GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BARTIN MİLLETVEKİLİ YILMAZ TUNÇ VE 77 MİLLETVEKİLİNİN; BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:52
Tarih:24.01.2014

İLHAN DEMİRÖZ ( Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 19'uncu maddesi hakkında vermiş olduğumuz önerge üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu görüşülen teklifin samimiyetsiz, dürüst ve şeffaf olmayan bir teklif olduğunu düşünüyorum. Neden? O kadar inançsızca bir teklifte bulunuyorsunuz ki teklifin adını, yani yapmak istediğinizi bile sıra sayısında açık açık yazamıyorsunuz. Hangi kanun arkadaşlar bu? Sağlık alanında mı, çevre alanında mı, enerji alanında mı? Oysa halka ve Hakk'a uygun bir teklif olsa göğsünüzü gere gere ismini koyardınız çünkü millî iradenin onayladığı bir Anayasa maddesini yasa ile değiştiriyor ve "İşime gelmezse ben millî irade falan tanımam." diyorsunuz.

Bu teklif, herkesin bildiği gibi, 17 Aralıkta açığa çıkan ve daha da çıkacak olanları da engellemek ve örtbas etmek için HSYK ve yargıda değişiklik yapma teklifidir, hatta bu, yetim hakkı yiyenlerin sonuçta aklanacakları bir yargı düzeninin oluşturulması teklifidir.

Değerli arkadaşlar, ancak halkımız, AKP iktidarının -rüşvet ve yolsuzluklarını- nasıl iş gördüğünü öğrenmiştir. Onun için, tüm çabalar nafile. Bu olay bir zihniyeti hem Türkiye'ye ve hem üzülerek ifade ediyorum ki dünyaya göstermiştir.

Değerli milletvekilleri, tabii, hâl böyle olunca seçim bölgelerimizde cereyan eden kimi uygulamaların hukuk tanımazlığını ve yargı kararlarının uygulanmamasının nereden güç aldığını şimdi daha iyi anlamış oluyoruz çünkü yargıda en çok konu olan davalar Çevre ve Şehircilik Bakanlığının görev ve yetkileri dâhilinde yapılan iş ve işlemlerdi. Ona da Sayın Erdoğan Bayraktar giderayak açıklık getirdi ve tüm iş ve işlemleri Sayın Başbakanın talimatları doğrultusunda yaptığını ifade etti ve Sayın Başbakanı da istifaya davet etti.

Ancak giden gidiyor ama huy bitmiyor arkadaşlar çünkü ilgili Bakanlıkta işler aynı usul ve yöntemlerle devam ediyor. Örnek mi istiyorsunuz: Bursa'da, yargıya intikal etmiş, Orhaneli Başköy'de faaliyet gösteren maden ve mermer işletme şirketinin ruhsatı iptal edilmiş ama aynı şirkete bu defa ÇED raporu verilerek, sınırları genişlettirilerek bir üst mahkeme aracılığıyla yeniden faaliyette bulunmak için imkân tanıyorsunuz.

Yine, Bursa'da, Bursa Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği tarafından yapılan Bursa küçük sanayi sitesi yargı tarafından durdurulmuş ancak -gidin bakın- bu yargı kararına rağmen maalesef Bursa'da bu inşaat hâlâ devam etmektedir. Bunlar neden olmaktadır? İmam ne yaparsa diğer insanların neler yaptığını hep beraber biliyoruz.

Bağımsız bir HSYK ve yargı düzeni kurduğunuzu iddia ettiniz. Bugün dahi, Başbakan, TÜSİAD Başkanı Sayın Muharrem Yılmaz'ı dün yaptığı değerlendirmeler nedeniyle vatana ihanet etmekle suçluyor. Arkadaşlar, lütfen biraz dik oturarak bakalım. Böyle bir şey olabilir mi? Muhalefet eleştirmeyecek, sendikalar eleştirmeyecek, doktorlar, öğretmenler, avukatlar, hâkimler, savcılar, meslek odaları, akademik odalar, öğretim üyeleri ve bu ülkeye katma değer katan iş dünyası görüş ve düşüncelerini, endişelerini ifade etmeyecek; ettiğinde de Başbakan "Sen 'küresel sermaye gelmez' ifadesini kullanarak kendi Hükûmetini tehdit ediyorsun öyle mi? O zaman cevabını alacaksın. Sen hangi yüzle bu idarenin bakanlarını TÜSİAD'a davet edeceksin, bizimle herhangi bir işini görmeye hangi yüzle geleceksin?" diyecek. Böyle bir devlet idaresi, böyle kin duygusu olur mu arkadaşlar? Bir insanı ya da bir kurum veya kuruluşu temsil eden insanları düşünceleri ve eleştirileri nedeniyle vatan haini olarak ifade etmek bu kadar kolay mıdır? Lütfen birisi bunu bize açıklasın diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)