GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AK PARTİ GRUBUNUN, GENEL KURULUN ÇALIŞMA GÜN VE SAATLERİNİN YENİDEN DÜZENLENMESİNE; GÜNDEMİN "KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER" KISMINDA BULUNAN 524 VE 532 SIRA SAYILI KANUN TASARILARININ BU KISMIN 4 VE 8'İNCİ SIRALARINA ALINMASINA VE DİĞER İŞLERİN SIRASININ BUNA GÖRE TESELSÜL ETTİRİLMESİNE; 28 OCAK 2014 İLE 4 ŞUBAT 2014 SALI GÜNLERİNDEKİ BİRLEŞİMLERİNDE SÖZLÜ SORULARIN GÖRÜŞÜLMEMESİNE; 524 SIRA SAYILI KANUN TASARISI'NIN İÇ TÜZÜK'ÜN 91'İNCİ MADDESİNE GÖRE TEMEL KANUN OLARAK BÖLÜMLER HÂLİNDE GÖRÜŞÜLMESİNE İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:53
Tarih:28.01.2014

SIRRI SAKIK (Muş) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum. Görev dağılımı olduğunda hep de söylüyoruz, bize hep böyle lehte düşüyor. Biz de gerçekten bu süreçte yani bir torba yasası yeniden görüşülecek ama bu torba yasasında özgürlükleri beklerken Hükûmet kendi gündemini Parlamentoya taşıyor. Oysaki Türkiye'nin temel sorunlarıyla yüzleşmeden bu ülkede özgürlükleri hayata geçirme şansımızın olmadığını hep söylüyoruz.

Birkaç gündür Türkiye'nin dört bir tarafında yani Kayseri'den tutun Sivas'a kadar, onlarca insan trafik kazasında yaşamını yitiriyor. Yani ilkel bir ülkenin tablosuyla karşı karşıyayız. Kayseri'de 21 insan yaşamını yitiriyor, 29 insan ağır yaralanıyor ve bunları nasıl bir geçiştirmeyle geçiştirdiğimizi hep birlikte görüyoruz. Aynı şey işte, dün Sivas'ta oldu. Yine, bu ülkede refahın bu kadar üst düzeyde olduğunu söyleyenlere sesleniyorum. Bu ulaşım araçlarıyla, bu ulaşımla dünyanın neresinde can güvenliğini sağlayabilirsiniz? Yaşamını yitirenlere tekrar Allah'tan rahmet diliyoruz, ailelerine sabır diliyoruz, yaralılara acil şifalar diliyoruz ama Parlamentoyu da göreve davet ediyoruz. Yani burada hiç mi bizim kusurumuz, günahımız yok? Ve bakın, bu kadar insan yaşamını yitiriyor. Bu Parlamento alelacele bir toplantı yaparak bir araştırma önergesi, bir araştırma kurulu oluşturabilir. Nerede kusur var, nerede eksikliğimiz var, ya, bu insanlar yaşamını yitiriyor, bununla ilgili bir çaba içerisinde değiliz. Bilinen, klasik sözcüklerle, başsağlıklarıyla bu işi geçiştirmeye çalışıyoruz. Ben derhâl, Parlamentonun bu konuda duyarlı olması, gerçekten bir komisyon oluşturması ve bu komisyonun gidip bu olay yerinde incelemeler yapması gerektiğini, bir an önce yapması gerektiğini düşünüyorum.

İkincisi, sevgili arkadaşlar, biz özgürlüklerden ve demokrasiden bahsediyoruz ama eğer siz bugün yaşanan bu tablonun özgürlüklerle bir bağının olmadığını düşünüyorsanız, bu tablolarla hep karşı karşıya kalacağız. Bu mevcut Siyasi Partiler Yasası ve Seçim Kanunu bu süreçte aynı şekilde devam ederse özgürlüklerden bahsedemeyiz. Eğer siz özel yetkili mahkemeleri lağvetmezseniz, özel savcıları, bunların görevlerine son vermezseniz Balyoz'da olduğu gibi, Ergenekon'da olduğu gibi, KCK'de olduğu gibi haksız tutuklamalar, haksız cezalarla karşı karşıya kalırsınız. Bunları hep söyledik ve hepsini de seslendirdik.

