| Konu: | BARTIN MİLLETVEKİLİ YILMAZ TUNÇ VE 77 MİLLETVEKİLİNİN; BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 52 |
| Tarih: | 24.01.2014 |
İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Genel Kurulu tekrar saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, başından beri bu yargıyla ilgili yapılan düzenlemenin geri çekilmesinin uygun olacağını ve bir Anayasal uzlaşma zemini aranması gerektiğini söylüyoruz. Bakın, bunu niçin söylüyoruz? Çünkü sizin de son iki yıldır yapmış olduğunuz açıklamalarda çok büyük tutarsızlıklar var, çok büyük çelişkiler var. O nedenle, yaptığınız bu düzenleme inandırıcı değil. Bakın, şu anda düzeltmeye çalıştığınız yargıyla ilgili Sayın Başbakan hangi tarihlerde ne söylemiş, onları size okumak istiyorum.
5 Eylül 2012'de Sayın Başbakan diyor ki: "Biz yargıya zaten gerekenleri söyledik, yargı da gerekeni yapıyor. Biz de Parlamentoda gereği neyse onu yapacağız." Yani şu anda şikâyet ettiğiniz yargıya o zaman talimat verdiğinizi açıklayan Sayın Başbakanın açıklaması var. Yine o dönem, biliyorsunuz, partimize yönelik çok yoğun operasyonlar vardı, siyasi soykırım operasyonları. Sayın Başbakan 10 Ocak 2012 tarihinde şöyle diyor: "KCK, KCK, KCK... Nasıl olur da belediye başkanlarını tutuklarsınız vesaire... Teröre kim zemin hazırlıyorsa biz onların peşinde olacağız. Markası ne olursa olsun asla geri adım atmak yok." Yani yine direkt olarak yargıya "İyi yapıyorsunuz. Aynı şekilde bu soykırım operasyonlarına devam." talimatı veriyor. 24 Ocak 2012'de Sayın Başbakan: "Türkiye'de artık yargı bağımsız." diyor. Bugün şikâyet ediyorsunuz, bir vesayetten bahsediyorsunuz ama 24 Ocak 2012'de Sayın Başbakan: "Türkiye'de artık yargı bağımsız." diyor. Bir hafta sonra, 1 Şubatta "Militan yargı dönemi bitti." diyor, "12 Eylül 2010'da militan yargı dönemi sona ermiştir." diyor yani referandumdan sonra, şu anda şikâyet konusu olan militan yargı dönemi sona ermiştir diyor. "Yüksek yargıyı baskı altında tutup tüm hükûmetlerin elini kolunu bağlayan anlayış 12 Eylül 2010'da millet tarafından tedavülden kaldırılmıştır." Bakın, şu anda, siz tam tersini söylüyorsunuz. "Bugün yasama, yürütme ve yargı bağımsız şekilde, gerçek bir demokraside gerektiği şekilde görevlerini yerine getirmektedir." Şimdi, buna mı inanalım bugün sizin söylediklerinize mi inanalım? Eğer bugün söyledikleriniz doğruysa o gün Sayın Başbakanın tüm bu söylediklerinin doğru olmadığı sonucu ortaya çıkıyor ki bu konuşmaları yaptığı sırada da bizler bu Meclis kürsüsünde bu konuşmaları tekzip edecek defalarca açıklamalarda bulunduk.
SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU (Giresun) - Dün dündür, bugün bugündür.
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Yine, bakın, üç gün sonra, 4 Şubat 2012, Sayın Başbakan diyor ki: "12 Eylül 2010'da millet yargıya el koymuştur." Ee, bugün de tersini söylüyorsunuz, "Yargı vesayet altındadır." diyorsunuz. Getirdiğiniz düzenlemeyle aslında bir vesayetten alıp kendi vesayetinize geçirmek istiyorsunuz. Bunun biz yine doğru yol olmadığını, yanlış tutum olduğunu, bununla ilgili bütün partilerin uzlaşması gerektiğini söylüyoruz. Bakın, bu yaptığınız düzenlemelerin hiçbir tanesinin inandırıcılığı yoktur.
Şimdi, hâkimlerin, savcıların yerlerini değiştiriyorsunuz. Ee, bir taraftan da Sayın Başbakanın açıklamalarında bir örgütten bahsediliyor; ajanlık, casusluk faaliyetinden, paralel devlet yapılanmasından bahsediliyor ama ne hikmetse bu ajanlık, casusluk yapan kişilerin birimlerini değiştiriyorsunuz. Şimdi, eğer doğruysa, bir örgüt, bir paralel devlet, bir ajanlık, casusluk faaliyeti varsa bununla ilgili herhâlde farklı bir süreç yürütmelisiniz. Dolayısıyla burada söylediğiniz söylemlerinizin tamamı çok büyük bir çelişki içerisinde.
Bakın, bu yer değiştirmelerle ilgili de biz defalarca söyledik. Ne zaman yer değiştirmeleri gündeme geldi? Sayın bakanların çocuklarına yönelik operasyonlar olduktan sonra. Şimdi, ondan birkaç hafta önce, bakın, Gever'de, Yüksekova'da 3 gencimiz sokak ortasında infaz edildi. Önce PKK'li dediler, sonra bu 3 gencin Yüksekova'da ticaretle uğraşan halktan insanlar olduğu ortaya çıktı. Veysi İşbilir, Reşit İşbilir ve Bemal Tokçu'nun annesinin babasının hangi duyguda olduğunu... Siz hiç empati kurmuyor musunuz? Onların çocuklarını aldınız. Onların çocuklarını yetim bıraktınız. Tek bir polis memurunun, tek bir emniyet müdürünün, emniyet yetkilisinin ya da savcının görev yeri değişmedi. Böyle çifte standart olur mu? Böyle çifte standart olursa, o zaman yaptığınız şeyin yeni bir vesayet kurma anlayışı olduğunu söyleriz.
O nedenle, çağrımızı yineliyoruz: Teklifi geri çekip anayasal uzlaşma zemini arayın.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)