| Konu: | FAİLİ MEÇHUL CİNAYETLERE VE KAYIPLARA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 54 |
| Tarih: | 29.01.2014 |
BENGİ YILDIZ (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kayıplar ve faili meçhuller bu ülkenin kanayan bir yarasıdır. Faili meçhul cinayetlerde yaşamını yitiren başta Vedat Aydın, Musa Anter gibi aydınlarımız olmak üzere, tüm faili meçhulleri ve kayıpları saygıyla buradan anmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, 25 Ocak 2001 yılında, yani bundan on üç yıl önce, Şırnak'ın Silopi ilçesinde, HADEP İlçe Başkanı Serdar Tanış ile ilçe yöneticisi Ebubekir Deniz, çağrıldıkları ilçe jandarma karakoluna gittikten sonra bir daha kendilerinden haber alınamadı, görgü tanıkları ve şahitlere rağmen olay bugüne kadar aydınlatılamadı.
Faili meçhul cinayetler ve kayıplar hangi ülkelerde hayata geçiyor? Genelde otoriter rejimler ve askerî diktatörlüklerle yönetilen ülkelerde; Şili, Arjantin, Somali, Bosna, Türkiye ve son günlerde Mısır, Irak, Suriye gibi savaşın yaşandığı ülkeler.
Türkiye'de kayıplar 12 Eylül darbesiyle başladı ve 1990'larda yürütülen kirli savaşla doruğa çıktı.
Faili meçhul ve kayıplar konusunda açıklanan rakamlar her zaman değişken ve tartışmalı olmuştur. Türkiye İnsan Hakları Vakfına göre gözaltında kayıp sayısı 750, faili meçhul cinayet sayısı 1.901 iken, sadece Diyarbakır Özel Yetkili Savcılığında 10 bini aşkın faili meçhul ve bini aşkın kayıp dosyası bulunduğunu hatırlatmak isteriz.
Değerli arkadaşlar, ilginç olan nokta -bu Adalet ve Kalkınma Partisini yakından ilgilendiriyor- gözaltılara karşı Gözaltında Kayıplara Karşı Önlem Sözleşmesi var, Türkiye hâlen bunu imzalamamıştır, demek ki Türkiye'nin kayıplar ve faili meçhuller gibi bir problemi olmamıştır AKP Hükûmetine göre. Devlet kayıplar konusunda kapı gibidir, faili bellidir ama herkes bunu duymazlıktan gelir. Bu duymazlıktan gelme olayı, Hrant Dink'in dediği gibi insanlarda bir güvercin tedirginliği yaratmaktadır.
Ülkemize benzer ülkeler ne yapmış değerli arkadaşlar? Öncelikle hakikatleri araştırma komisyonları kurmuş ve geçmişle yüzleşmişlerdir. Ülkemizde analar hâlen başında yas tutacakları ve dua edecekleri bir mezar arayışındadırlar. Ülkemizde ne yazık ki yasların ertelendiği bir insan gerçekliğiyle karşı karşıyayız. Faili meçhul kayıplarda yas olayı gerçekleşmediği zaman, bunu, ömür boyunca özellikle ailenin üzerinden atamadığını, sürekli beraberinde yaşattığını görüyoruz.
Gözaltında kayıplara karşı ilk örgütlü mücadele, kayıp yakınları ve insan hakları savunucularınca, Hasan Ocak'ın devlet tarafından kaybedildiği ve katledildiği ortaya çıkınca 27 Mayıs 1995'te başlatıldı. Büyük bir özveri ve kararlılıkla yürütülen bu mücadele daha sonra "Cumartesi Anneleri" adını alacaktı. Dünyanın en uzun süreli sivil itaatsizlik eylemlerinin başında gelen Cumartesi Anneleri eyleminde, devletin tavrı, özür dilemek yerine bu etkinliğe katılanlara gaz sıkmak, coplamak olmuştur. Devlet bu olayların görünür olmasını istememiş ve suçlu telaşıyla bu olayları bastırmaya çalışmıştır. Berfo Ana, Sayın Pervin Buldan bu eylemlerde simgeleşmiş, Sezen Aksu "Ben Anayım" şarkısıyla bu seslere ses katmıştır.
Faili meçhul cinayetler meselesinde ne yazık ki bugüne kadar sadece Ergenekon davasında Tuğgeneral Levent Ersöz ve Diyarbakır'da Şırnak Alay Komutanı Cemal Temizöz davası tek başına kalmıştır. Hâlen "İyi çocuktur..." Veya Veli Küçük'e kefil olan Fahri Kasırga'yı Başbakanlık Müsteşarlığına getiren bir Hükûmetle karşı karşıyayız. Bunlar yetmiyormuş gibi, son günlerde, AKP'nin Başkent Belediye Başkanı 21'inci yüzyılda, 2014 yılında yeni faili meçhul cinayetlerin, suikastların olacağını da haber vermektedir ki bu gerçekten de insanların tedirginliğini artırmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BENGİ YILDIZ (Devamla) - Kişilerle değil, sistemle ve sistemin kurumlarıyla hesaplaşmadığımız sürece, bu devlet, çetelerden, faili meçhullerden ve kayıplardan kurtulmayacaktır diyoruz.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (BDP sıralarından alkışlar)