| Konu: | BARTIN MİLLETVEKİLİ YILMAZ TUNÇ VE 77 MİLLETVEKİLİNİN; BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 52 |
| Tarih: | 24.01.2014 |
BENGİ YILDIZ (Batman) - Teşekkürler Sayın Başkan.
On günü aşkın bir zamandır Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunu konuşuyoruz, değerlendiriyoruz, bunun üzerine kavga ediyoruz.
Değerli arkadaşlar, Avrupa'nın herhangi bir ülkesinde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu benzeri kurumlar tartışılırken acaba ülkemizdeki gibi iktidarıyla, muhalefetiyle, basınıyla, sivil toplum örgütleriyle, sanayicisiyle bu konuya bu kadar odaklanılır mı? Söz konusu bile değildir. Herhangi bir Avrupa ülkesinde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu benzeri bir kurulun tartışıldığına bugüne kadar ben şahit olmadım bu şekliyle. Bunun nedeni nedir? Ülkemizde yargı siyasallaşmış ve her gelen iktidar onun sahibi olmak istiyor. Dünyanın herhangi bir demokratik ülkesinde başbakanın, sayın adalet bakanının hatta iktidar partisi milletvekillerinin hâkimlere, savcılara telkinde bulunduğuna, hatta tehdit ettiğine rastlar mısınız? Rastlayamazsınız. Onun için on gündür bu meseleyi bu kadar hararetli bir şekilde tartışıyoruz. Dünyanın herhangi bir ülkesinde iktidarın da kabul ettiği, 2010 değişikliğinden sonra, zaten siyasal olan bir HSYK'ya, Sayın Adalet Bakanı Müsteşarının hazırladığı listenin tulum bir şekilde, hiç fire vermeden seçildiği bir örnek gösterebilir misiniz? Gösteremezsiniz. Onun için on gündür bu tartışmayı yaşıyoruz ve bu huyumuzdan, bu siyasal kültürümüzden de vazgeçmek istemiyoruz.
Ülkemizde çok önemli olaylar oluyor. Türkiye Avrupa Birliği ülkelerine benzemiyor. Niye benzemiyor? Birkaç örnekle hemen burada belirteyim orada siyasiler ne yapıyor, bizim ülkemizde siyasiler ne yapıyor:
Almanya Cumhurbaşkanı, hatırlıyorsunuz, yakın tarihte yolsuzluk suçlamasıyla suçlandı, iddialar buydu. Ha, 700 euroyu -bugünlerde euro artmış, herhâlde 2,5-3 bin TL arasında eder- usulsüz bir şekilde harcadığı iddiasıyla Almanya Cumhurbaşkanı geçen sene istifa etti ve daha sonraki soruşturmalar neticesinde böyle bir olayın da gerçekleşmediği ortaya çıktı. 700 euro...
Romanya eski Başbakanı seçim kampanyası sırasında 2 milyar doları harcadığı gerekçesiyle görevinden istifa ediyor.
Çek eski Başbakanı Petr Necas, özel kalem müdürünün -bakın değerli arkadaşlar, kendisi değil, bir bakanı değil, özel kalem müdürü- rüşvete bulaştığı iddiası nedeniyle kendi görevinden istifa ediyor.
İtalya'nın hiç gündemden düşmeyen bildiğimiz Başbakanı mahkeme tarafından vergi kaçırdığına hükmedildiğinde Senato tarafından senatörlükten dışlanıyor, Meclisten dışarı atılıp azlediliyor.
Danimarka'da herkesin alkışladığı bir istifa gerçekleşiyor. Danimarka devletinin bağış yaptığı bir kuruluş lüks harcamalar yapıyor ve Danimarka'da bundan sorumlu Kalkınma Bakanı, Parlamentoya ve basına yeterli bilgiyi veremediği için, yanlış bilgi verdiği için istifa ediyor ve bu, Danimarka'da takdirle karşılanıyor değerli arkadaşlar. Yani, onun sorumluluğunun en asgari düzeyde olduğu bir kurumun harcamalarından dolayı dahi bakanlar Avrupa Birliği ülkelerinde istifa ediyorlar.
Bugünkü tartışmaya benzer bir tartışma: Letonya Başbakanı başkent Riga'da bir süpermarketin çatısının çökmesi sonucunda 54 vatandaşı hayatını kaybettiği için istifa ediyor. Bizde Roboski'de 35, Afyon'da 25 asker, dün 21 kişi yaşamını yitiriyor; biz Parlamentoda bunu dillendirdiğimiz için iktidar partisi milletvekilleri, bunu çok yadırgamış olacaklar ki, çok yüksek bir sesle bizi eleştirip bize karşı koyuyorlar.
Değerli arkadaşlar, işte biz ve işte Avrupa Birliği ülkeleri; işte demokrasi, işte insana verilen kıymet ve işte bizim ülkemizde...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yıldız.
BENGİ YILDIZ (Devamla) - ...her yıl onlarca, yüzlerce insan ölmesine rağmen iktidarın gıkının çıkmadığı bir düzen; aradaki fark bu. Biz daha çok bekleriz, Avrupa Birliğine girmek için.
Teşekkür ederim. (BDP sıralarından alkışlar)