GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBUNUN, AYDIN MİLLETVEKİLİ METİN LÜTFİ BAYDAR VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN BAZI BAKANLAR HAKKINDA HAZIRLANAN FEZLEKELERİN TBMM'YE ULAŞTIRILMAMASI KONUSUNUN ARAŞTIRILARAK SORUMLULARIN ORTAYA ÇIKARILMASI AMACIYLA 28/1/2014 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 29 OCAK 2014 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:54
Tarih:29.01.2014

SIRRI SAKIK (Muş) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun vermiş olduğu araştırma önergesiyle ilgili düşüncelerimi ve grubun düşüncelerini sizlerle paylaşacağım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu konuya gelmeden önce, geçen hafta birkaç kez burada seslendirdiğimiz Kayseri'deki o vahim olayla ilgili ne yazık ki bugün gazetelerde bazı haberler var. Bizim bu eleştirimizden sonra Kayseri milletvekilleri Kayseri'yi ziyaret ederler, yaralıları ziyaret ederler... Ve aynen şöyle açıklamaları var, bunu Meclis Başkan Vekili Yakut diyor, diyor ki: "Gelsinler, hastalarını ziyaret etsinler." yani hastalarını ziyaret etsinler, yine bir ayrımcı dil var. "Hastalarını ziyaret etmeden, görmeden, nereden temin edildiği bilinmeyen bilgileri açıklıyorlar, yapıyorlar, doğru değil." diyor. Oysaki Sayın Yakut, bu hastalar hastanedeydi, ilk giden bizdik, buraya taşıyan bizdik, siz görevinizi yapmadınız diye sizi eleştiren biziz yani bu ortadayken... Ve sonra diyor ki: "Bunları kaşımak istiyorlar." Burada insanlığa karşı işlenen bir suçtan dolayı sizi insanlığa davet ediyoruz. Bizi yine karıştırıcı, bölücü olarak lanse ediyorsunuz. "Bunlar doğru değildir. Bunların işte kini var." falan diyor. Benim ne kinim olacak? Ben size insanlığınızı hatırlatıyorum. Bir başka milletvekili de diyor ki: "Ya, ne yapsın Belediye Başkanı ya. Kefen vermiş, yıkamış, tabut vermiş, başka ne yapabilir?" Asıl işte sorun burada sevgili kardeşlerim.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Onu da lütuf olarak mı söylüyor? Lütfetmiş!

SIRRI SAKIK (Devamla) - Yani bize bu ülkede "Kefen, tabut ve bir ambülans yeter; alın, gidin, ölün." diyorlar. Bir sosyal devletten bahsediyoruz. Burada ölen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı değil, bir başka ülkenin vatandaşı da olabilir. Bu belediyenin görevi yasal olarak onları alıp, defnetmek, yâd etmek, dualarla defnetme hakkına sahip değil mi? İnsanlık da böyle emreder, yasa da böyle emreder. Siz, kendi arkadaşlarınıza eleştiriler, kendinizin yapamadıklarınızı... Dönüp sonra bizim ölüm üzerinde, tabut üzerinde siyaset yaptığımızı söylüyorsunuz, çok ayıp ediyorsunuz, günah işliyorsunuz. Ben şunu söylüyorum: Kimi günahlar var üstü örtülür, bağışlanır ama kimi günahlar vardır ki kabir defterine yazılır. Eğer siz ölülere, siz yaralılara bu şekilde yaklaşırsanız ben sizi Cenab-ı Allah'a havale ediyorum ve kabir defterine yazılan o günahlarınızla baş başa bırakıyorum.

Değerli arkadaşlar, ülkemiz olağanüstü bir süreçten geçiyor. Her gün bir yerde bir olayla karşı karşıyayız. Dün burada seslendirdik, Milliyetçi Hareket Partisine, İstanbul'daki saldırıyı Grup Başkanımız, grup başkan vekillerimiz, biz burada tasvip etmediğimizi -başsağlığı diledik- ve buradan dolayı bir tetikleme sürecinin yaşanacağına da dün işaret ettik. Hemen hayat bizi teyit etti çünkü biz uzun yıllardır ülkemizi tanıyoruz, sokakları tanıyoruz, ne yapılmak istendiğini çok açık, net biliyoruz.