Terörle Mücadele Yasası'ndan dolayı binlerce insan mağdurdur ve bu ülkenin mağdurlarıdır. Sadece bugünkü özel yetkili mahkemelerin bir mağduriyeti değil, cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar, evet, farklı hukuklarla yönetildiğimiz için bu ülkede çok ağır bedeller ödendi. Burada kimin eli kimin cebinde belli değil.

Bakın, son günlerde ülke tetiklenmek isteniyor. Ülkede farklı seçim sürecine girmek için her tarafta tezgâhların nasıl bir şekilde örgütlendiğine tanıklık ediyoruz. Ben buradan sesleniyorum: İstanbul'da Milliyetçi Hareket Partisinin üyesine olan saldırıyı bir an önce Hükûmet açığa çıkarmalıdır. Kim, nerede, nasıl yaptıysa bir an önce bunu ortaya çıkarmak Hükûmetin görevidir. Çünkü bizim de bilgilerimiz var, biz de bilgi sahibiyiz. Bir an önce Hükûmeti bu konuda çıkıp bizi bilgilendirmeye, ellerindeki doneleri bizimle paylaşmaya davet ediyoruz.

Üçüncüsü, birçok siyasi partiye karşı nasıl bir sürecin başladığına da, bu konuda buna da tanıklık ediyoruz.

Biz BDP olarak açık ve net olarak söylüyoruz: Sevgili arkadaşlar, biz bir seçim yaşıyoruz, bu seçim sürecinde birbirimizle yarışacağız ama hiçbir parti diğer partinin düşmanı değil. Düşmanlıklar üzerinde siyaseti dizayn etmedik, etmeyeceğiz de. Ama ne yazık ki bazı köşe yazarlarına bugün baktım, ağızlarından kan fışkırıyor. Bu İstanbul'daki olayı BDP'ye mal etmek, Kürtlere mal etmek için ulu orta yalanlar söylemeye çalışıyorlar çünkü gerçekten bu ülkeyi germeye çalışıyorlar, bu ülkede kandan yeniden kanunlar yaratarak ve siyaseti böyle dizayn etmeye çalışıyorlar.

Geçmişten bugüne kadar söyledik. Bakın, dün yine gazetelerde vardı. Bundan beş altı yıl önce belediye otobüslerine molotof atılıyor, insanlar yaşamını yitiriyor ve orada motosikletle bir molotof atıp kaçan birini yakalıyor güvenlik güçleri. Aradan birkaç gün geçmesine rağmen, yakalanan şahıs açık ve net olarak bağırıyor: "Ben MİT elemanıyım. MİT beni görevlendirdi." Biz, onlarca kez burada seslendirmemize rağmen bunlar araştırılmadı ve en son yargıya intikal eden olay şu: MİT, evet, resmî bir yazı gönderiyor, "Bu bizim elemanımızdır." diyor. Şimdi, bir ülkede MİT'in görevi masum insanları katletmek midir, halkları karşı karşıya getirmek midir? Şimdi, dün gazetelere yansıyan olay da budur. Bunun üzerine gitmeliyiz. Eğer bir MİT elemanı çıkıp bir yere, belediye otobüsüne veyahut da herhangi bir yere molotof atıyorsa bin kez düşünmemiz gerekir. Ama ne hikmetse Hükûmetin bu konuda bir küçük araştırması bile yok.

