| Konu: | AK PARTİ GRUBUNUN, GENEL KURULUN ÇALIŞMA GÜN VE SAATLERİNİN YENİDEN DÜZENLENMESİNE; GÜNDEMİN "KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER" KISMINDA BULUNAN 524 VE 532 SIRA SAYILI KANUN TASARILARININ BU KISMIN 4 VE 8'İNCİ SIRALARINA ALINMASINA VE DİĞER İŞLERİN SIRASININ BUNA GÖRE TESELSÜL ETTİRİLMESİNE; 28 OCAK 2014 İLE 4 ŞUBAT 2014 SALI GÜNLERİNDEKİ BİRLEŞİMLERİNDE SÖZLÜ SORULARIN GÖRÜŞÜLMEMESİNE; 524 SIRA SAYILI KANUN TASARISI'NIN İÇ TÜZÜK'ÜN 91'İNCİ MADDESİNE GÖRE TEMEL KANUN OLARAK BÖLÜMLER HÂLİNDE GÖRÜŞÜLMESİNE İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 53 |
| Tarih: | 28.01.2014 |
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Adalet ve Kalkınma Partisinin vermiş olduğu grup önerisi aleyhinde Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini açıklamak üzere huzurlarınızdayım.
Değerli milletvekilleri, geçtiğimiz pazar günü İstanbul Esenyurt Milliyetçi Hareket Partisi Seçim Bürosu, bir grup millet ve devlet düşmanlarının silahlı saldırısına uğramış, Cengiz Yücel Akyıldız Bey şehit edilmiş, 5 ülkücü kardeşimiz de yaralanmıştır. Milliyetçi Hareket Partisinin bu kutlu davaya kurban verdiği son şehidimizdir Cengiz Akyıldız. Türk milleti ve devleti için karanlık emeller besleyen güçler, bu değerlerin önünde kırk dört yıldır dimdik duran Milliyetçi Hareket Partisini hedef almıştır. İstedikleri, Milliyetçi Hareket Partisini ve ülkücü hareketi yıldırmak, vatana ve milletine adanmışlıktan alıkoymaktır. Bu güçler kırk dört yıldır teyakkuzdadır, kırk dört yıldır saldırıdadır. Milliyetçi Hareket Partisi, kurulduğu günden beri, bu kan içici, asalak, emperyalist güçlerin piyonu olmuş terör odaklarına karşı dimdik duruşunu bozmamıştır, bozmayacaktır. Yusufiyeli Cengiz'den sonra arkada binlerce Cengizlerimiz, Fatihlerimiz, Yavuzlarımız, Alparslanlarımız, Asenalarımız hazırdır. Bu vatana, millete adanmış ordu karşısında ne yapacaksınız? Her birimizi bir bir mi kıracaksınız? Milliyetçi Hareket Partisi, bir vatandaşının burnunun kanamaması için sağduyusunu sabırla muhafaza edecektir. Çünkü, Milliyetçi Hareket Partisi, kaybedecek bir insanı olmadığını bilmekte, kardeşliğimizin her şeyin üstünde olduğuna inanmaktadır. Terörü bir siyaset malzemesi gören şer güçlere söyleyeceğimiz odur ki: Atılan kurşun Milliyetçi Hareket Partisini değil bu ülkenin huzurunu ve demokrasisini vurmuştur. Hükûmet bu saldırganları mutlaka ortaya çıkarmalıdır.
Değerli milletvekilleri, bu yürek kanatan kaybımız kadar bir acı daha vardır ki o da milletin parasıyla yayın yapan yayıncı kuruluşların, bazı yayıncı kuruluşların sessiz ve ilgisiz kalmasıdır. Hele hele Hükûmet sözcüsünün bu meseleyi basitleştirerek ve âdeta bir sokak kavgası mertebesine indirmek gayretleri, sorumsuzluktur, saygısızlıktır.
