkadaşlar, bu Siyasi Partiler Kanunu nur topu gibi dünyanın en zengin Başbakanını doğurdu.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sen kim olduğunu söyle. Kim? Söylemiyorsan iftira ediyorsun ya.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Arkadaşlar, size bir şey soracağım.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Ya, kimse söyle.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Bu kol kimin kolu arkadaşlar, bu kol kimin kolu? Bu kol kimin kolu?

Arkadaşlar, bu kolu tanırsınız siz; bu kol, dünyanın en zengin Başbakanının kolu.

BÜLENT TURAN (İstanbul) - Ya yapma ya! Ayıp ya!

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Yani sizin Genel Başkanınızın kolu.

BÜLENT TURAN (İstanbul) - Bu ne ya?

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Kol önemli değil arkadaşlar, kol burada teferruat.

AHMET AYDIN (Adıyaman) - Sayın Başkan, böyle ithamlar olabilir mi ya?

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Kol herkeste var. Ben, koldaki saate dikkat çekmek istiyorum.

AHMET AYDIN (Adıyaman) - İspatlamayan müfteridir dünyanın en zengin Başbakanı olduğunu.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Ben koldaki saate dikkat çekmek istiyorum.

AHMET AYDIN (Adıyaman) - İspatlamayan müfteridir.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Arkadaşlar, bu saat kimin? Sayın Başbakanın.

AHMET AYDIN (Adıyaman) - İftiracıdır ispatlamayan dünyanın en zengin Başbakanı olduğunu.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Bu saatin değeri, anlayanlar diyor ki 700 bin dolar.

Başbakanımız kaç yıldır milletvekili arkadaşlar?

BÜLENT TURAN (İstanbul) - Yalancı ne olsun Tanju? Tanju, yalancı ne olsun?

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Başbakanımız yaklaşık on bir yıldan bu yana milletvekili.

BÜLENT TURAN (İstanbul) - Tanju, yalancı ne olsun?

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Arkadaşlar, on bir yıl boyunca milletvekili maaşlarının hepsini ayakkabı kutusuna doldurun hiç harcamadan yine de 700 bin dolarlık bir saat almaya yetmiyor; ben bunun hesabını yaptım.

HİLMİ BİLGİN (Sivas) - Sadece konuşuyorsunuz ya, badece konuşuyorsunuz.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Böyle bir şey olabilir mi arkadaşlar? Çok ayıptır!

HİLMİ BİLGİN (Sivas) - Cevabı da sen veriyorsun.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Arkadaşlar, ben burada saatin değerinden ziyade şunu sorguluyorum, şunu sorguluyorum: Bu saat helal parayla alınmış bir saat midir, haram parayla alınmış bir saat midir?

AHMET AYDIN (Adıyaman) - Hâlâ iftira atıyorsunuz. Ayıp ya!

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Böyle bir şey olabilir mi? Nasıl bizim Başbakanımız, yırtık ayakkabıyla okuyan Başbakanımız şu anda dünyanın en zengin Başbakanı olabiliyor?

MEHMET ÖNTÜRK (Hatay) - Nereden biliyorsun?

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Bunu çıkıp aklı eren biri anlatabildi mi topluma, millete? Arkadaşlar, bakın bu çok yanlış.

Bir de arkadaşlar, şu yaşanan soruşturmalarla ilgili ben bir suç duyurusunda bulunmak istiyorum burada: Havaalanı, İstanbul'daki Atatürk Havaalanı zannediyorum Bakırköy ilçesi sınırlarında. Doğru mu Ahmet Bey?

AHMET AYDIN (Adıyaman) - Nasıl?

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Havaalanı diyorum Bakırköy ilçe sınırlarında.

Şimdi, ben geçen meşhur bir soruşturmanın bir şüphelisini, Bilal E'yi Sayın Başbakanın arabasına binerken gördüm hem de hakkında gözaltı kararı varken.

HİLMİ BİLGİN (Sivas) - Var mı göster ya, var mı?

AHMET AYDIN (Adıyaman) - Gözaltı yok, gözaltı yok; o da yalan.

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Gözaltı yok.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Bakırköy Cumhuriyet Başsavcı Vekili Zekeriya Öz'e buradan sesleniyorum...

HİLMİ BİLGİN (Sivas)- Bir de hukukçusun ya! Hukukçusun bir de!

