| Konu: | AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 54 |
| Tarih: | 29.01.2014 |
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - İstanbul Belediyesinden alırsınız, benden niye istiyorsunuz?
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 524 sıra sayılı Kanun'un 5'inci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi olarak vermiş olduğumuz grup önergesi üzerinde söz almış bulunuyorum, bir kez daha hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben, biraz önce dedim ki: "Bu kitap 350 liraya basılmış, 3,5 milyon lira ediyor bedeli, 11 lira da bunun posta masrafları olmuş, 361 lira 90 kuruş. Ayıptır, ayıp böyle bir kitap 361 lira falan olmaz." Savundunuz, çıkın buradan bunun maliyetinin, buna nasıl tekabül ettiğini açıklayın, ben, rüşvetin, yolsuzluğun, külli müsrifinin yani israfın her çeşidinin savunulduğunu ilk defa buradan duyuyorum ve sizden duyuyorum, üzüntü verici bir şey.
Tabii, bunu söylerken hemen altında şu cümleleri de söyledikten sonra asıl konuya geçeceğim. Hukukun, soygun aracı hâline dönüştürülmesi söz konusu olabiliyor. İşte hukukun soygun aracına dönüştürülmesini "İnsanlık tarihinin şahit olduğu en menfur yozlaşma" olarak nitelendirenler vardır. "Yasal soygun" olarak tanımlanan olguyla ilgili çok değişik analizler var ama bir ikisini, şunu söyleyelim: Günümüzün en büyük dolandırıcılığı, devletin, herkesin başkasının hakkını gasbederek zenginleşmesini teşvik eden bir soygun düzeni yaratması ve onu organize etmek bahanesiyle genelleştirerek sistem hâline getirilmesidir. Bu süreç, başkasının hakkını gasbedecek bir düzenin yandaş kesimler için oluşturulmasıyla daha vahim bir hâl almaktadır.
Fırsatları herkes için eşit kılmayan düzenlemeler, bazı kesimler için imtiyaz ve öncelikler yaratmaktadır. Çoğu kez, iktidarlar, hukuk ya da adaleti, soygunun ve haksızlığın ürettiği ayıpları kapatan incir yaprağı gibi kullanırlar; böylece, geniş halk kitleleri aleyhine olarak sebepsiz zenginleşen yandaş ekip, ar, hayâ ve endişe duygusundan kurtulur. Ahlaki ve insani olarak doğru görülmesi imkânsız olan uygulamaların hukuki olarak teşvik edilmesi ve özendirilmesi söz konusu olur. Eskilerin söylemiyle, olan biten, şeriata ve ahlaka uygun değildir ama hukuka ve siyasete uygun olarak kabul edilebilir. Bu, vicdanları rahatlatabilir; kişisel vicdanı rahatlatabilir, soyguncunun vicdanını rahatlatabilir ama kamu vicdanını fena hâlde acıtır.
Değerli milletvekilleri, bu 5'inci maddeyle, Türk Standardları Enstitüsü Kuruluş Kanunu'nun 4'üncü maddesinde yer alan Türk Standardları Enstitüsü Genel Kuruluna diğer kurumlardan gönderilecek üyeler arasında, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığından bir temsilci görevlendirilmesi sağlanmaktadır. Bu maddeyle, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının etkinliğinin artırılması amaçlanmıştır. Madde özü itibarıyla doğrudur, doğruya "doğru" demek de doğrudur.
Aile ve sosyal politikalara ve Bakanlığına her anlamda önem atfetmek, toplumu sağlıklı kılmakla yakından alakalıdır. Onun için, özelikle Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının hemen hemen bütün kurumlarla ilgili olarak ortaya koyabileceği birtakım temsilcilerinin, orada toplumumuzun sağlıklı ve daha ileri bir noktaya gelmesi, sosyal politikaları ve insanı düşündürmesi bakımından bu çabaları takdire şayandır. Bu bağlamda, son zamanlarda aile kurumunda yaşanan sarsıntı, aileye yönelik olarak ortaya çıkan tehdit ve riskler ciddi bir biçimde artmaktadır ve bu tehdit ve riskleri biz ciddi bir biçimde irdelemek ve incelemek zorundayız. Bu nedenle, aile kurumuyla ilgili hassasiyetlerimizi her şeyin üstünde görmek ve taşımak durumundayız. Özellikle belirtmek zorundayız ki, aileyi yasalar değil, toplum korur, toplum. Ailenin bozulduğu, aile kavramı ve kurumunun yıkıldığı yerde toplumu bir arada tutacak çok fazla bir şey kalmamış demektir.
Herkes bilmelidir ki kazanılanlar yani maddi olarak kazanılanlar, sahip olunanlar yani mülk edinilenler ya da kullanılan maddi değerler bir gün kaybolacaktır -hani bu mal sahibi, mülk sahibi var ya, onun gibi olacaktır- ancak manevi, insani ve ahlaki değerler var olmaya devam edecektir. Manevi ve ahlaki değerleri gelecek nesillere aktarmada ailenin yerinin ne kadar yüksek olduğunu söylemeye bile gerek yoktur. Dolayısıyla, Sosyal Politikalar Bakanlığının buradaki temsilci ataması da veya bulundurması da fevkalade yerindedir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)