| Konu: | BARTIN MİLLETVEKİLİ YILMAZ TUNÇ VE 77 MİLLETVEKİLİNİN; BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 52 |
| Tarih: | 24.01.2014 |
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, şimdi, gerçekten, devlet dediğimiz zaman devleti oluşturan birtakım unsurlar vardır. Bu unsurlar oluşmadan devlet kurmanız da mümkün değildir. Her şeyden önce devleti oluşturan bir millete ihtiyacınız vardır, onların vatan telakki ettikleri bir toprak parçasına ihtiyacınız vardır, bir de iradeye ihtiyacınız yani yönetimde iradeye ihtiyacınız vardır. Yasalarını çıkaran, yasaların çıkarılması sonrasında yargısı olan, atama yapabilen, kendi devlet görevlilerini atayabilen, yurt dışı temsilcilikleri ve yurt içi temsilciliklerini atayan bir yapıya sahip olması lazımdır. Böyle bir organizasyon ancak devlet hükmünü taşır ama devletin ayakta kalabilmesi için de gerçekten belli bir hukuk sistemine, düzenine sahip olması gerekir. Bunun için devleti yöneten devlet adamlarının devlet yönetme kültürüne de sahip olmaları gerekir. Devleti yönetenler istikrarlı olmak zorundadır. Her söyledikleri kelime ağızlarından çıktıktan sonra kendilerine ait değildir. Daha sonra bunları tekzip edecek, bunları yalanlayacak birtakım tekrar beyanları olduğu takdirde o kişilere karşı olan güven sarsılır toplum üzerinde.
İşte, bu çerçevede baktığımız zaman, gerçekten de devleti oluşturan unsurlar bugün sürekli olarak bir gün önceki söylediklerini ertesi gün tekzip eden bir nitelik taşımaktadırlar. Nitekim, Sayın Başbakanın buna benzer çok beyanları vardır. İşte, tek dilden tek dine; bedelli askerlikte, bedelli askerliğin çıkarılışının müjdesini vermeye... Füze kalkanı komutanlık merkezinin, "Tabii ki Türklerde olacak." deyip ardından yabancılara bırakılması; egemenliğin millete ait olmadığını söyleyip daha sonra egemenliğin tabii ki millete ait olduğunu söylemesi; yine, önce "..."(x) Peres'e yönelik olan bir meseleyi dile getirirken ardından "Peres'e söylemedim moderatöre söyledim." demesi; BOP'ta eş başkanlığı kabul etmeyip daha sonra eş başkan olduğunu söylemesi; önce "Kürt sorunu." deyip ardından "Kürt sorunu değil, bu, bir PKK ve terör sorunudur." diye olmadığını söyleyip Kürt sorununun daha sonra dönüşmesi; yine "PKK ile görüşen şerefsizdir." deyip ardından bizzat "Ben verdim bunun talimatını." demesi; yine, PKK'yla mücadele etmeyi hedefleyip daha sonra müzakereye dönmesi; Libya'ya NATO'nun giremeyeceğini söyleyip bir gün sonra NATO'nun Libyalıların güvenliği için gireceğini söylemesi gibi birtakım hususlar.
Şimdi değerli milletvekilleri, bakın, buna benzer başka bir konu daha var, özel yetkili mahkemeler. Biliyorsunuz ki, bu Meclise özel yetkili mahkemelerle ilgili bir yasa geldi ve kaldırılmasıyla ilgili bir karar alındı ama oraya bir küçük madde konmuştu. Halihazırda özel yetkili mahkemelerin ellerinde olan dosyaların devam ettirilmesi kararı alındı. Ama bugün, Sayın Başbakan, bununla ilgili "Bunların da kaldırılması taraftarıyız." diye ortaya çıkıyor. Aradan çok zaman geçmedi. Dolayısıyla, kararlar verilirken önünüzdeki günlerde nelerle karşılaşacağınızı çok iyi tahkik edip ona göre konuşmak zorunluluğunuz vardır.
Şimdi, bu çerçeve içerisinde, "Yargıyı askerî vesayetten kurtaralım." derken sivil vesayete sokmak da buna benzer bir konudur. Dolayısıyla biz, açık söyleyelim, bu konuda size karşı çıkmamızın en önemli sebebi yolsuzlukların üzerine gitme konusunda tembel kalmanızdır. Biz diyoruz ki: Yolsuzlukların üzerine iki sebeple gitmek zorundayız, sizler de aynı şeyi yapmak zorundasınız.
Birincisi: Yolsuzlukların üzerine gitme, milletin hakkını ve hukukunu bu Meclis kürsüsü, bu Meclis çatısı altında sağlamamıza bağlıdır.
İkincisi de: Bunun uhrevi yönü vardır yani kul hakkı meselesi vardır. Bu kul hakkı meselesini ne biz ne de siz kaldırabilirsiniz. Unutmayın ki burada alınan her karar tarihe dercedilen önemli bir belgedir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)