Dün Kars'ta üniversiteli öğrencilere saldırı oldu, Bursa'da Kürt öğrencilere saldırı oldu -geceleyin, grup başkan vekillerimiz ve bizler geç saatlere kadar- Kürt mahallelerine saldırı oldu. Dikili'de HDP mitingine saldırı oldu, çok üzülerek söylüyorum, duyumdur, bu konuda sitemdir, bunun içinde Cumhuriyet Halk Partisinin üyelerinin olduğu da söyleniyor. Bunu sadece bir duyum olarak söylüyorum ve size dostça söylüyorum bunları.

Şimdi, birileri tetiklemek istiyor, birileri, evet, bu süreçte... 17 Aralıkta yeni bir süreç başladı. 17 Aralık neydi sevgili arkadaşlar? Aslında, çok planlı, projeli bir süreçtir 17 Aralık. Şimdi dönüp soruyoruz biz de... Bakın, yolsuzluğun üzerine sonuna kadar gidelim, gitmeyen namerttir, ister adı AK PARTİ olsun, CHP olsun, MHP olsun, BDP olsun, hepimiz bunun üzerine gidelim ama sualler, sualler, sualler var kafamızda.

Mustafa Balbay'la ilgili, Anayasa Mahkemesinde bir karar verildi -gecikmiş bir karardı, gecikmiş bir adaletti, gecikmiş bir adalet, adalet de değildi- Mustafa Balbay serbest kaldı. Aslında, senaryoyu yapanlar o kadar planlı ve projeli yapmışlardı ki Kürt coğrafyasında da Kürt milletvekilleri için Anayasa Mahkemesinin verdiği kararı emsal teşkil edecek yargıçlar... Avukat arkadaşlarımız Diyarbakır'da başvuruda bulundular ama hâkimler -militan hâkim, senaryonun bir parçasılar- Diyarbakır'daki tahliye kararlarını reddettiler. Gerekçesi neydi? Gerekçesi şuydu: 2011 seçimlerinde Yüksek Seçim Kurulunda Kürtlerle, BDP'yle ilgili yapılan o haksızlığa karşı Kürtler bir bütün olarak ayağa kalktılar "Ya demokrasi ya da biz yokuz." dediler. Bu planı, bu projeyi gerçekleştirenler de Kürtleri oradan ayaklandıracaklardı, 17 Aralıkta da burada düğmeye basacaklardı. Ne konuşuluyordu 17 Aralıkta? Ben bunları yolsuzlukların üstünü örterek söylemiyorum ama biz bir farklı pencereden bakıyoruz. Dershaneler konuşuluyordu, İsrail konuşuluyordu, barış süreci konuşuluyordu ama bu egemen güçler bunlardan rahatsız. Türkiye'nin gerçek yüzüyle yani gerçek kimliğiyle yüzleşmekten rahatsızlık duyuyorlar. Şimdi, ben bu operasyonu gerçekleştiren yargıçlara sesleniyorum: Ey yargıçlar, siz neredeydiniz, daha önceleri nerelerdeydiniz? Niye müsaade ettiniz? Kamunun malının... Biraz önce arkadaşımız buradan açıkladı, milyon dolarlardan bahsediyor, bunların heba edilmesine niye seyirci kaldınız, niye 17 Aralığı beklediniz? Şunun için beklediniz: Kürtler oradan ayaklanacak, buradan ayaklanacak, AKP iktidarını devireceğiz. Bütün hesap kitap bu. AKP'yi yenin, AKP'yi sandıkta yenin, buna hiçbir itirazımız yok. Onlarla mücadele edeceğiz, bölgede sandığa gömeceğiz, onların teskeresini bölgede biz vereceğiz. Geldiler, görev aldılar, bugün teskere günüdür. Bizim anlayışımız bu. Biz bölgede ve Türkiye genelinde AKP'yi sandığa gömeceğiz ama biz bu kirli oyunların içerisinde olmadığımızı, olamayacağımızı da açık ve net olarak da söylüyoruz.