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Aranan bir şüphelinin, gözaltı kararı olan bir şüphelinin, kim olursa olsun, Başbakanın aracında ne işi vardı? Bunun adı şüpheliye yardım ve yataklık mıdır?

HİLMİ BİLGİN (Sivas) - Bunun adı iftira, bunun adı yalan!

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Bunu yoksa sadece "baba şefkati" deyip geçiştirelim mi?

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - İspatlayamazsan ne olacak?

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Böyle bir şey olabilir mi arkadaşlar? HİLMİ BİLGİN (Sivas) - Varsa elinde delil göster.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Böyle bir şey olabilir mi?

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Niye yalan söylüyorsun ya? Ayıp değil mi!

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Böyle bir şey olabilir mi?

AHMET AYDIN (Adıyaman) - İspatlayamayana ne denir?

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Böyle bir şey olabilir mi? Bırak bunu iddia eden savcı ispatlasın.

AHMET AYDIN (Adıyaman) - Sen iddia ediyorsun, sen ispatla.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Bırak adamın yakasını ispatlasın artık, bırak yakasını ispatlasın.

MEHMET METİNER (Adıyaman) - Ya, siz o savcıların yakasını bırakmıyordunuz.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Herhangi birinize dokunan savcı yanıyor Türkiye'de. Herhangi birinizle ilgili bir iddiayı ortaya atan veya o iddianın gereğini yerine getiren, kendisine verilen gözaltı kararını yerine getiren polis müdürü, polis memuru bile aynı gün görevden alınıyor. Arkadaşlar, tüm bunlar Türkiye'de yaşanırken ben sizlerin yüzünüzün kızardığını bile görmüyorum. "Sen hukukçu değil misin?" diyorsunuz.

AHMET AYDIN (Adıyaman) - Ya, sen o kadar yalan konuşuyorsun, yüzün kızarmıyor.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Arkadaşlar, aranızda kaç tane hukukçu var?

AHMET AYDIN (Adıyaman) - O kadar yalan konuşuyorsun yüzün kızarsın bari.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Şu HSYK yasası görüşülüyor kaç gündür.

AHMET AYDIN (Adıyaman) - Yüzün kızarsın bari, bu kadar yalanı bir arada konuşuyorsun.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Hiçbirinizin Adalet Bakanının yalanları karşısında istifinizde bile bir değişiklik olmuyor. Ondan sonra geliyorsun bana, ben bu iddiaları bu kürsüye getirdim diye laf söyleme hakkını kendinde buluyorsun. Böyle bir şey olmaz.

AHMET AYDIN (Adıyaman) - O kadar yalan konuşmamak lazım.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Ben suç duyurusunda bulundum Meclisin kürsüsünden, gereğinin yapılmasını Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı tarafından da bekliyorum, yetkili ve görevli savcıdır.

AHMET AYDIN (Adıyaman) - Peki, dediğin gibi değilse ne olacak? Dediğin gibi değilse sen ne yapacaksın?

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Arkadaşlar, bir de şu Aziz Yıldırım'la ilgili bir iki şeyi söylememiz lazım. Arkadaşlar, Aziz Yıldırım Başbakanımızın oğlu gibi kaçmadı.

MEHMET METİNER (Adıyaman) - Nereden kaçtı ya?

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Aslanlar gibi geldi, hapse gireceğini bile bile, Sabiha Gökçen Havaalanı'na indi ve Türkiye'de yüz binlerce insan Aziz Yıldırım'ı karşıladı. Bilmiyorum, bu olay bile yüzünüzü kızartmadı mı?

AHMET AYDIN (Adıyaman) - Ya, senin hiç yüzün kızarmıyor.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Bu olay bile... Yani dedi ki: "Buyurdular geldim, adaletsiz bir şekilde yargılandım, haksız bir şekilde ceza aldım ama Türkiye Cumhuriyeti devleti bana ceza vermişse ben bu devletin hâkiminin verdiği cezadan kaçmam, gerekli mücadeleyi de yaparım." Onurlu bir davranış gösterdi. Ben bu milletin kürsüsünden Sayın Aziz Yıldırım'ı bu davranışından dolayı kutluyorum ve örnek olmasını, en azından bu aşamadan sonra, başta Başbakanımızın oğluna örnek olmasını temenni ediyorum. Adaletten kimse kaçmasın, adalet bugün yanlış işlese bile yarın doğruyu gösterir.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)