Ne yapıyorsunuz sizler? Kendi aranızda, oturuyorsunuz, bir hukuk oluşturuyorsunuz. Ne yapıyorsunuz siz? Bakın, son iki dönemdir, 2007 ve bugün, bu süre içerisinde, biz, bütün çabalarımıza rağmen, sizi adalete, hukuka, eşitliğe davet ettik ama bunların gereğini yapmadınız. Bu torba kanununda Siyasi Partiler Yasası, seçim kanunu da olabilirdi ama yok. Bu torba kanunda adaletsiz bir şekilde, bakın, 1 katrilyon 392 trilyon 332 milyar lira para almışsınız. Siz üç parti -bir daha söylüyorum, ey halkımız duyun- 1 katrilyon 392 trilyon 332 milyar lira; Adalet ve Kalkınma Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi hazineden bu kadar para almıştır. Bu paralar nereye gitti? Bu paraları aldınız, ne yaptınız? Şimdi, halkımız bunları bilmiyor ama kendiniz bir araya geldiğinizde çok rahat bir şekilde uzlaşıp, oturup konuşup kendi aranızda hazinenin malını mülkünü babanızın çiftliği gibi değerlendiriyorsunuz ve ondan sonra çıkıp dürüstlükten ve adaletten, eşitlikten ve hakkaniyetten bahsediyorsunuz. Bunun neresi adalet, neresi eşitlik, neresi kardeşlik? Yani siz, üç parti bu ülkenin beyazları mısınız? Siz bu kadar parayla ne yaptınız? Bu kadar parayla, bu halkın hazinesinden bu paraları alıp da bu halka ne vadettiniz, ne sundunuz? Hiçbir şey sunmadınız. O vesileyle, bizim bir bütün olarak...

Halk sizi bilmelidir, sizin nasıl kandan kanunlar çıkardığınızı, sizin nasıl demokrasiyi katlettiğinizi, sizin hazineyi nasıl yönettiğinizi bu halk bilebilmelidir. Biz bunu söylüyoruz. Adaletli olmalısınız. Adaletli olmak bu Parlamentodan geçer. Eğer bu Parlamentoda adalet ve hukuk yoksa, bu Parlamento kendi içinde adaleti ve hukuku hayata geçiremiyorsa halka adalet vadedemez ve adalet götüremez.

Şimdi, size söylüyoruz: Süreç yakındır, bu mağduriyetin bir an önce ortadan kaldırılması gerekir. Sadece Barış ve Demokrasi Partisinin hazineden pay almasıyla bu adaletsizliği ortadan kaldıramazsınız, diğer siyasi partileri de kollayıp korumalısınız, o siyasi partileri başka holdinglerin kapılarında dilenci konumuna getirmemelisiniz ve adaletli bir seçim sistemiyle siz bu ülkede halkın iradesine saygılı olmalısınız.

Sayın Başbakan da çıkıp bu kürsüde zaman zaman "Halkın iradesine saygı gösterin." diyor ve siz de aynı şeyi söylüyorsunuz. Biz de sizi halkın iradesine saygı duymaya, adaletli olmaya ve bir an önce bu ülkede özgürlükleri hayata geçirip... Yani hep birlikte özgürlüklerle geleceğimizi birlikte inşa edebileceğimizi düşünüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SIRRI SAKIK (Devamla) - Sizin bu dönem aldığınız para 177 trilyon, CHP'nin 92 trilyon, MHP'nin 46 trilyon...

MEHMET DOMAÇ (İstanbul) - "Yasalara göre" diye ilave et, yanlış anlamasın vatandaş.

SIRRI SAKIK (Devamla) - Nasıl?

MEHMET DOMAÇ (İstanbul) - Yasalara göre aldık parayı.

BAŞKAN - Karşılıklı konuşmayın lütfen.

SIRRI SAKIK (Devamla) - Aranızda kendinize göre bir yasal düzenleme yaptınız.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Yasalara uyduruyorlar.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Yasaları burası yapıyor zaten, doğru söylüyor.

SIRRI SAKIK (Devamla) - Yani siz yasalara hileyle yaklaşırsanız yapacağınız bu. (BDP sıralarından alkışlar)