Şimdi, yargıçlar, siz hangi hukukla, niye seyirci kaldınız bu kadar süre içerisinde? Bir yıldan, iki yıldan bahsediyorsunuz. Eğer gerçekten yargıçsanız, eğer gerçekten bu ülkenin bir tek lirasını, bir tek kuruşunu kollama koruma görevi sizdeyse, sizin yapmanız gereken, bu olayın olduğu gün ve saatte derhâl devreye girmenizdi ama siz yapmadınız. Onun için biz diyoruz ki: İşte, bu militan yargıçlarla bu sorun çözülmez.

Dün Sayın Başbakanın söylediği, işte, İran'a giderken söylediği, seslendirdiği "Özel yetkili mahkemeleri kaldıracağız." çok doğru bir karardır. Bu grup sekiz yıldır, yedi yıldır her gün bu kürsüden sesleniyor: Bu özel yetkili mahkemelerden hak, hukuk ve adalet çıkmaz, buralardan cinayet çıkar, buralardan öç çıkar, buralardan halk arasına nifak sokmaktan başka hiçbir şey çıkmaz. Bu tespit doğru bir tespittir. Bu derhâl hayata geçmelidir.

Bugün Sayın Adalet Bakanının da bu konuda açıklamaları var, bunları önemsiyoruz, önemli bulduğumuz her adımı da destekliyoruz. Hemen, yanı başında, derhâl, bu Terörle Mücadele Yasası buradan kaldırılmalıdır, bu ülkenin ayıbıdır. Dün bizim bir arkadaşımız burada oturuyordu, birçok milletvekili soruyordu: "Kemal Aktaş kaç yıl yattı?" Tam yirmi yedi yıl yattı. Kemal Aktaş, bu ülkede özgürlükler hayat bulsun diye, bu ülkede Kürtler eşit yurttaş olsun diye yirmi yedi yıl cezaevinde yattı ve hâlâ Kemal Aktaş gibi binlerce, on binlerce insan yirmi yıldır, yirmi iki yıldır, yirmi beş yıldır cezaevinde yatıyorlar.

İşte tarihî fırsat. Hem yolsuzluklarla hem hukuksuzluklarla yüzleşmenin adı birlikte bunlara karşı saf oluşturmaktır. Eğer saf oluşturabilirseniz hem gerçekten bu yolsuzlukların üzerine birlikte gidebiliriz hem de hukuksuzluktan dolayı içeride olan kimse, kimliği neyse, ister Balyoz, ister, bilmem, Ergenekon, ister KCK, kimse, herkesin bir an önce özgürlüğüne kavuşması gerekir. Bu Parlamentoya da yakışan budur. Daha sağduyu, daha hoşgörü, bunları yapabilirsek olur.

Bakın, bir tek sitemim daha var: Biz bu konuda vicdanımız ve beynimiz MHP'ye saldırıyı eğer...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SIRRI SAKIK (Devamla) - Sayın Başkan, son bir cümleyle bitireyim, çok önemli.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Duyuyoruz biz.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Sakık.

Süre uzatamam, buyurun, süre uzatamam.

SIRRI SAKIK (Devamla) - Eğer bu konuda biz hassasiyet gösteriyorsak kimseden ürktüğümüz, korktuğumuz için değil. Biz vicdanımızın emrettiği gibi konuşuyoruz ama sizler...

BAŞKAN - Sayın Sakık, teşekkür ederim.

SIRRI SAKIK (Devamla) - Sayın Başkan, sizler bugüne kadar... Bizim grubumuza, bizim partimize onlarca, yüzlerce kez saldırılar oldu, arkadaşlarımızı kaybettik. İsterdim ki grup başkan vekillerinden birileri tuşa bassın, BDP'ye yapılan haksızlıkları, katliamları kınasın.

Saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)