Milliyetçi Hareket Partisi, kırk dört yıldır devletinin ve milletinin hep yanındadır, tarafındadır. Silahla saldıran taraflar ise devlet ve millet düşmanlarıdır. Bunu bile söylemekten âcizdir Hükûmet sözcüsü. Medyanın bu suskunluğu, Hükûmetin bu yanlış yönlendirmeleri, Türk milleti ve Milliyetçi Hareket Partisi tarafından not edilmiştir. Biz, merhum Cengiz Akyıldız'ın terörist, karanlık güçlerce şehit edildiğini düşünüyoruz ama suskun kalan medya, olaya ciddiyetsiz yaklaşan Hükûmet, bu tavırlarıyla şehit Akyıldız'ı bir kez daha katletmiştir.
Şehir eşkıyalığı, Hükûmetin âcizliği yüzünden almış başını gitmiştir. Tüm uyarılarımız havada kalmıştır. Olan, millete ve yusuf yüzlü Cengizlere olmaktadır. Bunun hesabı kanun önünde mutlaka sorulacak ve müsebbipleri mutlaka cezalandırılacaktır. Şehidimize Allah'tan rahmet diliyoruz. "Mekânı, Peygamber Efendimiz'in hemen yanındaki şehitlerimizin yanı olsun." diye dua ediyoruz. Ailesine, camiamıza ve aziz milletimize sabırlar dilerken ailesini ve çocuklarını, Milliyetçi Hareket Partisi olarak merhum Cengiz Akyıldız Bey'in bir emaneti kabul ediyoruz.
Değerli milletvekilleri, yaklaşık yirmi-yirmi beş gündür, dakikası altın kadar kıymetli olan bu Meclis HSYK kanun teklifini görüştü. Hem komisyonda hem de Genel Kurulda, bu teklifin, başta Anayasa'mızdaki yargı bağımsızlığı olmak üzere, hukuk devletinin ve evrensel hukuk anlayışının temel kabullerine aykırı olduğunu hep söyledik.
Muhalefet, 17 Aralıkta ortaya çıkan ve içinde bakanlar, oğulları, bacanak ve akrabalarıyla bazı iş adamlarının olduğu hırsızlık, yolsuzluk depremini hep anlattı. 17 Aralıktaki hırsızlık operasyonları olmasa AKP'nin aklında yargı mı vardı; yargı önünde bekleyen dosyalar, mahkeme kapılarında bekleyen milyonlarca vatandaşımız mı vardı; zalime bile parmak ısırtan adaletsiz kararlar için mi üzülüyordu? Yok, böyle bir kaygısı yoktu AKP'nin ama ne zaman iş kendilerine, oğullarına kadar uzandı, feryat etmeye başladılar ve sanki halka zulmeden hâkim ve savcılardan ve sanki görev ve yetkilerini milletin aleyhine kullanan güvenlik güçlerinden bu milleti korumak için harekete geçtiler. Öyle bir algı, öyle bir kanaat oluşturulmaya çalışıldı ki, aslında bu operasyon millî iradeye yönelikti, engellenmesi lazımdı. Yandaş televizyon kanalları ve gazeteler de utanmadan bunu işledi, onlar da sebepleniyorlardı çünkü. Kaygılandıkları aslında zülfüyâr idi, yoksa vatandaşı için kaygılansa AKP, bugüne kadar yargıdaki bu kaos ve karmaşaya seyirci kalır mıydı?
Bu karda, kışta 100 küsur hâkim ve savcının, 3 bin kadar polisin yerinden yurdundan edilip çocuklarının okullarından koparılması, aile bütünlüğünün ortadan kaldırılmasının milletin talebi olduğuna inanmamızı mı bekliyorsunuz? Mevzubahis Başbakan ve oğlu, mevzubahis bakan ve oğulları, bacanakları olunca 100 küsur hâkim ve savcıyı sağa, binlerce polisi sola yatırıp, adalete giden yol Bilal oğlan için yeniden dizayn edilmiştir. Şimdi "Şimdi ifade vermeye hazırım." diyor. Gönlü oldu beyzademizin, hâkim ve savcı gönüllerine göre yeniden belirlendi.
Değerli milletvekilleri, hangi ülkede, başbakan -oğlu da olsa- bir kişiyi yargı önüne çıkarmamak için bu kadar çalışanı, bu kadar insanı gözden çıkarabilir? Meclisteki muhalefet partileri, HSYK Kanunu'nun hukuk devletinin temeline dinamit koyduğunu ifade ederken, çalmayı, çırpmayı meşru göstermek isteyen ve bu hırsızlıkları her şeye rağmen örtmeye çalışan "bazı AKP milletvekilleri" muhalefet partisi milletvekillerine saldırdı, tekme attı, yumruklarını konuşturdu. Sayın Başbakan "Eden bulur." gibi bir laf etti. Yani, bu saldırgan vekillerini çağırıp "Genel Kurulun mehabetine, millî iradeye, saygıya yakışmıyor, partimizin prestijini de bozuyorsunuz, kendinize gelin." diye uyarmak yerine, âdeta kendi saldırgan vekillerinin sırtını sıvazlayan bir yaklaşım sergiledi yani tahriklerin kapısını araladı Sayın Erdoğan.
Muhalefet binlerce kez çağrıda bulunmuştu, "Ey AKP, bu kanun teklifini çekin. Bu, milletin hayrına değil." dediğimiz hâlde ısrarla bu gerginliğin sürmesine seyirci kalındı. Ama, Sayın Başbakan ne zaman Brüksel'e gitti, orada bu teklifin Avrupa'nın hukuk değerlerine uygun olmadığı hususunda uyarıldı. Teklifi dondurdu yani Türkiye Büyük Millet Meclisinde millî iradeyi oluşturan muhalefeti dikkate almadı, hassasiyetlerini yok saydı. Bir Avrupa Birliği komiseri Brüksel'de kaşlarını çattı ve Başbakan da "Pardon." deyip çekti yasayı.
Sormayacak mıyız Sayın Başbakan? Şayet, teklifin yanlış idiyse bugüne kadar niye ısrar ettin? Yok, doğru olduğunu düşünüyorsan Avrupa Birliği komiseri kaşlarını çattı diye niye vazgeçiyorsun? Millî iradeye saygı, milletin hukukuna sahip çıkmak böyle mi olur? Avrupa Birliği komiseri bu milletten daha mı büyük? Egemenlik hakkı hani kayıtsız, şartsız milletindi? Ne oldu egemenlik ezberinize? Sayın Başbakan, samimi değilsin, hiçbir mazeretin arkasına gizlenemez bu teslimiyetçiliğin. Sen de biliyorsun ki bu yasaya muhalefet eden bizler sonuna kadar haklıydık ama Brüksel'den gelen uyarıyı dinledin. Bu ülkeyi nasıl ve nerelerden yönettiğin hususunda bir kez daha suçüstü yakalandın.
Değerli AKP milletvekilleri, merak ediyorum, sizin bu ülkenin geleceğiyle ilgili bir planınız, programınız var mı? Yoksa "Başbakanın etrafındaki 10-15 kişi veya bürokratlar bizim adımıza düşünür, hazırlarlar tasarıyı, teklifi, Genel Kurula getirirler, biz de parmağımızı kaldırırız." mı diyorsunuz? Sizlere hiç sorulmadan, fikrinize başvurulmadan bu yasaların önünüze getirilmesi sizi rahatsız etmiyor mu? Merak ediyorum, hadi muhalefeti dikkate almıyor da Sayın Başbakan, sizleri de mi dikkate almıyor?
Yeni bir çorba yasa daha getiriyorsunuz, resmen çorba; içinde ilgili, ilgisiz her şey var. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının görev alanında mıdır kamu ihaleleri değerli milletvekilleri? Ne arıyor bu yasada? Kimlere hangi sözler verilip bu yasanın içine gizleniverdi? Yahut İnternet'te sizleri ve yaptıklarınızı sorgulayan, denetleyen halkımıza prangalar takmak demokrasinin neresinde yazıyor? Dünya nereye gidiyor ve siz nelerle uğraşıyorsunuz?
"Cuma, cumartesi, pazar çalışacağız." diyorsunuz, geçen hafta da böyle demiştiniz, sonra cuma günü geldiniz "Dükkânı kapatıyoruz." dediniz. Gerçekten ne yaptığınızın farkında mısınız ey AKP milletvekilleri? Rüzgâr önünde savrulan yapraklar gibi bir o yana bir bu yana savruluyorsunuz...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Korkmaz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) - Kendi hukukunu koruyamayan milletvekilinin milletin hukukuna sahip çıkamayacağını söylüyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)